DTD raporu: "Demiryoluna yatırımın yarısı, tasarruf olarak dönecek"
Demiryolu Taşımacılığı Derneği’nin (DTD) raporuna göre, demiryolunda ‘sıçramalı büyüme’ sağlayacak özel sektör yatırımlarının önünün açılmasıyla Türkiye, 10 yılda en az 10 milyar Euro ‘emisyon vergisi’ tasarrufu sağlayabilir. Hedeflenen büyüme sağlanırsa, enerji ithalatındaki azalmaya paralel Türkiye’nin cari açığının da 10 yılda en az 2 milyar dolar azaltılabileceği savunuluyor. Küresel lojistik koridorlarından pay almak da demiryoluna yatırımla mümkün görülüyor.
AYSEL YÜCEL
Karbonsuz ekonomiye geçiş ve yeni ticaret koridorları tüm dünyada demiryoluna yatırımları hızlandırırken Türkiye, mevzuattaki engeller ve altyapı sorunları nedeniyle uzun yıllardır bu alanda ilerleme kaydedemiyor. 10 yıl önce ‘demiryolunda serbestleşme kanunu’ çıkmış olmasına rağmen eşit rekabet şartları sağlanamadığı için özel sektörün bu alana yatırım yapma iştahı henüz yok. Avrupa’da toplam taşımalarda demiryolunun payı yüzde 20’ye yaklaşırken Türkiye’de bu oran yüzde 5’in altında...
Sektör temsilcileri her fırsatta demiryolunda istenilen hedeflere ulaşılmasının ancak özel sektör yatırımlarıyla mümkün olabileceğine vurgu yaparak, bu noktada yatırımların önünü açacak önlemlerin alınması yönünde taleplerini iletiyor.
Demiryolu Taşımacılığı Derneği (DTD), Türkiye demiryolu taşımacılık sektörünün önündeki riskleri ve fırsatları içeren kapsamlı bir rapor hazırlayarak ilgili bakanlıklara sundu. DTD, daha önce de sektörün önemini vurgulayan ve acil ihtiyaçları belirleyen çeşitli raporlar hazırlamıştı. Ancak bu kez diğerlerinden faklı olarak, demiryolunda özel sektör yatırımlarının önünün açılmasının ülke ekonomisine sunacağı katkılara dikkat çekildi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın verilerine göre, Türkiye’de 2023 yılında demiryolunda 32,5 milyon ton yük taşıması gerçekleşti. Türkiye’nin mevcutta faal olarak çalışan 494 adet lokomotif bulunuyor. 2035 yılına kadar demiryolu yük taşımasının 306 milyon tona çıkarılması ve toplam taşımalardan yüzde 20 pay alması gerekiyor. Bunun için de en az 3 bin lokomotif yatırımına ihtiyaç duyuluyor. Bu da 21 milyar Euro’luk yatırım anlamına geliyor. Çevreci bir taşımacılık modu olarak öne çıkan demiryolunda, planlanan yatırımların gerçekleşmesiyle 2035 yılında hedeflenen taşımanın karayolu ağırlıklı yapılması senaryosuna göre 34 milyon ton CO2 emisyonu engellenebilecek. Böylece Türkiye, demiryolun hedeflenin taşıma payının artışına bağlı olarak karbon vergisinden 10 yılda en az 10 milyar Euro tasarruf sağlayabilecek.
Karayolu, 12 kat fazla emisyona neden oluyor
Mevcut durumda hatların yüzde 48’i elektrikli, 2035 yılında yatırımlarla bu oranın yüzde 50-60 bandına gelmesi bekleniyor. Ancak TCDDT filosunun sadece yüzde 27’si elektrikli lokomotiflerden oluşuyor. TCDDT filosunda faal durumda bulunan 114 elektrikli lokomotifin de büyük çoğunluğu yolcu taşımacılığında kullanılıyor ve aslında yük taşımacılığının sadece yüzde 10-15’i elektrikli olarak yapılıyor.
Enerji Bakanlığı 2023 verilerine göre Türkiye’de üretilen elektrik enerjisinin yüzde 80’ine yakını yerli kaynaklardan üretiliyor. Motorin üretiminde ise yüzde 90’ı ithal ham petrol kullanılmakta veya firmalarca doğrudan motorin olarak ithal ediliyor. Çevre Bakanlığı’nın verilerine göre de karayolu, demiryolundan 12 kat fazla emisyon üretiyor. Bu doğrultuda demiryolunda ‘sıçramalı büyüme’ ile 10 yıllık dönemde en az 2 milyar dolar cari açık azaltılabileceği belirtiliyor.
