Hissedilen enflasyon açıklananın 2 katı
Tüketici Eğilim Anketi’ndeki sorulardan yola çıkarak hissedilen enflasyon oranını tahmin eden TÜİK’e göre aradaki fark, tüketim alışkanlığı ve harcama kalıplarından kaynaklanıyor.
Maruf BUZCUGİL
TÜİK, hissedilen enflasyonun açıklanan enflasyondan 2 kat yüksek olduğunu hesaplıyor. Kurum, halkın resmi istatistiklere, özellikle enflasyon gibi kişilerin hayatını doğrudan etkilemekte olan verilere güvensizlik duymasını, tüm ülkeler için geçerli olan bir sorun olarak görüyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) açıkladığı enflasyon verilerinin vatandaşlarca 2 kat daha yüksek hissedildiğini hesapladı. Yaşadığımız yüksek enflasyon süreci önde gelen merkez bankalarının yaptığı gibi (FED, ECB, BOJ vb) Türkiye İstatistik Kurumu’nu da vatandaşların hissettiği enflasyonu düşünmeye yöneltti.
TÜİK’in hesaplamalarına göre yüzde 64,7 olarak 2023 yılı tüketici enflasyonu vatandaşlarca yüzde 129,4 dolayında hissedilebiliyor. TÜİK’e göre TÜFE verilerini 2023 yıllı enflasyonunu yüzde 127 olarak açıklayan ve veri serilerine erişilemeyen Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) verileriyle karşılaştırmak mümkün değil. TÜİK ve İTO endeksleri arasındaki yapısal fark ölçümlerde de yıllardır farklılık yaratıyor, yüksek enflasyon bu farkı daha belirgin hale getirmiş bulunuyor.
EKONOMİ’nin TÜİK yetkililerinin açıklamalarından, yaptıkları sunumlardan derlediği bilgilere göre; Kurum, ECB gibi resmen açıklamasa da vatandaşların tüketim alışkanlıkları ve harcama kalıplarını dikkate alarak hissedilen enflasyonun açıklanan enflasyondan 2 kat yüksek olduğunu hesaplamış durumda. TÜİK artık halkın resmi istatistiklere, özellikle enflasyon gibi kişilerin hayatını doğrudan etkilemekte olan resmi verilere güvensizlik duymasını, tüm ülkeler için geçerli olan bir sorun olarak görüyor. TÜİK’in hissedilen enflasyon hesabındaki temel dayanağını ise yıllardır yapılmakta olan Tüketici Eğilim Anketi’ndeki sorulara verilen yanıtlar oluşturuyor.
Avrupa’da hissedilen enflasyon daha yüksek
TÜİK’in derlediği bilgilere göre AB Euro Bölgesinde 2004 yılından itibaren hesaplanan halkın algıladığı enflasyon, ölçülen enflasyondan her zaman yukarıda seyrediyor. 2008 küresel krizinde bu fark daha da açılmış ve bireyler enflasyonu, ölçülen enflasyonun çok üzerinde hissetmiş. Aynı şekilde Covid-19 salgını nedeniyle 2020 yılının başlangıcından itibaren algılanan ve ölçülen enflasyon arasındaki fark daha da açılmaya başlamış. ECB verileri ülkelere göre değişmekle birlikte hissedilen enflasyonun resmi enflasyondan 5 kat daha yüksek çıkabildiğini gösteriyor.
Algılanan ile resmi enflasyon arasındaki farkın nedenleri
Yapılan çalışmalara göre algılanan enflasyonun, ölçülen enflasyondan yüksek olmasının çeşitli nedenleri şöyle sıralanıyor:
Tüketicilerin gelir seviyelerinin, harcama kalıplarının ve tüketim alışkanlıklarının kişiden kişiye farklılık göstermesi, TÜFE oranının tespitinde kullanılan en çok kullanılan mal ve hizmet sepetinin bireylere göre değişmesi
TÜFE sepetinde yer alan tüm ürünler aylık ve yıllık olarak farklı fiyat hareketleri göstermekle birlikte bireylerin kendilerinin sıklıkla tükettikleri mal ve hizmet fiyatlarına odaklanmaları (Örneğin; sigara içen kişiler sigaraya gelen zamları; bebeği olan kişiler ise bebek bezi ve bebek maması fiyatlarını yakından takip etmekte ve genel enflasyon algılarını bu ürünlerin fiyat artışını dikkate alarak oluşturmaları).
