3 yıllık fırtınayı iyi yönettik bu yıla umutla bakıyoruz
Ekonomideki belirsizlikler nedeniyle sigorta sektörünün son 3 yılı ‘öngörülemez’ bir şekilde geride bıraktığını ve toplam gelirinin yarısından fazlasını kaybettiğini dile getiren TSB Başkanı Uğur Gülen, 2024’ün daha öngörülebilir olduğunu, enflasyon ve dövizde dramatik artışlar beklemediklerini söyledi.
Selçuk ALTUN
Ekonomi yönetiminin Orta Vadeli Plan ile uyumlu bir şekilde hareket ettiğini belirten Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Başkanı Uğur Gülen, 2024’ün daha öngörülebilir olduğunu söyledi. Son 3 yıldır yaşanan belirsizliğe rağmen sigortacılığın başarılı bir dönem geçirdiğini vurgulayan Gülen, sektörün potansiyelinin çok altında kaldığının altını çizdi.
Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Başkanı Uğur Gülen ve Yönetim Kurulu, birliğin genel merkezinde sigorta basını ile buluşarak sektörün 2023 performansını değerlendirdi ve 2024’e dair beklentilerini paylaştı. Sektörün 2021 yılından bu yana kusursuz bir fırtına yaşadığını ifade eden Başkan Gülen, “2021 Kasım ayından bu güne, öngörülebilir bir gelecek içinden geçmedik. Gelecekte enflasyonun ve kurun ne olacağı konusunda en ufak bir fikrimizin olmadığı bir dönemdi. Sigorta sektörü, paradan para kazanan bir sektördü. Yani mali gelirlerle ayakta dururdu. Bu zaman dilimi içerisinde sektör hem sigortacılık gelirini hem de mali gelirini kaybetti. Bir anda toplam gelirin yüzde 50’sinden mahrum kaldık. Üstüne Kahramanmaraş Depremi ve artan reasürans maliyetleri geldi. Bu 3 yılı çok zor ve heyecanlı geçirdik. Bu kargaşaya rağmen sektörümüz iyi bir refleks gösterdi, işini iyi yönetti ve büyümesini sürdürdü” dedi.
"Seçimden sonra dramatik artışlar beklemiyoruz"
“Bir önceki yıl, seçimden sonra dövizin nereye gideceğini, asgari ücrete ara zam olacak mı, olmayacak mı bilmiyorduk. Ama var olacağını düşünüyorduk” ifadelerini kullanan Gülen, yerel seçim ve sonrası için beklentileri şu şekilde aktardı: “Bu yılki seçimden sonra düşüncemiz, bu tip dramatik artışların bizi beklemediği yönünde. Orta Vadeli Plan ile uyumlu giden bir ekonomi yönetimi var. Şu anda öngördüğümüz, tabii mesleğimiz ile ilgili bazı emniyet marjları koymamız lazım. Mesela geçen sene emniyet marjı 1 ila 50 arasında değişirken, şimdi emniyet marjını 1 ila 15’e kadar çektik, normalleştirdik diyebilirim.
Biz öngörülebilirlik derken aslında şunu anlatmak istiyoruz: Bazen, ‘enflasyon düşme eğilimine girmedi ki’ şeklinde geri dönüşler alıyoruz. Enflasyonun istenen seviyede düşmeyeceğinin öngörülmesi bile önemlidir. Bu nedenle öngörülebilirlik açısından daha iyi bir noktadayız diyoruz. O zaman da fiyatlamanızı, ileriye dönük karşılıklarınızı, iş modelinizi daha iyi yönetebiliyorsunuz. Bu açıdan daha iyi olduğumuzu rahatlıkla söyleyebiliyoruz.”
Sigortacılığın, bankacılıktan sonra, ülkemiz finansal sistemine en fazla katkıyı sağlayan 2. sektör olduğunu belirten Başkan Gülen, “Sektörün doğrudan ve dolaylı istihdamı yaklaşık 200 bin kişi. Kurumlar vergisi ve dolaylı vergiler göz önüne alındığında devletimize yılda 48 milyar lira fayda sağlıyoruz. Yine sektör olarak sağladığımız teminat, Gayrisafi Millî Hasıla’nın 30 katını buluyor. Öte yandan sigorta ve emeklik fonları, spekülatif hareketlerden uzak nitelikte olduklarından ekonomide stabilizatör etkisi yapıyorlar” şeklinde konuştu. Bu katkıyı büyütmek ve yüzde 5 olan sistem içindeki paylarını katlamak için çalıştıklarının altını çizen Gülen, dünyanın en büyük 20 ekonomisi arasındaki Türkiye’nin sigorta sektörünün bu doğrultuda gelişerek, bulunduğu 38. sıradan çok daha iyi yerlere gelmesi gerektiğini vurguladı. Gülen, “Sigorta ve emeklilik sektörünün büyümesi sayesinde Türkiye de büyüyecek” diye konuştu.
“MARMARA’DA ÖNGÖRÜLEN HASARIN YÜZDE 10’U SİGORTALI”
Sektörün sağladığı ve sağlayabileceği katkıların daha iyi anlaşılması için Kahramanmaraş depremlerinin doğru analiz edilmesi gerektiğinin altını çizen TSB Başkanı Gülen, sektörün hızlı aksiyon alarak hasar ödemelerinde çok başarılı bir sınav verdiğini ifade etti. Gülen, şöyle devam etti: “Kahramanmaraş depremleri için devletin bütçesinden ayrılan pay 105 milyar dolar. Sektörümüz bunun 5 milyar dolarlık kısmını üstlenmiş durumda. Sigortalanma bilincimiz ve sigortalı varlıklarımız daha yüksek olsaydı, sektör olarak devletimizin üzerinden bu yükü alabilirdik. Bu da vatandaşlarımıza daha fazla yatırım, istihdam ve olanak olarak geri dönerdi. Burada bizi en çok üzen hususlardan biri sigortalanma davranışının ‘risk gerçekleştikten’ sonra ortaya çıkması, ardından ise sürdürülememesi. 6 Şubat depremleri ile sigortalanma talebinde çok hızlı bir artış olsa da bu durum 2 ay sonra sönümlenerek geçen yılın aynı döneminin bile altında kaldı. Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunu, ayrıca iklim krizi nedeniyle dünyanın pek çok ülkesi gibi yeni afet riskleriyle karşı karşıya olduğunu hiç unutmamalıyız.” Bu bağlamda olası Marmara depremi için öngörülen hasarın 325 milyar dolar olduğunu belirten Gülen, bunun yalnızca yaklaşık yüzde 10’unun sigortalı olduğunu hatırlattı. Sektörün ödediği ve üstlendiği tazminatlarla yalnızca 2023 yılında ‘günde 260 bin kişinin’ hayatına dokunduğunu ve günlük 1,2 milyar TL gibi bir tutarı ekonomiye döndürdüğünü ifade eden Gülen, “Farkındalığı ve buna bağlı olarak sigortalanma oranlarını artırarak çok daha iyi sonuçlar almamız, ülkemizin ve vatandaşlarımızın geleceğini korumamız mümkün” dedi.