Özel sektör verimliliği artırıyor
Raporda, özel DTİ’lerin lokomotiflerini ve vagonlarını çok daha verimli işlettiği ortaya konuluyor. Bu göre, özel DTİ’lerin lokomotiflerde 3-4 kat daha fazla kilometre yaptırıldığı ve vagonlarda ise 3 kat daha fazla yük taşındığı görülüyor. ‘Sıçramalı büyüme’ hedeflerine mevcut trafik hızında 21 milyar Euro değerinde 3 bin adet lokomotif gerektirdiği dikkate alındığında, bu lokomotifleri özel sektörün yatırımı yapması ve işletmesi için gerekli destekler verilmesi halinde aynı miktarda taşımayı bin adet lokomotif ile yapabileceğinden sadece yatırımdan yaklaşık 14 milyar Euro civarında, tasarruf elde edileceğine vurgu yapılıyor. Ayrıca hazine tarafından kamu kurumuna verilen mali destekte de tasarruf sağlayacağı ifade ediliyor.
1 tren, 60 TIR’lık mal taşıyor
Raporda ayrıca, demiryoluna yapılacak yatırımların karayolundaki sorunları da azaltacağına dikkat çekiliyor. Bir tren ile yaklaşık 50-60 adet kamyonun yaptığı taşıma karşılanabiliyor. Rapora göre, demiryolu yük taşımacılığının payını arttırarak, karayolunda trafik sıkışıklığı ve kazalar önlenebilir. Karayolunda yaşanan sürücü ve sınır geçiş problemleri azaltılarak, ihracat taşımaları hızlandırılabilir. Liman kapı giriş- çıkışlarında araç sayısının düşmesine bağlı olarak, liman içi ve dışındaki trafiğin azaltılması, liman operasyonlarındaki verimlilik artırılabilir.
21 milyar Euro yatırım ihtiyacı var
■ 2023 demiryolu yük taşıması: 32,5 milyon ton
■ Mevcut toplam faal lokomotif: 494 adet
■ 2035 demiryolu yük taşıma hedefi: 306 milyon ton
■ Tahmini ihtiyaç duyulacak toplam lokomotif adeti: 3.000
■ Gerekli yatırım miktarı: 21 milyar €
'Sıçramalı büyüme’ için yol haritası
■ Özel "demiryolu tren işletmeciliği" (DTİ) için teşvik mekanizmasının oluşturulması,
■ Özel DTİ’lere operasyonel finansman desteği
■ Enerji giderleri destekleri,
■ Demiryolu sektörünün önemine istinaden “stratejik yatırımlar” kapsamına alınması,
■ Demiryolu sektörüne yatırım yapacak firmalara uygun finansman desteği sağlanması.
“Demiryolu, artık bir mecburiyet”
Demiryolu Taşımacılığı Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Onur Küçükakdere, pandemi sonrası ortaya çıkan yeni dünya düzeni, yakın coğrafyadaki siyasi politik gelişmeler, Avrupa yeşil mutabakatı, karbon vergisi ve Türkiye’nin artan ihracatının pazarlara ulaştırılması ihtiyacının demiryolu yük taşımasının önemine işaret etmekle kalmayıp, artık bunun bir mecburiyet olduğunu gösterdiğini vurguluyor.
Türkiye’nin Bakü-Tiflis-Kars hattının ve Marmaray’ın demiryolu yük trafiğine açılması ardından özellikle Çin–Avrupa arasındaki Orta Koridorda demiryolu yük taşımacılığının önemli bir halkası haline gelme yolunda gelişim gösterdiğini ifade eden Küçükakdere, ayrıca Zengezur Koridoru ve Kalkınma Yolu gibi önemli projelerin de hem türkiye'nin ihracatı hem de bir transit merkezi olması açısından önemli kazandığına dikkat çekerek, “Bunu başarabilmenin en kritik faktörleri; OSB’leri, üretim merkezleri, limanları, lojistik merkezleri ulusal demiryolu ağına bağlamak ve demiryolu ile diğer ulaşım modları arasındaki entegrasyonu sağlamak, çeken araç parkını sayısal ve teknolojik olarak geliştirmek için özel sektöründe yatırım yapmasını sağlamak olarak görülüyor” dedi.
Küçükakdere, Türkiye’nin lojistik koridorlardaki etkinliğini artırmak, Türkiye’nin global bir transit lojistik merkezi olmasını sağlamak ve özellikle artan ihracat taşımalarına hizmet edecek yeni koridorlar oluşturmak, aynı zamanda en büyük ihracat pazarı olan Avrupa Birliği'nin Yeşil Mutabakat hedeflerine uyum sağlayacak şekilde karbon emisyonlarını azaltmak için demiryolu yük taşımacılığının geliştirilmesine yönelik bazı iyileştirme ve geliştirmelerin ivedilikle hayata geçirilmesinin önem arz ettiğini belirtti.