İstisnalardan faydalanan şirket daha çok etkilenir
Vergide adaleti sağlamak ve gelirleri artırmaya yönelik birçok düzenlemenin yer aldığı torba kanun teklifinin Meclis tatile girmeden önce yasalaşması bekleniyor.
HÜSEYİN GÖKÇE / ANKARA
Kurban Bayramı’nın ardından TBMM’ye sunulması ve Meclis tatile girmeden kanunlaşması öngörülen Asgari Kurumlar Vergisinin en çok indirim ve istisnalardan yararlanan şirketleri etkilemesi bekleniyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in açıklamalarıyla Türkiye’de 25 yıl aradan sonra yeniden gündeme gelen Asgari Kurumlar Vergisi’ni de içeren torba kanun teklifinde son aşamaya yaklaşıldı. Hazırlanan teklifin Kurban Bayramı Sonrasında TBMM’ye sunulması ve Meclis tatile girmeden kanunlaşması öngörülüyor. Gelir İdaresi E. Strateji Geliştirme Daire Başkanı ve Yeni Ekonomi Danışmanlık AŞ Kurucu Ortağı Nazmi Karyağdı, Asgari Kurumlar Vergisi’ni EKONOMİ için analiz etti.
Ödenen verginin elde edilen kazanca oranını gösteren efektif vergi oranının yüzde 17 ile 22 arasında değiştiği bilgisini veren Karyağdı, vergi oranının yüzde 30 olduğu 1999’da Asgari Kurumlar Vergisinin yüzde 20 civarında olduğunu hatırlattı. Karyağdı, mümkün olan tüm istisna ve indirimlerin kaldırılarak daha düşük oranlı bir kurumlar vergisine geçilmesini önerdi. İşte, 10 soruda Asgari Kurumlar Vergisinin ayrıntıları.
1- Asgari kurumlar vergisi ne anlama geliyor?
Düzenlemenin detayları hakkında henüz ayrıntılı bilgi olmasa da, asgari kurumlar vergisi, ne kadar indirim ve istisnadan yararlanırsa yararlansın şirketlerin ticari kârları üzerinden asgari bir oranda kurumlar vergi ödemesi anlamına geliyor. Bir başka ifadeyle şirketlerin efektif kurumlar vergisi oranının (yani yasal vergi oranının değil, fiilen ödenen vergi oranının) belirli bir sınırın altına inmeyeceği sonucunu doğuruyor.
2- Asgari Kurumlar Vergisi kimleri etkileyecek?
Yüksek oranda indirimli kurumlar vergisinden yararlanan şirketler ile istisnaları ve diğer indirimleri yüksek olan, bu nedenle de az vergi ödeyen şirketlerin ödeyeceği vergi tutarı artacaktır. Özellikle büyük ölçekli şirketler ile yatırım yapıp indirimli kurumlar vergisinden yararlanan şirketlerin vergi yükü artacaktır.
3- Asgari kurumlar vergisi geçmişte uygulandı mı?
Asgari Asgari Kurumlar Vergisi, 1992-1993 ve 1994-1999 arasında iki farklı şekilde uygulandı. Her ikisinin de ortak amacı, sayıları oldukça artmış olan indirim ve istisnalar nedeniyle yasal oranın altına inen efektif kurumlar vergisi oranını asgari bir düzeyde sınırlamaktı. 1992-1993 yıllarında uygulanan asgari kurumlar vergisi müessesesi oldukça karmaşık hesaplamalar içermekteydi. Ticari zarar olması durumunda asgari kurumlar vergisi ödenmiyordu. Ancak ticari kazanca indirim ve istisnalar uygulandıktan sonra kurumlar vergisi matrahının zarar haline dönüşmesi ve kurum kazancının kalmaması durumunda asgari kurumlar vergisi alınıyordu. İkinci düzenleme, ismi her ne kadar asgari kurumlar vergisi olarak adlandırılmamış olsa da 1994- 1999 yılları arasında uygulanan %20 oranlı kurumlar vergisiydi. Daha basit bir yapıya sahip olan bu düzenlemeye göre, ticari kazanç üzerinden (indirim ve istisnaların düşülmediği kazanç) iştirak kazançları, kooperatif risturnları ile yatırım fonları ve ortaklıklarının portföy işletmeciliğinden doğan kazançları hariç %20 oranında kurumlar vergisi hesaplanıyor ve ödenecek kurumlar vergisi bu tutardan aşağı olamıyordu. (O dönemde yasal kurumlar vergisi oranı ise %30 idi.) 1999’dan sonra vergi sistemimizde asgari kurumlar vergisi veya benzeri bir uygulama yer almadı.
4- Zarar eden şirketler asgari kurumlar vergisi öder mi?
