“Faiz indirimi teknik bir konu, piyasayı bozmadan aşamalı yapılması gerekir”

TEPAV Makroekonomi Çalışmaları Programı Direktörü Ali Çufadar, haziran itibariyle mevcut ekonomik görünümde yıllık reel faizin yüzde 24,8 seviyesinde bulunduğuna işaret ederek, sonbahar aylarında “zamanlaması ve yönetimi iyi ayarlanacak şekilde” faiz indirimine başlanılmaması halinde çok daha yüksek bir reel faiz oluşacağını ve bunun da Türkiye’nin ekonomik dengelerini zorlayacağını söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
“Faiz indirimi teknik bir konu, piyasayı bozmadan aşamalı yapılması gerekir”

Mehmet KAYA/ANKARA

TEPAV Makroekonomi Çalışmaları Programı direktörü Ali Çufadar, mevcut ekonomik görünümde Haziran ayı itibariyle reel faizin yüzde 24.8 seviyesinde olduğuna dikkat çekerek, eğer sonbahar aylarında zamanlaması ve yönetimi iyi ayarlanacak şekilde faiz indirimine başlanılmazsa, Türkiye’nin ekonomik dengelerini zorlayacak şekilde yüksek bir reel faiz oluşacağını söyledi.

Ali Çufadar, halen yüzde 24-25’lerdeki reel faizin, mevcut enfl asyon düşüş görünümüne göre, hiç faiz indirilmese dahi yıl sonunda yüzde 33’ler seviyesinde bir reel faiz haline geleceğini belirterek, “Merkez Bankası olduğu yerde dursa, fiili olarak parasal koşullar daha da sıkılaşacak demektir. Merkez Bankası’nın böyle bir dönemde olduğu yerde durması ekonomik nedenlerle mümkün değil görüşündeyim. Türkiye ekonomisi bunu kaldıramaz. Zaten sıkı olan para politikası, daha da sıkılaşmış olacak. Yaz ayları enfl asyonu kritik, düşük olması, para politikasının çalıştığının hane halkına, reel kesime ve finans kesimine göstermek gerekiyor ancak Eylül ayı itibariyle konunun tartışmaya açılması gerekiyor, koşullar da bunu zorlayacaktır” dedi.

Son dönemde yoğunlaşan faiz indirim dönemine yönelik tartışmalar konusunda ilk görüş veren kişilerden biri olan Ali Çufadar, EKONOMİ’nin konuya yönelik sorusunu yanıtladı. Türkiye’nin en ağır krizlerinden biri olan 2000 krizinde dahi, reel faizin yüzde 20’lerde seyrettiği bir sıkı para politikası uygulandığını hatırlatan Ali Çufadar, bugün de benzer seviyelerin görüldüğünü ancak Haziran ayından itibaren enfl asyonda başlayacak gerileme ile birlikte sıkı para politikasın kendiliğinden daha da sıkı hale geleceğini, faiz yükseltilmese, hatta sabit bırakılsa dahi enfl asyon ve enfl asyon bekleyişlerindeki gerileme ile birlikte aydan aya para politikasının daha da sıkılaşmış olacağına vurgu yaptı.

Bu süreci teknik yönden ele aldığını belirten Çufadar, Merkez Bankasının sonbahar aylarından başlayarak her ay kademeli şekilde faizi indirebileceğini, eğer bu yapılmazsa ilerleyen zamanda çok daha yüksek oranlarda indirim gerekebileceğini, bunun da yeni tartışmalara yol açacağını anlattı.

“Bu konuyu tartışmak hareket alanı için gerekli”

Yabancı bazı kuruluşlar, Türkiye’den görüş verenlerin 2025 ilk çeyreğine kadar faiz indirimi olmamasını dile getirdiklerini, bazı raporlara yansıdığını belirten Çufadar, böyle bir durumun, çok uzun süre sıkı para politikası ve reel faiz anlamına gelmesi yanında, para politikasının esnekliği açısından olumsuz olduğunu hatırlattı.

Bekleyişlerin bu şekilde yönlendirilmesinin Merkez Bankası’nın hareket alanını kısıtlayacağını kaydeden Ali Çufadar, “Dış şok olmaması, enfl asyonda olumsuz bir sürprizin olmaması halinde Eylül veya Ekim ayında bu tartışma yapılabilir, teknik nedenler oluşmuşsa faiz indirimi de yapılabilir. Ancak piyasayı bozmadan, aşamalı olarak yapılmalı” diye konuştu.

Ali Çufadar, bu sürecin iyi yönetilmesi gerektiğini de belirterek, Merkez Bankası’nın karalarını etkileyebileceği algısı bulunan kuruluşlardan hiçbirinin Banka’nın faiz indirimi konusunda kamuoyuna açıklama yapmamasın da iyi bir yol olacağını belirtti.

“Teknik düzenlemeyle de etki edilebilir”

Enfl asyon bekleyişlerinde düşüşler görüldüğünü hatırlatan Ali Çufadar, kademeli olarak yapılacak bir faiz indiriminin, daha sonra koşulların baskısı altında tek seferde yüksek oranla yapılacak indirime kıyasla daha iyi bir yol olacağını hatırlatırken, “Koşullara göre, Ekim ya da Kasım ayı gibi zamanlar için elbette Merkez Bankası yaklaşım gösterebilir. Sanat gibi yönetilmesi gereken bir süreç. Mesela kredi faizleri şu anda bileşik olarak yüzde 60’larda, kredi talebi düşecektir. Uygulanan kredi genişlemeye yönelik yüzde 2 limit kaldırılırsa kredi faizleri düşecektir. Merkez Bankası da kredi faizlerindeki düşmeyi izleyerek, indirime aşlamayı bir süre daha öteleyebilir” diye konuştu.

Ekonomi