Bakan Pekcan: 'Yeniden Asya' demenin tam zamanıdır

Bakan Pekcan, "Asya’ya yönelik yeni atılımlar yapmanın tam zamanı. Orta sınıfı gittikçe genişleyen, tüketim alışkanlıkları hızla çeşitlenen, teknoloji ve yenilikçilik altyapısı hızla gelişen devasa bir pazardan bahsediyoruz. Bu nedenle 'Yeniden Asya' demenin tam zamanıdır." dedi.

AA
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Bakan Pekcan: 'Yeniden Asya' demenin tam zamanıdır

Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, başta Çin ve Hindistan'a dikkati çekerek, "Asya ve Pasifik coğrafyasını artık ihracat pazarlarımız olarak görmenin vakti geldi, geçiyor. Dış ticaret açığı verdiğimiz bu ülkeler ithalat için uzak değilse, ihracat için hiç uzak değildir." dedi.

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) tarafından düzenlenen "Yeniden Asya, Türkiye’nin Asya Ülkeleri ile Ticaretinin Geliştirilmesinde Yeni Perspektifler" toplantısı Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun katılımıyla gerçekleştirildi. 

Pekcan, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, yeni tip koronavirüs (COVID-19) salgınının ve belli başlı diğer küresel ve bölgesel faktörlerin gölgesinde Türkiye'nin ihracatının artırılması amacıyla 2020 yılında iş dünyası ile yakın istişare içerisinde çalıştıklarını belirtti.

Pandemi koşullarına rağmen geçen yıl söz konusu coğrafyada Ticaret Bakanlığı koordinasyonu ve DEİK organizasyonunda 30 ülke ile 131 iş etkinliği gerçekleştirildiğini ifade eden Pekcan, 2020 ihracat performansının son derece memnuniyet verici olduğunu belirtti. 

Asya-Pasifik coğrafyasındaki ülkelerin ekonomilerinin yıllar içindeki değişimlerine değinen Pekcan, "Ülkemizin 'Yeniden Asya' girişimi ülkeleri ile ticaretine baktığımızda 2020 yılında ihracatımızda yüzde 1,6'lık, ithalatımızda da yüzde 8,6'lık bir düşüş olduğunu görüyoruz. Buna rağmen 2020 yılında bölge ülkelerinin Türkiye’nin ihracatındaki payı yüzde 14,3 iken, ithalatında payı ise yüzde 33,7 olmuştur. Bu da Asya ülkeleri ile dış ticaretimizin halen ne kadar dengesiz olduğunun ve bu ülkelerin dış ticaret açığımızda belirleyici rol oynadığının göstergesidir. Sürdürülebilir olmayan bu ticaret yapısını değiştirmemiz gerekmektedir. Onun için buradayız ve el birliği yapıyoruz." diye konuştu. 

Pekcan, Asya ve Avrupa arasında bir köprü niteliğine sahip Türkiye'nin stratejik konumundan kaynaklanan teorik ayrıcalıklarını pratiğe dökmenin büyük önem arz ettiğini belirterek, şöyle devam etti:

"Burada iş dünyasına da büyük görevler düşmektedir. Biz devlet olarak yanınızdayız. Bu bakımdan, Dışişleri Bakanlığımızın koordinasyonunda ve ilgili diğer bakanlık ve kuruluşlarımızın da dahil olmasıyla ortaya konulan 'Yeniden Asya Girişimi'ni, kıtaya yönelik Bakanlığımızın faaliyetlerini ve bölgeye yönelik çeşitli alanlardaki ticari hedeflerimize ulaşmamızı desteklemesi açısından oldukça faydalı buluyoruz. Devletimizin desteği, iş dünyamızın azmi ve gayretleri ile ortaya çıkan sinerjinin, Yeniden Asya Girişimi sorumluluk alanında bulunan ülkelerde karşılaşılan fırsatları ve iş birliği imkanlarını en iyi şekilde değerlendirmemize vesile olacağına inanıyorum."

