ANALİZ: Büyümenin inişli çıkışlı yolları
DÜNYA Gazetesi Araştırma Müdürü Bader Arslan, Türkiye'nin üçüncü çeyrek büyüme performansını ve yılın geri kalanına ilişkin öngörüleri analiz etti.
Bir ülke ekonomisi için, büyümenin arzu edilen üç özelliği vardır:
1-İstikrarlı, yani kesintisiz büyüme.
2-Düşük volatilite, yani büyüme hızının çeyrekten çeyreğe fazla değişmemesi.
3-Enflasyon ve cari açık yaratmayacak kadar hızlı büyüme.
Bunları gerçekleştirebilmek içinse bu yönde bir irade, yapısal reformlar, mümkün olduğu kadar az değişen mevzuat ve başka birtakım şartlar gerekiyor.
Ülke olarak geride bıraktığımız dönemde, sadece yüksek büyüme hızları ile değil kesintisiz büyüme dönemleri ile de övünmeye başlamıştık. Türkiye ekonomisi 2002-2008 arasında 26 çeyrek, 2009-2015 arasında 27 çeyrek kesintisiz büyümüştü.
Ancak bu periyodlar giderek kısaldı. 2016-2018 döneminde 8 çeyrek büyüdükten sonra ekonomimiz daraldı. 2019-2020 döneminde 3 çeyrek kesintisiz büyüyebildik. Ardından COVID-19 geldi ve 2020’nin ikinci çeyreğinde ekonomi yüzde 9,9 küçüldü.
Bu sert ve beklenmedik daralmayı hafifletmek ve süreci çabuk atlatmak için kısa çalışma ödeneği, işten çıkarma yasakları, borç öteleme, faizlerde indirim, aktif rasyosu uygulaması ile bankaların daha fazla kredi vermeye yönlendirilmesi, konut kredilerinde vadenin uzatılması ve peşinat oranının düşürülmesi gibi birçok adım atıldı.
Bu önlemler, uygulamaya girdikleri ikinci çeyrekte ekonominin daha fazla daralmasını önledikleri gibi üçüncü çeyrekte de hızla toparlanmasını sağladılar.
Bakalım neler olmuş…
Üçüncü çeyrek veriler ne anlatıyor?
Bugün TÜİK tarafından açıklanan verilere göre üçüncü çeyrekte GSYH yüzde 6,7 büyüdü.
Harcamalar açısından bakıldığında,
Tüketim harcamaları yüzde 9,2 büyüdü
Yatırım harcamaları yüzde 22,5 büyüdü
Kamu harcamaları yüzde 1,1 büyüdü
İhracat yüzde 22,4 daraldı, ithalat yüzde 15,8 büyüdü.
Üretim açısından bakıldığında,
Tarım sektörü yüzde 6,2
Sanayi sektörü yüzde 8
İnşaat sektörü yüzde 6,4
Hizmetler sektörü yüzde 0,8 büyüdü.
Tam 8 çeyrektir (iki yıldır) kesintisiz daralan inşaat sektörü bugünkü verilere göre son çeyrekte yüzde 6,4 büyüdü.
4 ana sektörün yakın dönem büyüme performansı
Diğer ülkeler ne durumda?
Önde gelen bazı ülkelerin üçüncü çeyrek büyüme hızlarını aşağıdaki tabloda görebilirsiniz. Biz Türkiye’de büyümeyi önceki yılın aynı çeyreğine göre açıklıyoruz. Ama diğer ülkelerin hemen hepsi önceki yılın aynı çeyreğine göre değil, bir önceki çeyreğe göre büyüme açıklar. Bu durumda bizim veri ile diğer ülkeleri kıyaslamak doğru olmaz. Ben sizin için onların verilerini, bizim verilere uyumla versiyona çevirdim.
