İTO Başkanı Avdagiç: Kamu iradesiyle belirlenen fiyat artışları ana trendle uyumlu olmalı

İTO Başkanı Şekib Avdagiç, dezenflasyon sürecinde kritik bir döneme girildiğine dikkat çekerek, yönetilen-yönlendirilen fiyatlar konusunda uyardı. Avdagiç, “Aylık ortalama enflasyonun kısa vade için yüzde 1-1,5 aralığında tutulması gereken bir döneme girildi. Bu yüzden özel sektörün yanı sıra kamu iradesiyle belirlenen fiyat artışlarının da ana trendle uyumlu olması gerekiyor” dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
İTO Başkanı Avdagiç: Kamu iradesiyle belirlenen fiyat artışları ana trendle uyumlu olmalı

MERVE YİĞİTCAN - İSTANBUL

İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) eylül ayı meclis toplantısı dün gerçekleşti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın konuk olarak yer aldığı meclis toplantısının açılışında konuşan İTO Başkanı Şekib Avdagiç, enflasyondan büyümeye kadar ekonomi gündeminde öne çıkan konulara ilişkin açıklamalarda bulundu. Konuşmasında dezenflasyon sürecinde kritik bir döneme girildiğini dile getiren Avdagiç, önemli noktanın aylık enflasyonun ana trendinde görülen yavaşlama olduğuna dikkat çekti. Yeni süreçte, kamu tarafından yönetilen-yönlendirilen fiyatların, bundan sonraki süreçte enflasyonun ana seyri üzerinde daha da belirleyici olacağına işaret eden Avdagiç, “Zira bundan sonraki aylarda yıllık enflasyonda 8-9 puanlık düşüşler değil, daha düşük oranlı inişler göreceğiz” dedi. Aylık ortalama enflasyonun kısa vade için yüzde 1-1,5 aralığında tutulması gereken bir döneme girildiğine kaydeden Avdagiç, “Bu yüzden de önümüzdeki dönemin kısa ve orta vadeli hedefleri göz önüne alındığında, özel sektörün yanı sıra kamu iradesiyle belirlenen fiyat artışlarının da ana trendle uyumlu olması gerekiyor. Beklenti ve talebimiz, dezenflasyon sürecinde karşı karşıya kaldığımız zorlukların, enflasyonla mücadelede elde edeceğimiz başarıya değmesidir” diye konuştu.

“Kur kaynaklı sıkıntılar 3 yıl daha sürecek”

Konuşmasında Orta Vadeli Program'daki (OVP) kur hedefine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Avdagiç, 2025 sonrası kur ve enflasyon arasında bir korelasyon öngörülmüş olduğunu, ancak 2024 için öngörülen kurun, ihracatçıyı ve ihracata çalışan sektörleri ciddi şekilde zorlamaya devam edeceğini söyledi. Kur aleyhine açılan makastan kaynaklı sıkıntıların bu yılın genelinde, 2025, 2026 ve 2027’de de devam edeceğini ifade eden Avdagiç, şöyle devam etti: “Aynı zamanda ithalat talebinde artışa yol açabilecek. Bu da cari denge üzerinde ilave risk oluşturabilecek. Buna azami derecede dikkat göstermek zorundayız. İhracata dayalı büyüme trendinin sağlıklı şekilde devam etmesi için en ivedi beklentimiz, kur ve enflasyon arasında zayıflayan korelasyonun sağlanmasıdır.”

“Türkiye’nin üretim kaybına tahammül lüksü yok”

Ekonomide hedeflenen dengelenmede, reel sektörün ve KOBİ’lerin sağlığının da aynı hassasiyetle korunması gerektiğine inandıklarını vurgulayan İTO Başkanı, “Şunun altını bir kez daha çiziyoruz. Enflasyonla mücadele sürecinde üretim yapısının korunması ve güçlendirilmesi ihmal edilmemeli. Yaşadığımız yüksek enflasyonun aynı zamanda arz açığı kaynaklı olduğunu kabul ederek, üretim açığının ne pahasına olursa olsun daha fazla artmasına müsaade edemeyiz. Dünya piyasalarıyla entegre olmuş Türkiye ekonomisinin üretim kaybına tahammül lüksü yok. Üretimin, aynı zamanda ihracat ve döviz geliri olduğu gerçeği, sıkı para politikasında da hassas bir terazi ihtiyacını gerektiriyor” diye konuştu.

“Sanayi yatırımlarındaki daralmaya dikkat”

Türkiye ekonomisinin bu yılın ikinci çeyreğinde 2023 yılının aynı dönemine göre yüzde 2,5 büyüdüğünü hatırlatan Avdagiç, şöyle devam etti: “Büyüme verisinde dikkat çeken noktalardan biri, dezenflasyon programının hedeflediği üzere tüketimin sert şekilde daralmış olması. Sanayide ve yatırım harcamalarındaki daralma, bizim için üzerinde durulması gereken göstergelerdir. Deyim yerindeyse uyarıcı niteliktedir. Bu yılın ilk çeyreğinde güçlü bir görünüm sergileyen yatırım harcamaları, ikinci çeyrekte makina ve teçhizat yatırımlarındaki yüzde 5,6 daralmanın etkisiyle, büyümeye 0,1 puan gibi oldukça düşük bir katkı verdi. Dolayısıyla yatırımlarda ivme kaybı ve özellikle makine ve teçhizat yatırımları dikkatle takip edilmeli. Türkiye hiçbir şartta büyüme dinamiklerinden feragat etmemeli.”

 

 

Ekonomi