"Ülkemizi Avrupa ve Çin arasında bir köprü haline getirmek hedefiyle çalışıyoruz"

Bakanlık olarak, 2020/2021 yılları için belirledikleri 17 hedef ülkenin 7'sini ve 28 öncelikli ülkenin ise 9'unu bölge ülkelerinden seçtiklerini dile getiren Pekcan, bunun firmaların bölgeye yönelmesi konusunda katalizör etki yaratacağını umduklarını bildirdi. 

Pekcan, Bakanlığı temsilen halihazırda 26 ülkedeki 38 merkezde 54 müşavir ve ataşenin görev yaptığını vurgulayarak, "Kuşak ve Yol Girişimi kapsamındaki ülkelerle ticari diyaloğumuzu artırmak ve modern İpek Yolu olarak adlandırılan Orta Koridor'un canlandırılması amacıyla ülkemizi Avrupa ve Çin arasında bir köprü haline getirmek hedefiyle çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. 4 Aralık 2020 tarihinde başlatılan ve İstanbul’dan Çin’e demir yolu ile ihracatın önünü açan blok ihracat treni seferleri, bu doğrultuda gerçekten önemli bir adımdır. Böylece normal koşullarda deniz yolu ile 35-40 günü bulabilen taşımacılık süresi 13 güne inmiştir." değerlendirmesinde bulundu.

"Bölge ülkeleri ile önemli iş birliği potansiyeline sahibiz"

AB ile Gümrük Birliği ilişkisini, AB standartlarında üretim ve kalite altyapısını, coğrafi yakınlığı, gelişmiş beşeri kaynağı gibi avantajları ön plana çıkararak, Asya sermayeli yatırımların İhtisas Serbest Bölgelerine rağbet göstermesi noktasında iş dünyası ile çalışmalar yürütmek gerektiğini belirten Pekcan, buralarda özellikle teknoloji odaklı yatırımlara çok özel destekler verdiklerini söyledi. 

Pekcan, 2019 yılı itibarıyla Türk iş insanlarının bölgedeki mevcut yatırım tutarının 3,5 milyar dolar, bu ülkelerden Türkiye'ye gelen yatırım tutarının 17,5 milyar dolar düzeyinde olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Başta Çin, Japonya, Güney Kore, Singapur, Malezya gibi dış yatırım portföyleri ile öne çıkan bölge ülkeleri ile önemli iş birliği potansiyeline sahip olduğumuzu değerlendiriyorum. Keza Çin, Japonya, Hindistan, Singapur ve Güney Kore gibi ülkeler; blok zincir, yapay zeka, nesnelerin interneti, bulut bilişim, 5G gibi teknolojilerin ulusal ve uluslararası ticarete uygulandığı dijital destek hizmetleri ve paylaşım ekonomisi gibi dijital ekonomi unsurlarına yönelik en iyi uygulamalarının hayata geçirildiği yerler olarak ön plana çıkıyor. Bu alanlarda, özel sektörümüzün bölgedeki iş dünyası ile ortak yatırım ve ticari iş birliklerini derinleştirmelerinin, katma değerli üretim ve ihracat portföyümüzün geliştirilmesine önemli katkı sağlayacağını düşünüyorum."

"İthalat için uzak değilse, ihracat için hiç uzak değil"

 Pekcan, salgın sonrası dönemde özellikle bölgesel çapta ticaret anlaşmalarının daha fazla telaffuz edileceğini, ekonomik bloklaşmaların ön plana çıkacağı yeni bir döneme girileceğini öngördüklerini ifade ederek, şunları kaydetti:

"Yeniden Asya Girişimi doğrultusunda, Türkiye’nin ticaretinde açık verdiği bölge ülkeleri ile ticaret kompozisyonunun dengeli bir yapıya kavuşturulması için, başta İş Konseyi başkanlarımız olmak üzere değerli iş insanlarımızın 2021 yılında daha fazla çaba sarf etmeleri son derece kritiktir. Ticaret müşavirliklerimiz sizlerle koordinasyona her zaman hazırdır. Başta Çin ve Hindistan olmak üzere, Asya ve Pasifik coğrafyasını artık ihracat pazarlarımız olarak görmenin vakti geldi, geçiyor. Her fırsatta belirttiğimiz gibi, dış ticaret açığı verdiğimiz bu ülkeler 'ithalat için uzak değilse, ihracat için hiç uzak değildir.' Avrupa’nın yavaşladığı bir dönemde, yeni pazarlara açılarak ihracatımızı sürdürülebilir kılmak için bir engel görmüyoruz."

