Faizde hızlı artış olursa sermayeden gider
QNB Finansbank Genel Müdürü Ömür Tan, geçen yıl bilançolardaki karlılığın önemli bir kısmının enflasyona endeksli kağıtlardan geldiğini belirterek menkul kıymet tutma zorunluluğuna ilişkin “3-6 ay faizde bir değişiklik beklemiyorum. Faizde hızlı bir artış olursa hesapları zorlar, hatta sermayeden gider” dedi.
Selçuk ALTUN - HATAY
Merkez Bankası’nın bankalara ek menkul kıymet tutma zorunluluğunda limitleri ve TL mevduatta ek menkul kıymet tutmak zorunda kalmama sınırını arttırması gözleri yeniden sabit kuponlu devlet tahvili tutma riskine çevirdi. QNB Finansbank Genel Müdürü Ömür Tan, bu yılın ilk 6 ayında faizlerde önemli bir değişiklik beklemediğini dile getirirken ancak faizde hızlı bir artış olmasının hesapları zorlayacağını hatta banka sermayelerine etki edeceğini vurguladı.
QNB Finansbank, WWF-Türkiye’nin (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) Milli Eğitim Bakanlığı işbirliğiyle yürüttüğü Doğa Öncüleri Gençlik Programı’nın destekçisi oldu. Projenin tanıtım toplantısı Hatay'ın Defne ilçesinde bulunan Yeşilpınar Ortaokulu’nda gerçekleştirildi. Toplantı sonrasında EKONOMİ Gazetesi’nin sorularını yanıtlayan QNB Finansbank Genel Müdürü Tan, bankacılık sektörünün 2022 performansını değerlendirerek 2023 öngörülerini paylaştı ve gündemdeki konulara ilişkin açıklamalarda bulundu.
Kârlılık enflasyon muhasebesiyle aşağıda oluyor
Net faiz marjları açıldığı için bankacılık sektöründe 2022 yılında karlılıkların nominal olarak arttığını kaydeden Tan, "Senenin başında bankacılık sistemi daha düşük faiz oranlarından fonlanıp daha marj yapabileceği krediler verdi. Ek olarak, karlılığı etkileyen batık kredi oranları azaldığı için orada bir fark oldu. Ayrıca ciddi anlamda bir büyüme geldi ve bu büyümenin de etkisiyle beraber oranlar yukarıya geldi. Bunun sonucunda sermaye karlılıkları özel bankalarda 2021'de ortalama yüzde 19 seviyelerindeyken 2022 yılında yüzde 40-45 seviyesine ulaştı. Özsermaye karlılığı Kasım 2022’de yüzde 49’a kadar yükseldi. Ama bankacılıkta kârlılığa bakmak doğru değil. Özsermaye karlılığının enflasyonist ortamda nerede kaldığına bakmak lazım. Yüzde 85’e ulaşan enflasyonda, üretim enfl asyonunun daha yüksek olduğu bir ortamda bankacılığın reel olarak 50 kârlılık rakamları para kazandığınız anlamına gelmiyor. Bu kârlılıkları enflasyon muhasebesine koyarsanız rakam çok daha aşağıda oluyor" şeklinde konuştu.
Marjlar daralacak, kârlılıklar düşecek
2023’te büyümenin geçen yıl kadar gerçekleşmeyeceğini ve enflasyonun da baz etkisiyle beraber düşüşte olacağını ifade eden Tan, bunun sektöre olası yansımasını şu şekilde anlattı: "Yılın ilk altı ayında enflasyonun baz etkisiyle 30’lu rakamlara geleceğini tahmin ediyoruz. Sonrası için tahminler şu anda çok zor. Sonuçta tüketici ve diğer taraflarda enflasyon kadar rahat büyüyorsunuz. Geçen seneden daha küçük bir büyüme olur. Batık kredi oranları da artacağı için karlılıklar geçen senenin altında olur. Özellikle tüzel tarafta verilen kredilerin faiz oranları ciddi anlamda düştü. Dolayısıyla marjlar daralacak, karlılıklar düşecek. Özkaynak karlılıkları nerede olur şu an hesaplamak kolay değil."
Tan, likiditenin de geçen yıl kadar rahat olmayacağını belirterek şöyle devam etti: "Likidite artık bu kadar bol olmayacak, çünkü çok sayıda regülasyon değişikliği oldu. Regülasyon değişikliği ile beraber bankaların biraz daha büyük kredilerde elleri sıkılaştı. Dolayısıyla baz etkisinin çok önemli olmasıyla beraber kredilerin, tahsil edilmiş oranının azalacağını düşünüyorum. Geçen sene bilançolardaki kârlılığın önemli bir kısmı enflasyon endeksi kağıtlardan geldi. Enflasyon düşeceği için doğal olarak geçen seneki kâr oranları gelmeyecek. Ekim ayında yüzde 83 oranına varan bir değerlemeyi/kârlılığı bu sene görmek mümkün değil."
