“Havalandırmada devrim gerekiyor”

Otoritelerin COVID-19’un hava yoluyla bulaştığını kabul etmesiyle birlikte, bilim insanları hem COVID-19’la daha etkin bir mücadele hem de hava yoluyla bulaşan enfeksiyonların önlenmesi için havalandırma sistemlerinin yenilenmesi çağrısı yapıyor. DSÖ’nün 1 metre mesafe tavsiyesi ise uzmanlara göre yeterli değil.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
“Havalandırmada devrim gerekiyor”

Deniz KILINÇ

Pandeminin birinci yılı geride kalırken, bilim insanlarının yanında COVID-19’un hava yoluyla da bulaştığı savını otoriteler de kabul etmeye başladı. Her ne kadar virüsün yayılmasını engellemek için havalandırma sistemlerinin gücü yeni teknolojilerle artırılsa da bu maalesef yeterli değil. Bilim insanları, havalandırma sistemlerinde 1800’lü yıllarda kirli boruların klor içerdiğinin anlaşılmasıyla su sistemlerinde yapılan yenilenmeye benzer bir yenilenme çağrısı yapıyor. Bilim insanları tarafından yapılan bir araştırma, otoritelerin kapalı alanlarda havalandırma sistemlerinin yenilenmesiyle solunum yolu enfeksiyonlarının da önlenebileceğini resmi olarak tanımasını talep ediyor.

Grip ve diğer enfeksiyonları da engelleyebilir

14 ülkeden 39 bilim insanının katıldığı ve Science dergisinde yayınlanan araştırma, havalandırma sistemlerinin yenilenmesinin COVID-19’la mücadelede daha etkin sonuçlar vereceğini savunuyor. Araştırmaya göre ayrıca, havalandırma sistemlerinin yenilenmesiyle, ABD’ye yılda 50 milyar dolara mal olan grip gibi enfeksiyonların da önüne geçilebilir. Araştırmaya öncülük eden Avusturya Queensland University of Technology Profesörü Lidia Morawska, “Paylaştığımız ortamlarda temiz ve patojensiz havaya sahip olmalıyız” diyor.

“Konu hava olunca kimse sorumluluk almıyor”

Morawska, musluklarımızdan temiz su akmasına ve marketlerden aldığımız gıdaların temiz olmasına alışık olduğumuzu fakat aynı durumun hava için geçerli olmadığını söylüyor. “Fakat konu hava olunca kimse sorumluluk almıyor,” diyen Morawska, havanın virüs ve patojenler içermesinin herkes tarafından kabul gördüğüne dikkat çekiyor. Bu kapsamda yapılan araştırmada, “1842 yılında İngiliz hükümetinin diğer kentleri de daha temiz su ve merkezi kanalizasyon sistemlerini yenilemelerine yol açan Chadwick Raporu’na benzer ölçekte köklü bir değişikliğe ihtiyaç var,” çağrısı yapılıyor.

Gözle görülür ve yere veya yakın yüzeylere yerleşen vücut sıvılarının yanında en küçük parçacıklar, yani çıplak gözle görülemeyen aerosoller de neme, sıcaklığa ve hava akışına bağlı olarak daha uzağa taşınabiliyor ve daha uzun süre havada kalabiliyor. Tüberküloz, kızamık ve suçiçeği gibi hava yoluyla bulaşan enfeksiyonların izini sürmek, gıda ve suya bulaşan patojenlerden daha zor olsa da son 16 aydaki araştırmalar, virüsün yayılmasında aerosollerin oynadığı rolü destekliyor. Bu da, otoritelerin halka açık alanlarda maske takma ve diğer enfeksiyon kontrol stratejileri için resmi tavsiyeler vermesini sağladı.

Boru sistemlerin değişimi kadar kolay olmayacak

18’inci yüzyılda su sistemleri yalnızca boruların icadıyla büyük bir yenilenme yaşadı ve temiz suya kavuştuk ancak temiz havaya erişim daha zor olacak. Yapıların biçim ve ölçek anlamında çok çeşitli olması nedeniyle havalandırma sistemlerinde tek bir çözümün sorunu tamamen ortadan kaldıramayacağı yapılan yorumlar arasında yer alıyor. Morawska, öncelikli olarak insanların kullandığı bireysel iç mekanlar ve bireysel kaynaklar sebebiyle konu temiz hava olunca işlerin daha zor olacağını belirtiyor ekliyor: “Doğala karşın mekanik havalandırmada sayısız seçenek var. Bunları da bireysel faaliyetler, kişi sayısı vs gibi faktörler etkiliyor.”

 

Sektör 80 milyar doları aşacak

Mordor Intelligence tarafından hazırlanan bir sektör raporu, pandemi yılı 2020’de havalandırma (iklimlendirme) sektörünün 57,8 milyar dolara ulaştığını ortaya koyuyor. COVID-19 nedeniyle insanların havalandırma sistemlerini yenileme ve evlerinde havalandırma sistemleri olmayanların artan talebiyle sektörün 2026’da 82,5 milyar dolara ulaşacağı öngörülüyor. Asya Pasifik en hızlı büyüyen pazar, Türkiye ise Avrupa ve ABD’nin de olduğu sektörün orta büyüme yaşaması öngörülen bölgede. Latin Amerika ve Afrika’da ise büyümenin daha düşük hızda olması öngörülüyor. Sektördeki büyüme Türk iklimlendirme sektörüne de martta 547 milyon dolarlık ihracat rekoru kırdırtmıştı.

 

“1 metrenin büyülü bir tarafı yok”

Morawska ve meslektaşları, 239 bilim insanının desteğiyle geçen temmuz ayında otoritelere havalandırma sistemlerini artırmayı ve binalarda virüs bulaşmış olası havanın yeniden dolaşmasının engellenmesi gibi ek önlemler içeren açık bir mektupla çağrıda bulunmuştu. O zamandan beri Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) kılavuzunu iki kez değişse de, Cenevre merkezli örgüt COVID-19’un “genelde birbirinden 1 metre uzaklıkta olan kişiler arasında bulaştığı” yaklaşımını koruyor. Fakat Morawska’ya göre “1 metre uzaklığın büyülü bir tarafı yok”. Bir kişi, enfekte bir kişiye ne kadar yakınsa, bulaşıcı partiküllerin konsantrasyonu o kadar yüksek ve enfeksiyonun meydana gelmesi için gereken süre o kadar kısa oluyor. Morawska, enfekte kişiden uzaklaştıkça konsantrasyonun azaldığını belirtiyor ve bulaşıcı aerosollerin az havalandırılan kapalı alanlarda daha uzun süre havada kaldığını belirtiyor. Her ne kadar kapalı alanlardaki insanların havadan bulaşan bir enfeksiyona maruz kalma ihtimali daha yüksek olsa da, kalabalık olmayan kapalı alanlar da enfeksiyona maruz kalma kapsamında tehlikeli olabilir ve Morawska, DSÖ’nün bu ayrımı yapması gerektiğini belirtiyor. 

Dünya