“En büyük teşvik ‘huzur’ teşviki”
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde tehdit algısının yerini fırsat algısına bırakmaya başladığına işaret ederek, “Bölgeye yatırımı düşünen sanayicileri, doğru teşviklerle motive etmemiz lazım” dedi.
Merve YİĞİTCAN-HAKKARİ
Şırnak ve Hakkari’ye beraberindeki 106 kişilik heyetle çıkarma yapan İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, bu bölgenin gelişmesi için ilk lobiyi oluşturduklarını söyledi. Bölgede tehdit algısının yerini fırsat algısına bırakmaya başladığına işaret eden Bahçıvan, “Bölgeye yatırımı düşen sanayicileri doğru teşviklerle motive etmemiz lazım” dedi.
En önemli teşvikin ‘huzur teşviki’ olduğuna işaret eden Bahçıvan, en büyük fırsatın İstanbul’da rekabet gücünü kaybetmekte olan emek yoğun sektörlerin bu bölgelere kaydırılması olacağına dikkat çekti. Bahçıvan, Kalkınma Yolu Projesi’nin ise bölgeyi lojistikte önemli bir kavşak haline dönüştüreceğine vurgu yaptı.
İstanbul Sanayi Odası (İSO), Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan ve Meclis Başkanı Ender Yılmaz’ın öncülüğünde Şırnak ve Hakkari’ye çıkarma yaptı. Aralarında meclis üyelerinde yer aldığı 107 kişilik bir heyetle bölgede 3 gün süren temaslarda bulunulurken; Cizre, Şırnak, Hakkari ve Yükseova’daki ticaret ve sanayi odaları ziyaret edildi. Şırnak Valisi Cevdet Atay ile Hakkari Valisi Ali Çelik de seyahatin bazı kısımlarında İSO heyetine eşlik ederken, program çerçevesinde Gabar’daki petrol kuyularında da incelemelerde bulunuldu.
“Bölgede şeker var, un var, sıra helva yapmada”
Bu bölgenin tarihte birçok medeniyet için stratejik öneminin yüksek olduğunu, ancak son yıllarda tarihinin en talihsiz dönemlerini yaşadığını vurgulayan Bahçıvan, “Ancak önümüzdeki yıllarda bu bölgenin tekrar hak ettiği değere ulaşacağını ümit ediyorum" dedi. Bölgenin rüzgar ve güneş enerjisi santralleri için çok müsait olduğunu, potansiyelinin yüksek olduğunu kaydeden Bahçıvan, aynı zamanda zengin maden yatakları ile de kritik bir öneme sahip olduğuna değindi. Aynı zamanda bölgenin Kalkınma Yolu Projesi’nin hayata geçmesiyle lojistik olarak kritik bir önem kazanacağına işaret eden Bahçıvan, “Bütün bunların hepsini hesaba kattığımız zaman tabiri caizse irmik var, şeker var, un var, iş helvayı yapmaya geliyor. Bu seyahatin amacı da bölge insanı buna ne kadar hazır, bizler İstanbul’dan bölge insanına bu konuda ne boyutta katkılar sunabiliriz, bunu anlamaktı” dedi.
“Tehdit algısı yerini fırsat algısına bırakıyor”
“Bu seyahat benim gönül huzurumun ve içimdeki hesaplaşmanın en yüksek olduğu seyahatlerden biri oldu” diyen Bahçıvan, şöyle devam etti: “Gelirken çok duyguluydum ama buraya geldikten ve bu tabloya şahit olduktan sonra bu duygum, bu heyecanım gelecek adına fazlasıyla arttı. Eskiden bu bölgeler akla geldiği zaman, konuşulduğu zaman bir tehdit algısı vardı. Artık bu bir fırsat algısına doğru dönüşme noktasında. Ama tabi fırsatları ayakta tutmak için de çalışmak lazım. Bölgeyi kendi kaderine bırakmamak lazım… Bizler de bu ülkenin bugüne kadar vermiş olduğu imkanlara sahip bireyler, kurumlar olarak bu sorumluluğumuzu sadece İstanbul’da yorum yaparak değil, bir fiil konunun içine el atarak değerlendirmek zorundayız. Ben bunu bir ülke sorumluluğu ve bir vatandaş sorumluluğu olarak da görüyorum.”
“Bölgesel asgari ücreti doğru bulmuyorum”
Bölgeye Batı’dan yatırımların gelmesi için ne tür teşviklere ihtiyaç olduğunun sorulması üzerine Bahçıvan, “Önce ‘huzur teşviki’ gerekiyor. Huzur teşviki olmadan istediğiniz kadar teşvik verin bu iş olmaz. İşte o huzurun ışıkları gelmeye başladı ” diye konuştu. Bu bölge için kısa vadede en büyük fırsatın İstanbul’da artık rekabet gücünü giderek kaybetmekte olan emek yoğun sektörlerin bu bölgelere kaydırılması olacağına işaret eden İSO Başkanı, şu ifadeleri kullandı: “Batıda sanayiye eleman çekmekte çok ciddi anlamda zorlanıyoruz. Burada önemli bir nüfus potansiyeli var. İlk etapta bunun yüzde 5-10’nu belki IT’ci yapacağız ama geri kalanını da farklı alanlarda, emek yoğun sektörlere yönlendirebiliriz. Enerjide de önemli gelişmeler olabilir bu bölgede. Ama doğru teşviklerle motive etmemiz lazım. Bir firma eğer İstanbul’dan buraya taşınacaksa onu yeni yatırım yapmaktan daha da fazla motive etmek lazım.”
