'Yapay zeka ve veri biliminin yanı sıra girişimciliği de bilen gençler yetiştiriyoruz'

SEV Genel Müdürü Prof. Dr. Güray Erkol, “Bugün okulların, aynı anda hem kendi organizasyonel yapılarını hem de yetiştirmekle sorumlu oldukları çocuklara ve gençlere kazandırdıkları bilgi, beceri ve yetenekleri hızla değiştirmeleri ve geliştirmeleri gereken zamanlardayız.” dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
'Yapay zeka ve veri biliminin yanı sıra girişimciliği de bilen gençler yetiştiriyoruz'

Türkiye’de eğitim alanında kendi araştırma birimi bulunan ve düzenli raporlar hazırlayarak kamuoyuyla paylaşan Sağlık ve Eğitim Vakfı (SEV), geçen yıl “Öğrenen Organizasyon Olarak Okullar” adıyla araştırma raporu yayımladı. Rapor, gelecekte olası pandemilerden yapay zekânın işleri yok edişine, öğretmenlerin küresel çapta meslekten kopuş eğilimlerinden iklim kriziyle yüzleşmesi gereken okullara kadar, eğitimde yaşanan birçok değişim ve olası kırılmaları masaya yatırıyor.

Bu dönemi tüm okullar için bir dönüm noktası olarak gördüklerini söyleyen SEV Genel Müdürü Prof. Dr. Güray Erkol, “Tarihleri 150 yıla varan eğitim kurumları olarak, değişime uyum konusunda derin bir iç görümüz, bilgi birikimimiz ve değerlerimiz var. Ama şu da bir gerçek. Bugün okulların, aynı anda hem kendi organizasyonel yapılarını hem de yetiştirmekle sorumlu oldukları çocuklara ve gençlere kazandırdıkları bilgi, beceri ve yetenekleri hızla değiştirmeleri ve geliştirmeleri gereken zamanlardayız.” dedi.

Erkol, geleceğin kesin olarak bilinmemesine rağmen senaryoların artık belli kırılımlara odaklandığı ve okulların tepki vermek değil bu kırılımlara hazır olması gerektiği vurgusunu yaptı.

SEV öğretmenlerine eğitim programları

"Dünya hızla değişirken çocuklarımızı geleceğe aynı hızla nasıl hazırlayacağız?" "Okullarımız bu hıza yetişebilecek mi?" "Öğretmenliğin ve okulun sonu mu geliyor?" gibi soruların yanıtlanmasının zor olduğunu ve eğitim dünyasında yoğun olarak tartışıldığını belirten Prof. Dr. Erkol, “OECD raporunun gelecek senaryolarından biri de buydu. Yani ‘okulun sonu’. Biz de yakın gelecekteki gelişmelerin, eğitimin hem içeriğinde hem de sunumunda radikal değişikliklere neden olacağını öngörüyoruz. SEV olarak öğretmenlerimizle birlikte son 4-5 yıldır, öğrencilerimize gelecekte ihtiyaçları olacak beceriler olarak gördüğümüz yaşam boyu öğrenme, sorgulama, araştırma, yaratıcı düşünme, veri bilimi ve veri analizi, hatta felsefe ve hukuk becerileri kazandırmaya yönelik yeni eğitim programları geliştiriyoruz ve bunları uyguluyoruz. Yapay zekâ ve veri bilimini 3 yıl önce müfredatımıza entegre ettik. Tüm bunları hızla yapabilecek okullar olmak için tüm okullarımızı da birer öğrenen organizasyona dönüştürmek için programlar geliştiriyoruz ve uyguluyoruz. Yaşam boyu öğrenme, çocuklarımız gibi okullarımız için de geçerli ve mümkün olmalı.” ifadelerini kullandı.

Lise seviyesinde açılan ilk girişimcilik okulu SEV imzası taşıyor

"Geçmişte dünyanın farklı yerlerinde hayat farklı hızlarda akardı. Değişimi fark ederdiniz. Şimdi medeniyetimiz, işlemci hızları ve fiber ağların hızında akıyor. Hepimiz sanki geleceğe ışık hızında ilerliyoruz ama hep geç kalmışız hissiyle yaşıyoruz. 10 yıl sonra işlerin yarısını yapay zekâ yapacakmış! A öyle mi, yaa teknoloji nasıl ilerliyor değil mi? 2030 için konulan küresel ısınma 1,5 santigrat derece sınırı şimdiden aşılıyormuş! Hadi ya, soğur o yeniden, bi’şey olmaz koca dünyaya…" diyen Prof. Dr. Erkol şunları kaydetti: “Keşke bu aldırmazlığa bilimsel kesinlikte bir yanıtımız ve çözümümüz olsaydı. Bugün okullarımızda temel görevimiz, çocuklarımızı yaşanabilecek bu hızlı değişimlerin getirdiği risklere karşı, farkındalık düzeyi yüksek, dayanıklı ve yılmaz bireyler olarak yetiştirebilmek olmalı. SEV olarak bunun önemli bileşenlerinden birinin girişimcilik kültürü olduğuna inanıyoruz. Girişimcilik, çocuklarımıza kazandırmak istediğimiz temel birçok beceriyi kapsıyor. Örneğin, SEV Amerikan Kolejinde SAC X-Zone adında inovasyon ve girişimcilik merkezimiz var. Lise seviyesinde açılan ilk girişimcilik merkezi oldu burası. Tamamen öğrenciler tarafından yönetiliyor. Fikirler üretiyor, projeler geliştiriyor ve hayata geçirebiliyorlar. Çeşitli eğitim ve etkinliklerle sürekli destekliyoruz. Çok önemli deneyimler elde ettik buradan, diğer okullarımıza da yaygınlaştırdık. Şunu anlamamız önemli. Gençler artık kendilerine sadece bilgi aktarılmasını değil- ki bunu artık birçok kaynaktan edinebiliyorlar, diploma alıp meslek edinmeyi değil, hayatlarına anlam katmayı, öğrendiği bilgiyi deneyimlemeyi istiyorlar. Aldığınız diplomanın, edindiğiniz bir mesleğin bir on yıl sonra ortada olmayabileceği zamanlardayız. Onları bu arayışları nedeniyle suçlayabilir miyiz? Yapabileceğimiz en iyi şey, hayatları için bu anlamı arayabilmeleri, özgürce deneyimleyebilmeleri adına onlara koşulsuz destek ve rehberlik verebilmektir. Eğitim öyle bir noktada ki, belirsizliklerin ve risklerin hızla arttığı bir dünyada, okulların çocuklara diploma veren kurumlar olmaktan çıkıp onların hayatlarına anlam ve deneyim kazandıracak yerlere dönüşmesi gerekiyor. Daha da önemlisi, belki de önce okulların inovasyonlarla kendilerini yenileyerek, sürekli öğrenerek, kendi varoluşlarını, anlamlarını ve değer önerilerini yeniden inşa etmeleri gerekiyor. Yoksa OECD’nin raporunun son senaryosunda denildiği gibi ‘okul-temelli öğrenmenin sonu' hiç de uzak bir ihtimal olmayabilir."

 

 

Eğitim