Ayaklar suya değmeye başladı
Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ, MB'deki görev değişikliği öncesinde gerçekleştirilen Şans Sohbetleri'nde dünyanın en önemli ekonomi gündemi olan; enflasyon-kur-faiz döngüsünü ele aldı. İkili, fiyat artışlarının kalıcı olacağı endişesinin Fed'in düşük enflasyon hedefiyle çelişmeye başladığı ortam için "Enflasyonda ayaklar suya değmeye başladı" değerlendirmesinde bulundu.
Güldağ: Enflasyon ve para politikalarına yönelik beklentilerin fiyatlanmaya devam ettiği süreçte dolar 9 lirayı aşarak yeni zirve seviyelerde işlem görüyor. Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu, TL’nin değer kaybının sadece faiz indirimiyle ilgili olmadığını, bu tablonun tüm dünyada yaşandığını söyledi
Gerçekten de baktığımız zaman birçok gelişmekte olan ülke para biriminin dolar karşısında değer kaybettiğini görüyoruz. Başı ise Türk Lirası çekiyor. İstersen buradan başlayalım sohbetimize…
Ağaoğlu: Merkez Bankası’nın ‘bu suç benim değil, dünyada da böyle oluyor’ söylemine çok katılamıyorum. Paritede 1,1750 seviyesi kırılınca aşağı yönlü hareket dolar endeksini de yukarı çekti. En son bıraktığımda 94.30’lardaydı. Dolar endeksinde kritik bir seviye. Burayı haftalık kapanışlar bazında yukarı kıramadı. Kıracak olursa o zaman Merkez Bankası Başkanı haklı olur. Ama bugüne kadar olan harekette bize dışarıdan etki geldi demek biraz abartılı olur. 8,65 - 9 bölgesini dışarı bağlamak çok doğru değil yani. Evet bir miktar etkisi var ama Türkiye piyasaları, hele hele TL, özellikle swap bölgesi açısından çok fazla yatırımcıyı çeken bir bölge değil. O yüzden dışarıdan bize gelecek etkiler sınırlı.
Güldağ: Fiyatlamalarda ağırlığı tartışılır tabi ki, ama sonuç olarak iç ve dış dinamiklerin etkisiyle güç kaybeden bir TL var. Güveni nasıl tesis edeceğiz peki bu süreçte?
Ağaoğlu: enflasyonda beklentilerin bozulması ve yeni faiz indirimlerinin de etkisiyle enflasyonun kontrol altına alınamayacağı düşüncesi var. Bireysel yatırımcılar kendilerini koruyabilecekleri en güvenli liman olarak dövize geçiyor. Hatta ve hatta döviz faizleri düşmüşken. Yüzde 1 ve altında veriliyor dolar faizi, Euro’ya da uzun zamandır verilmiyor. Şimdi hal böyleyken yine de dolarda kalmaya devam ediyor olmaları aslında bir mesaj olmalı politika yapıcılarına. TL’ye güven tesisi illa yüksek faiz ile mi sağlanacak dersen, hayır gerekmiyor ama diğer faktörlerle birlikte makul, anlaşılır ve gerçekten güvenilir bir enflasyon rakamına göre belirlenmiş bir politika faizi daha güçlü savunma aracı olurdu. O yüzden sadece dışarıdan böyle bir etki geldi demek son derece hatalı dedim.
Güldağ: Döviz tevdiat hesabında 3 milyar dolar civarında bir azalma var. Bunu daha önce de konuştuğumuz trade işine mi bağlayacağız? Zaten insanların bir kısmı bu seviyede satmayı daha sonra uygun gördüğü bir yerden tekrar almayı, kârını realize etmeyi mi tercih ediyor?
Ağaoğlu: Öyle bir blok var. Kur yükseliyor, makule döndüğünde alan taraf var. Ama daha yüksek faiz alabilmek adına içine bazı türev enstrümanlarının dahil edildiği mevduat tipleri de var. Buna çift para birimli mevduat diyebiliriz. Siz bir opsiyon yazıyorsunuz, eğer belli bir seviyenin üzerine çıkmazsa size opsiyon bedeli verilen primi faizinize veriyorlar. Normal dolarınıza veya TL’nize daha yüksek faiz elde edebiliyorsunuz. Aslında iki tane iş yapıyorsunuz, bir mevduat yapıyorsunuz bir tane de opsiyon satıyorsunuz.
