Çiğdem Penn ile Araştırı Yorum: Son 5 yıldır boşanma artıyor

Yeni programımız olan Çiğdem Penn ile Araştırı Yorum'un ilk konuğu Avukat Altın Mimir oluyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Yeni programımız olan Çiğdem Penn ile Araştırı Yorum'un ilk konuğu Avukat Altın Mimir oluyor.

Araştırmacı Çiğdem Penn ile “AraştırıYORUM” programında boşanma konusu ele alınıyor.

Araştırmacı Çiğdem Penn:
Boşanma oranları (yüzde) AB ülkelerinde 1,9, Çin 3,5, ABD 3,6, Malezya, 1,6, G. Afrika’da 0,6, Brezilya 1,4, Kana’da 2,1. TÜİK’e göre Türkiye’de boşanma oranı 1,8. Evlenme oranı da 6,6
Baktığımızda Türkiye’de boşanma oranı dünyaya göre ortalama seviyede. Son 5 yıldır boşanma artıyor. Verilere göre; 2019 yılında kadına şiddet ile ilgili 13,296 adli vaka olmuş. Araştırmamıza göre; nafaka konusundan taraflar şikayetçi. Kadınların en çok şikayeti ödemenin yapılmadığı yönünde. Esasında kadınlar daha çok ödenmesini, erkekler ise tamamen kaldırılmasını istiyor.

Avukat Altın Mimir:

Evlilik erkeğe itaat kurumu olarak görülüyor. Kadın ve erkek ortak ve serbest irade ile bir arada buluyorsa, yapılan bu evliliklerde boşanma olmaz. Her şey kadın ve erkek eşitliğine dayanıyor. Genel olarak boşanma davalarındaki sebep “evlilik birliğinin temelden sarsılması”, halk arasındaki adı ile “şiddetli geçimsizlik”. Başka nedenler varsa bile mahkemeye yansımasını istemiyorlar. Boşanmak isteyenler, şiddet veya başka nedenler olsa bile bunun duyulmasını istemiyorlar. Kimse duymasın, çocuklarımız duymasın diye düşünülüyor.  Boşanma davalarında arabulucuk çok işlevsel değil. Sadece süreci uzatıyor. Arabuluculuğun hiçbir faydasını göremedik. Uzlaşma kültürü yok. Uzlaşmak taviz vermek olarak anlaşılıyor.  Kadın cinayetlerine neden olan binlerce şiddet olayı var. Şiddet olayı mahkemeye yansıdığında, bazı hakim ve savcıların “aile içinde olur böyle şeyler” diye yaklaştığı oluyor. İstanbul sözleşmesinde aileleri yerle bir eden, eşcinselliği teşvik eden hiçbir madde, hiçbir kelime yok. Sözleşmeyi okumadan yorum yapılıyor. İstanbul Sözleşmesi’nin getirmek istediği birinci şey: Kadın erkek eşitliği.  İstanbul Sözleşmesi, aile içinde şiddet uygulayan kişiyi uyaran hükümler içeriyor. Aileyi dağıtmayı değil… Sözleşme, şiddet vakası varsa bunun hızla soruşturulmasını öngörüyor. Yasalar cinsiyet ayrımcılığına göre düzenlenmez. Sadece kadına nafaka verilir diye bir şey yok. Önemli olan, kadının neden nafakaya ihtiyaç duyulduğu noktasıdır. Bunun ele alınması gerekir. Önemli olan kadını güçlendirip, nafakaya ihtiyaç duyar olmaktan kurtarmaktır. “Bir gün evli kalmış, öbür boyu nafaka alıyor” türünden haberler gerçeği yansıtmıyor. Böyle bir tane  bile örnek yok. Sosyal devlet olarak, çocukların yetiştirilmesine yönelik olarak verilen iştirak nafakası yerine bunu karşılayacak bir fon oluşturulmalı. Boşanmalarda çocukların bakımına yönelik olarak “ortak velayet” verilebilmeli. Ayrılan çiftler, velayet için ringe çıktıklarında mutlaka herkes zarar görüyor. Araba kullanabilmek için ehliyet isteniyor. Anne ve baba olabilmek için sertifika istenmiyor.
Bence bu istenmeli.  Sorumluluk duyamayacak olanlar çocuk sahibi olmamalı. Evlilikle ilgili sorunların çözülmesi eğitimle mümkün. Çocuklara anaokulundan itibaren hayat bilgisi dersleri verilmeli. Çocuklara birey olmak öğretilmeli. Önce birey olalım, sonra evlenelim.

Ekonomi