İndirim bile bile lades olurdu

Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ, Şans Sohbetleri'nde bu hafta Merkez Bankası'nın faiz kararını değerlendirdi. PPK metni için 'karbon kopya'değerlendirmesi yapan ikili, Merkez'in faizi yıl boyu sabit tutacağını ve aksi durumun Merkez Bankası açısından sorun olacağını kaydetti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Güldağ: Sıcak gelişmeyle başlayalım. Merkez Bankası politika faizini 19'da sabit bıraktı. Metinde de bir değişiklik yok. Dünyada aşılamanın hızlanması toparlanmayı destekliyor deniliyor. Yurt içinde de iktisadi faaliyetin üçüncü çeyrekte dış talebin de etkisiyle güçlü seyrettiği vurgulanıyor. Yükselen küresel enfl asyon ve enfl asyon beklentilerinin uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkilerinin öneminin korunduğu belirtiliyor. Onun dışında geçen ayki kararın aynısı...

Ağaoğlu: Ben de senle benzer bir hisse kapıldım. Karbon kopya deriz ya hani... E-postalardaki CC rümuzu da oradan gelir. İşte Merkez Bankası'nın son Para Politikası Kurulu toplantısının metni bir öncekinin karbon kopyası. İlla bir değişiklikten bahsedeceksek, metinde benim gördüğüm en önemli değişiklik iklim koşullarından dolayı tarımsal emtia tarafına ekstra bir baskı geldiği konusu var.

Güldağ: Yakın dönemde bir faiz indirim sinyali de almadık. Piyasa da en erken kasımda, enfl asyonun baz etkisiyle düşüşe geçmesiyle birlikte faizde indirim gelebilir diyor.

Ağaoğlu: Bir sinyal yok doğrusu. Ben Merkez Bankası'nın faiz kararında yıl sonuna kadar bir değişiklik beklemiyorum.

Güldağ: "Cari işlemler dengesinde görülen iyileşme eğilimi fiyat istikrarı hedefi için önem arz ediyor" deniliyor. Ama ne faiz indirimi ne de cari fazla kolay olmayacak.

Ağaoğlu: Benim gördüğüm yine herkes sokakta. Ertelenen ve eklenen taleple birlikte cari açıkta bu yıl kolay kolay artı verebileceği bir noktaya gelinmesini beklemiyorum.

Güldağ: Bu yıl, geçen seneden daha düşük bir cari açık olması mümkün. İhracat, ithalattan daha hızlı artıyor bir kere. Turizm tarafında da yangınlar biraz aşağıya ister istemez çekmiş olmakla birlikte 15-16 milyar dolar civarında bir gelir beklentisi var. Öyle 35 milyar dolar açık vermeyiz ama 20 milyar doların altına da zor ineriz. Hele ki cari fazla vermemiz için herhalde önümüzdeki 6 ayda ekonominin durması lazım. Beklenmediğine göre, enfl asyon üzerindeki maliyet baskısı da sürecek.

Ağaoğlu: Katılıyorum. ÜFE-TÜ- FE arasındaki fark 25 puan kadar açılmış vaziyette.

Güldağ: Had safh ada.. Ara malında da yüzde 60'a varan fiyat artışları var pek çok sektörde. Bunlar yansır...

Ağaoğlu: Bir şekilde aradaki farkın kapanması gerekiyor. Üreticilerin bir kısmı talep yeterince olmadığı için yansıtamayacak ama bir kısmının da yansıtacağı muhakkak. O noktada bana sadece tarımsal emtiaya suç bulmak işin biraz kolayına kaçmak gibi geliyor.

Güldağ: Hem fiyatlama davranışı bozuluyor. Hem de TÜFE'de artan veya fiyatı aynı kalan ürün sayısının yayılım endeksi bozuluyor. Geçen yazarımız Prof. Dr. Gündüz Fındıkçıoğlu, "Enflasyon elden kaçma sinyalleri veriyor" diye yazıyordu. Böyle bakınca, para politikası enfl asyona göre gevşek kaldı.

