“Dünyada korumacılık ve güvenlik yeni dönemde daha da ön plana çıkıyor”

Manisa OSB’de düzenlenen “Ekonomi Sohbetleri”nde konuşan Securitas Ülke Başkanı Murat Kösereisoğlu, yapay zekanın hakim olmaya başladığı dünyada güvenlik sektörü de dahil tüm sektörlerin kendini buna göre dönüştürmesi gerektiğini ifade etti. Kösereisoğlu, bugünkü geleneksel güvenliğin yerini yapay zekaya bırakacağını belirttİ.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
“Dünyada korumacılık ve güvenlik yeni dönemde daha da ön plana çıkıyor”

Gülsüm ERDEM / MANİSA

Securitas’ın sponsorluğunda gerçekleştirilen ilk “Ekonomi Sohbetleri”, Manisa Organize Sanayi Bölgesi konferans salonunda gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü EKONOMİ Gazetesi Genel Koordinatörü Vahap Munyar’ın yaptığı toplantıya, EKONOMİ Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ, Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu ve Securitas Ülke Başkanı Murat Kösereisoğlu konuşmacı olarak katıldı.

Konuşmasında, önümüzdeki 10 yılın çalkantılarla, türbülanslarla geçeceğini söyleyen Hakan Güldağ, “Dünya çok güvenli bir yer olmayacak. Bunu bilmemiz lazım. İlla kötülük yaymak, olumsuzluk yaymak anlamında değil ama gerçekçi de olmak lazım” dedi. Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, dünyada son dönemde güvenliğin ön plana çıktığını, herkesin kendini korumaya çalıştığını söylerken, Murat Kösereisoğlu ise dünyanın yapay zekaya doğru gittiğini ve güvenlik sektörü de dahil tüm sektörlerin kendini dönüştürmesi gerektiğini ifade etti.

“Güvenlik sektörü, pandemiden yüzde 25 oranında etkilendi”

Konuşmasında, bugünkü geleneksel güvenlik görevlileri ile yürütülen hizmetin artık çok daha fazla yazılım, donanım ve teknolojiyle verilmeye başlandığını dile getiren Securitas Ülke Başkanı Murat Kösereisoğlu, “İster sanayide ister hizmet sektöründe olalım hepimiz mikro olarak anlatılanların içinde yüzüyoruz. Fiilen acaba ne yapacağız? İçinde yaşayanlar olarak nasıl ilerleyeceğiz diye düşünürken Manisa’ya geldik. Manisa’nın ülkemizdeki yerini önemini hatırlayalım istedim. Türkiye’nin önemli ihracat merkezlerinden biri. Yatırımlar çok büyük ve artarak devam ediyor. Burada işimizi nasıl koruyacağız sorusu akla geliyor. Kendimizi her ne kadar ekonomik zorluklara aşılanmış gibi görsek de oyun birden bire bozuluyor. Biz zorlukların insanlarıyız. Yabancılar bir zorlukla karşılaşınca ne yapacağını bilemez. Biz hep “biz Türkler nasıl yapacağımızı biliriz” diyorduk. Şimdi kurduğumuz düzeni, işimizi nasıl korumaya devam edeceğiz ki fırtınanın ötesine geçebilelim” diye konuştu.

Murat Kösereisoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Pandemi gerçekten silkeledi. Ekonomik anlamda da birçok sektörü silkeledi. Pandemide hizmet sektörleri çok ağır etkilenirken güvenlik sektörü olarak biz yüzde 25 oranında yine hizmet sektörü ağırlıklı etkilendik. Fabrikalar üretimine devam ettiği için üretim alanında etkilenmedik. Zor oyunu bozuyor aslında. Bu tip zamanlar iş yapma şeklimizi, eskiden sürdürdüğümüz yöntemleri nerdeyse tırpanlayacak şekilde değiştirtiyor. Dünya yapay zekâya doğru gidiyor. Biz de sürekli iş gücü ve teknolojiyi nasıl bir araya getirebileceğimiz üzerinde duruyoruz. Bizim işimizde de iş oraya döndü. Bizim sektörümüzde de datanın aktığı o bölümlerin büyümesi ve cihazların küçülüp içlerine işlemcilerin girebilmesi bizi öyle bir noktaya getirdi ki önümüzdeki yaza doğru bize gelecek kameralar var. Macbook kabiliyetinde kameralar. Düşünebiliyor musunuz bir macbookun yapabileceği kabiliyete ulaşıyor bir kamera. Yani bir güvenlik görevlisinin gözlerine ve yorumlarına erişebiliyor olmaya başlıyoruz artık. Biz eskiden sadece hareket olup olmadığını anlayabiliyorduk. Bu bizi nereye götürüyor?”

“Kendimizi dönüştürmek zorundayız yoksa yok olacağız”

Kösereisoğlu, “Bugün insan gücüyle yaptığımız bütün işler teknoloji ile ikame oldu ve bizim geleneksel güvenlik görevlileri ile yürüttüğümüz hizmet artık çok daha fazla yazılım, donanım ve teknoloji işine doğru dönüyor. Biz kendimizi dönüştüremezsek yok olacağız. Ben zaten kendimi dönüştürmek zorundayım. Biz o yola girdik. O yolda gidiyoruz. Buna adapte olanlar yani bu tür şeylerden yararlananlar eski yöntemlerle kaybettiği üstünlüğü bu yeni yöntemlerle nasıl elde edebileceğini sorguluyor. Bunların hepsi bizim hayatımıza giriyor ve nüfusunuzun ne kadar büyüdüğü değil de teknolojinizin ne kadar geliştiği öne çıkıyor. Teknolojiye ulaşmak ve satın almak. 3-5 yıl içinde insan gücünden çok daha hesaplı olabiliyor” diye konuşmasını bitirdi.

