EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi: Döviz kuru enflasyon oranında artmalı

Ege İhracatçı Birlikleri ve EKONOMİ gazetesi iş birliğiyle Afyon Ticaret ve Sanayi Odası ev sahipliğinde düzenlenen, “Ege İhracat Buluşmaları” toplantısında konuşan EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Türkiye’nin rakiplerine göre yüzde 40-50 daha pahalı bir ülke haline geldiğini belirtti. Eskinazi, 2025’te finansmana erişim kanallarının açılması ve döviz kurlarının enflasyon seviyesinde artması gerektiğini vurguladı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi: Döviz kuru enflasyon oranında artmalı

ABDULLAH SÖNMEZ - AFYONKARAHİSAR

Afyonkarahisar Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) ev sahipliğinde, Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) ve EKONOMİ gazetesi iş birliğiyle gerçekleştirilen “Ege İhracat Buluşmaları” nın son durağı Afyonkarahisar oldu. Yüksek enflasyon, artan maliyetler ve finansmana erişim zorlukları gibi konuların ele alındığı toplantıda, Türkiye ve dünya ekonomisine dair son gelişmeler değerlendirildi. Toplantıda konuştan EİB Kooridatör Başkanı Jak Eskinazi, yüksek enflasyon rakamlarının bir yandan toplumun alım gücünü zedelerken diğer yandan ihracatçıların rekabetçiliğini öldürdüğünü söyledi. İhracatçıların üretim yapmakta ve ürettiğini alıcıya ulaştırmakta her geçen gün daha da zorlandığının altını çizen Eskinazi, sipariş alırken dahi tereddütler yaşadıklarını belirterek, ürün bedellerini aldıktan sonra hammaddeyi yerine koyamadıklarını ve sermayelerin eridiğini vurguladı.

“2025’te iş dünyası cenin pozisyonunda kalacak”

Türkiye’nin rakiplerine göre yüzde 40-50 daha pahalı bir ülke haline geldiğini aktaran Jak Eskinazi, “İhracatçılar olarak enflasyondan, pariteden darbe yemişken, 2024 yılında finansmana erişimde de büyük zorluklar yaşadık. Enflasyon TÜİK verilerine göre yüzde 45 olurken, hükümet kamu hizmetleri için yeniden değerleme oranını yüzde 45 belirlemişken, döviz kurundaki artış yüzde 15-20 aralığında kaldı. Döviz kurlarının da enflasyon oranında artması gerekirdi” diye konuştu.

2025 yılının kolay geçmeyeceğini açıklayan Jak Eskinazi, “Ekonominin nabzını tutan isimler, 2025’in zor geçeceğini Türkiye’nin ancak 2026 yılında yatırım yapılabilir ülke notuna ulaşabileceğini dile getiriyorlar. 2025 yılında iş dünyası olarak bizlerin alacağı pozisyon, ayağımızı yorganımıza göre uzatmak değil, cenin konumunda kalmak olacak. Tabii biz bu haldeyken kamunun da tasarruf tedbirlerine sadık kalması gerekiyor. Kamudaki yaklaşım, ‘orucu ihracatçı, işçi, memur, sanayici tutsun, iftarı ben yapayım’ şeklinde olmamalıdır” açıklamasında bulundu.

Geçtiğimiz yıl geride kalan zorlukların üretimdeki daralma ve rekabet gücünün kaybı gibi sorunlarla bütün sektörlere ağır bir yük getirdiğini kaydeden Jak Eskinazi, bu durumun en belirgin sonucunun ise konkordato başvurularında yaşanan tarihi artış olduğuna işaret etti. Yıl boyunca mahkemelere toplam bin 723 konkordato başvurusu yapılırken, 132 dosyada iflas kararı verildiği bilgisini paylaşan Eskinazi, sözlerine şöyle devam etti: “2025 yılında konkordato başvurularındaki artış seyrinin azalması için finansmana erişim kanallarının açılması, döviz kurlarının enflasyon seviyesinde artması gerekiyor. 2024 yılı son günlerinde TCMB’nın faiz indirim kararı güzel bir gelişme oldu. Bu konuda hızlı adımlar atılmasını bekliyoruz. Ortaya koyduğumuz tüm olumsuzluklara rağmen hem Türkiye genelinde, hem de Ege Bölgesi’nde ihracat arttı. Firmalarımızın her birinin ihracat kredileri ve verdikleri taahhütler var. Bu taahhütleri yerine getirmek için maliyetine, hatta zararına ihracat yapmak durumunda kaldılar.”