Ağaoğlu: Şu anda merkez bankasının uyguladığı para politikasının pek sıkı bir duruşu ifade etmediğini söyleyebiliriz. Yine kendisinin söylediklerinden yola çıkarak... Problemi yaratan sorun ise senin de dediğin gibi enfl asyon beklentilerindeki bozulma. Bundan dolayı mal veya hizmet talep edecekseniz, fiyatı nasıl olsa yükselecek diye talebinizi öne çekiyorsunuz. Talebi öne çekmek derken fiyatı artıyor diye kahve içmekten bahsetmiyorum tabii. Ama beyaz eşya, otomobil ve benzeri bir talebiniz varsa, ileride fiyatının daha da artacağını düşünüyorsanız, harekete geçiyorsunuz.

Güldağ: Bu yeni bir gelişme değil tabii. Son 10 yıldır böyle. Bu yıl, dışarıdan da enfl asyon ithal etmeye başlayınca farklı olarak, bir de kurlar çok hızlı artınca enfl asyonda farklı bir faza geçtik. Böylece 'toplumsal mutabakat' iyice bozuldu. Vatandaşları enfl asyonun düşeceğine ikna etmek iyice zorlaştı şimdi.

Ağaoğlu: İkna diyorsan, her şeyden önce gelin bir şeyde anlaşalım. Önce açıklanan verilere güvenimiz olmalı. Politika faizinin 19 olduğu bir yerde 18.95 çıkarsa enfl asyon kafalarda soru işaretleri oluşur. Açıkçası son dönemde ekonomik verilerimizi güvenilir bulunmayanlar arttı. Sadece enfl asyon da değil. İşsizlik rakamları da soru işareti yarattı.

Güldağ: Bu kadar hızlı düşüş nasıl oluyor da oluyor sorusunu doğurdu. Ne oldu da işsizlik bu kadar düştü?

Ağaoğlu: O nedenle, bu verilerin üzerine şekillendirdiğiniz, deyim yerindeyse inşa ettiğiniz para politikası, o zaman bir sıkı para politikasının etkilerini de gösteremez.

Güldağ: Öte yandan ekonominin en azından son 5 yıldır bir dur-kalk modeliyle işlediği de ortada. CDS primleri de sürekli dalgalanıyor. Kısacası, bir enfl asyon düşmediği; iki risk piriminin sürekli yükseldiği; üç, döviz borcunun yüksek olduğu; dört cari açığın bir eğilim olarak kapanmadığı bir ortamda enfl asyon daha da yükseliyor ve her seferinde haydi başa dönüyoruz. 2018'de de benzer şeyler yaşadık. Fark nerede dersen, şimdi rezervleri de neredeyse eritmiş olmamızda.

Ağaoğlu: Aynen katılırım ama yine ısrar edeceğim. Burada ikna meselesi çok önemli. Hayat bizim isteklerimize uyum sağlamaz. Bizim hayata uyum sağlamamız lazım. Önce verilerin güvenliğini tesis etmemiz gerekiyor. Çünkü vatandaşlar olarak da şu anda yanlış bilgiyle yanlış kararlar vermek durumuyla karşı karşıya olabiliriz.

Güldağ: Peki Merkez Bankası 'ne yaparın' ötesinde, 'ne yapması doğru olur' faiz konusunda? Biraz da böyle bakmak lazım.

Ağaoğlu: Doğru diyorsun, 'ne yapar' ile 'ne yapması doğru' farklı iki şey. Merkez Bankası anketinde yanlış bulduğum bir sorudur bu: Merkez Bankası'nın politika faizi önümüzdeki 3 ay içerisinde ne olur? Evet bu bir soru, ama 'size göre ne olmalı 'sorusu bir başka önemli soru. Şimdi 'ne yapar' deyince dikkat edersen kur bir anda yeniden 8.65'lerin üzerine çıktı. Ama değiştirmeyince 8.50'lere kadar indi. Bunun içinde bir miktar Güney Kore ile yapılan swap anlaşmalarının yarattığı iyimser havanın payı var. Ama öte yandan bir gün önce sayın Cumhurbaşkanı'nın TV konuşması yapacağı bilgisi ile piyasa aslında bir miktar gerilmişti.

