Ankara, fuar alanına 1 yıl içinde kavuşacak

DÜNYA gazetesi Ankara Temsilciliği’nin yeni ofisini ziyaret eden ATO Başkanı Gürsel Baran, başkentin yıllardır fuar alanını beklediğine vurgu yaptı. 1 yıl içinde fuar alanına kavuşacaklarını belirten Baran, “İnşaatın bir an önce bitirilmesi ve alanın uluslararası etkinliklerin sık yapıldığı bir yere getirilmesi lazım” dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Ankara, fuar alanına 1 yıl içinde kavuşacak

Maruf BUZCUGİL, Hüseyin GÖKÇE / ANKARA

Ankara Ticaret Odası(ATO) Başkanı Gürsel Baran, Türkiye’nin Avrupa’ya hizmet eden bir ülke değil, Avrupa’dan para kazanan bir ülke olması gerektiğini söyledi. İş dünyasının belirsizlikler sebebiyle önünü göremediğini dile getiren Baran, seçim sonrasında herkesin elini taşın altına koyacağı bir ekonomi programına ihtiyaç olduğunu bildirdi. Ankara Temsilciliğimizin yeni ofisini ziyaret eden Gürsel Baran, Ankara’nın yıllardır beklediği fuar alanına 1 yıl içinde kavuşacağını kaydederken, yapımına başlanan yeni stadın da 2 yıl içinde tamamlanacağı bilgisini verdi.

“Ankara, başkent muamelesi görmedi”

● Başkentin en çok üyeye sahip bir meslek örgütü olarak ve potansiyelini de göz önünde bulundurarak, Ankara’nın gerçek ekonomi potansiyelini yansıtabildiğini düşünüyor musunuz?

Ankara 85 milyonluk ülkenin başkenti ama başkent muamelesi görmedi. Yani Başkentin olması gereken yerde değil Ankara. İhmal edilmiş bir şehir olarak görüyorum. Sayın Cumhurbaşkanı ve bakanlarımız Ankara’ya büyük destek veriyorlar. Ankara milletvekillerimizi de göreve çağırıyorum. Birinci öncelikli görevlerinin Ankara olması gerektiğini düşünüyorum. Bakın İstanbul’da havaalanına şehir merkezinden metro yapıldı, hepimiz gururlandık. Ankara’da ise yıllardan beri söylüyorum, şehir merkezinden havaalanına metromuz yok. Bu o kadar büyük eksiklik ki süratle yapılması gerekir. Bugüne kadar çok kez konuşuldu. Ancak bir ilerleme kaydedilemedi. Ankara’da güzel gelişmeler de oluyor. Örneğin aşağı yukarı 2 ay önce Sayın Cumhurbaşkanı 19 Mayıs Stadının yerine yapılacak yeni stadla ilgili müjdeyi verdi. Projesi tamamlandı, ihale süreci bitti ve 24 aylık süre başladı. Ben futbolu çok önemsiyorum çünkü ülkelere ve şehirlere çok şey katıyor. Örneğin, Şampiyonlar Ligi veya UEFA finalinin Ankara’da oynanmasını çok istiyorum. Hem ülkemiz hem şehrimiz çok şey kazanır. Bakın yaklaşık 29 yıldır Ankara’da bir milli maç oynanmadı, ben bunu çok büyük eksiklik olarak görüyorum.

● Yıllardır çözülemeyen bir sorun da fuar alanı olarak dile getiriliyor, bu konudaki son gelişmeler nelerdir?

