Hindistan, Türkiye’nin BRICS üyeliğini kabul etmedi

Hindistan, Türkiye'nin BRICS üyelik teklifini reddetti. Alman BILD gazetesine göre Hindistan, düşmanı Pakistan ile Ankara'nın iyi ilişkilerini gerekçe göstererek teklifi reddetti. Gerekli oybirliği sağlanamadı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Hindistan, Türkiye’nin BRICS üyeliğini kabul etmedi

Hindistan, Türkiye'nin BRICS üyelik teklifini reddetti.

Alman BILD gazetesine göre Hindistan, düşmanı Pakistan ile Ankara'nın iyi ilişkilerini gerekçe göstererek üyelik teklifini reddetti. Gerekli oybirliğinin sağlanamadığı bildirildi. 

BRICS için bir araya gelen devlet ve hükümet başkanlarının, gruba şimdilik yeni üye kabul etmeme kararı aldığı bildirildi.

"Ülkeler genişleme dalgasına karşı"

BRICS bloğuna son olarak İran, Mısır, Etiyopya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan katıldı. Türkiye, Azerbaycan ve Malezya resmi olarak üyelik başvurusunda bulundu. Uzmanlar, BRICS'te yakın zamanda genişleme olmayacağını belirtiyor. Bunun nedeni olarak da genişleme dalgasına karşı olan birçok ülke olması gösteriliyor.

BRICS nedir? 

Gelişmekte olan ülkelerin uluslararası konularda daha çok söz sahibi olmasını isteyen Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin 2006'da, "BRIC" grubunu kurdu. Grup adını, bu ülkelerin İngilizce baş harflerinden alıyor. 2011'de Güney Afrika'nın da katılmasıyla grubun adı "BRICS" oldu. BRIC kısaltmasını ilk kez 2001’de o zamanlar yatırım bankası Goldman-Sachs’ta yönetici olan İngiliz ekonomist Jim O’Neill kullandı. Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’in İngilizce okunuşunun baş harflerini bir araya getiren O’Neill, bu dört ülkenin 2050’ye kadar dünyanın en büyük ekonomileri arasında yer alacağı öngörüsünde bulundu. 

NATO’nun Yugoslavya ve ABD’nin Irak müdahalesinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni devredışı bırakmasına tanık olan Rusya, 2009’da Brezilya, Hindistan ve Çin ile BRIC örgütünün ilk adımlarını attı. 2011’de Güney Afrika’nın (South Africa) katılımıyla örgüte bir harf daha eklenerek BRICS oldu. 2024’te Mısır, Etiyopya, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin katılımıyla da BRICS+ diye anılmaya başlandı.

BRICS’in amacı ABD liderliğindeki Batı ekseninin karşısında küresel Doğu ve Güney’in de çıkarlarını esasa alan bir örgütlenme olarak tanımlanıyor.  Uluslararası Para Fonu, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü ve Birleşmiş Milletler gibi Batılı görülen örgütlenmelerde reform talebi ortak amaçlardan biri olarak gösteriliyor. BRICS’te önceleri Rusya başı çekerken, ekonomik, nüfus ve siyasi gücüyle Çin’in giderek örgütlenmeyi domine ettiği belirtiliyor.

BRICS nasıl bir oluşum?

BRICS bünyesindeki ülkelerin toplam nüfusu 3,5 milyardır. Yani BRICS ülkeleri dünya toplam nüfusunun yüzde 45-50'sine sahiptir. Batı nüfusunun giderek yaşlandığı, ekonomik verimliliğin azaldığı bu süreçte BRICS, büyük çoğunluğu 35 yaş altı genç nüfustan oluşan önemli ve etkin bir oluşum haline geldi. Ayrıca, BRICS ülkelerinin ekonomilerinin toplam büyüklüğü 29 trilyon dolar seviyesindedir. Bu gösterge, dünya ekonomisinin yaklaşık yüzde 30'unun BRICS ülkeleri tarafından kontrol edildiği anlamına geliyor. BRICS’in dünya nüfusuna oranla elinde tuttuğu ekonomik konumu birbiriyle dengeli olmayıp, ekonomik etkinliği görece daha düşüktür. Kısacası, BRICS’in kalkınma sürecindeki ülkelerden oluştuğu söylenebilir.

Ayrıca, BRICS ülkeleri dünya ham petrolünün yaklaşık yüzde 45’ine sahiptir. Bu durum, BRICS'i enerji ihtiyacı açısından da önemli kılıyor.

BRICS kalkınma öncelikli projelere özel bir önem atfediyor. Bu minvalde BRICS, gelişmekte olan ülkeler içerisinde ağırlık ve etkinliğe sahip olabilmek için kendi bünyesinde çalışan Yeni Kalkınma Bankasını kurdu. Nitekim BRICS, 2022'ye kadar gelişmekte olan ülkelere yeni yol, köprü, demir yolu ve su tedariki projelerinin gerçekleştirilebilmesi amacıyla yaklaşık 32 milyar dolar kredi sağladı.

Batı BRICS'i nasıl görüyor?

Batılı uzmanlar, BRICS’i Batılı yaklaşımlara bir tepki oluşumu olarak değerlendiriyor. Batı tarafında özellikle Rusya'nın, Ukrayna-Rusya savaşını takiben Batı’nın uyguladığı yaptırımları aşabilmek için oluşumu güçlendirmeye gayret ettiği ifade ediliyor.

Mevcut konjonktürde Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) ekonomik anlamda en üst seviyeye ulaştığı ve Batı'nın bundan sonraki süreçte ilerlemeye yönelik faaliyetlerinin ekonomik kardan daha yüksek olacağı biliniyor. Son zamanlarda, Batı’nın Doğu'ya olan ihtiyacı doğal gaz gibi temiz enerji kaynaklarının yanı sıra gelişmiş ülkelerde giderek yaşlanan nüfusun oluşturduğu boşluğu genç nüfusla ikame zorunluluğu, ekonomik ilerleme ve bunun gibi sorunlara çözüm sağlanması konusunda belirgin bir şekilde arttı.

Rusya ve taraftarı olarak görülen İran’a uygulanan ambargolar ise karşı karşıya olunan enerji ve bununla beraber diğer sorunların çözümünü daha kompleks hale getiriyor. Ukrayna-Rusya savaşı ve İsrail’in Gazze’yi işgaliyle ortaya çıkan yeni konjonktür ekonomik gelişimi yeterince güçleştiriyor. Ayrıca son günlerde, İsrail'in Gazze'yi işgaline tepki olarak Kızıldeniz ve Süveyş Kanalı'nda ortaya çıkan durumun ise ulaşımı güçleştirerek, tüketiciler açısından ilave yüzde 15-25 düzeyinde yük getirmesi ekonomik konjonktürü daha da zorlaştırıyor. Tüm bu hususlar BRICS’in gelişmekte olan ülkeler açısından cazibesini ve kendileri açısından etkinliğini artırıyor.

 

Dünya