Ette tartışma bitmiyor: “İhalelerde pazarlık yöntemi kamu maliyetini artırıyor”
Tüm sektörlerde olduğu gibi, eleman sıkıntısından yakınan yemek sanayicilerinin sektörel sorunları başta et olmak üzere hammadde fiyatlarının yüksekliği ve hammaddeye erişimde yoğunlaştığı görülüyor. Bunun yanı sıra, kamu ihalelerinde fiyat farkı sisteminde yaşanan sorunlar öne çıkarken, pazarlık usulünün dışına çıkılarak, genel yöntem haline geldiği vurgulanıyor.
Hüseyin Gökçe / Ankara
Ankara Sanayi Odası (ASO) Yuvarlak Masa toplantılarının konuğu 33 numaralı Hazır Yemek Sanayi Komitesi oldu.
Tüm sektörlerde olduğu gibi eleman sıkıntısından yakınan yemek sanayicilerinin sektörel sorunları ise başta et olmak üzere hammadde fiyatlarının yüksekliği ve hammaddeye erişimde yoğunlaşıyor. Yanı sıra kamu ihalelerinde fiyat farkı sisteminde yaşanan sorunlar öne çıkarken, pazarlık usulünün istisnai durumlarda uygulanması gerekirken, genel yöntem haline geldiğinin de altı çizildi. Sektör temsilcileri, hazır yemek sanayinin de teşvik belgeli yatırımlar kapsamına alınmasını isterken şunları söylediler:
Reva Yemek Gıda San. ve Tic. A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Bozkurt “ESK et satışları marketlerle sınırlı olmamalı”
Piyasa ekonomisinin kuralları içerisinde sektörde rekabet şartlarını yerine getirmeli, geniş kitlelere hizmet sunmalıdır. ESK’nın et satışlarının marketlerden ibaret olmaması, küçük-orta ve büyük işletmelerin toplam kırmızı et üretimi içerisindeki payının arttırılması için çalışmalar yapması gerekmektedir.
ESK hayvan ithalatını ve dağıtımını sadece kendisi yapıyor, özel kişi ve şirketlere ithalat izni vermiyor.
Türkiye 14 yıldan beri kesintisiz olarak canlı hayvan ve kırmızı et ithalatı yapıyor. Her bakan döneminde farklı yöntemlerle ithalat yapıldı. Bu ülkede her gün 7 milyonun üzerinde kişi hazır yemek tüketiyor. Yemeğimizde et olmama ihtimali yoktur. Bizler sadece Et ve Süt Kurumuna yoğunlaşıyoruz. İthal ettiği etten talep yaptığımızda, talebimizi karşılamamaktadır.
Nasıl başka bir sektör, ihtiyacı olan ürünü Çin’den getirebiliyorsa, kırmızı eti de uygun koşullarda, gerekli şartları taşımak koşuluyla bizim de getirebilmemizin yolu açılmalıdır.
İhbar tazminatı üzerinden gelir vergisi ve damga vergisi kesilmektedir. Burada beklentimiz ihbar tazminatlarına da tavan sınırı konulmasıdır.
Ayrıca Hükümetin kıdem tazminatı fonu hususunda çalışma yapmasını beklemekteyiz.
Yıldız Yemek Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti YKB Adnan Keskin: “Şartnameye uygun üretim yapmayan firmalar siyaseten korunuyor"
1990 yılından beri sektör içerisindeyim, sektörün en eskilerinden birisiyim.
Sektörümüzdeki en önemli sorunlardan birisi ihaleler ve ihalelerdeki fiyatlar. Zaten Türkiye’deki en büyük sorunlardan birisi Kamu İhale Kanunu’nun yüzlerce defa değişmesi. Yasa içerisinde çok ciddi boşluklar var, o nedenle ihaleleri istedikleri kişilere verebiliyorlar.
Firma, ihaleyi düşük fiyata alıyor, kamu kurumuna ihale hizmeti başlıyor, ihale hizmetinde ihale şartnamesine uygun şekilde ve gramajlarda üretim yapmıyor. Nedeni: Firmaların siyasallaşması. Gerekli üretimi yapmıyor, hizmeti vermiyor fakat kurum o ihaleyi alan firmanın üzerine gidemiyor çünkü siyasi.