Getirilmesi düşünülen yeni düzenlemede firmaların asgari kurumlar vergisine tabi olabilmesi için mutlaka faaliyetinden kâr etmesi gerekecektir. Zira müessesenin amacının indirim ve istisnaların kurumlar vergisi matrahını aşındırmasını önlemek ve asgari oranda vergi ödenmesini sağlamak olduğu anlaşılmaktadır.
5- Asgari kurumlar vergisi neden gündeme geldi?
2006 yılında yapılan kurumlar vergisi reformunun en önemli unsurlarından biri kurumlar vergisi oranının %30’dan %20’ye indirilmesi ve yatırım indirimi istisnası dahil pek çok istisna ve indirimin kaldırılmasıydı. Ancak aradan geçen 18 yılda indirim ve istisnaların sayısı o kadar çok arttı ki özellikle yüksek vergi ödeme potansiyeline sahip büyük ölçekli firmalarda efektif vergi oranı yasal oranın oldukça altına düştü. Buna karşılık aynı dönemde kurumlar vergisi oranında %20, 22, 23, 25 (bankacılık ve finans kesimi için %30) gibi değişiklikler söz konusu oldu. Öte yandan Gelir İdaresi Başkanlığınca yayınlanan 2023 Vergi Harcamaları Raporu incelendiğinde, tahsil edilen kurumlar vergisinin %56,8’lik kadarlık bir kısmından indirim ve istisnalar yoluyla vazgeçildiği ifade ediliyor. Bu kapsamda 2024’te vazgeçilecek kurumlar vergisi (vergi harcaması) tutarı ise 657 milyar lira civarında olması tahmin ediliyor. Tüm bu nedenler ve son 1 yıldır uygulanan para politikasına, maliye politikası açısından verilmek istenen destek nedeniyle asgari kurumlar vergisi yeniden gündeme geldi.
6- Asgari Kurumlar Vergisi ödeyecek sektörler hangileri?
İndirim ve istisnalardan yararlanmak suretiyle %25 yasal oranına nazaran gerçekte daha düşük oranda kurumlar vergisi ödeyen büyük ölçekli şirketleri etkiyecektir. 2022 yılı tahsilinden vazgeçilen kurumlar vergisi (vergi harcamaları) tutarlarından hareketle muhtemel olarak asgari kurumlar vergisi verecek sektörleri şöyle sıralamak mümkün: *İndirimli kurumlar vergisi desteğinden yararlanan şirketler,
Yurtdışı iştirak kazançları elde eden şirketler,
* Yurt dışındaki inşaat işlerinin yapılabilmesi için ilgili ülke mevzuatına göre ayrı bir şirket kurmak zorunda kalan şirketler, * Yurt dışı şube kazançları olan şirketler,
* Taşınmaz ve iştirak hisseleri ile kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan hakları satış kazancı elde eden şirketler,
* Serbest bölgelerde faaliyet gösteren şirketler,
* Ar-Ge merkezi indiriminden yararlanan şirketler,
* Teknokentlerde faaliyet gösteren şirketler.
7- Asgari Kurumlar Vergisi sistemi nasıl işleyecek?
Henüz ayrıntıları, dolayısıyla da oranı belli olmamakla birlikte; şirketlerin faaliyetleri sonucunda kurum kazancından (ticari kârı) indirim ve istisnalar düşülmeden asgari bir oranda vergi hesaplanacak ve indirim ve istisnalardan sonra hesaplanacak kurumlar vergisi asgari tutarın altında olmayacaktır. Diğer taraftan vergi tekniği bakımında iştirak kazançları, kooperatif risturnları ile yatırım fonları ve ortaklıklarının portföy işletmeciliğinden doğan kazançların asgari kurumlar vergisine tabi olmaması gerekiyor.
8- Doğrudan yatırımlara etkisi ne olacak?
Eldeki veriler göstermektedir ki vergi oranları arttıkça ülkelere gelen doğrudan yabancı sermaye oranı düşmektedir. Türkiye, 2006’da kurumlar vergisi oranını %20’ye indirerek bu anlamda önemli bir adım atmıştı. Ancak son yıllarda artan kurumlar vergisi oranı ülkemizin vergi rekabetini yerli firmalarımız ve yabancı yatırımcılar için olumsuz şekilde etkiledi. %15 küresel asgari kurumlar vergisi ile birlikte aynı oranda yürürlüğe girebilecek yerel asgari kurumlar vergisi aynı etkiyi yaratacağından olumsuz sonucun etkisi azalmış olacaktır.
9- Vergide adalet açısından ne anlama geliyor?