Güldağ: Trade işlemi ve mevduat faizlerinden bahsetmişken, faiz kararını bir kez daha sorayım. Tahminlerinde bir değişiklik var mı; ne bekliyorsun Merkez Bankası’ndan?
Ağaoğlu: Faiz indirimi yapıldı ve bu işe başladıysanız arkasını getirirsiniz diye konuştuk. İki toplantıda 50 baz puan ya da bir toplantıda 100 baz puan indirim sürpriz olmaz diye düşünüyorum. Bu işkenceyi daha fazla uzatmamak için ilk toplantıda 100 baz puan indirim de yapılabilir. Veya kalmış zaten üç toplantı. Bu üç toplantının ikisinde 50’şer baz puan indirime gidilebilir. Zaten şu andaki endişenin kaynağı da böyle bir indirim beklentisi. Buna paralel de kur yukarı doğru gidiyor.
Güldağ: Bir gözümüz de Fed’in ne zaman aksiyon alacağında… Varlık alımı yapan merkez bankaları da azaltım için tetikte. Fed Başkan Yardımcısı Richard Clarida, tahvil alımlarının azaltması için gereken koşulların karşılandığını söyledi. Bir yandan da enflasyonun geçici olmayacağı söyleniyor. Özellikle gıda fiyatlarında tarımın ciddi hasar görmesinden dolayı fiyatların kalıcı olabileceği ifade edilmeye başlandı. Bir de Çin cephesi var. Çin üretimi azaltarak sanki dünyaya enflasyon ihraç ediyor gibi bir hava yaşanıyor. Bunu bilinçli olarak yapıyor diye bir tez de sunuluyor.
Ağaoğlu: Ben bu komplo teorilerini hiç sevmedim. Çin’in bunu yapması için bir sebep yok. Çin çok daha basit bir yerden, teknolojik gelişme olarak yapıyor. Yani 5G… 1,3 milyar insanı yüz tanıma ile izleyebilen bir teknolojiye sahip ve bununla birlikte toplumun kurallarını, iş yapış biçimlerini, davranış biçimlerini bile değiştiriyor. Kalkıp dünyaya enflasyon ihraç etmesi ile uğraşması için ben çok fazla bir sebep görmüyorum. Ayna yansıması daha doğru bir argümandı. Çin üretim maliyetlerini kısarak diğer rakiplerine karşı fiyat avantajıyla pazar payı kaparak normal bir ticaret yapıyordu. Ama bütün dünya düşen ürün fiyatları ve Çin’den yapılan ithalatla defl asyon ithal ediyordu. Hiç kimse bu gözle bakmıyor olaya.
Güldağ: enflasyonun kalıcı ve geçiciliği konusundaki son tartışmaları nasıl yorumluyorsun?
Ağaoğlu: enflasyonun kalıcı olması ile ilgili savlarımın bir tanesini destekleyen makale okudum. Bir noktası çok önemliydi: Çok üretelim, ucuz üretelim, çok satalım mantığıyla dünyayı mahvettik. Dünyanın kendi kaynağını, doğasını kullanarak yaratmış olduğumuz bu maliyet önümüzdeki dönemde karşımıza fiyat artışları olarak çıkacak diyor. Ki ben de katılıyorum. Yeşil mutabakatla üretim maliyetlerinde ekstra artışlar olacak. Bu durum fiyatlarda belli seviyelerin altına inmeyi zorlaştıracak veya yeni maliyetler getirecek. Bu enflasyonun kalıcı olmasıyla ilgili kısım. Fakat benim kalıcılıkla ilgili söylediğim; bugün petrol fiyatları 85 dolara çıktı, geçen sene 35 dolardı. 70 dolara veya 50 dolara, yakın zamanda inemeyecek. Gelirler artmadığı için de harcanabilir gelir rakamı düşecek.
Güldağ: Hepimizin muhatap olduğu sorun da bu değil mi zaten. İnsanlar enflasyon karşısında gelir kaybına uğrayacakları için fakirleşiyor.
Ağaoğlu: Özellikle doğal gaz, petrol ve gıda gibi üretimin temeli olan mallardaki fiyat artışları beraberinde o üretilen malların fiyatlarındaki artışı getiriyor. Ki bazıları eski stokla çalıştığı için belki şu anda hissetmiyor olabiliriz. Ama önümüzdeki dönemde maliyetler işin içine gireceği için yeni enflasyonlar veya artçıları gelecek. O yüzden de bir senede bitti gitti diyebileceğimiz bir enflasyon durumundan söz etmiyoruz. Belki azalarak bu devam edecek ama o dedikleri kadar kalıcı olmasını da ben düşünmüyorum. Başından beri bu tablonun piyasaları sakinleştirmek için söylenen bir masal olduğunu düşünen taraftaydım. Şimdi yavaş yavaş herkesin ayağı suya değmeye başladı galiba.