Afyonkarahisar ihracatının yüzde 66’sı madencilikten

Afyonkarahisar ihracatını ve bu ihracatta tarımın payını özetleyen Jak Eskinazi, “Ticaret Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre aslında Afyonkarahisar’ın ihracatının yüzde 15’lik artışla 709 milyon dolarla çok daha yüksek olduğunu görüyoruz. TİM verilerine göre madencilik sektörü, yüzde 7 artış ve 228 milyon dolarlık ihracatla kent ihracatının yüzde 66’sını gerçekleştirdi. En çok ihracat yapan ikinci sektör ise 21 milyon dolarlık tutarla kimyevi maddeler ve mamulleri sektörü olurken, su ürünleri ve hayvansal mamuller sektörü 17 milyon dolarlık ihracata imza attı. Öne çıkan ülkeler ise ABD, Çin ve Fransa oldu. Afyonkarahisar ihracatının 1 milyar doları geçecek potansiyele sahip olduğuna inanıyorum” ifadelerini kullandı.

“Öncelikli hedefimiz mermer ihracatını artırmak”

Afyonkarahisar’ın yalnızca tarih, termal, lezzet ve kültürel zenginlikleriyle değil, aynı zamanda tarım, sanayi, gıda ve mermer gibi birçok sektördeki üretim gücüyle Türkiye’nin kalkınmasında önemli bir role sahip olduğunu belirten ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Serteser, ihracat rakamlarındaki artışın sürdürülebilirliği ve müşteri pazarını genişletmek amacıyla birçok proje yürüttüklerini açıkladı. Öncelikli hedeflerinin mermer ihracatını artırmak olduğuna dikkat çeken Serteser, “Bugüne kadar 3 adet tamamlanmış 2 adet ise devam eden UR-GE projemiz var. 34 firmanın katılımıyla yürütülen ‘Afyon Mermeri Dünyanın Her Yerinde’ projesiyle mermer ihracatını artırmayı hedefliyoruz. Diğer yandan, ‘Yumurta Sektörü Kabuğunu Kırıyor’ projemiz, 12 firmanın katılımıyla devam etmekte olup bu proje kapsamında da ihtiyaç analizi faaliyetini tamamladık. Önümüzdeki dönemde, farklı sektörlerde URGE projeleri başlatarak ihracat rakamlarımızı daha da artırmayı ve üyelerimizin uluslararası fuarlara katılımını teşvik ederek, ilimizin rekabet gücünü yükseltmeyi amaçlıyoruz” diye konuştu.

Afyonkarahisar’ın sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda, altyapı çalışmalarına devam ettikleri Merkez 2. Organize Sanayi Bölgesi’ni ‘Yeşil OSB’ olarak planladıklarının altını çizen Serteser, “Enerji verimliliğini artıracak, ihracat odaklı ve bölgemizi örnek bir sanayi merkezi haline getirecek bu projemizde yüzde 30 ön tahsis gerçekleştirdik. Yaklaşık 1 milyon metrekarelik yerimiz var. Tahsislerde seçici davranıyoruz. Buraya yatırım yapacak şirketlerin ihracat odaklı ve katma değeri orta ile yüksek yatırımlar olmasını tercih ediyoruz. Oda olarak yeşil dönüşüme büyük önem veriyoruz. Faaliyet gösterdiğimiz yönetim binamızın bütün enerji ihtiyacını yenilenebilir enerjiden karşılıyoruz” ifadelerini kullandı.

“Mermerin ana vatanında blok mermer fuarı düzenleyeceğiz”

Mermer sektörünün Afyonkarahisar’ın ekonomik kalkınmasında oldukça stratejik bir öneme sahip olduğuna vurgu yapan Hüsnü Serteser, 2024 yılında 231 milyon dolar doğal taş ihracatı gerçekleştirildiğini belirterek, Türkiye’nin toplam doğal taş ihracatından aldıkları payın yaklaşık yüzde 12 olduğunu aktardı.

Yeni iş birliği fırsatları yaratmak ve ihracat rakamlarını daha da yukarıya taşımak amacıyla bu yıl bir blok mermer fuarı düzenleyeceklerini duyuran Hüsnü Serteser, şu açıklamalarda bulundu: “Mermerin başkenti Afyonkarahisar’dır. Dolayısıyla blok mermer fuarının ana vatanı olan Afyonkarahisar’da gerçekleştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu kapsamda 18-21 Haziran 2025 tarihlerinde Afyonkarahisar blok mermer fuarı düzenlemeye hazırlanıyoruz. Blok mermer satışının düştüğü bir dönemde bu fuarın, satışların artmasına katkı sağlayacağını ve sektöre önemli bir kan olacağını öngörmekteyiz. Bu fuar, hem ilimizin hem de Türkiye’nin mermer sektörünün gücünü uluslararası arenada sergileyebileceği çok kıymetli bir organizasyon olacak. Hedeflerimiz doğrultusunda, Afyonkarahisar blok mermer fuarında dünyanın dört bir yanından sektör profesyonellerini bir araya getireceğiz. İlerleyen süreçte şehrimizde farklı sektörlere yönelik fuarların yapılması için bir fuar merkezi inşa etmeyi planlarımız arasına aldık.”

