Başkanlar Konuşuyor: Tekirdağ, üç nehrin üç kenti suyla birleştireceği proje istiyor

Arda, Tunca ve Meriç nehirleriyle beslenmesine rağmen tarım arazilerinin ancak yüzde 6’sını sulayabilen Tekirdağ, Trakya’nın üç kenti için proje istiyor. İş dünyası bu nehirlerden 10 milyar metreküp suyun denize döküldüğünü belirterek, kapalı sulama ile Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli’nin birbirine bağlanmasını talep ediyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Başkanlar Konuşuyor: Tekirdağ, üç nehrin üç kenti suyla birleştireceği proje istiyor

DÜNYA, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) öncülüğünde, 81 ildeki oda ve borsa başkanlarıyla ekonominin nabzını tutuyor. “Başkanlar Konuşuyor” söyleyişisinin bu haftaki konuğu Tekirdağ Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Cengiz Günay ve Tekirdağ Ticaret Borsası Başkanı Osman Sarı, DÜNYA’nın sorunlarını yanıtladı.

Dünyanın en büyük Derin Deşarj Projesi 2023’te tam olarak hayata geçiyor

CENGİZ GÜNAY / TEKİRDAĞ TİCARET VE SANAYİ ODASI BAŞKANI

Tekirdağ, coğrafi avantajıyla öne çıkan bir kent. İstanbul gibi bir metropole bir saat uzaklıkta. Bulgaristan ve Yunanistan’a yani Avrupa Birliği’ne (AB) yine bir saat mesafede. Tekirdağ ekonomisini, dört ana başlıkta inceleyebiliriz. Bunlar; sanayi, tarım, turizm ve lojistik. Karma bir üretim desenine sahibiz. Ancak tüm üretim teknolojilerimiz Türkiye ortalamasının üstünde. Tekstil, cam, metal, elektrik elektronik, kimya son zamanlarda sağlıkla alakalı ilaç sanayinde ön plana çıkıyor. Türkiye’nin 10 önemli sanayi kentinden biriyiz.

Tekirdağ’da sanayileşme ile ilgili önemli atak 1970’li yıllarda başlıyor. Asıl hızını ise 1990’lı yıllarda yakalıyor. Şu anda geldiğimiz noktada kentimizde üretim yapan fabrika sayısı 3 bin 200 civarında. Sanayileşme güzel bir şey ancak yanında atık su ve endüstriyel atıklar ile çevresel bir düzensizlik başladı. Bu sayede Tekirdağ Valiliği ve biz sanayiciler bir çalışma yaptık. Derin Deşarj Projesi’ni hayata geçirdik. Bu kapsamda 8 yeni sanayi bölgesi oluştu. Buradaki amaç düzensiz olan sanayinin takip edilebilir bir düzen içerisine sokulması, böylelikle sanayi üretimimin ya da atıkların kontrol edilebilir bir yapıya büründürülmesiydi. Aynı zamanda toprak yapımıza da sahip çıkmış olduk. Süreç devam ediyor. Derin Deşarj kısmen çalışıyor. Bu yılın sonu, 2023’ün başlarında oransal anlamda derin deşarj vazifesini gerçek anlamda yapmaya başlayacak. Bazı OSB’lerde eksiklerimiz var. Onları da tamamlama gayreti içindeyiz. Bu çok önemli bir proje, Kendi konusunda dünyanın en büyük projelerinden biri. Elbette, sanayicilerimize belli bir maliyet de getiriyor ama toprağımızı, suyumuzu gelecek nesillere sağlıklı bir şekilde bırakma sorumluluğumuz var.