Bakan Pekcan, Bakanlık olarak, Türkiye-Çin ikili ticari ve ekonomik ilişkilerine ivme kazandıran Çin Uluslararası İthalat Fuarı'na 2018 ve 2019 yıllarında olduğu gibi pandemi koşullarının elvermesi halinde 2021 yılında da güçlü bir şekilde katılım sağlanması yönünde çalışmalarını sürdürdüklerini söyledi. 

"Yeniden Asya" girişimi kapsamındaki ülkelerle bir diğer önemli potansiyel iş birliği alanının müteahhitlik olduğuna dikkati çeken Pekcan, "Bugüne kadar bölge ülkelerinde 201,9 milyar dolar civarında 5 bin 582 proje üstlenmiş durumdayız. Bu rakamlar, dünyadaki toplam üstlendiğimiz projelerimiz içinde değer olarak yüzde 48, proje sayısı olarak yüzde 53'lük bir paya karşılık gelmektedir." diye konuştu. 

Türklerin müteahhitlik hizmetlerinin Rusya ve Kafkasya ile sınırlı kaldığını ifade eden Pekcan, "Türkmenistan ve Rusya'daki müteahhitlik hizmetlerimiz toplam  bölgedeki hizmetlerin yüzde 70'ini oluşturuyor. Buraya Pakistan Afganistan ve Gürcistan'da aldığımız projeleri eklediğimiz zaman yüzde 90. Biz Güney Kore ve Japonya ile Afrika ve Kafkasya'da müteahhitlik alanlarında iş birliği yapıyoruz. Şimdi bu iş birliklerini Güney Asya'ya da taşıma zamanı geldi." değerlendirmesinde bulundu.

Pekcan, Türk müteahhitlik ve teknik müşavirlik firmalarının Endonezya'nın başkenti Cakarta'nın taşınması projesi, Filipinler'de başlatılan "inşa et" gibi ulusal yatırım programlarındaki iş fırsatları konusunda girişimlerini artırmasını istediklerini belirterek, "Bölge ülkeleri ile ülkemiz arasında müteahhitlik projeleri dışında,  savunma sanayi, gemi yapımı, bilgi ve iletişim teknolojileri, e-ticaret, sivil havacılık, lojistik, turizm, eğitim, film ve dizi yapımı gibi birçok hizmet sektöründe önemli potansiyel iş birliği ve ortaklık fırsatları bulunmaktadır." dedi.

Asya ülkelerinden Türkiye'ye gelen turist sayısının 2019'da 17,2 milyon olduğunu ve bunu sürdürülebilir biçimde artırmak için müşterek çalışmak gerektiğini ifade eden Pekcan, özel sektörün bölgedeki iş dünyası ile ortak yatırım ve ticari iş birliklerini derinleştirmelerinin yüksek katma değerli üretim ve ihracat portföyünün geliştirilmesine önemli katkı sağlayacağını düşündüklerini söyledi.

RCEP'in Türkiye'ye etkileri

Bakan Pekcan, 10 Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN) üyesi ülke ve artı 5 ülke arasında kasım ayında imzalanan Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaşması (RCEP) ile dünyanın en büyük serbest ticaret alanının oluşturulduğuna işaret etti.

Pekcan, RCEP ile kurulan serbest ticaret rejiminin, kapsamlı bir içerikle faaliyete geçtiği anda dünya nüfusu ve üretim hacminin yaklaşık yüzde 30'unun bulunduğu bir ekonomik alan oluşturacağını ve yaklaşık 20 yılda gümrük vergilerinin sıfırlanmasının planlandığını bildirdi. 