“Et yığılmış durumda fiyatı yükseltmek için piyasaya sunmuyorlar”
Evet, et yığılmış durumda fakat besiciler piyasada fiyatları yükseltmek için malı kesip piyasaya sürmüyor. Şimdi besiciler ellerini kollarını sallayarak, malları dolu, malı kestirmiyorlar, kestirmedikleri için fiyatlar çok ciddi şekilde şişmiş durumda. Dünyadaki et fiyatları ile Türkiye’deki et fiyatlarını döviz 35 lira olmasına rağmen lütfen bir karşılaştırın. Şu an karkas 350 lira. Pirzola 900 lira. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir fiyat şişirmesi yok. Yurt dışındaki et fiyatları 4 Euro.
Türkiye’de asgari ücretin yüz- de 50 arttığı, gıda malzemele- rinin yüzde 300’e yakın arttığı dönemlerde enflasyon rakamı açıklanıyor, yüzde 55. Biz firmaya fiyat artışına gidiyoruz, “Devlet yüzde 55 açıklamış, ben sana yüzde 55 yapabilirim” diyor.
Şu an bizim sektörden et al- mak isteyenler toptancı etçilere müracaat ediyor, vallahi billahi hiçbir toptancı yemekçiye et vermiyor. 2 milyon limitiniz var, bankaya gidiyorsun banka “Kullandırmıyorum.” diyor. Burası muz cumhuriyeti mi?
“İthal hayvanın kesimi için süre üst sınırı getirilmeli”
Bana, organize sanayi bölgesine “Arsa tahsis ettim size, iki sene içerisinde yüzde 25’ini bitirmezsen tahsisini geri alırım, iptal ederim.” diyor. Hayvanda da “İthal ettikten sonra üç ay içerisinde kesmek zorundasın.” demesi lazım. Bak o zaman et fiyatları ne oluyor, dünya fiyatlarına geliyor mu gelmiyor mu?
Mademki ülkede eti ürettiremiyorsunuz, et ithalatının her- kes tarafından yapılabilecek şekle getirilmesi lazım. Bu standardı devlet belirlesin, ona göre ithalat yapılsın.
“Bankalar bankacılık yerine tefecilik yapıyor"
Modern tefeci bunlar. Bankalar bankacılık yapmıyor, tefecilik yapıyor zaten. Çeki götürüyorsunuz şu an, çekin üzerinden faktoring gibi geriye doğru hesapladıklarında yaklaşık 10 puan, 15 puan daha fazla bankaya kalıyor. Size 2 milyon liraya karşılık vadesine göre 1 milyon 600 bin lirayı veriyor, onu kullanıyorsunuz.
Ayrıca bankalar elinizdeki çeklerden garantili olanları alıyor. Sağlam olanları seçiyor ona göre kredi kullandırıyor.
“Asgari ücret belirlenirken diğer yükselişler de hesaplanmalı"
Asgari ücret artırılırken diğer rakamların da yükseleceğini hesaplamak lazım. Seçimden kaynaklandı hep bunlar zaten. Adam asgari ücret 1.000 lirayken 400 liraya oturuyordu, asgari ücreti 1.500 lira yapınca kira 1.250 lira oldu. Bende 50 bin liraya çalışan birçok aşçı var. Üniversitede 2 çocuğu okuyor, o adamın 50 bin liraya geçinmesi mümkün değil.
EMML Restoran Turizm Tic.Ltd.Şti Genel Müdürü Mustafa Nafiz Türk: “Maliyet kaynaklı fiyat değişim gereğine kimseyi inandıramıyoruz”
Biz son tüketicilere hizmet veren restoranlar zinciriyiz. Toplu yemek ihalelerine girmiyorum ama genel olarak bütün arkadaşlarımızın anlattıkları gibi, personel sıkıntısı bizde de had safhada. Kendi yetiştirdiğimiz personelleri de diğer firmalar daha fazla maaş teklif ederek transfer ediyor.
Pandemide kapalı kaldığımız dönem ve sonrasında kredi temininde büyük sıkıntılar yaşadık. Yaşanan dönemin “mücbir sebep” sayılacağı ve yaşanan sı- kıntıların düzeltileceği söylenmesine rağmen hiçbir şey düzelmedi.
Bizim yaşadığımız enflasyon ile piyasada yaşanan enflasyonun arasında çok fark var. Yani her hafta fiyatlar değişiyor, hiçbir şekilde biz bunları fiyatlara yansıtamıyoruz. Gelen insan sayısı azaldığı gibi tüketim de her geçen gün azalmaktadır.