HAYRABOLU’NA BİR OSB GELİYOR

Tekirdağ OSB’yi 2013’te kurduk. Şehrin merkezinde. Süleymanpaşa’da da bir OSB kuracaktık. Ama çevrecilerin açtığı davayı kaybettik. Şimdi yeni bir projemiz var. Bu konuda uzlaşma içindeyiz. Tekirdağ Valiliği, Büyükşehir, Süleymanpaşa Belediyesi ve odamız olmak üzere 4 kamu kurumu birlikte çalışıyoruz. Lokasyon olarak Süleymanpaşa - Hayrabolu yolu üzerinde olacak. Tekirdağ’da şu anda 14 OSB ve 1 Avrupa Serbest Bölgesi var. Serbest bölgede yerimiz yok. Son dönemde pek çok uluslararası şirketin yatırımını çektik. Resmi ihracat rakamımız 2.7 milyar doların üzerinde. Ancak merkezleri burada olmayan pek çok firma var. Gerçek ihracat rakamımız 8 milyar 55 milyon dolar. Bu rakam ile Tekirdağ, Türkiye’nin ihracatta ilk 7 kentinden biri. İhracat burada gözükmediği için vergileri bu kente dönmüyor. Oysa çevre başta olmak üzere merkezi hükümetten daha çok yatırım alabilirdik. Daha adaletli bir paylaşım için bir düzenleme yapılmasını bekliyoruz.

Tekirdağ, büyümesiyle, çalışan sayısıyla, üretici firma sayısı ile Türkiye’nin geleceğine güç verecek en önemli kentlerinden biri. Bunu da yavaş yavaş hissettiriyoruz. Biliyorsunuz en son Samsung, Tekirdağ’da bir yatırım yaptı. Binin üzerinde kişiye istihdam sağlayıp, elektronik ve telefon üretecek. Bunun sebepleri belli, biraz önce 4 ana başlıkta incelerken lojistik dedik. Tekirdağ’ın çok büyük bir lojistik avantajı var. Deniz yolumuz, limanlarımız var… Karayolları, demiryolları, çevre yollarımız mevcut, Çorlu’da da havaalanımız var. Ancak ihtisaslaşmış bir sektör ile oluşturamadık. Sektörel bazda ihtisaslaşmış bir OSB bizi daha iyi yerlere götürür diye düşünüyorum.

ÜÇ NEHRİN SUYU İÇİN PROJE

İklim değişikliği ve buna bağlı göç konusu çok önemli. Hem tarımsal üretim hem de sanayinin ihtiyaç duyduğu su için kapalı alan havza sulama sistemini kurmak zorundayız. Arda, Tunca ve Meriç nehirlerimiz var. Her yıl yaklaşık 10 milyar metreküp su Ege Denizi’ne dökülüyor. Biz bu suyu Trakya bölgesinde yani Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ’da kapalı sistem ile dolaştırabilsek tarımla alakalı hem bir yılda 3’üncü ürün alma şansımız olur, verimliliğimizi artırmış oluruz, hem de 400 metre seviyelerine düşmüş olan sanayinin su ihtiyac sağlarız. Bu muhteşem bir proje. Yıllardır bunu söylüyoruz ama bir türlü hayata geçirilmesini sağlayamadık. Tekirdağ'da tarımsal arazilerin ancak yüzde 6-7'si sulanabiliyor. Kırklareli ve Edirne'de oran biraz daha yüksek, sanırım Edirne'de yüzde 30'larda. Elbette bu projeyi bilim insanları çok iyi biliyorlar. Bu üç kentin tarım arazilerinin yüzde 60'ı sulanabilir hale gelmiş olsa inanılmaz bir kazanç sağlanır. Köylü, köyüne geri döner. Bu proje ile biliyorsunuz kışın Yunanistan’dan salınan suların yarattığı taşkınların da önüne geçilir. Bir hazinenin üzerinde oturuyoruz.

Ayçiçeğinin yüzde 35’ini, kanolanın yüzde 60’ını biz üretiyoruz

OSMAN SARI / TEKİRDAĞ TİCARET BORSASI BAŞKANI

Tekirdağ, uzun bir süre İstanbul’un gölgesinde yaşadı. Bütün tedarikleri İstanbul’dan yaptık ama son 10 yıldan beri bunu kırmış durumdayız. Bir de 40 bin öğrencisiyle üniversitemiz büyük fark yaratıyor. Kentimizin en önemli geçim kaynaklarından biri tarım. Pandemi bunu bize daha iyi öğretti. Tekirdağ, tahıl üretiminde Türkiye’nin ilk 5 şehrinden biri. Ayçiçeğinin yüzde 35’ini üretiyoruz. Kanolada yüzde 60’la Türkiye birincisiyiz. Bu anlamda ülkemize müthiş derecede katkı sağlıyoruz. Ari hayvan varlığımız da önemli bir destek. İhraç edilen unun yüzde 25’i buradan gidiyor. Çiftçimize iyi tarım uygulamaları ve teknolojik yenilikler sunuyoruz. Türkiye ortalaması buğday verimi 300 kilo civarında, Tekirdağ’ınki de 600 kilo. Rakamlar da bunu öne çıkarıyor.

