24 Ocak kararları Türkiye ekonomisini nasıl değiştirdi?

45 yıl önce 1980 yılında hayata geçirilen "24 Ocak" kararları hala ekonomide önemli bir dönüm noktası olurken, Prof. Erdal Türkkan’ın “önemli bir değişim yaşandığını söylediği" kararların etkileri halen görülebiliyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
24 Ocak kararları Türkiye ekonomisini nasıl değiştirdi?

24 Ocak 1980, Türkiye’nin “24 Ocak Kararları” olarak ekonomi tarihinde anılan önemli günlerden biri oldu.

Süleyman Demirel, Milliyetçi Cephe olarak adlandırılan 43. Hükümetin Başbakanı olarak Başbakanlık müsteşarlığında görev yapan Turgut Özal’a talimat verdi ve “İstikrar Kararları” Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD) destekleriyle kısa sürede hazırlanarak açıklandı.

Programın hazırlanışında yer alan Özal da 1983-1989 yıllarında Başbakanlık yapacak ve yardımcılarından Kaya Erdem, bu kararlarda IMF'in 500 milyon dolar (yaklaşık 17,8 milyar Türk Lirası) dış kaynak aktardığını, OECD'nin de fon taahhüdünde bulunduğunu sonraki dönemlerde teyit edecekti.

IMF’nin tavsiyelerine yer verildi

Euronews’ten Ramazan Dengiz’in aktardığına göre, The Journal of Academic Social Science dergisinde yayınlanan Birkan Erkek imzalı "24 Ocak Kararları ve 12 Eylül Darbesindeki Rolü" başlıklı makalede, Özal'ın IMF ve Dünya Bankası gibi kurum ve kuruluşların tavsiyelerine yer verdiği belirtiliyor.

“İstikrar Kararları” olarak geçen daha geniş olarak “24 Ocak Kararları” olarak adlandırılan düzenlemede, ekonomik istikrarsızlığın giderilmesi, üretimin azalması ve karaborsacılığın oluşmasındaki nedenlerin ortadan kaldırılması, kamu harcamalarının sınırlandırılması, ücretlerin düşürülmesi, serbest döviz kuruna geçilmesi amaçları bulunuyordu.

Kararların ardından yıllar içinde şu gelişmeler oldu:

-            Türk Lirası'nda yüzde 32,7'lik devalüasyon yapılarak günlük kur uygulaması benimsendi.

-            Devletin ekonomideki payında kısıtlamaya gidildi.

-            Gübre, enerji ve ulaşım dışında sübvansiyonlar kaldırıldı.

-            Dış ticaret serbestleştirildi.

-            Yabancı sermaye yatırımları teşvik edildi.

-            Kâr transferlerine kolaylık sağlandı.

-            Yurt dışı müteahhitlik hizmetleri desteklendi.

“Dış ödeme krizi yaşanıyordu”

Kararlarla Türkiye’de 1980 öncesi dönemde uygulanan 'ithal ikameci' büyüme stratejisi terk edilirken, üretim, büyük ölçüde iç tüketim için yapılacak ve sermaye birikimi bu yolla sağlanacaktı.

Ülkeye döviz girmesi amacıyla ihracata dayalı büyüme modelinin benimsenmesiyle ithal ikameci büyüme stratejisi de rafa kalktı.

Prof. Erdal Türkkan, 24 Ocak kararlarına giden süreçte dünyada üç önemli ekonomik değişimin yaşandığını vurgulayarak şunları söyledi:

"1973'teki petrol kriziyle enerji ücretlerinde önemli artışlar yaşandı ve ihracat gelirleri, sadece petrol ithalatını karşılayamaz hale geldi. Ekonomide küreselleşme süreci hız kazandı ve Doğu Avrupa ülkeleri 'ciddi' büyüme sorunlarıyla yüzleşti."

Türkkan'a göre, Türkiye, "dış ödeme krizi" yaşıyor, "piyasalarda mal yokluğu" görülüyor, enflasyon "hızla yükseliyor", iş gücü piyasasındaki sorunların ardı arkası kesilmiyordu. Bakkalların, fırınların önündeki "insan kuyrukları" beyaz perdeye taşınmıştı.

Bu sebeple Türkkan, "İthal ikameci anlayışa dayalı sanayi yapısından, dışa dönük rekabetçi sanayi yapısına geçişin hedeflendiğini" söylüyor.

12 Eylül’ün ekonomi ile bağlantısı var mıydı?

Türk Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Kenan Evren, 12 Eylül 1980'de, yönetime el koyduklarını açıkladı.

13 Eylül 1980 tarihli gazete manşetlerinde, bütün yurtta "sıkıyönetim" ilan edildiği, saat 05:00'ten itibaren "sokağa çıkma yasağının" başladığı yazılıydı. Türkiye'de yeni bir askeri yönetim kurulmuştu.

Dönemin birçok gazetecisi ve uzmanı, 12 Eylül'ün, 24 Ocak kararlarının "rahat uygulanabilmesi için" yapıldığını iddia etti. Ekonomideki radikal değişikliklerin askerin yönetime el koymasıyla gerçekleşebileceğini öne sürdüler.

Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) üçüncü genel başkanı Bülent Ecevit, 24 Ocak kararlarına, “Şimdi izlenmekte olan ekonomik ve sosyal politikalar bir dikta rejimine oturmadan uygulanamaz” yorumunu yapmıştı.

1980'den 1982'ye kadar Devlet Başkanı, 1983'ten 1989'a kadar Cumhurbaşkanı olarak görev yapan Kenan Evren, askerin anarşiyi bitirebilmek için yönetime el koyduğunu ve kararların askeri yönetim sayesinde uygulanabildiğini söyledi:

“Eğer 24 Ocak kararlarının arkasından 12 Eylül dönemi gelmemiş olsaydı, o tedbirlerin fiyasko ile sonuçlanacağından hiç şüphem yoktu. Böyle sıkı bir askeri rejim sayesinde o tedbirler meyvesini vermiştir.”

Ekonomi