Tarım, İK, siber güvenlik ve gayrimenkulde risklere karşı hızlı aksiyon gerekiyor
3.’sü gerçekleştirilen Dönüşen Liderler Zirvesi'nde, sektörel riskler ele alındı. KariyerNet CEO’su Fatih Uysal, nitelikli iş gücünün sadakatinin azaldığını ve şirketlerin buna odaklanması gerektiğini vurguladı. TÜSEDAD Başkanı Sencer Solakoğlu, tarımda plansızlığın üretim maliyetlerini etkilediğini ve yerel markalaşmanın önemini belirtti. Cisco Türkiye CEO’su Didem Duru, siber güvenlikte veri yönetiminin ve tatbikatların kritik olduğunu ifade etti. Ege Yapı Yönetim Kurulu Başkanı İnanç Kabadayı ise kentsel dönüşümün finansmanının acil bir gereklilik olduğunu vurguladı.
EKONOMİ Gazetesi ev sahipliğinde PwC Türkiye’nin içerik işbirliğinde ve Sabancı Holding Ana Sponsorluğu’nda 3.’sü gerçekleştirilen Dönüşen Liderler Zirvesi, Elite World Grand Sapanca’da, “Makronun Baskısında Mikroyu Yönetmek" temasıyla yapıldı.
Zirvede “Asansör Konuşmaları: Riski Yönetmek” oturumunda konuklar sektörlerindeki riskleri masaya yatırdı. Burada EKONOMİ Gazetesi Bölge Koordinatörü Ömer Faruk Çiftçi, KariyerNet CEO’su Fatih Uysal ile; EKONOMİ Gazetesi Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım, TÜSEDAD Başkanı Sencer Solakoğlu ile; EKONOMİ Yayın Kurulu Başkanı Şeref Oğuz, Cisco Türkiye CEO’su Didem Duru ile; EKONOMİ Yazarı Mete Belovacıklı da Ege Yapı Yönetim Kurulu Başkanı İnanç Kabadayı ile oturumun gündemini ele aldı.
YETENEĞİ YÖNETMEK
“Nitelikli çalışanda sadakat azaldı”
“Riski Yönetmek” isimli asansör konuşmalarının “Yeteneği Yönetmek” başlığındaki toplantısında KariyerNet CEO’su Fatih Uysal’a EKONOMİ Gazetesi Bölge Koordinatörü Ömer Faruk Çiftçi soru yöneltti.
KariyerNet CEO’su Fatih Uysal: Günümüzde makronun baskısında insan kaynağını (İK) yönetmek zor. Özellikle nitelikli insan kaynağına ulaşmak ve elde tutmak eskiye göre çok daha güç. Ancak bunu doğru yöneten şirketler üretkenlik ve kârlılıkta diğer şirketlerle arayı açıyor. Çünkü nitelikli insan kaynağını kaybedince yerine koymak çok zor. Şu anda sektörlerde en çok gördüğümüz iş teklifli alma sayısının artması… Bu aslında nitelikli insan kaynağı havuzunun kısıtlı olmasından kaynaklanıyor. Bir diğer etken de beyin göçü ihracının artması. Ama işler değiştiğinde aynı insan kaynağı havuzunu bulamıyoruz. Araştırmalarımıza göre işe başladıkları an adayların yüzde 41’ı tekrar iş başvurusunda bulunuyor. Bunun en büyük sebebi makro sebepler ve ücret seviyelerinin enflasyonun altında kalması. Sadakatin geçmişe göre özellikle de nitelikli çalışanlarda azaldığını görüyoruz. Dolayısıyla bu dönemde şirket bağlılığını sağlamak çok daha önemli.
GIDA GÜVENLİĞİ
“Çıkış yolumuz Türk mutfağı olur”
Riski Anlamak bölümünde “Gıda Güvenliği” konusunu EKONOMİ Gazetesi Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım sordu TÜSEDAD Başkanı Sencer Solakoğlu cevapladı.