Doğru, Ankara uzun süredir yeni fuar alanını bekliyor. Bu sorunun da kısa sürede çözüleceğini düşünüyorum. İnşaatla ilgili bazı sıkıntılar var, bunlar çözülünce 1 yıl içinde fuar alanımıza kavuşacağız. Fuarlar da şehirler için çok önemlidir. Ben işim gereği dünyanın bir çok yerinde fuara gittim. Bu işi en iyi yapan ülkelerden birisi Almanya. Örneğin Köln’de düzenlenecek herhangi bir fuara katılabilmek için 5-6 ay önceden bilet almazsanız uçakta, otelde yer bulmak mümkün değil. Yemek yiyecek yerlere randevusuz giremezsiniz, taksi bulamazsınız. Yani kısacası fuar döneminde şehirler başka bir şehre dönüşüyor. Bugün Almanya’nın sanayisinden başka bir şeyi yok, turizm sıfıra yakın ama fuar kaynaklı ülkeye inanılmaz gelir sağlanıyor. Bunu bir an önce bitirip uluslararası etkinliklerin sık yapıldığı bir yere getirilmesi lazım. Fuar merkezinde; Ankara Büyükşehir Belediyesi, TOBB, ASO, ATO, ATB, Akyurt Belediyesi gibi kurumların ortaklığı var.

● Aynı zamanda TOBB Ticaret Odaları Konsey Başkanı olarak gelinen noktada, ticaretle uğraşan insanların durumuna ilişkin tespitlerinizi paylaşabilir misiniz?

Zor bir coğrafyada, maliyetli bir coğrafyada ticaret de zordur. En önemli sıkıntı yarınla ilgili hesap yapamamaktır. Belirsizlik ortamını aştığımızda farklı yerlere geleceğiz. Pandemi süreci, bizim insanımızın ticarete bakışıyla, Avrupalı Amerikalının ticarete bakışı arasındaki farkı bize gösterdi. Türkiye bir anda maske, koruyucu üreten ülke oldu. Yani bizim insanımız, ortama göre çok hızlı hareket kabiliyetine ve üretim esnekliğine sahip. Avrupa’da birçok ülkede öğlen saat 12:00’de gittiğinizde alışveriş yapamazsınız. Örneğin Yunanistan’da saat 12-16 arasında siesta var. Bakın bugün birisi benden bir şey isteyecek, 10 teneke boya ihtiyacım var dese ben gider gece 23:00’da dükkanı açarım.

“Savunma sanayiinin performansını diğer sektörlere de yaymalıyız”

Daha önce de defalarca söyledik, Türkiye rahatlıkla bu coğrafyanın tedarik, üretim merkezi olabilir. En önemli eksikliklerimizden birisi de ihracatın çok iyi seviyede olmasına rağmen, cari açık üretiyor olmamızdır. Bunun kaynağı enerji olmakla birlikte, aslında biz bu kadar ihracatı katma değerli yapabilirsek, markalı yapabilirsek, rahatlıkla cari fazla veren bir yapıya kavuşuruz. Bana göre Türkiye’nin Avrupa’ya hizmet eden değil, Avrupa’dan para kazanan ülke olması gerekir. Eğer katma değerli üretimi yapabilirsek, hem işin kârlı kısmını da biz yürütmüş oluruz. Savunma sanayi sektörünün ihracata ve ihracat birim fiyatına büyük katkısı var ama bunu başka sektörlere de yaymalıyız. Örneğin Ankara sadece savunma sanayiyle değil, tekstil ve sağlık turizmi alanında da önemli potansiyele sahip bir şehir.

● Ankara’da kamu ile özel sektör arasında önemli bir birliktelik dikkat çekiyor. Bu süreci biraz anlatabilir misiniz?

Ankara’da gerçekten güzel bir birliktelik ortamını yakaladık. Ankara Valimiz, Büyükşehir Belediyesi, Cumhurbaşkanı Yardımcımız da büyük destek veriyor. Bütün oda ve borsalarımız Ankara için birlikte hareket ediyoruz, önemli bir konsensüs oluşturduk. Yeni dönemde önceliğimiz Ankara ve Türkiye’nin ekonomisi olacak.

● Daha önce enflasyon muhasebesine yönelik ısrarcı açıklamalarınız olmuştu….