Restoranlar ve kafeler için fiyat tabelaları asılması, fiyatlı menüler bastırılması ve müşteriye bunların sunulması için genelge yayınladılar. Bu uygu- lamaları gerçekleştirebilmemiz için de yeterli süre verilmeden denetlemeler başlatıldı.
Ellerindeki genelgeleri bile anlamayan yetisiz kişilerce denetlendik. Bazı işletmeler ceza ödemek zorunda kaldı.
Ayrıca artan maliyetlerden dolayı fiyatı değiştirmemiz gerektiğine kimseyi inandıramıyoruz, hep durduk yere zam yapılıyor zannediliyor. Düzenli olarak bütün gıda ürünlerini bizler de zamlı fiyatlar ile alıyoruz ama her aldığımızda daha farklı, her ay daha farklı olarak.
Alkollü içkilere her yıl ocak ve temmuz aylarında yapılan ÖTV artışları da sektörü çok olumsuz etkiliyor. Oysa en fazla dolaylı verginin toplandığı ve en fazla denetlenen sektörüz. Çoğu işletme KDV ve vergi ödüyor, işsizliğin azalmasına yardımcı oluyor. Destek olunmadığı gibi bi- zim önümüz kesiliyor maalesef.
Fesleğen Toplu Yemek Hizmetleri Ltd. Şti Genel Müdürü Hasan Toral: “İhaleni iptal ettiririm diyen itirazcı firmalar türedi”
Şirket olarak şehir hastaneleri, kamu hastaneleri, özel kolejler ve fabrikalar gibi kurumların yemek hizmetlerini veriyoruz.
Kamu ihalelerinde ihalelere girdiğiniz zaman “dokümana itiraz” diye bir durum var. Son zamanlarda itirazcı firmalar diye adlandırılan firmalar türedi piyasada. Bu firmalar sektörümüze ve kamuya ciddi zararlar vermektedir. Şöyle ki; Bir ihaleye gireceksiniz, itirazcı firma bu ihalenin dokümandaki eksikliklerine itiraz ediyor. İhaleyi biz alırsak diyor ki: “Bana bu kadar bedel vermezsen ben senin ihaleni iptal ettiririm.”
İhalelerin iptal olması sebe- biyle dört yıldır pazarlık ihaleleriyle devam eden kamu hastaneleri var. Dört yıl pazarlık ihalesiyle gitmesi demek, ka- munun çok büyük zararı demek çünkü açık ihalede örnek veriyorum 100 lira fiyat veriyorsan, pazarlık ihalesinde bu işler en az 150 TL’den gidiyor.
Bununla ilgili çözüm önerimizde, dokümana itiraz sürelerinin ilan süresine itirazlarla aynı sürede olması gerekiyor.
“Şu anda pazarlık usulüyle ihale yapılamaz”
İhale Kanunu değişikliğiyle ilgili hazırlıklar olduğuna yönelik bilgiler var. İstisna ihaleleriyle ilgili... Bizim sektörde Milli Savunma Bakanlığının ihaleleri sadece istisna olarak yapılıyor.
Aslında Şu anda da pazarlık ihaleleri yapılamaz. Normalde öngörülmeyen bir durum için yapmanız gerekiyor.
“Önceden ayarlayan ihaleyi alıyor”
Bir de ihalelerde yeterlilik kriterleri belirleniyor. Örneğin, X İlinde kamu hastanesi ihaleye çıkıyor, ihalede TSE 13075, TSE 8985 gibi belgeleri olan mutfağa sahip olma şartı getiriyor. Sizin X ilinde bir mutfağınız olması lazım. Burada nasıl rekabeti sağlayacaktır? Mümkün değil. Orada bunu önceden ayarlayan firma bu ihaleyi alıyor zaten.
Zaten bir tane mutfak var o ilde sen onu nasıl kiralayıp da o ihaleye katılacaksın. Aslında böyle bir şey de yok kanunda. Bu durumu itirazlar da çözmüyor.
“Tüm hastane ihalelerinde aynı gramaj aranmalı”
Ankara’da ve Konya’daki fizik tedavi hastanelerinde yemek yiyen hastanın aynı yemeği yediği ortamda tas kebabını yaparken bir idare 150 gram et yazıyor, Ankara’da 90 gram et yazıyor. Keyfî bir uygulama var.
