2003’ten bu yana gelen yabancı sermaye 222.5 milyar dolar
YASED tarafından düzenlenen Uluslararası Yatırım Zirvesinin “Türkiye’nin UDY Perspektifi ve Stratejileri” paneline katılan Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, "Türkiye’de doğrudan yabancı yatırımların artmasını çok önemsediklerini belirtti. Pekcan, 2003-2020 arasında gelen doğrudan yabancı sermayenin 222,5 milyar dolar olduğu bilgisini verdi.
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, yabancı yatırımların artmasını çok önemsediklerini belirterek, bu alanda çalışmaların sürdüğünü bildirdi. Pekcan, sadece merkez değil Türkiye’nin 81 ilinin de yabancı yatırımcı için potansiyel yatırım alanı olduğunu bildirdi.
YASED tarafından düzenlenen Uluslararası Yatırım Zirvesinde, “Türkiye’nin UDY Perspektifi ve Stratejileri” paneline katılan Bakan Pekcan, 2003-2020 arasında gelen doğrudan yabancı sermayenin 222,5 milyar dolar olduğu bilgisini verdi.
Panelde YASED Başkanı Ayşem Sargın’ın sorularını cevaplandıran Ruhsar Pekcan, YASED ile Ticaret Bakanlığı’nın İstişare Kurulu’nda sürekli bir araya geldiğini bildirdi. Toplantılarda özellikle pandemi dönemindeki sorunların konuşulduğunun altını çizen Pekcan, küresel değer zincirlerindeki değişim ve dönüşümde Türkiye’nin nasıl görev alabileceği konusunu değerlendirdiklerini belirtti.
Türkiye’nin doğrudan yabancı yatırımcılar için bir cazibe merkezi olduğunu ve bunun artmasını çok önemsediklerini vurgulayan Pekcan, “Doğrudan yabancı yatırımlar 1984- 2002 döneminde 14,6 milyar dolarken, 2003-2020 arasında 222,5 milyar dolar olduğunu görüyoruz” dedi.
Türkiye’nin Dünya Ticaret Örgütü’nün yatırımın kolaylaştırılması çalışma grubunda yer aldığını söyleyen Bakan Pekcan, “Burada da yatırımcının hukuki öngörülebilirliği, şeffaflığı ve kamu hizmetlerine kolay ulaşımı anlamında yapılacak çalışmalarda aktif olarak yer alıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın da altını çizdikleri üzere yatırım ortamının iyileştirilmesine özen ve önem gösteriyoruz” ifadelerini kullandı.
Pekcan Türkiye’nin yabancı yatırımcılar için çekim merkezi özelliklerini şöyle sıraladı:
“Dinamik, gelişmekte olan ekonomisi, eğitimli, genç nüfusu, tüketim merkezlerine yakınlığı, enerji koridorları üzerinde olması, dijital dönüşüme hazır altyapısı, AB kalitesindeki üretim, tedarik yapısı”
Bu dönemde çatı kuruluş olan YASED’den de aktif rol oynamasını beklediklerini ifade eden Ruhsar Pekcan, gümrüklerdeki çalışmalar, Sanal Ticaret Akademisi ve kolay ihracat platformu çalışmalarının dijital dönüşüme verdikleri önemi gösterdiğini kaydetti.
Pekcan, “Bakanlık olarak biz ihracata hazırlık aşamasından pazar araştırma aşamasına, pazara giriş-markalaşma ve küresel tedarik zincirleri desteğinden, tasarım desteğine kadar katma değeri yüksek ürün ihracatına yönelik ihracatçılarımızı desteklemeyi hedefliyoruz.” şeklinde konuştu.
81 ilde İhracata İlk Adım Projesi başlattıklarını hatırlatan Pekcan, “70 ilde yaptığımız çalışma 11 bin 444 firmamızın potansiyel olarak ihracatçı olabileceği halde, olmadığını ortaya koydu. Bu da 81 ilimizin uluslararası doğrudan yatırımcı için esasında potansiyel yatırım alanı olduğunu gösteriyor. Yani sadece belli merkezlerde değil, tüm ülke genelinde böyle bir üretim, yatırım ve ihracat potansiyeli var. Biz önümüzdeki dönemde bu yaptığımız çalışmalarla tüm bu firmalarımıza bire bir mentorluk desteği vereceğiz. Beş pilot il belirledik ve bu projeyi geliştirmeye devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Pekcan, İhtisas Serbest Bölgelerini teknoloji ağırlıklı yatırım ve ihracat üssü olarak planladıklarını, buralara istihdam desteği, kira, faiz ve kar kaybı desteği hatta bilişim gibi teknoloji odaklı sektörlerde de sosyal güvenlik prim desteği gibi destekler öngördüklerini söyledi.
“Yeşil Mutabakat çalışma grubunda özel sektör de var”
AB’nin Yeşil Mutabakat belgesini yayınlamasının ardından bir çalışma grubu oluşturduklarını dile getiren Pekcan, ilgili bakanlıkların yanı sıra özel sektörün de bu grupta yer aldığını vurguladı. Pekcan ayrıca, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi, Brexit ve sonrası atılacak adımlarla ilgili de İstişare Kurulu’nda STK’lara görev dağılımı yaptıklarını kaydetti.
Pekcan bu alanda da doğrudan yabancı yatırımcıya ihtiyaç olduğunun altını çizerek, şunları söyledi:
“Özellikle enerji yoğun sektörlerin temiz enerjiye ulaşımı konusunda, hem doğrudan yabancı yatırım, hem teknoloji transferi, hem de Avrupa Yeşil mutabakatının 10 yıl içinde buraya ayırmayı planladığı 1 trilyon avroluk bütçe düşünüldüğünde bu finansal kaynaklara Türkiye’nin de ulaşabiliyor olması önemli. Sınırda karbon düzenlemesinin sınırda korumacı ticari önlemler şeklinde algılanmaması, bu şekilde uygulanmaması için hem Dünya Ticaret Örgütünün hem OECD’nin hem Avrupa Birliğinin hem de gelişmekte olan ülkelerin bu konuda ortak atacağı adımlar son derece önemli”