Evren Kırıkoğlu: Asgari ücret o kadar düşük açıklandı ki faiz indiriminin aciliyeti ertelendi
2025 yılında geçerli olacak asgari ücretin açıklanmasının ardından tepkiler gelmeye devam ediyor. CHP olağanüstü toplanırken kamuoyunda da tartışmalar başladı. Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından açıklanan rakamı değerlendiren Ekonomist Evren Kırıkoğlu, yeni rakam ile ilgili “Asgari ücret o kadar düşük açıklandı ki faiz indiriminin aciliyeti ertelendi” yorumunu yaptı.
Asgari ücret belli oldu. 2025 yılında geçerli olacak ücret 22 bin 104 lira oldu. Beklentilerin aksine düşük açıklanan asgari ücret ile ilgili hem kamuoyundan, hem sosyal medyada, hem de sendikalar ve siyasi partilerden tepkiler gelmeye devam ediyor.
Yeni asgari ücret ile ilgili ekonomistlerden de yorumlar gelmeye devam ediyor. Ekonomist Evren Kırıkoğlu CNBC-e ekranlarında açıklanan 2025 yılı asgari ücretini değerlendirdi.
"Faiz kararına yeşil ışık yakıldığını gösteriyor"
Evren Kırıkoğlu asgari ücret ile ilgili yaklaşımın faiz indirimine yeşil ışık yakıldığının göstergesi olduğunu dikkat çekerek, “Normal şartlarda bugün veya Cuma günü yani Merkez Bankası faiz kararı sonrasında beklenen bir toplantı ve açıklamaydı. Hatta kendilerine ait bir resmi açıklamada vardı. Dolayısıyla bir anda sürpriz bir kararla dün akşama hemen sıkıştırılması ve acele bir şekilde Merkez Bankası’nın toplantısı öncesine yetiştirilmesi aslında bize faiz kararına da yeşil ışık yakıldığını gösteriyor. TCMB’nin bu bilgiyi görerek faiz kararı vermesine olanak sağlandığını düşünüyorum. Bu anlamda piyasada oluşan faiz indirimi tepkisine katılıyorum. Bu tutarlılık var” dedi.
"Asgari ücret içinde tutarsızlıklar barındırıyor"
Açıklanan asgari ücretin içinde tutarsızlıklar barındığını söyleyen ekonomist Kırıkoğlu şu yorumu yaptı:
“Açıklanan kararın içinde enflasyon hedefleri ve diğer konuları düşündüğümüzde bazı tutarsızlıklar görüyorum. Özellikle piyasanın asgari ücret zammının beklentisine kıyasla düşük yapıldığını düşünüyorum. Zaten TCMB’nin enflasyon tahmini yüzde 21, üst bant yüzde 26’ydı. Buna bir de birkaç puan da refah payı düşünülürse yüzde 30 civarında zam yapıldı. Aslında yapılabilecek en düşük asgari ücret zammı yapılmış oldu. Buradan yola çıktığımızda Merkez Bankası faiz indirimi ne kadar sebeplendirilebilir hatta faiz indirimine gerek var mı ondan da çok emin değilim. Sebebi de şu, Asgari ücretli aynı zamanda bir tüketici ve seçmendir. Piyasanın buna tepkisi enflasyon ve talep koşullarını düşünürsek hangisi daha önemli diye baktığımızda toplumda tepki yaratabilecek bir ücrette karar kılınıyorsa, enflasyonla mücadele konusu bu kadar asgari ücret gibi temel bir konuda bile bu kadar fazla ciddiye alınıp, bu kadar düşük zam yapılıyorsa o zaman faiz indiriminde de aceleci olmanın mantığı da çok oluşmuyor. Asgari ücret, enflasyonla mücadele önceliklendirilerek açıklanabiliyorsa, o zaman faiz indiriminde de yıl sonu kapanışını görme ve bekleme eğilimi baskın gelebilir diye bir mantık çıkıyor.”
“Faiz indirimi aciliyeti ertelenmiş oldu”
Asgari ücretin beklentilerin aksine bir miktar düşük açıklanmasının faiz indirimi aciliyetini ertelediğini dikkat çeken Evren Kırıkoğlu, “İkinci konu kredinin burada önemi olacak. Şirketler kesimi bir yanda asgari ücret zammının beklentilerin altında gerçekleşmesiyle karlılık anlamında bu artışa pozitif bakabilirler. İşte bu yüzden borsada ciddi bir değerlenme beklentisi var. Dolaysıyla finansman talepleri gevşesin ihtiyacı da bir miktar törpüleniyor. Asgari ücret bir miktar düşük açıklandı ki, faiz indiriminin önceliği geri planda kaldı ve aciliyeti biraz ertelendi” diye konuştu.
“Tüketici tarafında batık kredilere dönüşme riski artıyor”
Tüketici kredileri açısından düşünüldüğünde durumun daha da tuhaf olduğunu belirten Kırıkoğlu, “Burada ‘Ücretli maaşlı çalışan kesimin, maaşı çok fazla artmıyor ama faiz indirimi ile kredileri rahatlatacağız. ‘Maaşlar çok artmadı bari kredi kullanın’ gibi mantık çıkabilir. Bunu da dikkate almak lazım. Alım gücü bu kadar düşük, kredilerde bir anda gevşerse o zaman kredi kullanımı artıp, batık kredilere dönüşme riski artıyor. Genel alım gücü üzerinden düşündüğümüzde. Bir de 2024 deneyimi var. Biz ciddi bir şekilde her ne kadar, TL reel olarak değerlense de, geçen seneki asgari ücret bu seneye göre güçlü artış olmuş olsa da biz bu oluşan kaynağın tüketime yönelmediğini, ithalatı artırmadığını gördük. Çünkü faizler sıkıydı, inanlar para harcamak yerine, marjinalde kazandıkları her kuruşu tasarruf eğilimi daha yüksekti. Bu da reel faizlerin yüksek olması ile açıklanıyor” dedi.
“Konut ve kira fiyatlarını düzenleyici uygulama olsaydı tutarlı olurdu”
Enflasyon yaratma ve harcamaları dizginleme anlamında asgari ücretin seviyesinden ziyade orada alternatif fırsat maliyetini yüksek tutmasının daha önemli olduğunun daha önce teyit edildiğini dikkat çeken Evren Kırıkoğlu, “Dolayısıyla böyle bir 2024 deneyimi de var elimizde. Faizleri maliyetini alternatif indirmenin tüketime dönebileceğini de biliyoruz. Bunların hepsini bir yere koyduğumuzda, aynı zamanda her işçinin de bir tüketici olduğunu hatırladığımızda asgari ücretin bu kadar az artmasının şirketleri çok mutlu etse de, faiz indirimine yeşil ışık yakmak zorunda olmadığını ve borsadaki yükselişlerin alım gücünün ışığında çok da yüksek olmayabileceği konusunda endişelerim var. En doğrusu alım gücünü bir miktar daha koruyacak şekilde yüksek bir asgari ücret artışı yapmak, kredileri şirketler lehine gevşetmek, doğrudan barınma ve kira enflasyonuyla mücadele etmek bence daha tutarlı bir yaklaşım olurdu. Bana göre, yüzde 35-40 arası bir ücret artışı, şirketler tarafında ciddi anlamda kredilerde gevşeme ve doğrudan vergiler üzerinden konut ve kira fiyatlarını düzenleyici uygulamalar daha tutarlı olurdu. kira düzenlemeleri ve barınma düzenlemelerinin getirisi daha iyi olurdu” yorumunda bulundu.