Bakanlık olarak RCEP Anlaşması'nın Türkiye'ye olası etkileri ile barındırdığı tehdit ve fırsatları yakından izlediklerini, aynı zamanda DEİK bünyesindeki ilgili 7 iş konseyi ve ASEAN Çalışma Grubu ile istişarelerini yürüttüklerini anlatan Pekcan, şöyle devam etti:

"Kapsamlı ve Tedrici Trans-Pasifik Ortaklığı (CPTPP) Anlaşması, Avrasya Ekonomik Birliği ve ASEAN gibi Asya Bölgesi'ni kapsayan veya merkezinde Asya'nın yer aldığı diğer ekonomik ve ticari anlaşmaların da ülkemiz açısından oluşturduğu fırsatları ve riskleri aynı şekilde sürekli analiz ediyoruz. Bildiğiniz üzere, halihazırda Güney Kore, Malezya ve Singapur ile yeni nesil STA'larımız yürürlüktedir. Gürcistan da dahil edildiğinde Asya'da toplam 4 ülke ile STA'mız bulunmaktadır. Japonya, Endonezya ve Tayland ile STA müzakerelerimizi sürdürüyoruz. Ayrıca, Azerbaycan ile imzaladığımız Tercihli Ticaret Anlaşmamız (TTA) yakın dönemde yürürlüğe girmiş olup, İran ile ülkemiz arasındaki mevcut TTA'nın genişletilmesine yönelik müzakerelerimize de devam ediyoruz. STA ve TTA'ların dışında, bölge ülkelerinin 27'si ile Ticari, Ekonomik ve Teknik İşbirliği (TEİ) anlaşmamız bulunmaktadır. Bu anlaşmalarla tesis edilen ve ikili ilişkilerimize çok yönlü katkı sağlayan Karma Ekonomik Komisyon (KEK) mekanizmasını etkin bir şekilde çalıştırıyoruz. Bölgedeki 17 ülkeyle 'Gümrük Konularında Karşılıklı İdari Yardım ve İşbirliği Anlaşmamızı' imzalamış durumdayız." 

"Ne istiyorsunuz bizden, söyleyin biz onları yapalım"

Pekcan, DEİK İş Konseyi başkanlarının, Türk ihracatçısının Asya pazarında ticaret elçileri olarak üstlendikleri rolün önemine dikkati çekerek şunları kaydetti:

"Biz neden bu ülkelere yeterince ihracat yapamıyoruz? Bizim Singapur ile STA'mız var, gümrük vergilerimiz sıfır, Güney Kore ile STA'mız var. Sanayi ürünlerinin tamamında gümrükler sıfır. Japonya görüşmeleri sürdürüyoruz ama sanayi ürünlerinde zaten yüzde 47'sinde gümrükler sıfır. Dolayısıyla 'STA'mız yok, gümrük vergileri yüksek' diye şikayet etme şansımız da yok. Lojistik de kısaldı, destekleri de bu bölgelere diğer bölgelere nazaran daha fazla veriyoruz. Daha ne istiyorsunuz bizden, söyleyin biz onları yapalım. Yeter ki bu bölgedeki dengesiz ticareti beraber el birliğiyle önleyelim."

"Kuşak Yol" çatısı altında, Hazar Geçiş Koridoru konusunda lojistik firmalarının  iş ağlarının derinleştirilmesi konusunu önemli gördüklerini belirten Pekcan, "Azerbaycanlı muhatabım ile bu konuda geçiş ücretlerinin azaltılmasına yönelik ciddi çalışmalar yürütüyoruz." diye konuştu.

Pekcan, 2021 yılında virüsün kontrol altına alınmasıyla, ticaretin hızlı biçimde toparlanacağına ve Türkiye'nin gerçek potansiyeli olan hak ettiği seviyelerde ihracat gerçekleştirileceğine yürekten inandığını ifade ederek, "Bu çerçevede, Asya'ya yönelik yeni atılımlar yapmanın tam zamanıdır. Konuşmamın genelinde de değindiğim üzere orta sınıfı genişleyen, tüketim alışkanlıkları hızla çeşitlenen,  teknoloji ve yenilikçilik altyapısı hızla gelişen devasa bir pazardan bahsediyoruz. Bu nedenle 'Yeniden Asya' demenin tam zamanıdır." dedi.

