ICS Genel Sekreteri Platten: “Trump’ın olası zaferi küresel ticaret için büyük tehdit”
Uluslararası Deniz Ticaret Odası Genel Sekreteri Guy Platten yükselen ABD milliyetçiliğinin, kasımdaki başkanlık seçimlerini kim kazanırsa kazansın dünya ticaretini tehdit ettiğini, ancak gemi sahiplerinin olası bir Trump zaferi konusunda özellikle endişeli olduklarını söyledi. Platten’e göre küresel ticarete ilişkin tehdit, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana en yüksek seviyede.
Uluslararası Deniz Ticaret Odası (ICS) Genel Sekreteri Guy Platten yükselen ABD milliyetçiliğinin, kasımda Beyaz Saray'a giden yarışı kim kazanırsa kazansın dünya ticaretini tehdit ettiğini, ancak gemi sahiplerinin olası bir Trump zaferinin korumacılığı abartılı şekilde geri getirmesinden özellikle endişe ettiklerini söyledi.
Küresel ticarete ilişkin tehdidin İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana en yüksek seviyede olduğunu belirten Platten "Dünya düzeni, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana hiç bu kadar tehdit altında olmamıştı. Dünya bunu en son yaptığında işe yaramadı. Ticaret savaşları savaşa neden oluyor" dedi. Platten Financial Times’a yaptığı açıklamada, Trump'ın milliyetçi politikalarının intikamla birlikte geri dönebileceği konusundaki endişesini dile getirirken, eski başkanın önceki döneminde başvurduğu uygulamalara da atıfta bulundu.
Büyük bir tehlikenin söz konusu olduğunu ve o rejim tekrar gelirse, bunun abartılı olarak görüleceğini ifade eden Platten "Bu, herkesi aynı şeyi yapmaya teşvik ediyor. Uluslararası hukukun tüm doğal düzeni ve üzerinde mutabık kalınan kurallar dizisi tehdit altına girmeye başlıyor” şeklinde konuştu.
Trump korkusu siparişleri öne çekti
Dünya nakliye filosunun yüzde 80'inden fazlasını temsil eden bir organizasyonun başında bulunan Platten, Biden-Harris yönetiminin Çin sevkiyatlarını hedef alan hamlelerini de eleştirdi. Çinli gemi sahiplerinin Çin yapımı gemilere tarife uygulanma olasılığı konusunda gerçekten endişeli olduklarını ifade eden Platten "Her zaman ödenmesi gereken bir bedel vardır ki bu politikacıların düşündüğü bir şey değildir" dedi.
Danimarkalı AP Møller-Maersk'in patronu Vincent Clerc, geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada müşterilerin Trump döneminde yoğunlaşabilecek ABD-Çin ticaret savaşı endişeleriyle müşterilerin siparişlerini şimdiden öne çektiklerini belirtmişti. FT’de yer alan haberde dünyanın en büyük ekonomisi ve en büyük ithalatçısı konumundaki ABD’nin küreselleşmeyi ve nakliye sektörünün büyümesini destekleyen serbest ticaret politikalarını onlarca yıldır savunduğu belirtilirken, ancak her iki siyasi partinin liderinin de artık korumacı bir gündem dayatmakta olduğunun altı çizildi.
Çin mallarına %60 planı
İlk başkanlık döneminde ticarette korumacı politikalar izleyen Trump, yaptığı açıklamalarla, yeniden seçilmesi halinde bu politikaların daha da sertleşebileceğinin sinyalini veriyor. Tarifeleri gelir kaynağı olarak gören Trump, Amerikalılara yönelik vergi indirimlerini tarifelerle finanse etmeyi öngörüyor. Trump, tarifelerin Amerikan üretimini canlandıracağını, yabancı mallara bağımlılığı azaltacağını ve ülkenin dış ticaret açığını azaltacağını savunuyor. Başkan olduğu 2018'de Çin'den ithal edilen 200 milyar dolar değerinde ürüne tarife uygulayan Trump, ikinci kez göreve gelmesi durumunda Çin menşeli mallara yüzde 60, diğer ülkelerden ithal edilen mallara ise yüzde 10 gümrük vergisi uygulamayı planlıyor.
AB de tehdit altında
Ancak Biden yönetimi de, ABD iş dünyasını korumak ve eski sanayi merkezlerindeki desteği artırmak için seçim öncesi bir girişimle elektrikli arabalardan çeliğe kadar çeşitli Çin mallarına gümrük vergilerini artırma kararı almıştı. Biden yönetiminin, şirketlerin Çin'e gelişmiş yarı iletken teknolojisine erişim sağlamaya devam etmesi halinde ağır ticaret kısıtlamaları uygulamayı değerlendirdiğine dair haberler de geçtiğimiz haftalarda piyasalar üzerinde etkili olmuştu. Trump'ın Beyaz Saray'a dönmesi halinde Çin'in yanı sıra Avrupa Birliği (AB) ile de ticari gerilimlerin artma riski bulunuyor. Trump, AB'nin ABD'nin otomobillerini ve tarım ürünlerini almadığından yakınarak, 200 milyar doların üzerinde ticaret açığının olduğuna işaret ediyor. Alüminyum ve çelik tarifeleri ile Dijital Hizmet Vergisi, Trump'ın göreve gelmesi halinde Avrupa ile yeniden alevlenebilecek ticari anlaşmazlıklar olarak öne çıkıyor.
ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER ÇİN'DEKİ ZAYIF TALEP NEDENİYLE ALARM VERİYOR
Dünyanın ikinci büyük ekonomisi Çin’de yabancı markalara yönelik talep zayıflarken, Volkswagen'den L'Oréal'e kadar çok uluslu gruplar, yavaşlayan ekonominin etkilerinin markalarına yönelik iştahı azaltmasıyla bu ülkedeki talebin alarm verdiğine dikkat çekiyor. L'Oréal, ülkedeki satış büyümesinin yılın ilk yarısında yaklaşık yüzde 2 ila 3 oranında düştüğünü tahmin ediyor.
Özellikle Alman otomobil üreticileri, en önemli pazarları olan Çin'de yavaşlayan satışlar nedeniyle zor durumda kalırken, Porsche, ilk altı ayda Çin satışlarının bir önceki yıla göre üçte bir oranında düştüğünü açıkladı. Diğer taraftan ülkedeki zayıf emlak piyasası güvenin yanı sıra tüketim mallarına olan talebi de azalttı. L'Oréal CEO'su Nicolas Hieronimus, "Tüketici güveninin çok düşük olduğu tek yer Çin. İş piyasası sağlıklı değil ve Çinlilerin çoğu birikimlerini, değerinin çoğunu kaybetmiş olan gayrimenkule yatırmış durumda" şeklinde konuştu.
Fitch analistleri, harcanabilir gelir beklentilerini çevreleyen belirsizliğin, düşen konut fiyatlarının hanehalkı servetinin daha da daralmasıyla birleşince zorunlu olmayan harcamalarda bir azalmaya gidilmesine yol açtığını belirtiyor. Analistler bu eğilimin gıdanın ötesinde giyim, kozmetik ve mücevher gibi isteğe bağlı kategorilere de yayıldığını belirtti.