Az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınması olarak özetleyebileceğimiz “ödeme gücüne göre vergilendirme” anayasal ilkesinin hayata geçmesi sağlanmış olacaktır. Büyük ölçekli şirketlerin indirim ve istisnalardan yararlanarak daha az vergi verdiği ancak daha az kazanan mikro, küçük ve orta ölçekli işletmelerin diğerlerinden daha fazla vergi ödediği gerçeği dikkate alındığında vergi adaletinin sağlanması açısından katkısı olacaktır. Asgari Kurumlar Vergisi yasal olarak olmasa da indirim ve istisnaların fiilen, kısmen kaldırılması anlamına geliyor.
10- Yatırım yapan şirketlerde iş planları olumsuz etkilenir mi?
Hâlihazırda yatırım sürecinde olan ya da yatırımını tamamlayıp üretim sürecine geçen şirketlerde kısa ve orta vadede (1-3 yıl) iş planlarını bozacağı bir gerçektir. Bu nedenle de özellikle yatırım yapıp indirimli kurumlar vergisinden yararlanan şirketler için örneğin 3 yıllık bir geçiş öngörülmelidir.
MÜMKÜN OLAN TÜM İSTİSNALAR VE İNDİRİMLER KALDIRILMALI
Türkiye için en uygun çözümün, kurumlar vergisindeki vergi tekniği açısından kaldırılması mümkün olan tüm indirim ve istisnaların kaldırılarak, düşük oranlı bir kurumlar vergisi sistemine geçilmesi olduğu kanısındayım. Herkese aynı kurumlar vergisi oranı uygulanıyor gibi gözükse de büyük şirketlerin fi ilen düşük oranda, sermayesi ve cirosu küçük şirketlerin daha yüksek oranda vergilendirildiği yapı vergi adaletini ve rekabeti olumsuz etkiliyor. AK Parti Hükümeti tarafından 2006’da geçekleştirilen kurumlar vergisi reformunun amaç ve sonuç ilişkisi oldukça güçlüydü. “Her şirkete düşük vergi oranı, minimum indirim ve istisna” Ancak zaman içinde 2006 reformundan uzaklaşılarak farklı sektörlere farklı kurumlar vergisi oranları ile sabit sermaye yatırımlarını teşvikte indirimli kurumlar vergisi uygulaması hem uyum maliyeti açısından yük getirmiş hem de şirketlerin olası vergi incelemelerinde gizli bir risk olarak pusuda beklemektedir.
2024'tegeçerli vergi oranları
* Genel Orana Tabi Mükellefler: %25
* Bankalar, 6361 sayılı Kanun kapsamındaki şirketler, elektronik ödeme ve para kuruluşları, yetkili döviz müesseseleri, varlık yönetim şirketleri, sermaye piyasası kurumları, sigorta ve reasürans ve emeklilik şirketleri: %30
* Borsa İstanbul Pay Piyasasında ilk defa işlem görmek üzere en az %20 oranında halka arz edilen kurumlar (5 dönem ile sınırlı. Bankalar, leasing şirketleri, faktöring şirketleri, finansman şirketleri, ödeme ve elektronik para kuruluşları, yetkili döviz müesseseleri, varlık yönetim şirketleri, sermaye piyasası kurumları ile sigorta ve reasürans şirketleri ve emeklilik şirketleri hariç): %23
* İhracatçı kurumlar (Sadece ihracattan elde etmiş oldukları kazançları için): %20
* Sanayi Sicil Belgesini haiz ve fi ilen üretim faaliyetiyle iştigal eden kurumlar (Sadece imalattan elde etmiş oldukları kazançları için): %24 Tüm şirketlere örneğin %15 kurumlar vergisi oranı ve tamamen kaldırılmış indirim ve istisnaların ekonomiye ve maliye politikalarına uygun olacağına inanıyoruz. Bu durum; sermayenin tabana yayılması, az kazananın az, çok kazananın çok vergi ödemesi, Devletin ekonomiye daha az müdahale etmesi ve yabancı sermaye için cazip bir yapı oluşturacaktır.
Efektif vergi oranı indirimlerle %15’in bile altına iniyor
Efektif kurumlar vergisi oranı, bir şirket tarafından ödenen kurumlar vergisinin elde edilen kazanca bölünmesiyle hesaplanan vergi oranıdır. Türkiye’de yasal kurumlar vergisi oranı 2024 yılı için, bankalarda ve finansal kurumlarda %30, diğer şirketlerde %25 olsa da indirim ve istisnalar sonucunda bir şirketin ödediği nihai vergi oranı (efektif vergi oranı) %15’lerin dahi altına inebilmektedir. OECD verilerine göre son 6 yılda Türkiye’nin efektif kurumlar vergisi oranı %17,8 ila %22,4 arasında değişmektedir.