Çavuşoğlu: Bölge ülkeleriyle kurulan üçlü iş birliği mekanizmaları, yeni ekonomik perspektifler kazandırdı

Bakan Çavuşoğlu ise, Türkiye'nin Avrupa kıtasının doğusunda, Asya'nın da en batısında yer alan bir ülke olduğunu hatırlatarak, "Bu benzersiz konumumuzu en iyi şekilde değerlendirmek için hep birlikte çalışıyoruz. Hem Doğu hem Batı'yla ilişkilerimizi artırmaya çalışıyoruz." dedi.

Çavuşoğlu, önceki haftalarda hem Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN) grubu, hem de Avrupa Birliği'nin (AB) Ankara'daki büyükelçileriyle bir araya geldiklerini anımsatarak, bugün de Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas'ı misafir edeceklerini belirtti. 

Son 1 ayda Endonezya, Bangladeş ve Pakistan'ı ziyaret ettiklerini ve ana gündem maddelerinin yatırım, ticaret ve savunma sanayi konuları olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, öte yandan Portekiz ve İspanya'ya gittiklerini de hatırlattı.

Bu hafta da Brüksel'de Türkiye'nin AB perspektifini güçlendirmek için çeşitli isimlerle önemli temaslarda bulunacağını vurgulayan Çavuşoğlu, "Bu temas ve ziyaretlerimiz çok yönlü girişimci ve insani dış politikamızın bir parçasıdır. Ülkemizin, yatırımcılarımızın ve üreticilerimizin çıkarı neredeyse oraya yöneliyoruz." diye konuştu. 

"Bizim de bu kıtanın asli unsuru olarak bu gelişmelere kayıtsız kalmamız düşünülemez"

Çavuşoğlu, Türk milletinin en ayırıcı özelliklerinden birinin "girişimci ruhu" olduğunu belirterek, bütün dünyayla temas kuran bir bakanlık olarak bunu bizzat gördüklerini kaydetti. 

Dünyanın her yerinde mutlaka bir Türk girişimci bulunduğunu kaydeden Çavuşoğlu, "Biz de insanımızın bu özelliğini dış politikamıza yansıtıyoruz. Her coğrafyada bayrak gösterip insanımızın önünü açıyoruz." ifadesini kullandı. 

 Çavuşoğlu, ayrıca Türkiye'nin, dünyanın 5. büyük diplomatik ağına sahip olduğunu da hatırlattı. 

Büyükelçilere verdikleri en önemli görevlerden birinin "ekonomi ve ticaret diplomasisi" olduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, bugün büyükelçilere hitap edeceğini ve burada onlara en önemli görevlerinin gittikleri ülkelerle ticareti ve ihracatı artırmak olduğunu söyleyeceğini kaydetti. 

Çavuşoğlu, Merkez Bankasının son yaptığı bir çalışmayı hatırlatarak, "Bu çalışma, yeni büyükelçilik açtığımız 39 ülkeyle ticaretimizin yüzde 27 arttığını gösteriyor. El birliğiyle yürüttüğümüz ticaret diplomasinin somut sonuçlarını almak bizler için en büyük ödüldür." dedi. 

Bakan Çavuşoğlu, Asya'nın bugünkü önemine işaret ederek, "Tarihin sarkacı bir kez daha ana kıta Asya'ya yöneldi. 19 ve 20. yüzyıllar sırasıyla Avrupa ve Amerika asırlarıydı. Bugün tüm veriler 21. yüzyılın Asya asrı olacağını gösteriyor. Birçok ülke de bu gerçeğin bilinciyle hareket ediyor." şeklinde konuştu.

AB'nin Çin'le kapsamlı yatırım anlaşması imzaladığını ve Çin'deki yatırımlarını korumak, kritik bazı sektörlere giriş ve zorunlu teknoloji transferinin önlenmesi gibi alanlarda önemli kazanımlar elde ettiğini belirten Çavuşoğlu, şöyle devam etti: 

 "Bizim de bu kıtanın asli unsuru olarak bu gelişmelere kayıtsız kalmamız düşünülemez. Bu anlayışla sayın Cumhurbaşkanımızın tensipleriyle 2019'da Yeniden Asya girişimini ilan ettik. Girişimin amacı Asya'yla yeniden daha güçlü bağlanmak ve özellikle ekonomik ilişkilerimizi ilerletmek. Yeniden Asya, aslında sizlerin önünü daha fazla açmak için ortaya konan bir girişimdir." 

