Hazine borçlanmasında ekonomistlerin ders niteliğinde sosyal medya diyaloğu

Hazine ihalelerine yönelik 3 ünlü ekonomistin tartışması hem ders niteliğinde öğretici olurken hem de tartışma üslubuyla örnek oldu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Hazine borçlanmasında ekonomistlerin ders niteliğinde sosyal medya diyaloğu

Hazine borçlanmalarında, eski banka hazine ve varlık yöneticisi Ömer Rıfat Gencal, son ihalenin içeriğine yönelik bir paylaşım yaptı. Paylaşıma vade açısından merkez bankası eski çalışanı olan TEPAV Makroekonomi Çalışmaları Program Direktörü Ali Çufadar yorum yaptı. Son aşamada da yine merkez bankası eski çalışanı olan Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Hakan Kara da tartışmaya dahil olunca ortaya sosyal medyada bir ekonomi kongresi tadında tartışma ortamı çıktı.

20 Ağustos 2024 Hazine 10 yıllık ihalesinin detayları haberde yer alıyor.

İhalenin detaylarına bakıldığında, Ömer Rıfat Gencal, X platformunda şu yorumu yaptı:

“Bugün yapılan 10 Yıllık hazine ihalesinde toplam 14 katılımcının 4 tanesine satış yapılmış ve bir katılımcı toplam satışın %42.9'unu almış. Tahvil ve bono piyasasının derinliği ve likiditesi için bu tablo hiç yardımcı değil maalesef.”

“10 yıllık inadı neden?”

TEPAV Makroekonomi Çalışmaları Program Direktörü Ali Çufadar, “Neden 10 yıllık inatları? Az ihraç etsinler?” diyerek Hazine borçlanmasına yönelik merakını paylaştı. Gencal da Çufadar’a yaklaşık 6 aydır aynı soruyu sorduğunu iletince, diyaloğa Prof. Dr. Ali Hakan Kara da dahil oldu.

Kara, “Bu konuda sizlerden ayrışıyorum. Hazine borçlanması klasik bir portföy yönetim yaklaşımıyla yapılmaz. Bana göre her vadede düzenli tahvil ihracı olmalı; verim eğrisinin her vadesinde derinlik olmalı ki varlık fiyatları doğru yere otursun” yorumunu yaptı.

“İkincil piyasanın etkin olarak oluştuğunu düşünmüyorum”

Ömer Rıfat Gencal, Kara’ya cevaben, “Hakan Bey verim eğrisi ikinci piyasa likiditesi ile sağlıklı şekilde oluşsaydı belirli bir noktaya kadar katılırdım. Ama bu koşullarda ikincil piyasanın etkin olarak oluştuğunu düşünmüyorum. Üstelik verim eğrisinin bu kadar yüksek enflasyon ortamında sadece 5 yıla kadar oluşmasının da bir sakınca doğuracağını düşünmüyorum. Zira enflasyon patikasında Merkez Bankası'nın da orta noktası 14 ve belirsizlik aralığı +/- 7 puan. Bu da 1 yıla kadar bile son derece büyük sapma olabileceğinin bir göstergesi. Diğer yanda 10 yıl boyunca yüzde 30'lara yakın sabit faiz yüküne girmek beklentilerle tutarlı değil diye düşünüyorum” dedi.

“2000'lerde bunu gözetmiştik”

Ali Çufadar da Merkez Bankası bakış açısına hâkim olarak, “Verim eğrisi için düzenli ihraç makul. Ama, enflasyonun düştüğü-risk priminin yüksek olduğu ortamda küçük tutarlı. Hazinenin görevi maliyeti düşürmek. Programa güveniliyorsa; sabit-uzun vadeli borç, hazine temel amacıyla çelişir. 2000'lerde bunu gözetmiştik. Benim duruş da bu” dedi.

“Şu anda böyle bir dönemde olmadığımızı düşünüyorum”

Kara da tüm tartışmanın özeti olacak ve birbirlerini anlamalarına karşın farklı fikirlerde olduklarını anlatacak şekilde şu paylaşımı yaptı:

“1) Piyasa dezenflasyona inanmıyorken kamu kendine çok güveniyorsa sizler haklı olabilirsiniz.

Şu anda böyle bir dönemde olmadığımızı düşünüyorum.

2) Hazinenin görevi sadece maliyeti değil, nakit akışını da düşünmektir.

Sonuç: bu konuda “agree to disagree” halinde kalabiliriz.”

Ekonomi