Güldağ: Epey kırılgan bir piyasa...

Ağaoğlu: Hassas veya kırılgan veya alıngan... Ama böyle bir piyasada sizin bir aydan ikinci aya bir veri değişikliği ile enfl asyonda ne bir düşme bekleniyor, ne de bundan sonraki hedefi tutturacak kadar küçük bir artış olma ihtimalini görüyoruz.

Güldağ: Merkez Bankası'nın yeni revize ettiği yıl sonu TÜFE tahmini olan14.1'in ulaşabilmesi için ikinci yarıda enfl asyonun 5.2'den fazla artmaması gerekiyor. Teoride mümkün tabii ama Einstein'ın dediği gibi, "Teoride, teori ve uygulama aynı şeydir. Uygulamada ise farklı..."

Ağaoğlu: Sadece bir aya bakıp Merkez Bankası faiz indirecek olursa ya da olsaydı, bu bile bile lades olurdu. Hatta biraz ileriye götüreyim, bir nevi intihar girişimi gibi olurdu. Onu aştık. 'Ne olmalı' konusuna geldiğimizde yıl sonuna kadar herhangi bir faiz indirimine götürmeyi, hatta tartışmayı bile gündemime almayı abesle iştigal buluyorum. Gerek verilere, gerekse beklentilere bakınca böyle görüyorum.

Güldağ: Tabii bu arada 8 yıl önce olduğu gibi yine Fed varlık alımını azaltacak, yine Fed faiz artıracak meselesini de unutmamak lazım. 2022, haydi bilemedin en geç 2023 için manzarayı böyle gören çok...

Ağaoğlu: Fed'de parasal genişlemenin sonlandırılması ya da azaltılmasını konuşmaya başladılar. Bizi etkiler mi? Hayır , bizi etkileyeceğini düşünmüyorum. Bu hafta içinde gelen bir başka veri, şöyleydi: Gelişen ülke piyasalarına 2008'den bu yana gelen en düşük giriş olmuş. Fed para basıyor ama ABD'nin parasal genişlemesi gelişen ülkelere gitmiyor. Amerika'dan başka pek bir yere gitmiyor. Kendi hisse senedi piyasalarına gidiyor. Fakat parasal genişlemeyi durdurma noktasında böylesine uzun ve sürekli bir iletişim politikası yürüten Fed'in karşısında bir aydan diğerine yaşanacak bir veri değişikliği ile bir politika faizi değişikliğine gidilmesi son derece hatalı olur.

“Kriptoların değerli metalleri etkilediği savı doğru değil”

Güldağ: Kripto tarafında da gelişmeler var. Altınla kripto tarafı çok konuşulduğu için soruyorum aslında. Deniyor ki kriptolar altını bir miktar aşağı çekiyor. Bu bir sebep mi, başka sebepler mi var? Bir yanıyla da yine Bitcoin’de 100 bin doları görecek gibi ifadelere de rastlıyorum.