Çavuşoğlu, yeni tip koronavirüs (COVID-19) salgınının Türkiye'nin Yeniden Asya bağlamındaki adımlarını yavaşlattığını, ancak buna rağmen bölgedeki faaliyetleri sürdürdüklerine işaret ederek, "Tüm bakanlıklarımızın ve cumhurbaşkanlığı üst kurullarının da aralarında bulunduğu 31 kurumdan müteşekkil bir eş güdüm kurulu kurduk. Geçen yıl 31 ülke için 40 ana faaliyet alanında eylem planları oluşturduk." ifadelerini kullandı.

Bakan Çavuşoğlu, salgından önce bölge uzmanı akademisyen ve uzmanlar ile Asya ülkelerinin Ankara'daki büyükelçileriyle bir araya geldiklerini ve onların düşünce ve tavsiyelerini aldıklarını aktardı. 

Salgın döneminde 33 Asya ülkesine destek sağladıklarını kaydeden Çavuşoğlu, aşı konusunda ise Çin'le önemli iş birliğine gittiklerini hatırlattı.

Çavuşoğlu, bölgede atılacak adımları belirlerken bölgenin fotoğrafının iyi çekilmesi gerektiğini söyledi.

Bakan Çavuşoğlu, yaklaşık 14 trilyon dolarlık milli hasıla ile Çin'in dünyanın başlıca üretim, ticaret ve yatırım merkezi olduğunu ve 2028 yılı itibarıyla dünyanın en büyük ekonomisi olacağının tahmin edildiğini aktardı.

Bölge ülkelerinin ise bir yandan ekonomik olarak bağlı oldukları Çin ve diğer yandan güvenlik bakımından bağlı oldukları ABD arasında hassas bir denge kurmaya çalıştıklarına değinen Çavuşoğlu, Güneydoğu Asya ülkelerinin gelişmişlik düzeylerindeki farklara rağmen Asya Pasifik coğrafyasının gelecek vadeden parlak yıldızları olduğunu vurguladı.

Çavuşoğlu, Güneydoğu Asya Ülkeler Birliği (ASEAN) bünyesinde ekonomik entegrasyon hususunda önemli adımlar atıldığını belirtti.

Karşıda 10 ülke, 650 milyon nüfus ve 3 trilyon dolara yaklaşan dev bir pazar olduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

"Biliyorsunuz biz de hükümetimiz döneminde yaklaşık 3 sene önce ASEAN'ın sektörel diyalog ortağı olduk ve ortak bir fon kurduk. 2019-2023 dönemini kapsayan ortak bir yol haritası çerçevesinde ülkemiz ve çeşitli ASEAN ülkeleri tarafından 15 proje ASEAN sekreteryasına sunuldu. Kamu-özel sektör ortaklığı ile yenilenebilir enerji kaynakları, sürdürülebilir kalkınma, eğitim, kültür, turizm, ticaret, yatırım ve e-ticaret de dahil olmak üzere pek çok alanda iş birliğimizi derinleştirmeyi amaçlıyoruz. Bu bağlamda, DEİK bünyesinde ASEAN Çalışma Grubu kurulması da önemli bir adımdır."

ASEAN ülkeleri ile yakın ilişkiler

ASEAN ülkelerinin tamamında Türkiye'nin büyükelçiliklerinin bulunduğunu hatırlatan Çavuşoğlu, Ankara'da ise 8 ASEAN ülkesinin büyükelçiliğinin bulunduğunu, büyükelçiliği bulunmayan Laos ve Myanmar'ın büyükelçilik açmaları konusunda teşvik edildiğini anlattı.

Çavuşoğlu, gerçekleştirdiği Endonezya ziyaretinde ASEAN ile daha yakın iş birliği üzerinde durduklarını, dünyanın 4. büyük ülkesi konumunda olan Endonezya'da özellikle savunma sanayii alanında, müteahhitlik ve sağlık sektöründe büyük fırsatlar olduğunu aktardı.