Bu noktada bölgesel asgari ücretin bir teşvik olup olmayacağının sorulması üzerine de Bahçıvan “Ben artık bölgesel asgari ücret diyerek mevcut asgari ücretin daha altında bir ücret verilsin demeyi doğru bulmuyorum. Bu boyutlara ulaşan Türk sanayicisi artık bundan dertlenmemeli” şeklinde konuştu.
“İTÜ’yü bölgeye yakınlaştıracağız”
İSO’nun 3 günlük temasları çerçevesinde en heyecan verici gelişmelerden biri de Şırnak Valiliği, Sırnak İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Şırnak TSO ile imzalanan Mesleki Eğitim İşbirliği Projesi’ne ilişkin protokol imzalanması oldu. Eğitim konusunu çok önemsediklerini söyleyen Bahçıvan, “Doğru eğitim politikasının Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi burada da oluşması gerekiyor. Türkiye’nin önümüzdeki 25- 30 yılına ilişkin programlanması gereken en önemli nokta eğitim. 30 sene sonrasında bizim neye ihtiyacımız var ve onu nasıl, ne şekilde yönetebileceğiz? Üniversitelerimizin de, liselerimizin de müfredat ve gelişimlerini bu soruların cevaplarına göre yapmamız gerekiyor. Üniversite varsa o bölgede, o üniversitenin de o hedef doğrultusunda ilerlemesi gerekiyor. Belki bu bölgedeki liselerin yüzde 90’ının meslek lisesi olması lazım. Diğer yatırımlar biraz gecikmiş olsa da bir şekilde zaman içinde yapılabiliyor ama insana yaptığın yatırımı geciktirdiğin zaman maalesef onun dönüşü olmuyor. Bu nedenle biz İstanbul Teknik Üniversitesi’ni bu bölgeye yakınlaştırmalıyız. Bunun için bizzat ben de girişimlerde bulunacağım” ifadelerini kullandı.
“Sanayici enerji yatırımlarında ağır bürokrasi ile kârşı karşıya”
Şırnak ve Hakkari bölgesi Türkiye’nin rüzgar ve güneşte önemli potansiyele sahip bölgelerinden… Bu noktada Türkiye’deki en önemli konunun sürdürülebilir enerjinin mümkün olduğu kadar yollarının yapılması olduğunu ifade eden Erdal Bahçıvan, sanayicilerin yaşadıkları sorunları şöyle anlattı: “Enerjiyi çok rahatlıkla elde edebiliyorsunuz ama o enerjiyi ana arterlerle buluşturmada yaşanan sorunlar nedeniyle Türkiye bu kaynaklarını yeteri kadar hızlı kullanamıyor. Bugün sanayici kendi fabrikasında, kendi tesisinde veya anlaştığı bir başka yerde çok rahatlıkla bu doğal kaynağı enerjiye çevirebilecek yatırımı yapmak istiyor. Ama onu ana hatta bağlayayım dediğiniz zaman orada ağır bir bürokrasiyle karşı karşıyasınız. Türkiye’nin bunları aşması hiç zor değil. Bugün bu bölgeyi gezdiğiniz zaman etrafta yüz tane rüzgar gülü görseniz heyecanlanmaz mısınız? Veya güneş panelleri? Bu enerji yatırımları bölgeye de motivasyon verir.”
“CDS, Türkiye’nin ateşinin düştüğünü gösteriyor”
Erdal Bahçıvan, toplantı sırasında ekonomiye ilişkin genel bir değerlendirme yaptı. “Benim için Türkiye’nin şu anda içinde bulunduğu durumu gösteren en önemli skor CDS” diyen Bahçıvan, “Modern dünyada bir ülkenin risklerini bu ülkenin içinde bulunduğu durumu ortaya koyan en net ilk skor board tabiri caizse bu CDS. Yani CDS bir güven termometresi. Eğer 2020’den sonra CDS bugün en düşük noktaya geldiyse, demek ki ekonominin ateşi 2022’ye göre baya düşmüş demektir. Bu hafi fe alınacak bir şey değil. Ama alınan önlemlerin sonuçlarını göreceğiz. Ancak CDS’imiz şu anda son 3-4 yılın en iyi noktasında ise hastayı artık evden çıkartacak duruma gelmişiz demektir” ifadelerini kullandı.