“İhracatçıya özel teşvikler çıkarılmalı”

Döviz kurunun artmasının alım gücünü düşürdüğüne işaret eden Hüsnü Serteser, “İhracatçıların maliyeti sürekli artıyor ancak döviz kuru yükselmediği için artık karlar zarara döndü. Bu kapsamda yapılması gereken ilk ve en acil şey ihracatçıya verilen desteği artırmak olmalıdır. Maliyetleri düşürecek tedbirler almalıyız. Mutlaka ihracatçı ve imalatçıya özel teşvikler çıkarılmalı” açıklamasında bulundu.

“Finansmana erişim sorunu yaz dönemine kadar sürecek”

“Ege İhracat Buluşmaları”nın açılış konuşmalarının ardından etkinlik kapsamında gerçekleştirilen ve moderatörlüğünü EKONOMİ Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Handan Sema Ceylan’ın yaptığı panelde, döviz kurlarının etkisinden teknoloji yatırımlarına, enflasyonun ekonomi üzerindeki baskısından sektörel dönüşüm gerekliliğine kadar çok sayıda konu masaya yatırıldı. Panelde ilk konuşmayı yapan EKONOMİ Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ, “Önümüzdeki süreçte ihracat konusunda tam da ihtiyacımız olan teknolojiyle ilgili alanlarda zorlanırken, geleneksel sektörlerde önümüzün açık olduğunu söylemek mümkün. İhracata bu sektörlerde çok daha güçlü biçimde devam edebiliriz. Ancak işin içine teknolojiyi daha fazla katmak gerekliliği bir müddet sonra bizi daha çok zorlayacak. Ayrıca finansmana erişim bu sene de özellikle yaz dönemine kadar çok zorlu gidecek” dedi.

EKONOMİ Gazetesi Genel Koordinatörü Vahap Munyar ise, döviz kurundaki artışın Türkiye’deki orta sınıfı derinden etkilediğini belirterek, alım gücünün ciddi şekilde düştüğüne dikkat çekti. İhracat yapan firmaların zararına satış yapmak zorunda kaldığını vurgulayan Munyar, özellikle tekstil ve hazır giyim sektörlerindeki sıkıntıların diğer sektörlere de yayıldığını ifade etti. Munyar, pazar kaybı yaşayan firmaların sayısının arttığına dikkat çekerek, ihracata yönelik yeni teşviklerin ve desteklerin hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi.

“Yüksek enflasyon en büyük bela”

Türkiye’nin ekonomik geleceği ve şirketlerin ayakta kalma stratejileri üzerine önemli açıklamalarda bulunan EKONOMİ Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Şeref Oğuz, Avrupa’nın, Çin’den boşalan alanlarda Türkiye’yi yeniden gündeme getirebileceğini belirtti. Enflasyon ve yüksek faiz gibi ekonomik sorunlara dikkat çeken Oğuz, “Yüksek faiz hepimizin derdi, ancak yüksek enflasyon en büyük bela. Enflasyonun düşmesi için kamunun tasarruf yapması ve bütçe açıklarının giderilmesi gerekiyor. Ekonomik küçülmenin kaçınılmaz olduğu bir dönemde, küçülmeyi doğru yönetmek hayati önem taşıyor. 2025 yılında bir şirket ayakta kalmak istiyorsa ilk olarak yetkinlik alanlarını korumalı. İkinci husus , değişen koşullara göre zayıf olduğu alanları güçlendirmeli. Üçüncü nokta, üstüne vazife olmayan şeyleri terk etmeli. Sonuncusu ise çağın ihtiyaç duyduğu yeni alanlar kendinde yoksa icat etmeli” diye konuştu.

“Ruhsat sorunu maden yatırımlarını engelliyor”

Afyonkarahisar’ın omurgasının doğal taştan oluştuğunu belirterek Türkiye’nin doğal taş sektöründeki mevcut durumunu değerlendiren EKONOMİ Gazetesi Başdanışmanı Rüştü Bozkurt, Türkiye’nin aslında zengin madenlere sahip bir ülke olmadığını, daha çok fakir madenler bakımından zengin olduğunu söyledi. Ruhsat sorunu nedeniyle sektörde uzun vadeli yatırım yapılamadığına vurgu yapan Bozkurt, “Bu yüzden işletmelerimiz rekabet edebilir ölçeğin altında kalıyor. Ölçek ekonomisi nedeniyle bugün bütün sektörlerde olduğu gibi doğal taş sektöründe de sıkıştık. Türkiye şu anda bin 500 ürünü 220 ülkeye ihraç ediyor. Bu açıdan bakılınca Japonya ve Hindistan’dan daha ileri bir tedarikçi ülke konumunda. Ancak şu andan itibaren akıllı ihtisaslaşmaya giderek bunu bir ileri adıma götürmek zorundayız. Yani birim başına değeri 1,4 dolardan 3,5 dolara çıkarmalıyız” ifadelerini kullandı.

 

 

Ekonomi