DEİK Başkanı Olpak EKONOMİ'ye konuştu: “İş dünyasının umut ve morale ihtiyacı var”
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, sanayicinin uluslararası rekabette zorlandığını, azalan siparişlerin gidişata ilişkin olumsuz sinyaller verdiğini söyledi. İş dünyasının programı zora sokmayacak destekler beklediğini vurgulayan Olpak, “Destek vermek her zaman para vermek demek değildir. Moral vermek, akıl vermek de destektir” dedi.
İMAM GÜNEŞ – İSTANBUL
İş dünyasının morale ihtiyacı olduğunun altını çizen Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, ekonomi politikalarını bozmadan piyasaya ümit verecek destekler sağlanabileceğini belirtti.
Bunun için üç öneride bulunan Olpak, “KOBİ’lerin kredi sınırlamasındaki yüzde 2’lik oran yeniden değerlendirilebilir, Merkez Bankası’nın verdiği yüzde 2’lik döviz desteği artırabilir, döviz bozdurma oranı aşağıya çekilebilir” önerisinde bulundu. Döviz kurunun enflasyona paralel olmaması üzerine şikayetleri artan iş dünyası alternatif çözümler arıyor. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak mevcut ekonomi programını bozmadan piyasaya moral verebilecek önerilerini EKONOMİ’ye sıraladı.
“YURT DIŞINA TAŞINMANIN KONUŞULMASI BİLE KÖTÜ”
Kurda şu an bir patinaj yaşandığını kaydeden Olpak, KOBİ’lerin kredi sınırlamasındaki yüzde 2’lik oranın yeniden değerlendirilmesi ve KOBİ’lere nefes verilmesi gerektiğini ifade ederek, “Bunu büyük firmaları dövmek anlamında söylemiyorum. KOBİ’lere de can suyu vermek gerekiyor. Onların mücadele ettiği başka bir alanı var. Verilecek destekler ekonomi politikalarını bozmayacaktır. İkinci olarak, Merkez Bankası’nın verdiği yüzde 2’lik döviz desteği artırılabilir. Bugün doları 33’ten 39 TL’ye çıkarmadan da bu destekleri verebiliriz. Üçüncüsü ise döviz bozdurma oranı. Öncesinde yüzde 70 olan döviz bozdurma oranında yüzde 40 gitti, yüzde 30’a geldi. Çok şükür, şu an döviz rezervlerimizin artışını konuşuyoruz. Bu noktada döviz bozdurma konusu yeniden değerlendirebilir, aşağıya gelmesini sağlayabiliriz. Bunlar küçük adımlardır ancak ekonomi politikalarını bozmaz aksine piyasaya ümit verir. Şu an morale çok ihtiyaç var” dedi.
İş dünyasının uygulanan ekonomi programı konusunda mutabık olduğunun altını çizen Olpak, “Bu programda mutabıkız ancak şikayetimiz olmadığı anlamına gelmiyor. Programı bozmadan verilebilecek destekleri konuşuyoruz. Destek vermek her zaman para vermek demek değildir. Moral vermek, akıl vermek de destektir. Bir yılın sonunda önümüze görmeye başlarız. Bu dönemde biraz kayıp veririz gibi duruyor. Bugünkü realitede maalesef piyasada konkordatoları, iflasları duymaya başladık. Çokça konuşulan konulardan birisi de üretim tesislerinin taşınması. Batı Avrupa’yı ve Mısır’ı duyuyorduk. Artık Cezayir ve Tunus gibi Mağrip’i de duyuyoruz. Şüyuu vukuundan beter. Yani bu durumların konuşulmaya başlanması, istatistiki realitenin iyi olmamasından kötüdür. İş dünyasında bu konular konuşuluyorsa kötümserlik oluşturur. Ekonominin yarısı beklenti yönetimidir. Çünkü geleceğe yöneliktir. Aldığımız veriler de çok güzel gelmiyor.”
