BDDK kararı sonrası TCMB’nin ZK düzenlemesi kafaları karıştırdı

TCMB, PPK toplantısından faizde değişiklik kararı çıkmadı. Haftanın son işlem gününde de gelen düzenlemelerle kafalar karıştı. Gün içinde BDDK’dan gelen kararda kredilerde sınırlar değişirken, gece saatlerinde gelen TCMB kararı ise uzmanlar tarafından nasıl görüldü?

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
BDDK kararı sonrası TCMB’nin ZK düzenlemesi kafaları karıştırdı

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) “makrofinansal istikrar ve parasal aktarım mekanizmasının desteklenmesi” amacıyla yaptığı düzenlemeleri gece saatlerinde açıkladı.

Gün içinde ise BDDK, bankaların sermaye yeterliliği hesaplamasında bireysel kredilere ve konut kredilerine uygulanan ilave risk ağırlıklarını kaldırdığını açıklamıştı. Uzmanlar iki kararın birbirine zıt etkileri olduğunu belirtirken, yorumlar da ilgi çekti.

"Gevşeme yok"

BDDK'ya yakın kaynaklardan edinilen bilgiye göre, kararın kredi genişlemesi ile bir alakası yok. Faiz ve kredi büyümesi sınırları devam ederken, sadece bankaların sermaye yeterlilik rasyosu ile ilgili karar alındığı belirtildi. 

Ekonomistler ne dedi?

Prof. Dr. Selva Demiralp, iki kararı “TCMB ile BDDK neden ters düştü?” şeklinde yorumladı.

“TCMB-BDDK koordineli olmak durumunda”

Dr. Ali Çufadar, iki karar arasındaki farkı ve ilişkiyi şu şekilde yorumladı:

“TCMB kredi kısıtı-BDDK kararı:

Kredi kısıtı; mevcutta sağlıklı değil.

Vatandaş+firmalardan bankalara kaynak transferi!

Sağlıklısı; gerektiğinde BDDK'nın sıkılaştırıcı düzenlemeleri.

İlave? TCMB'nin seçili kredilere ZK koyması; yani o kredilerden örtük vergi alması.

Zaten, "kredi kısıtı" makro-ihtiyati değil; doğrudan müdahale 1970'lere ait bir araçtır.

Not: İlerleyen dönemde "sıkılaştırıcı" "gerçek" makro-ihtiyati araçlara ihtiyaç duymamız büyük olasılık...

TCMB-BDDK araç kullanımı; tutarlı-koordineli olmak durumunda...”

“Rezervler hâlâ istenilen seviyede değil”

Prof. Dr. Yakup Küçükkale, TCMB’nin kararını olumlu bularak şu yorumu yaptı:

“TCMB zorunlu karşılık oranlarını artırdı. Yeni oranlar görselde. Bu oranlar 27 Eylül'den itibaren uygulanacak. Neden peki?

Şu sıralar TCMB rezerv toplama politikası uyguluyor. Yani TL verip döviz satın alıyor ve bunları rezerv olarak tutuyor. Bunun anlamı, piyasaya bol miktarda TL çıkması. Rezerv olarak alınan her döviz piyasaya çıkan TL demek. Emisyon hacminin genişlemesi demek. Bu da elbette enflasyonist bir etki yaratır. İşte bu enflasyonist etkiyi azaltmak için, emisyon hacmindeki artışı sınırlı tutmak veya mas etmek için ZK artırımına gitti. Amaç bu...

Alınan bu karar, TCMB'nin bir süre daha rezerv artırıcı politikalara devam edeceği şeklinde yorumlanabilir. Ki, olması gereken de zaten bu. Rezervler hâlâ istenilen seviyede değil...

Doğru karar”

“KKM'den TL'ye geçmeyenlere daha büyük ceza getiriyor”

Evren Kırıkoğlu, TCMB’nin ZK kararında bazı karışıklıklar olduğunu belirterek şunları söyledi:

“TCMB duyurusu-Bazı karışıklıklar var

1. ZK artışı ile piyasadan bir miktar likidite çekiyor.

2. Çektiği likiditeyi ZK'ya artan faiz ile vadede yerine (tahminen fazlasıyla -kredi büyüme etkisi) geri koyuyor.

3. Ama KKM'den TL'ye geçmeyenlere daha büyük ceza getiriyor.

Yani özetle: İlk etapta likidite etkisi üzerinden TL mevduatı bankalara pahalılaştırıp kredileri caydırıyor gibi dursa da (ama kredi/mevduat rasyoları zaten düşük), aslında dolarizasyonu (KKM'den) cezalandırılıyor.

Aklıma takılan noktalar:

1. KKM faizi düz TL mevduattan daha yüksek olmaya devam mı edecek? KKM'ciler sonsuza kadar avantajlı mı olacak (çünkü milat tarih sürekli uzatılıyor)? KKM ne zaman bitecek? Neden tek seferde bir takvim verilip "Tamam artık KKM yenilenmeyecek" denmiyor, TCMB'nin oluşabilecek monopoli döviz talebini karşılayabilecek fazlasıyla rezervi yok mu? (var)

2. Orta vadede döviz kredi büyümesi nasıl etkilenecek (döviz mevduat yarattığı için)?

3. BDDK'nın gündüz açıkladığı karar bankaları biraz rahatlatıyordu, bu karar yine biraz sıkıştırmıyor mu?

Gece 01:28'de bu kadar analiz oluyor, yarın duruma göre netleştiririz.”

Ekonomi