Evet, hâlen enflasyon muhasebesine şiddetle ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Sayın Nureddin Nebati ilk bakan olduğunda İstanbul’da Dolmabahçe’de görüşlerimizi sorduğunda, benim tek söylediğim konu enflasyon muhasebesiydi. Yaklaşık 3 ay önce yine bir ziyarete gittiğimizde de enflasyon muhasebesi konusunu ilettik. Bu konunun çok önemli olduğunun herkes farkında. Bu konuda önemli bir gelişme bekliyorum. Çıkmadığında kayıt dışı dahil birçok sonuçları ortaya çıkıyor. Bunun dışında enflasyon karşısında sermayemiz eriyor, hak etmediğimiz sıkıntıyla karşı karşıyayız. Enflasyon muhasebesi bu anlamda birinci önceliğimiz olmalı.

● Finansmana erişim noktasında sıkıntı yaşıyor musunuz?

Faiz, enflasyon oranlarında sıkıntı var. Kamu bankaları pandemi sürecinde önemli bir görev üstlendi. Özel bankalar o kadar yanımızda olmadı ama kamu bankaları zorlu sürecin atlatılmasıyla ilgili büyük görev üstlendiler. Şimdi finansmana ulaşmakla ilgili bazı sıkıntılar yaşanıyor. Cumhurbaşkanımızın açıklaması vardı, özellikle yatırımla ilgili destek verilmesi noktasında talimat vermişti. Gerçi kredi kullananlardan kaynaklı sıkıntılar da oldu. Yani, paraya ihtiyacı olmayanlar uygun şartlarda aldıkları krediyi işiyle ilgili olmayan alanlara yatırdılar. Özellikle yatırımla ilgili kamu bankalarının destekleri devam edecek. Önümüzdeki seçimden sonra herkesin elini taşın altına koyacağı bir ekonomik programa ihtiyaç var. Biz çok farklı bir ülkeyiz, birtakım eksikliklerimizi, aksaklıklarımızı, sıkıntılarımız sistem oturduğunda önünde kimse duramaz, önümüz çok açık.

● Yine sizin daha önce gündeme taşıdığınız, kamunun yerli malı tercihiyle ilgili konuda, gelinen noktayı yeterli görüyor musunuz?

Çok zor bir süreçten geçiyoruz ve buradan çıkış için de toplumun tüm kesimlerinin özel çaba harcaması gerekiyor. Ayağımızı yorganımıza göre uzatmamız lazım. Kamuda yerli malıyla ilgili hassasiyet oluşturmamız lazım, bu konuda sıkıntılarımız var. Kamu kurumları, eğer ülkemizde varsa öncelikle burada yapılan üretimi tercih etmeli.

“Avrupa, enerji sorunu nedeniyle kömüre geri dönüyor”

● Ev sahipliği yaptığınız Eko İklim Zirvesi’nde öngördüğünüz sonuçlara ulaşabildiniz mi?

Bizden sonraki nesillere temiz dünya bırakmamız lazım. Bugünden baktığımızda onları zor günler bekliyor. Elimizden gelen her adımı atmamız gerekiyor. Eko İklim Zirvesi de bu konuda atılan önemli bir adım olarak değerlendiriyorum. Bu konuda toplumun her katmanında önemli bir farkındalık yarattığımızı düşünüyorum. Bunun devamı da gelecek, yani geleneksel hale dönüştürmek istiyoruz. Paris İklim Anlaşmasını ülkemiz imzaladı, 2053’te karbon nötr hedefimiz var. Bugünden o sürece giden yolda hangi yıl neler yapılması lazım, hangi adımlar atılacak ona bakmamız lazım. Ancak gelinen noktada, savaş iklimi ve buna bağlı olarak enerjiyle ilgili yaşanan sorunların, Avrupa ülkelerinde, iklim değişikliği alanında alınan kararlara uymama gibi sıkıntıya yol açtığını görüyoruz. Artık kömüre geri dönüyorlar.

Ekonomi
Bu konularda ilginizi çekebilir