TÜSEDAD Başkanı Sencer Solakoğlu: Makronun baskısında tarımı konuştuğumuzda, mikroyu doğru yönetmeliyiz. Ama biz bunun yönetimini eğitimde en düşük puan almış ziraat mühendisleri ile yapmak zorundayız. Bu durum ülkenin tarımdan ne kadar bihaber olduğunun tablosu... Tarım adeta açık hava kumarhanesi gibi; geçen sene domatesin tonu 5 bin TL’ye satarken, şimdi 1600 TL’ye satıyoruz. Hem de girdiler ve diğer maliyetler artmışken… Bunun düşmesinin sebebi de tamamen plansızlık. O kadar sığ bir piyasa var ki; bir otelin artan talebi bile et fiyatlarını yükseltebiliyor. Bu noktada Türk tarımını kurtaracak en önemli konu yerelde markalaşmak. Tarımda marka olmadığı gibi bir indirim marketler konusu var. Biz markaları kaybedince daha ucuza tüketiyoruz gibi düşünüyoruz ama ucuzu tüketmenin bedeli çok ağır. Türkiye’nin önünde müthiş bir fırsat var. Şöyle ki; dünyada genel anlamda bir sağlık trendi var, daha az işlenmiş gıdaya teveccüh artıyor. Öteki taraftan bunun tam olarak ne olduğu bilinmiyor. Aslında Türk mutfağının genelinde de bu var. Eğer biz rafine Türk mutfağını markalaştırabilsek mesela bir eski Trakya peynirinin tadını alan parmesanı unutacak. Ama bunu deneyimletmeliyiz; Los Angeles’ta da deneyimletmeliyiz.
RİSKLERİ YÖNETMEK
“Şirketlerin siber güvenlik tatbikatı yapması lazım”
EKONOMİ Yayın Kurulu Başkanı Şeref Oğuz da “Riskleri Yönetmek” isimli asansör konuşmasının “Dijitalleşme” kısmında Cisco Türkiye CEO’su Didem Duru ile konuştu.
Cisco Türkiye CEO’su Didem Duru: Dünya genelinde bir günde 800 milyar siber güvenlik olayı çıkıyor. 2023’te 30 binden fazla güvenlik açığı yayınlandı ve bunlar için yama yapılması gerekli. Yama yapılmasının da ortalama süresi 50 gün. Hemen müdahale etmek mümkün değil. Bugüne gelene kadar her şey daha kontrollüydü. Ancak çok fazla değişim oldu. Son 2 yılda herkesin yapay zeka ile bir şey yaptığına şahit oluyoruz. Bunun güvenlik açığına ne kadar yol açtığını bilmiyoruz. Dolayısıyla burada en önemli konu veri. Verisi kuvvetli olan, verisini iyi kullanan kazanacak. Bizim verimize sahip çıkıp onu korumak için nasıl kullanabileceğimize bakmamız lazım. Elimizdeki veriyi kullanarak siber güvenlik tatbikatı yapmamız lazım. Ve buna artık daha fazla para harcamamız lazım. Bilgi teknolojilerini artık sadece bilgi teknolojileri gruplarının problemi olarak görmemek lazım. Gençleri daha donanımlı hale getirmeliyiz. Türkiye burada iyi gidiyor.
DİRENÇLİ KENTLER YARATMAK
“Toplumda kentsel dönüşüm okuryazarlığının gelişmesi şart”
EKONOMİ Yazarı Mete Belovacıklı da Ege Yapı Yönetim Kurulu Başkanı İnanç Kabadayı ile “Dirençli Kentler Yaratmak” konusunu ele aldı.
Ege Yapı Yönetim Kurulu Başkanı İnanç Kabadayı: Türkiye’de deprem konusunda bir kum saati var ve deprem kuşağındaki bazı bölgelerde bu kum saati geriye doğru çalışıyor. Türkiye’nin bütün deprem kuşağındaki illerinin depreme dirençli hale getirmeliyiz. Bu konuda kanun var ancak bu tek başına kamunun üstleneceği bir konu değil. Bu noktada kentsel dönüşümün finansmanı önemli bir unsur. Şehirlerimizin depreme dayanıklı hale getirilmesi vizyonu var, ama ona doğru adım atılması lazım. Türkiye’nin ticaretinin büyük kısmını yüklenen, büyük holdinglerine ev sahipliği yapan İstanbul ve Marmara Bölgesi’nin depreme karşı ciddi şekilde dönüşmesi lazım. Bu konuda hızlı adımlar atılması gerekiyor. Böylece deprem geldiği gün insanımız hazır olmalı. Bunu hiç beceremiyor değiliz; ama toplumda kentsel dönüşüm okuryazarlığının gelişmesi şart. Vatandaş daha da bilinçlenmeli, çünkü kentsel dönüşüm sadece bir metrekare sorunu değil. Her gelir kesiminde bu konuda direncin yüksek olduğunu görüyoruz. Büyük şehirler inanılmaz sıkıştı, kontrolsüz üretim var. Yapı Denetim Kanunu aslında gayrimenkul sistemini büyük çoğunlukla kontrol altına aldı. Ama mevcut yapı stoku çok geride, bunun dönüşmesi lazım.