Göreceğiniz üzere 2. çeyrekteki sert daralmanın üzerine, Çin dışındaki ülkeler, üçüncü çeyrekte de daralmaya devam ediyor. Yani, Türkiye pek çok ülkeden daha iyi bir performans gösterdi diyebiliriz. Ama sadece büyüme hızına bakarak yorum yapmak yanıltıcı olur çünkü bu ülkelerden daha iyi bir büyüme hızımız olmasına rağmen, bunu bozulan bazı göstergeler pahasına elde ettiğimizi unutmamak gerekir.
Bundan sonra ne olacak?
Büyüme ilk çeyrekte yüzde 4,5, ikinci çeyrekte (eksi) yüzde 9,9 olmuştu. Böylece ilk 9 ayda ekonomimiz 2019’un ilk 9 ayına göre yüzde 0,5 büyümüş oldu. Yılı pozitif büyüme ile kapatabilmemiz için son çeyrekte büyümenin en az (eksi) yüzde 1,3 olması gerekiyor. Yüzde 1 büyümeye ulaşmamız için ise son çeyrekte büyümenin yüzde 2,3 olması gerekiyor.
31 Ağustos sabahı, ikinci çeyrek büyümesini konu alan yazımın son bölümü şöyle bitiyormuş:
“Ancak sadece 2020’yi nasıl tamamlayacağımız açısından değil; aynı zamanda 2021’de neler yapabileceğimizi göstermesi açısından, asıl önemli olan yılın son çeyreğindeki büyümemiz olacak. 4.çeyrekteki görünümümüzü belirleyecek üç kritik nokta var:
· COVID-19 sonrası hızla büyüyen ve Ağustos’ta yine hızla yavaşlamaya başlayan kredilerde seyir ne olacak?
· Artan gümrük vergilerine rağmen gerilemeyen ithalat, son çeyrekte düşecek mi?
· Kimse ummasa da, covid-19’un tekrar şiddetlenmesi ve sosyal hayat ile iş dünyasına yönelik kısıtlamaların yeniden gündeme gelmesi ihtimalinde ekonomi ne tepki verecek?”
İlk maddede belirtilen “krediler” öyle büyüdü ki; normale dönmesi için uzun zaman beklememiz gerekti. Kredi büyüme hızındaki yavaşlama, tüketimin 4. çeyrekte yavaşlamasına neden olacak. Bu süreç 2021’in ilk aylarında da etkisini sürdürecek
Gümrük vergilerindeki artış maalesef ithalatı dizginleyemedi. Daha yüksek vergilere rağmen ithalat çift haneli büyümeyi sürdürdü. 4. çeyrekte bunun devam ettiğini görüyoruz.
Dahası, son maddede belirtildiği gibi, COVID-19 salgını yeniden hızlandı. Hatta salgının en şiddetli, en ciddi günlerini yaşıyoruz. Ancak salgının psikolojik dip noktası ilkbaharda yaşandığı için tüketim üzerinde ciddi bir etkisi olmasını beklememek gerekir. Alınan son tedbirler yiyecek-içecek, konaklama ve taşımacılık sektörlerinde aktiviteyi olumsuz etkileyecektir ama bunlar da ilkbaharda yaşadığımızdan bir parça daha ılımlı olacaktır.
Biz iyi tarafından bakalım.
Artık daha öngörülebilir ve gerçeklere uygun adımlar atan bir Merkez Bankası var. Sadece politika faizi değil, tüm politikalarda ve son olarak zorunlu karşılıklarda sadeleşme yolunu tercih eden banka, zamanla piyasayı yönlendiren ve güven veren bir kimliğe bürünüyor.
Bankalar tarafında aktif rasyosu uygulamasının sona erecek olması hem sektörü, hem makro dengeleri olumlu etkileyecek başka bir faktör.
Son haftalarda dile getirilmeye başlanan reform paketleri de gelecek için umut verici
Tüm bunların ışığı altında, ani duruş olasılığını ve istenmeyen muhtemel riskleri asgari düzeye çekerek, dördüncü çeyrekte OVP’de öngörülenden daha düşük ve daha temkinli bir performans göreceğiz. 2021’e de bu çerçevede bir başlangıç yapacağız.