“YURTDIŞI MÜTEAHHİTLİK GELİRİ ÜÇ KATINA ÇIKARILABİLİR…”
Yurt dışı müteahhitlik firmalarının gözü kara, sicili iyi, kaliteli işler yapan, rekabetçi ve hızlı olduğuna dikkat çeken Olpak, “Ama finansman noktasında havlu atıyoruz. Avrupalı Eximbank’lar ile rekabet etmek zorundayız. Bizim Eximbank’ımızın hem sermayesi hem de kredi kaynaklarında borçlanması güçlü olmak zorunda. Eximbank’a biraz sermaye desteği verebilirsek yurt dışı müteahhitlik gelirini de hızla artırabiliriz. Bunu üç katına çıkarmak mümkün. 90 milyar doları görebiliriz. 10 senelik bir süreç değil, hızla sonuç alabiliriz. Müteahhitliğin önünü teknik müşavirlik açacak. Bu firmaları da güçlendirmemiz lazım. Bu firmaların büyümelerini beklemeden yurt dışından daha büyük firmaları satın almaya teşvik etmeliyiz. Teşvikler verirsek, bugün adım attığımızda 2025’te meyvelerini toplarız. Müşavirlik önemli çünkü kapı koluna kadar bu firmalar tarif ediyor. Burada başarılı olursak mal ihracatını da geliştiririz. Hizmet ihracatıyla mal ihracatını beraber büyütme imkanı var” diye konuştu.
“GELİR İDARESİ POZİTİF OLMALI”
Transit ticareti artırmak gerektiğinin altını çizen Olpak, şu bilgileri verdi: “Ancak bugünden yarına olmaz. Emtia üzerinden giden bir ticaret var. Hollanda, İsviçre, Dubai bu konuda çok iyiler. Bu örnekler yatırım miktarına göre yüzde 25’lik kurumlar vergisini size yüzde 19 veya daha aşağıda bir oranda uygulayabiliyorlar. Bunu uzun yıllar anlattığımızda önümüze ‘kurumlar vergisi kaybı olur’ şeklinde geldi. Türkiye’de rakip ülkelerdeki gibi vergi avantajı olmadığı için şirketlerimiz yurt dışında bu avantajdan yararlanıyor. Bu uygulamanın faydalı olacağını çözümleriyle birlikte anlattık. Bu özel bir iştir. Bu konunun takipçisiyiz, düzeltilmesi gereken bir alan. Gelir idaresinin de pozitif düşünmesi gerekir. Yüzde 15’lik vergi, yüzde 0’dan büyüktür.”
Otomotiv ve kimyadan da olumsuz sinyaller gelmeye başladı
Zengin pazarlarda Çin’e avantaj sağladığımız tek konu lojistik. Çin, 45 günde denizyoluyla gönderdiği malını trenle 7-9 güne çekmeyi hedefliyor. Bir Kuşak Bir Yol projesi ile avantaj sağlamaya çalışıyor. Biz sadece, Orta Koridor’dan geçen trenden alacağımız ücret ile avantaj sağlayamayız. Lojistik üs mü kurarız, başka bir şey mi konuşmalıyız. Bu ülke vatandaşlarına sosyal devletlik yapabiliyor. Ancak amacını aşan sosyal yardımlar gözden geçirilmeli. Sanayi ve ticaret için talep ettiğimiz destekler, sosyal yardımlara nazaran küçük. Dış pazarda zorlanıyoruz. Henüz istatistiklere yansımasa da otomotiv ve kimyadan da olumsuz sinyaller gelmeye başladı. Uzun vadeli sipariş alan sektörlerden de bu sinyali alırsak durum kötüye gidiyor demektir.
“Emisyon Ticaret Sistemi geliri yeşil ekonomi için kullanılmalı”
Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK) toplantısını hatırlatan DEİK Başkanı Nail Olpak, “En önemli başlıklardan biri yeşil dönüşümdü. Ben bu ifadeye yeşil ekonomi diyorum. Yapılması gereken geri dönüşüm ekonomisini oluşturmak. İklim Kanunu, açıldığında Meclis’e sevk edilecek. Emisyon Ticaret Sistemi’nde (ETS) ise birkaç rötuş kaldı. O da sevk edilecek. ETS’den nasıl gelir elde edileceği, nereye harcanacağı da konuşuldu. Gelirin yeşil ekonomi için harcanması gerektiği bizim en önemli vurgularımızdan biri. Eğer deprem açıklarını kapatmaya yönelik bir kullanım olacaksa bizim hiçbir işimize yaramaz, dayak yemeye devam ederiz. Biz sanayi ve ticaret tarafındayız. Sanayi ve ticaret için bir cazibe oluşturulmalı. Bir sonraki toplantı Kasım ayında olacak, bu konu yine en önemli gündemimiz arasında yer alacak” ifadelerini kullandı.