TÜFE oranının tespiti için oluşturulan sepetteki mal ve hizmetlerden bazılarının fiyatı bir dönemden diğerine artarken, bazıları sabit kalıyor. Bazı mal ve hizmet fiyatları ise mevsimsel ve konjonktürel etkilerle düşüyor. Bireyler düşen ve sabit kalan fiyatları değil, sadece ilgili dönemde yüksek artış gösteren sınırlı sayıdaki ürün fiyatını (ortalama beş ürün) dikkate alarak bir değerlendirme yapıyor. Hissettikleri enflasyonu bu doğrultuda oluşturuyorlar (örneğin ekmek gibi temel tüketim maddelerinin yanı sıra tüketicilerin kiraları, internet, cep telefonu iletişim ücretleri gibi çok sayıda madde fi yatı her ay artış göstermiyor).
TÜFE endeksi, fiyatların genel seviyesinde zaman içerisinde meydana gelen değişimi ölçüyor; yayınlanan veriler temel olarak aylık veya yıllık artışları ifade ediyor. Oysa bireylerin mal ve hizmet fiyatlarıyla ilgili beklentileri oluşurken hafızaları genellikle çok daha geriye gidiyor. Vatandaşlar ürünlerin çok eski fiyatları ile cari dönem fiyatlarını karşılaştırabiliyor.
TÜİK’e göre ENAG Mayıs seçimlerinden sonra işlevini tamamladı
EKONOMİ’nin edindiği bilgiler; TÜİK’in ekonomi kamuoyunda ve vatandaşların kafalarında soru işaretleri uyandıran ENAG verileriyle ilgili kapsamlı değerlendirmeler yaptığını gösteriyor. TÜİK’e göre seçimden sonra yaşanan hızlı kur ve petrol fiyatlarının etkisindeki yüksek enflasyon, TÜİK verilerinin güvenilirliğini de gösterdi. Ağustos ayında aylık bazda TÜİK’in ENAG’ı geçmesi bu kuruluşun seçimden önce şişirdiği verileri daha fazla artırmak istememesinden kaynaklanıyor.
Uzmanlar ekonomi çevrelerinin aylık enflasyon tahminleri ile TÜİK tarafından açıklanan tahminlerin birbirine oldukça yakın seyrettiğine dikkati çekerek “temel bir istatistiki yöntem olan “aykırı değer” yaklaşımıyla durum ele alındığında, ENAG rakamlarının tüm tahminlerden ve açıklanan resmi rakamlardan yukarı yönlü ve kuvvetli bir biçimde ayrıştığı müşahede edilmektedir” değerlendirmesini yapıyorlar.
ENAG hangi veri serilerini açıklamıyor? TÜİK uzmanlarının ENAG verileriyle ilgili analiz ve eleştirileri ekonomi yönetimine yapılan sunumlara yansımış durumda. Edindiğimiz bilgiye göre uzmanlar “ENAG, enflasyon hesabı yayımına başladığı 2020 yılından bu yana, kendi verileriyle TÜFE’de kaydedilen artışları sitesinde gösteremiyor” saptamasına sunumlarında yer veriyor.
Ekonomi yönetimine yapılan bir sunumda şöyle deniliyor: “ENAG’ın internet sayfasından erişim sağlanan bir sayfalık metodolojik dökümanda, Tüketici Fiyat Endeksi hesaplaması için geçerli olan yöntem ve uygulamalara ilişkin bilgiler paylaşılmamaktadır. Örnek olarak, veri derleme yönteminin ne olduğu, ürün tanımının (marka, gramaj, ambalaj vb.) nasıl sabitlendiği, kaç işyerinden kaç fiyat derlendiği gibi bilgilere ulaşılamamaktadır.
Yine aynı metinde “ENAG oluşturduğu sistem ile Türkiye genelinde ulaşılan tüm tüketim verilerini toplamayı amaç edinmiştir” şeklinde bir ifade geçmekle birlikte bunun, bir merkezden faaliyetini sürdüren birkaç kişilik bir ekiple nasıl mümkün olabildiği anlaşılamamaktadır. Sadece internet üzerinden satış yapan işyeri bilgileri kullanılarak elde edilen sonuçların ciddi kapsam eksikliği sorunu içermekte olduğu, dolayısıyla Türkiye genelini temsil etmeyeceği açıktır.”