Buradan Sağlık Bakanlığına “81 ildeki hastanelerde tek tip gramaj listesi, tek tip bir şartname çıkartın” diyoruz.
Bir de şu anda 1 yılın üzerindeki yemek ihalelerinde fiyat farkı zorunlu. Şu an böyle bir enflasyon ortamında önümüzdeki 1 ayı göremiyoruz. 1 yılın üstündeki fiyat farkı zorunluluğunun en azından 3 aya indirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Diğer bir sorun özellikle Şehir hastanelerinde 5 yıl önce 10 TL yemek fiyatı verdiniz. Bu fiyat her yıl sonunda fiyat farkı formülüne göre arttırılıyor.
Formül başlangıç fiyatına gidiyor yani. Ben şahsım adına bölgesel asgari ücretin bu ülke için doğru olduğunu düşünüyorum. Kıdem tazminatı fonunun da mutlaka olmazsa olmaz olduğunu düşünüyorum.
Akpınar Kurumsal Yemek ve Gurmen Hazır Yemek Firma Kurucusu Fikret Akpınar: “Yıllardır haksız rekabetin önüne geçemedik”
Kalifiye personel sıkıntımız çok fazla. Son on yıldır, bu sek- törde çalışacak eleman yetişmiyor, emeklilerle ya da eski elemanlarla çalışıyoruz. Meslek liselerinin halk gözünde öneminin azalmış olması bu sıkıntıyı karşımıza çıkarmıştır.
Yıllardır haksız rekabetin önüne geçemedik. Biz bu sektörde, profesyonel olarak ve sektörün gerektirdiği son teknolojileri kullanarak, 1200 m2 alanda üre- tim yapmaktayız. Fabrikada yetkin idarecilerin yanında Gıda Mühendisi ve diyetisyen çalış- tırmaktayız. Sektörde merdiven altı olarak anılan firmalar bulunmakta ve bu durum başlı başına ciddi bir sorun teşkil etmektedir. İnsan sağlığını olumsuz etkileyecek düzeyde hijyenik olmayan ortamlarda güvenilirliği belli olmayan gıdalarla yapılan yemekler, kayıt dışı eğitimsiz kaçak işçi çalıştırma gibi haksız rekabet unsurları sözkonusu.
Sadece kayıtlı olan firmalar denetleniyor. Merdiven altı, kayıtsız olan firmalar denetlenmiyor ve bunlar faaliyetlerine daha düşük maliyetlerde devam ediyor. Bu da haksız rekabete sebep oluyor.
“Tağşişlere uygulanan cezalar caydırıcı olmuyor”
Tarım Bakanlığı ile yapılan gö- rüşmelerde ruhsat verilirken mutfağın denetlenmesi esnasında sektörden bir bilirkişinin de bulunmasının gerekliliği hususunda öneride bulunduk. Bu şe- kilde yapılacak olan denetim daha yeterli ve yararlı hale gelecektir. Sektörde yetersiz denetim, yaptırımı düşük cezalar ve kayıt dışı çalışmalar var. Gıda sektöründeki tağşişlere uygulanan cezalar caydırıcı olmuyor.
“Teşvik belgeli yatırımlar kapsamına girmek istiyoruz”
Kamu kurumlarında yapılan işlerde sorunlar bulunmaktadır. Sektörümüz gün geçtikçe düşük karlılık karşısında erimektedir. Aslında zarar gören işini doğru ve düzgün yapan firmalar ve sağlıklı yemek hizmeti almak isteyen halktır diyebiliriz.
Hazır yemek sektörü ciddi yatırım ve emek gerektiren istihdam sağlan önemli bir sektördür. Reel sektöre verilen destekler gibi bizler için de devletin destek vermesi sektörün gelişimini hızlandıracaktır. Bizler de teşvik belgesi kapsamında yatırım yapmak istiyoruz ancak sektörümüz desteklenen sektörler arasında olmadığı için teşvik belgesi alamıyoruz. Gıda firmaları başvuruyor ancak hazır yemek firmaları teşvik için başvuramıyor. Bunun sağlanmasını istiyoruz.
Son 2 yıldır Kurlardaki artışla birlikte, bizim maliyetlerimiz de yüzde %100 ile %300 aralığında artışlar olmuştur. Oysa enflasyon bunun altında yükseldi. An- cak biz maliyet artışlarını fiyata yansıtamadık ve düşük kârlılıkla giderek zarar eden bir sektör haline gelmiş bulunmaktayız.