İSO Başkanı Bahçıvan, DÜNYA Cumhuriyet Özel Sayısı için yazdı

İSO Başkanı Erdal Bahçıvan: Genç Cumhuriyetimizin 98 yıllık sanayileşme serüvenine baktığımızda, derin bir yokluğun, topyekûn bir toplumsal fedakarlığın, bunlarla baş edebilmek için büyük bir mücadelenin ve azmin hikayesini görürüz.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
İSO Başkanı Bahçıvan, DÜNYA Cumhuriyet Özel Sayısı için yazdı

ERDAL BAHÇIVAN - İSTANBUL SANAYİ ODASI (İSO) YÖNETIM KURULU BAŞKANI

Bir ülkede ekonomik büyüme ve yüksek refah bazı kök unsurların bütünselliği ile gerçekleşebiliyor. Bunların başında hiç kuşkusuz beşeri sermaye, sermaye birikimi, teknolojik gelişme, istihdam ve bütün bunların beslediği sanayi üretimi geliyor.

Genç Cumhuriyetimizin 98 yıllık sanayileşme serüvenine bu açıdan baktığımızda, özellikle Cumhuriyetin ilk yılları olmak üzere bütün bu parametrelerde derin bir yokluğun, topyekûn bir toplumsal fedakarlığın, bunlarla baş edebilmek için büyük bir mücadelenin ve azmin hikayesini görürüz.

Bu hikâyeyi kısaca özetlemek gerekirse; Cumhuriyet öncesi sanayileşme çabalarından başlamak gerekir. Osmanlı’nın son döneminde özellikle kamu maliyesindeki zorluklar, 20. yüzyılın ilk yıllarını kapsayan savaş ve işgal dönemleri nedeniyle ekonominin maddi ve beşeri altyapısında önemli tahribat yarattı. Bu durum sanayileşme yönündeki çabaları olumsuz etkiledi.

Milli Mücadele'nin kazanılmasının ardından yeni Cumhuriyet’in kurucu kadrolarının önünde çok sınırlı imkanlar vardı. Savaşın yol açtığı yıkımın yanı sıra, büyük oranda toprağa ve tarımsal üretime bağlı, eğitim düzeyi zayıf bir nüfusa dayanan bir kalkınma modeli oluşturmaktan başka yol yoktu önlerinde.

Bu çetin koşullar altında Cumhuriyet’in ilanından yalnızca sekiz ay önce gerçekleşen İzmir İktisat Kongresi, özel sektör öncülüğünde sanayiye dayalı kalkınma, yabancı sermaye yatırımları, tasarruf ve finansman gibi pek çok temel gündeme yönelik tartışmalarla, Cumhuriyet’in sanayileşme rotasının belirlenmesi açısından önemli bir kilometre taşı oldu. Tarımda modernizasyona ve makineleşmeye yönelik teşviklerin de eşlik ettiği adımlarla birlikte, son derece yetersiz sermaye birikimine rağmen tarıma dayalı temel sanayi ürünlerinde Türkiye’nin kendine yeterli hale gelmesi başarıldı.

YENİ NESİL SANAYİLEŞME

1934-38 döneminde uygulanan ilk Beş Yıllık Sanayi Planı ile devlet öncülüğünde sanayileşme benimsendi. Özel sektörün riskli bulduğu ya da sermaye birikiminin yetersiz kaldığı alanların devlet eliyle geliştirilmesi, böylece uzun vadede özel sektörün de önünün açılması hedefl endi. İlk plan döneminde demir-çelik, gıda, tekstil-giyim, içecek, metal eşya, çimento, elektrik, ilaç gibi sektörlerde Anadolu’nun pek çok yerinde fabrikalar kurulduğu ve sanayinin milli gelirdeki payının 1940’ta yüzde 18,9’a kadar ulaştığı görüldü.

1954’te Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu yürürlüğe girdi. Bu gelişmeler dış ticaretin ve dış ilişkilerin ekonomiye etkisini artırdı. Özel sektör sanayi yatırımlarının hızlanmasının yanı sıra tüketim malı üretiminin de arttığı görüldü. Sanayileşme süreci 1980’in başına dek “kalkınma planları” çerçevesinde yönetildi ve dış kaynak kısıtları nedeniyle “ithal ikamesi” politikaları uygulandı. Tarımın daha öncelikli olduğu 1946-60 döneminin aksine bu yeni dönemde sanayi sektörüne öncü rol atfedildiği görüldü.

Türkiye toplumunun yapısında hızlanan dönüşüm, dayanıklı tüketim malları talebini artırdı. Sanayi sektöründeki yabancı sermaye yatırımları da oldukça karlı hale gelen bu sektörlere yoğunlaştı.

24 Ocak kararlarıyla birlikte ekonominin tüm kesimlerinde (mal, işgücü ve sermaye piyasaları) arz ve talebe bağlı serbest fiyatlama ilkesi temel alınmaya başlandı. Kamunun ekonomideki rolü, önemli ölçüde sınırlandı. İhraç mallarının içerisinde 1977’de yüzde 25 olan imalat sanayi payı 1983’te yüzde 64’e yükseldi. 1995’te yürürlüğe giren Gümrük Birliği anlaşması da Türk sanayimiz açısından bir diğer önemli milat oldu. AB ile gümrük duvarlarının ortadan kalkmasıyla birlikte Türkiye’nin dış ticaretinde AB’nin payı yüzde 50’lere ulaştı. Özellikle otomotiv, demir-çelik, makine, tekstil, giyim gibi sektörler ihracatta daha fazla öne çıktı.

