CHP'li Öztunç'tan maden sahalarında toplu ihaleye tepki
CHP Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç, yaptığı açıklama ile maden sahalarının toplu olarak ihaleye çıkarılmasına tepki gösterdi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç, "Torba kanun yapar gibi torba ihalelerle maden sahalarını bir anda ihaleye açmanın hukukla bağdaşır yanı bulunmamaktadır. Yargılama makamları, Çevre Kanunu'na aykırılık nedeniyle ivedi şekilde bu ihalelerin yürütmesini durdurmalıdır." ifadelerini kullandı.
Öztunç, yaptığı yazılı açıklamada, maden sahalarının toplu olarak ihaleye çıkarılmasına tepki gösterdi.
Termik santrallerle çevreye zarar verildiğini, insan sağlığının hiçe sayıldığını iddia eden Öztunç, "Diğer yandan maden ihaleleri ile Türkiye delik deşik ediliyor. Çevreye, doğaya karşı bu anlayışa ve bu duruma ses çıkarılmamasına, sürecin sessizce izlenmesine isyan ediyorum. Bu dünya hepimizin ve maalesef cennet ülkemiz AK Parti'nin para derdi nedeniyle bitiriliyor." değerlendirmesinde bulundu.
Öztunç, ihalelerden vazgeçilmemesini eleştirerek, şöyle devam etti:
"Çevresel etki değerlendirmesi, bütüncül etki değerlendirmesi, sağlık etki değerlendirmesi yapılmadan, yangından mal kaçırırcasına topraklarımız satılığa çıkarılıyor. Çevre örgütleri bu ihaleyle ilgili dava açtılar ama bu sadece çevre örgütlerinin görevi değil. Tüm yurttaşlarımızı, bu talana karşı ses çıkarmaya çağırıyorum."
Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporu hazırlanması gereken projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemeyeceğini, yatırıma başlanamayacağını ve bunların ihale edilemeyeceğini belirten Öztunç, şunları kaydetti:
"Buna rağmen mart ayında 305 adet, temmuz ayında ise 766 adet maden sahası ihalesi ilanı yapıldı. Torba kanun yapar gibi torba ihalelerle maden sahalarını bir anda ihaleye açmanın hukukla bağdaşır yanı bulunmamaktadır. Yargılama makamları, Çevre Kanunu'na aykırılık nedeniyle ivedi şekilde bu ihalelerin yürütmesini durdurmalıdır."
Çevre örgütleri tarafından söz konusu ihalelere dava açıldığını ifade eden Öztunç, şöyle devam etti:
"Anayasanın 56. maddesine göre sağlıklı çevrede yaşamak bir hak, çevreyi korumak tüm yurttaşların ve devletin ödevidir. Bu yükü sadece çevre örgütleri yüklenmiş vaziyette. Bu adil bir durum değildir. Tüm toplum kesimlerinin bu meseleye kulak kabartması, bu mücadeleye sahip çıkması, dahil olması gerekmektedir. Bu nedenle sayısı 40'ı aşkın sivil toplum örgütü tarafından açılan davalara müdahil olunmalıdır"
Öztunç, madencilik çalışmalarının su kaynaklarına, tarımsal yaşama ve canlı yaşamına olumsuz etkilerinin olduğunu ileri sürerek, şunları kaydetti:
"Madencilik faaliyetleri için ayrılan sahaların ezici çoğunluğunun hatalı yer seçimine dayanması, birçok maden sahasının yerleşim yerleri ve doğal yaşam alanları üzerinde can ve mal yönünden tehditler oluşturması, binlerce ağacın kesilmek zorunda bırakılması, su kaynaklarının yok olmasına neden olması, tarım ve meralık alanların vasıf değişikliğine uğratılması ya da maden faaliyeti nedeniyle kirlenmesi sorunları, birçok toplumsal ve hukuki uyuşmazlığa konu olmaktadır"