Bankacılıkta menkul kıymet tutma zorunluluğuna da atıfta bulunan Tan, 3-6 ay vade faizlerde bir değişiklik beklemediği belirterek, "Faizde hızlı bir artış olursa hesapları zorlar, hatta sermayeden gider" ifadelerini kullandı.
Reel sektörün finansmana erişim sorunu yaşadığını vurgulayarak şu anda yaklaşık 200-250 milyar TL’lik KGF beklentisi olduğunu dile getiren Tan, “KGF’nin olması gerektiğine de inanıyorum. Faiz hadlerindeki daralmadan dolayı özel sektör kredi verme iştahını çok yüksek tutmuyor. Tutmayınca özel sektör finansman sıkıntısı çekiyor. KOBİ’lere destek olmanız lazım. Dolayısıyla KGF çok yardımcı olacaktır. KGF’nin sadece kamu bankalarının vereceği değil, özel sektör dahil tüm bankacılık sektörünün hevesle vereceği bir modelde çıkartabilirsek o zaman KGF hem yaygın hem de doğru yerlerde kullandırılmış olur. Doğru piyasa faiz oranlarından, uygun teminat şartlarından çıkartılırsa erişimi yaygınlaşır” diye konuştu.
‘Doğa Öncüleri’ne QNB Finansbank desteği
WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) tarafından 2017’den bu yana yürütülen, 2019’da Milli Eğitim Bakanlığı Temel Eğitim Genel Müdürlüğü ile imzalanan protokolle Türkiye geneline taşınan Doğa Öncüleri Gençlik Programı, 2022-2023 Eğitim Öğretim yılı itibariyle QNB Finansbank’ın finansal desteği ile güçlenecek. Programa 10 yeni il dahil edilerek 10 bin öğrenciye daha ulaşıldı. Bu çerçevede Erzincan, Gaziantep, Hatay, Kastamonu, Mersin, Nevşehir, Rize, Tekirdağ, İstanbul ve İzmir’den seçilen 11 öğretmen, İstanbul’da düzenlenen 30 saatlik eğitici eğitimini tamamladı. Öğretmenlere sürdürülebilir gıda, biyoçeşitlilik, doğa, plastikler, iklim ve enerji başlıklarında eğitim verildi ve uygulamalı atölyeler gerçekleştirildi.
Halka arzlar için doğru zamandayız
İştirakleri QNB Finansinvest’in geçen yıl halka arzlarda lider olduğunu kaydeden Tan, “Halka arza karar vermeden önce; banka olsak bu şirkete kredi verir miyiz, mali yapısı nasıl, sürdürülebilirliği nasıl, yönetim ilkeleri nasıl diye ciddi bir şekilde değerlendiriyoruz. Kendi süzgeçlerimizden geçtikten sonra doğru fiyatlama ile halka arz için alıyoruz. Bunun dışında almadığımız, halka arz etmediğimiz çok şirket oldu” ifadelerini kullandı. Borsanın çok ciddi iyi bir momentum yakaladığını ve yatırımcı sayısının 3 milyonu geçtiği bilgisini paylaşan Tan, şöyle devam etti: “Dolayısıyla bu dönemde şirketin fonlama ihtiyacı varsa, eğer kredilerle kendini doğru fonlama imkanı bulamıyorsa halka arz için çok doğru bir zamanlama. Ben şirket sahibi olsam bu dönemde halka arzı düşünürdüm."
Sorunlu kredilerde baz etkisi görülecek
Pandemiyle birlikte gerek kamu gerekse de özel bankaların sağladığı desteklerle likiditenin arttığını hatırlatan Tan, "Likidite arttıkça sorunlu krediler yavaş yavaş azalmaya başladı. 2022 yılı da son yıllar içerisindeki takibe düşmüş alacak oranı en düşük yıllardan bir tanesi oldu. Tahsilat konusunda batık kredilerin üzerinde bir yıl geçirdik. Çünkü verdiğimiz krediler teminatlı ve kredinin teminatı genelde gayrimenkul ve benzeri değerlerden oluşuyor. Bu değerler çok ciddi arttı. Hem enflasyonist ortamda hem de dünyadaki birçok değerlemelerden etkilendi. Sorunlu olan kredinin teminat oranı çok yüksek hale geldiği için krediler çok rahat tahsil edilebilir hale geldi. Bu durum yüksek likidite ile desteklenince ve enflasyonla beraber eski kredinin reel olarak değeri azaldı ve bir sorun yaşanmadı. Bireysel kredilerde de benzer durum oldu. Geçen yıl ve bu yıl verilen asgari ücret zamları ve sektörlerin verdiği zam oranlarıyla birlikte tahsilat imkânları kolaylaştı" şeklinde konuştu.