Otomotivin yanı sıra tekstil-giyim, gıda, beyaz eşya, ana metal sanayi, kimya, inşaat malzemeleri gibi sektörlerde rekabet gücünü artırmış ve bazı firmalar markalaşma yolunda önemli bir yol kat etti. Son yıllarda da savunma sanayi ve özellikle insansız hava araçları gibi belli başlı ürünlerde öne çıkan oyunculardan biri haline gelmektedir. 2020’li yıllara gelindiğinde başta COVID salgınının yol açtığı belirsizlikler olmak üzere küresel ekonomideki çalkantılı tablo, artan sürdürülebilirlik sorunları ve finansal istikrar alanlarında yoğunlaşan riskler Türkiye’yi yakın gelecekte yine zorlu bir sürecin beklediğini göstermektedir. Cumhuriyet’in 98 yıllık tarihinde oluşan sanayileşme mirası ve bu uzun dönemden elde edilecek kazanım ve dersler, 21. yüzyılın gereklerine uygun bir kalkınmanın da yolunu aydınlatacaktır.

İşte bu nokta Türkiye’nin en büyük sanayi odası olarak ortaya koyduğumuz “Bütünsel Kalkınma” ve “Sürdürülebilirlik Vizyonu” kapsamında ülkemizin artık yeni nesil bir sanayileşmeyi konuşması, tartışması ve uygulaması gerektiğini düşünüyoruz. Cumhuriyetimizin mirası üzerine inşa etmemiz gereken yeni nesil sanayimiz, ağırlıklı olarak yüksek katma değerli ve ileri teknolojili ürünler üretebilmelidir. Bunun için nitelikli insan kaynağına sahip olmalıdır. Çevreye, insana ve topluma duyarlı olmalıdır.

Bu çerçevede, imalat sanayinin gelişiminin hızlandırılması ve en önemlisi katma değeri yüksek ileri teknoloji ürünlerin üretim ve ihracat içerisindeki payının artırılması gerekiyor. Bu yarışta bizim de ülke olarak nitelikli insan kaynağımız ile yer almamız bir zorunluluktur. 21. yüzyılın eğitim anlayışındaki hayat boyu öğrenme ve bilgi toplumu olma niteliklerini öne çıkacağını vurgularken özellikle nitelikli istihdama yönelik olarak İSO’nun da büyük katkı sunduğu Meslek Liselerimize de bu vesile ile değinmek istiyorum.

Üç yıl önce Milli Eğitim Bakanlığımız ile imzaladığımız Mesleki Eğitim İşbirliği Protokolü kapsamında, uzun yıllardır ihmal edilmiş meslek liselerimize yeniden eski prestijli günlerine kavuşturmak için harekete geçtik. Meslek liselerimizi eğitim müfredatından laboratuvarlara, araç gereçten saha uygulamalarına kadar adeta yeniden formatladık ve formatlıyoruz. Bunun sonuçlarını da üç yıl gibi kısa bir sürede almaya başladık. Daha önce çok düşük düzeylerde olan bu liselerimizin doluluk oranları birçoğunda yüzde yüze ulaştı.

Milli Eğitim Bakanlığımızın desteği ile sanayi sektörümüzün farklı alanlarından birçok sanayicimiz, bu okullarla bizzat ilgileniyor ve gerek staj imkanları ve gerek okul sonrası iş imkanları ile meslek liselerimizden yeniden sanayimize nitelikli ve aranan eleman kazandırmakta büyük bir misyonu yerine getiriyor. Son olarak şunun da altını çizmek isterim ki, iklim değişimi ve sürdürülebilirlik yediden yetmişe hepimizin dikkatle izlememesi, her kişi ve kurumun üzerine düşen sorumluluğu hassasiyetle yerine getirmesi gereken konular. İSO olarak bu süreci yakından takip ediyoruz.


Sanayi firmalarını, sanayici mensuplarımızı, çok yönlü eğitim programları ve farklı organizasyonlarla gerek yerel gerekse global anlamda kaçınılmaz dönüşüm sürecinin içinde tutmaya çalışıyoruz. Bu yüzden 2021 yılını sürdürülebilirlik yılı ilan ettik ve vizyonumuzu “Sanayi şirketlerimizin, küresel değer zincirinde yüksek katma değer üretmelerine ve rekabetçi sürdürülebilirlik yetkinliklerini artırmalarına destek olmak” şeklinde güncelledik.

Türkiye’nin artık sürdürülebilirliği öne alan yeni nesil bir sanayi yatırım sürecine ihtiyacı var. Ve tabii bu yatırımların da artık daha yüksek teknolojili, Türkiye’nin kaliteli sürdürülebilir büyümesine destek verecek ve katkı sağlayacak yatırımlar olması gerekiyor. Artık bundan sonra Türkiye’nin geleneksel, fazla katma değer üretmeyen, sürdürülebilir olmayan yatırımlarla, uzun soluklu bir yolculuk yapması mümkün değil. Özellikle sanayide hayata geçirilecek “vizyon projeleri” ve çevresinde oluşacak dev sanayi ekosistemleriyle ekonomimizin yeni bir ivme kazanacağını düşünüyorum.

Yapısal reformun en önemli halkası bu olacak. Bu mega projelerle donanmış yeni yeni nesil sanayi modeli ve onun etrafında da kümeleşen farklı sanayi kolları… Cumhuriyetimizin 100. yılına bu vizyon projeleri ile girmiş olalım istiyorum.

 

Ekonomi