Endonezya'nın Türk firmalarıyla yakın iş birliği yapmak istediğini belirten Çavuşoğlu, sessiz diplomasi ile bu hususta önemli sonuçlar almaya çalıştıklarını dile getirdi.

Çavuşoğlu, "ASEAN'ın yanı sıra gözden geçirilmiş Trans-Pasifik Ortaklığı Anlaşması da gerçekten tarihi bir anlaşmadır. Bunun yansımalarını takip ediyoruz. Diğer taraftan, bu anlaşmanın dışında da kalmak istemiyoruz." diye konuştu.

Güney Asya'nın, hızla büyüyen ekonomisi ve yoğun nüfus gücüyle bir üretim merkezi haline geldiğini kaydeden Çavuşoğlu, dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olan Hindistan'da savunma sanayii ve yenilenebilir enerji konularında büyük bir potansiyel olduğuna değindi.

Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

"Halen Türk şirketlerince yürütülen önemli metro, tünel, baraj projeleri mevcut. Hindistan dünyanın en büyük 2. nüfusuna sahip, devasa bir ülke. Bu fırsatları değerlendirmek için birlikte çalışmamız lazım. Pakistan ile yakın siyasi ilişkilerimiz, savunma sanayii başta olmak üzere önemli imkanlar sunuyor. Bugün sayısı 100'den fazla önemli firmamız Pakistan'da yoğun faaliyet gösteriyor. Gerçekleştirdiğimiz son ziyarette de şirketlerimizin yaşadığı bazı sorunları öncelikli konu olarak takip ettik. Ülkenin ticaret ve yatırım merkezi, Güney Asya'nın en stratejik liman şehirlerinden biri olan Karaçi'de yeni başkonsolosluk binamızın açılışını yaptık. Diğer taraftan, bölgesel hükümet de Türk yatırımcıları beklediklerini özellikle söylediler. Burada açtığımız başkonsolosluk binası dünyanın en büyük başkonsolosluklarından biri oldu."

Çavuşoğlu, 2020'de salgına rağmen yüzde 5 büyüyen ve hızla şehirleşen Bangladeş'in alt yapı ve sağlık sektöründe büyük imkanlar sunduğunu, Türkiye ile iş birliği yapmak istediğini ve Türkiye'nin Bangladeş ile yakın siyasi ilişkilerinin buna imkan sağladığını belirtti.

Kafkas ülkeleri ve Orta Asya cumhuriyetlerindeki potansiyele de dikkati çeken Çavuşoğlu, bölgenin denize çıkışı olmadığını hatırlatarak, bu bölgede ulaştırma konusunun ciddi bir sınama teşkil ettiğini vurguladı.

Çavuşoğlu, Bakü-Tiflis-Kars demiryolu projesinin hayata geçirilmesi ile ilk kez bir trenin bu sene Çin Halk Cumhuriyeti'nden Türkiye'ye, Türkiye'den de Avrupa'ya ulaştığını hatırlattı.

Bölge ülkeleriyle üçlü mekanizmalar

Türkiye'nin ilk ihracat treninin geçen ay Çin'e gönderildiğini aktaran Çavuşoğlu, "Bölge ülkeleriyle kurulan üçlü iş birliği mekanizmaları, yeni ekonomik perspektifler kazandırdı." dedi.

Çavuşoğlu, son olarak Pakistan ziyaretinde Türkiye-Pakistan-Azerbaycan Dışişleri Bakanları Toplantısı'nı gerçekleştirdiklerini belirterek, "Önümüzdeki süreçte Türkiye-Pakistan-Afganistan, Türkiye-Türkmenistan-Pakistan, Türkiye-Özbekistan-Pakistan üçlü mekanizmalarını da işleteceğiz. Özellikle lojistik ve enerji projeleri bakımından bu iş birliği önemli. Önümüzdeki dönemde Türkiye-Azerbaycan-Türkmenistan, Türkiye-Türkmenistan-Afganistan üçlü zirvelerimizi gerçekleştireceğiz." ifadelerini kullandı.

Ekonomi