Ağaoğlu: 100 bin doları gördüğünde herkes satacak mı Bitcoin’lerini? Zannetmiyorum. O zaman da milyon dolar görülecek diye konuşulacak. Kripto paralara olan iltifat, 1835-1865 Amerika’daki altın bankacılık denilen bir çağda 8 bin değişik banknot ihraççısı varmış, yüzde 60’ı da sahteymiş. Bana çok farklı bir dönemmiş gibi de gelmiyor. Ama buna karşılık altın ve kripto para ilişkisini çok sağlıklı bulan bir tarafta değilim. Altın ve gümüş geleneksek tasarruf aracı olmakla birlikte, altının değilse bile gümüşün bir endüstriyel kullanımı var. Bitcoin, Ethereum ve Dogecoin’in yaygın kullunımı yok. Birbirlerini eskiden biraz daha fazla etkiliyorlardı ama şu anda bunun biraz daha azaldığını düşünüyorum. Ethereum’da bir başarı yaşanması diğerlerini de biraz yukarı çekti ama esas durum ABD’de bir düzenlemenin yapılacak olması. Bu da iyi haber olarak algılanıyor. Altın ve gümüşte neden düşüş var derseniz nedeni çok net olmamakla birlikte geçen hafta pazar günü Asya pazarı açıldığında altına ve gümüşe inanılmaz bir satış geldi, piyasa bunu henüz absorbe edemedi. Neden olduğu konusunda net bir şey yok, Kaldı ki Asya piyasasının açıldığı ve piyasadaki likiditenin sığ olduğu bir dönemde neden bu kadar satış gelir? Henüz netleşmese de önümüzdeki günlerde mutlaka kokusu çıkar. Altın 1680’in altına inerse ve kalıcı olacak olursa o zaman bir şeylerden söz ediyor oluruz. Ama ben onun henüz daha erken olduğunu düşünüyorum. Şunu da sormadan edemiyorum, altın 3 bin dolar olacak, 5 bin dolar olacak, dünya altına dönecek diyen arkadaşlar neden almıyorlar. Şu anda kriptolarla değerli metallerin aynı anda birbirlerini etkilediği bir savı artık çok destekleyici bulmuyorum. Ya da tam aynı ana denk geldiler ama farklı sebeplerle…

Paritede haftalık kapanış önemli

Güldağ: Paritede bizi etkileyen bir durum var mı? 1,17 demiştin ya 1,18’den oralara doğru geri gelir, 1,1740’lara gelir sonra tekrar toparlanır demiştin.

Ağaoğlu: Şu anda 1,1738. 1,1706’lara kadar geldi. Burası kritik. Çok fazla inmesini beklemiyorum. Birinci dönemi iyi geçtik, bu ikinci dönem. Eğer inemezse buradan tekrar yukarı gidecek. İkinci denemeyi cılız bir düzeltmeyle atlatıp üçüncüsü geldiğinde 1,1550’lere mi gidecek? Şu an söylemek için erken. Lakin 1,1740 şimdilik tutuyor, haftalık kapanışta resim netleşecek. Özellikle tekstil kesimi dikkat etmeli. Hesaplarını 1,1740’ın aşağı kırılmadığı durumlarda bu iş yukarı gidecek ama çok uzun sürecek bir ralli mi olacak ya da kısa bir cılız düzeltme mi olacak ona bir bakmalılar. Ama özellikle 1,1710’un altına indiğinde 1,1550 , 1,1490 arasına mı gidecek ona bir bakmak lazım. Belki bir kısmı da bunu hedge etmeyi düşünebilirler.

“Petrolde 70-75 dolar can acıtır”

Güldağ: Petrol ve doğalgaz tarafında beklentilerin nedir?

Ağaoğlu: Doğalgaz tarafında petrolle beraber bir yükseliş oldu. Petrolde OPEC+ ülkeleri, halen yukarı forse etmeye devam ediyorlar bu işi. En son delta varyantları ve Çin’in azalacak talebi haberi 69 doların altını görmesine sebep oldu. Yine de piyasadaki pozisyonlanma petrolün majör düşüşünü engelliyor. Bu da Merkez'in son açıkladığı tahminin üzerinde ortalamaların ikinci yarıda da devam edeceği beklentilerini yüksek tutuyor. Bence petrol için 50-60 dolar bandı makul, hem yatırımlar devam ediyor hem de kullanıcılar için makul seviyeler. 70-75 dolarlar ise can acıtıcıdır. OPEC+ petrol fiyatlarını yukarıda tutup kendilerine fayda sağlamaya çalışırken ABD’deki kaya petrolü üreticilerinin de ekmeğine yağ sürüyor. 70 doların altında bir kapanış olmadığı taktirde ben petrolü yukarıda tutmaya devam edeceklerini düşünüyorum. Bunun bize etkisi olumsuz olacak ben Merkez’in iyimserliğine katılmıyorum.

Ekonomi