İKLİM SERALARI BİR AN ÖNCE HAYATA GEÇMELİ

İklim değişikliği ve bu yüzden yaşanan sellerle tüm dünya mücadele ediyor. Son yağmurlarda Kapıkule’de pasaportu uzattığımız cama kadar su geldi. Biliyorsunuz iki tarafı da dere. NASA, bazı verileri açıklıyor. ABD’de yaşanan sıkıntılar yüzünden tüm dünyada mısır ve soya kaybı var, keza Brezilya da öyle. Avrupa’da geçen ay yaşanan sıcaklardan dolayı yaz bitkilerinde müthiş derecede verim kaybı olacak. Biz de bu iklim değişikliğini görüyoruz. O yüzden bir proje üzerinde çalıştık. İklim Stres Seraları. Ancak enflasyon ve maliyetler arttı. Örnek veriyorum; 1000 liralık proje birden bire 3 bin liraya çözülmez hale geldi. Şimdi bu projeyi nasıl hayata geçirebileceğimizle alakalı, borsamız, üniversitemiz, kalkınma ajansımız ile hep birlikte düşünüyoruz. Ayrıca bir de Kuraklık İklim Merkezi yapmamız lazım. Konya ve Erzurum bunu yapıyor. Bu seralarda kurak havada ya da üstü kapatıldığında buğdayın, arpanın ne tepki verdiğini görebiliyoruz. Tamamen üstünü açıp soğuğu vurup ne hale geldiğini görüyoruz. İklim seralarının çok hızlı olarak devreye girmesi, buradan çıkartacağımız çeşitler ile yolumuza devam etmemiz lazım. Mesela Avrupa mesela Meksika, kuraklığa karşı yeni hibrit çeşitler geliştiriyor. Bu konuda bakanlığımızı yanımızda görmek istiyoruz.

ASYAPORT BİZİ AVRUPA’YA BAĞLIYOR

Bir de denizimiz var. Tekirdağ denize bakmış, deniz Tekirdağ’a bakmış… Yani yıllarca bir gelişim sağlamamışız. İstavrit geçerken, istavrit, palamut geçerken palamudu yakalamışız. Ama deniz sadece böyle bir şey değil. Özellikle Asyaport Limanı bize denizin önemini bir kez daha gösterdi. Orası tamamen devreye girdiği zaman lojistiğin ne kadar önemli olduğunu ve kente ekonomik katkısını daha iyi görebileceğiz. Dileyim ki Asyaport’ta 2 bin 500 kişi çalışsın. Sadece sahada 1000 tane vasıta çalışır. Bu da 1000 şoför demek. Bu özelliğimizi yeni keşfettik. Kentimizi ve tüm Türkiye’yi Avrupa’ya taşıyabilecek kabiliyete sahibiz. Dolayısıyla bundan alacağımız pay her geçen gün artacak, bizim büyüklüğümüzü de artıracak.

TRAKYA BAĞ ROTASI GELİBOLU’NA KADAR UZANIYOR

Tekirdağ TSO Başkanı Cengiz Günay ile Tekirdağ TB Başkanı Osman Sarı, Yönetim Kurulu Başkanımız Hakan Güldağ, Genel Koordinatörümüz Vahap Munyar, Yazı İşleri Müdürümüz Handan Sema Ceylan’ın sorularını yanıtladı. Başkanlar; Tekirdağ üzümünün önemine dikkat çekerek, şunları söylediler: “Tekirdağ’da yaklaşık 400 bin dönüm üzüm bağı var. 70’e yakın firma üretim yapıyor. Atatürk’ün talimatı ile Tekirdağ’da kurulmuş bir Bağcılık Enstitüsü var. Fransa’nın Bordeaux’su şarap endüstrisinin merkezi olarak bilinir. Bizim enstitümüzde orada olmayan sayıda, 1500 çeşit üzüm genimiz var. Biz de Trakya Bağ Rotası’nı oluşturduk. Buradan Gelibolu’ya kadar uzanıyor. Maalesef sulamayı düzgün yapamadığımız için çeşitlerimizi kaybediyoruz.”

Ekonomi