“Korumacılık daha fazla ön plana çıkacak”

Konuşmasında, dünya ve Türkiye ekonomisiyle ilgili bir değerlendirme yapan Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, dünyada son dönemde güvenliğin ön plana çıktığını ve herkesin kendini korumaya çalıştığını söyledi. Aslanoğlu, “Avrupa’nın enerji sorununu aylardır konuşuyoruz. Bizi çok ilgilendiriyor çünkü ihracat pazarımız. Coğrafi olarak yanı başımızda bir bölge. Çin’e gittiğimizde büyüme oranı 3. Bu inişte pandemi ve aldıkları önlemlerin etkisi gayrimenkul sektöründe yaşadıkları sorunların etkisi var. Çinliler kendilerini daha fakir hissediyor. İç talep zayıfladı. Dış talepte zaten sorunlar yaşıyor. Ama Çin’de bizi de ilgilendiren daha önemli bir şey var. Çin artık askeri güvenlik, gıda güvenliği, enerji güvenliği, dijital güvenlik, iş gücü güvenliği gibi konulara efor harcayacak. Ve büyüme hedefini yüzde 5 olarak belirlemiş durumda. Bunun bizi de ilgilendiren orta ve uzun vadede sonuçları var. Çin yüzde 10 büyüdüğünde dünya yüzde 5 büyüyebiliyordu. Yani öyle gözüküyor ki dünya ekonomisi geçtiğimiz 10-15 yıla göre gelecek 10-15 yılda daha küçük büyüyecek. Emtia fiyatları yakın zaman içinde demiyorum orta vadede baskı altında kalabilir. Çin güvenlik diyor. Avrupa güvenlik diyor. ABD zaten her zaman güvenlik der. O zaman herkes kendini korumaya çalışıyor demektir. Korumacılık daha ön plana çıkacak. Globalden kısmen daha korumacılığa yani bölgeselliğe doğru bir geçiş aşamasındayız” dedi.

“Seçim politikası ekonomiyi büyütecek”

Türkiye ekonomisinde enflasyonun en büyük bir sorun olduğunu söyleyen Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, “Enflasyon büyük bir sorun. Fakat yavaşlama da bir sorun olmaya başladı. Dördüncü çeyrekte öncü göstergeler; elektrik tüketimi, sanayi üretimi, eğilim anketleri yüzde 2 büyümeye işaret ediyor. Bu yılı 5-5,5 arasında kapatmamızı engellemeyecek. Çünkü ilk 6 ay iyiydi. Fakat gidişat 2-1 aşağıya doğru gidiyor gibi. Çünkü Avrupa’da daha da yavaşlama gelecek bir süre sonra. Bizim ekonomi yönetimimiz seçim öncesi ekonomiyi büyütecek bir politikaya giriyor. Ücret artışları, EYT buradan gelecek ödemeler talebi canlandıracak. KGF geliyor. Bu büyümeyi canlandıracak. Bütçedeki ödenekler emanete konuyor. Gelecek yılın bütçesi de önden yüklemeli harcamaya dönüşecek. İkisi bir araya gelince çok büyük bir maliye politikasının büyümeye etkisini göreceğiz. Ben büyümenin 5’i görmese bile 4’ün üzerine çıkacağını, iç talepte bir canlanmanın yaşanacağını düşünüyorum. İlk 6 ay büyümemiz hızlanacak. Baz baskısıyla enflasyon nisana kadar düşecek. Ama büyüme hem dış açığı hem enflasyonu büyütme etkisinde muhtemelen bulunacak. Sürdürülmesi zor bir politika uyguluyoruz” diye konuştu.

“Dünya çok güvenli bir yer olmayacak”

Ekonominin dinamik bir sistem olduğunu ve bir yere müdahale edildiğinde tüm sistemin etkilendiğini aktaran Hakan Güldağ, şunları söyledi: “Ekonomi dinamik bir sistem. Siz bir fiyatla oynadığınızda o fiyattaki bozulma bütün sisteme bir şekilde parça parça aksediyor. O sistemi bozulmaya doğru götürüyor. Siz neresinden tutmaya çalışırsanız çalışın lastik bir kere patladı mı onu yama üstüne yama ile yürütemezsiniz. Onun kaldırabileceği bir yer var. O noktadan sonra sıkıntı büyüyor. Ben bunun kolayca yürütülebilineceğini düşünmüyorum. Faiz de baktığınızda paranın fiyatı. Biz zaten o paranın fiyatını bozduk. Türkiye’de bana hiç kimse faizin ne olduğunu söyleyemez. Düzeyini söyleyebilecek bir kişi yok. Bizim, milletçe tespit yapma noktasında kimse elimize su dökemez. Yağmur yağıyor. Tamam da sürekli ıslanacağız diye bağırmanın anlamı yok. ‘Şu saçağın altına geçmek lazım, şu şemsiyeyi açmak lazım’ diye konuşmak bana daha faydalı gibi geliyor. Bu kalıcı bir kriz. Bambaşka yeni gelişmeleri de göreceğiz. Muhtemelen önümüzdeki 10 yıl bu çalkantılarla bu türbülanslarla geçecek. Dünya çok güvenli bir yer olmayacak. Bunu bilmemiz lazım. İlla kötülük yaymak, olumsuzluk yaymak anlamında değil ama gerçekçi de olmak lazım.”

 

Ekonomi
Bu konularda ilginizi çekebilir