Güldağ: Bütçelerin belirlendiği bir süreçte olduğumuzu söyledin. Doğru, herkes birbirine soruyor, sizin bütçeniz ne, nasıl bakıyorsunuz diye. Mesela yıl sonu parite tahminin nedir?
Ağaoğlu: Euro/Dolar paritesinde 1,15 seviyeleri önemli. Eğer bu seviye aşağı kırılırsa 1,13’e kadar gidiyor. 1,11 seviyelerini görmüyorum; 1,1250-1,13 bu yılın sonu olur diye düşünüyorum. Ama önümüzdeki yıl tekrar 1,1750 aşılırsa 1,21’lere kadar gider.
Güldağ: Dolar/TL açısından bakarsak…
Ağaoğlu: Dolar/TL tarafı biraz karışık doğrusunu istersen. Bir miktar bu yıldan önden yüklemeli bir kayıp var. Önümüzdeki yıl bu kadar olmayacağını varsayıyorum. Bütçeler açısından kabaca 2022 yıl sonu kapanışı için 10-10,5 arasında bir bant görüyorum. Çok majör politik hatalar yapılmadığı takdirde diye ekleyeyim. Bir diğer varsayımıma göre de bu durum erken seçim ihtimalinin olmadığı bir durum. Erken seçim olduğunda ben kurun yukarıdan çok aşağı yönlü bir risk taşıyacağını düşünüyorum.
“Pompaya yansımayan zam, bütçe açığıyla ödenecek”
Türkiye’de bu hafta içinde ilginç bir gelişme yaşandı. Hem petrol fiyatının 85 dolara gelmesi hem de kurun 9 TL’yi aşması petrol pompa fiyatlarında zammı gerektiriyordu. Fakat devlet dedi ki, bu zammı petrol pompa fiyatlarına yansıtmak istemiyorum, o yüzden de akaryakıt özel tüketim vergisi kısmını sıfırlıyorum.
Güldağ: Ama daha önce de yapıyordu bunu.
Ağaoğlu: Evet, eşel mobilde bunu yapıyordu ama bu sefer sıfırladı. Bu sıfır demek, petrol üreticilerinin ve bu petrol işiyle uğraşanların teorik olarak zam ihtiyaçları ÖTV’den vazgeçmesiyle karşılanmış oluyor. Ama devletin çok ciddi bir vergi kaybı ortaya çıkıyor. Bu sefer de bütçe açığıyla uğraşıyor olacağız, yani biz onu bir şekilde ödeyeceğiz. Bunu niçin söyledim… Bu ve benzeri yönlendirilen ve yönetilen fiyatlardaki olası sorunları şu andan kestirmek zor. Ama benim gördüğüm kadarıyla, şu anda risk priminin fazlasıyla fiyatlandığı ortam, önümüzdeki dönem seçimle birlikte yavaş yavaş kendisini biraz daha güvenilir, öngörülebilir bir ortama bırakacak. O yüzden de bir erken seçim olması durumunda TL’nin değer kazanması ihtimalinin hiç göz ardı edilmemesi, hatta bu ihtimalin de yüksek olduğunu düşünüyorum.
“23,23’ün kırılmasıyla hem gümüş hem altın toparlanır”
Güldağ: Petrol, altın ve gümüşteki hareket ve bundan sonraki fiyatlamalar için ne düşünüyorsun?
Ağaoğlu: Petrol 85 dolara geldi, daha fazla çok zorlayacaklarını düşünmüyorum. Ki doğal gaz fiyatları da benzer şekilde bir dengeye oturmaya başladı. Altın ve gümüş şaşırtıcı bir şekilde neredeyse bütün enflasyon tartışmalarının ortasında değer kaybetti. Garip bir durum. Ya enflasyona inanılmıyor, manipülasyon ve spekülasyon sonucu ortaya çıktı. Ya da evet birileri enflasyona inanacaksa orası da değer kazanacak. Ben şu anda yavaş yavaş dipleri görülmüş toparlanacak gibi bir izlenim ediniyorum. Ama gümüşte 23,23 dolar kırılırsa sonra hem gümüşte hem altında bir toparlanma olur diye söyleyebilirim.