Avrupa Birliği, Çin'in elektrikli otomobillerinde neden vergi artışı getirmek istiyor?
Çin yapımı elektrikli araçlar yakında Avrupa Birliği pazarına getirildiklerinde ek gümrük vergilerine tabi olacaklar. Dünyanın önde gelen BEV üreticilerinden BYD, 5 Temmuz itibariyle daha yüksek AB tarifeleriyle karşı karşıya kalacak. Peki, Brüksel'in uyguladığı bu vergi artışının nedeni ne?
Haftalarca süren spekülasyonların ardından Avrupa Komisyonu'nun Çin'den ithal edilen elektrikli otomobillere yönelik sübvansiyon soruşturmasının ön sonuçları nihayet açıklandı.
Dün açıklanan sonuçlara göre, Çin hükümeti tarafından bataryalı elektrikli araçlara yönelik sübvansiyonlar o kadar yanıltıcı ki bunlara karşı koymak için ekstra tarifelere ihtiyaç duyuluyor.
Sonuçlar doğrultusunda Avrupa Birliği (AB), Çin menşeli elektrikli araçların (EV) suni bir şekilde düşük tutulan fiyatlarla satıldığı, bu durumun da AB sanayisine zarar verdiğini belirterek, ülkeye karşı ek gümrük vergisi getireceğini duyurdu.
Euronews'in haberine göre diplomatlar ve lobiciler, Avrupa Birliği'nin (AB) Pekin yönetimine karşı ne kadar ileri gidebileceğini sorgularken, konu üye devletler arasında bölünmeye yol açmaya devam ediyor.
Komisyon'un durumu eşitlemek için önerdiği ek gümrük vergisi ise şöyle: BYD için yüzde 17.4, Geely için yüzde 20 ve SAIC Motor Corp Ltd için yüzde 38.1. Tesla ve BMW de dahil olmak üzere soruşturmada işbirliği yapan Çin merkezli diğer elektrikli araç üreticileri yüzde 21'lik bir vergiye tabi olacak. İşbirliği yapmayanlar ise yüzde 38.1'lik vergi ye dahil olanlar kategorisine girecek.
Tarifeler 5 Temmuz'da geçici olarak yürürlüğe girecek. Kalıcı önlem için teklif ise önümüzdeki Kasım ayında oylamaya sunulacak sunulacak.
Çarşamba günü yapılan açıklama, endüstri ve uzmanların yüzde 20'lik oran beklentilerini aşarak, bloğun daha önce işbirliği adına mazur gördüğü Çin'in haksız uygulamaları ile mücadele konusundaki kararlılığını ortaya koydu.
Komisyon'un Başkan Yardımcısı Valdis Dombrovskis yaptığı açıklamada, "Bu özel durumda, Çin'de üretilen ağır sübvansiyonlu elektrikli araçların artan ithalatı ve AB'deki bu pazarda artan payları karşısında harekete geçmekten başka seçeneğimiz yoktu" dedi.
İşte soruşturmada şimdiye kadar ortaya çıkanlar:
Sübvansiyonlar her yerdeydi
Ekim ayı başında başlayan soruşturma sırasında Komisyon yetkilileri, Çin'in elektrikli araç sektöründe sübvansiyonların neredeyse her yerde olduğunu tespit etti.
Hammaddelerin çıkarılmasından pil hücrelerinin üretimine ve otomobillerin imalatına kadar tüm tedarik zincirinde kamu parası tespit edilirken, malları AB limanlarına getirmek için gereken nakliye hizmetlerinin bile devlet desteği aldığı da ortaya çıkarıldı.
Yetkililer, daha önce başka alanlarda da görüldüğü için Brüksel'e tanıdık gelen tercihli krediler, vergi indirimleri, doğrudan hibeler ve ucuz arazi gibi bazı sübvansiyonlara ek olarak elektrikli araç üretiminin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik "özel" sübvansiyonlar da tespit etti. Bunlar arasında lityum ve bataryaların "piyasa fiyatlarının altında" tedarik edilmesi, şirketlerin satın almaya zorlandığı "yeşil tahvillerin" çıkarılması ve aslında üreticilere ödenen tüketici avantajlarının dağıtılması da yer alıyor.
Uygulamanın ulusal, bölgesel ve yerel olmak üzere her düzeyden yetkiliyi kapsadığı, Tesla ve BMW gibi Çinli ve Batılı firmalar tarafından işletilen elektrikli araç tesislerinin de desteklendiği sonucuna ulaşıldı.
100'den fazla şirket dahil
Komisyon'un soruşturması, işletmeleri hakkında mali bilgi vermeleri istenen Çin merkezli 21 üretici grubunu kapsadı. Pazarın büyüklüğü göz önüne alındığında, sübvansiyonların kapsamını anlamak için temsili olarak üç firma - BYD, Geely ve SAIC - seçildi.
Adının açıklanmaması kaydıyla konuşan bir yetkili, "Tesla temsili olarak kabul edilmedi ve örnekleme dahil edilmedi" dedi.
Seçilen üçlüden, emir komuta zincirleri, üretim kapasiteleri, ciroları, ihracat hacimleri, tedarik zincirleri ve en önemlisi sübvansiyonların kullanımı ve Çin hükümetiyle ilişkileri hakkında sorular soran çok bölümlü ayrıntılı bir anket doldurmaları istendi.
Bu aşama, bu yılın Ocak ve Mart ayları arasında gerçekleşen ve yaklaşık 100 üretim tesisinin ziyaret edildiği yerinde doğrulamalara yol açtı. Bu dönemde toplanan kanıtlar, davanın güçlendirilmesine ve tarifelerin markaya göre kalibre edilmesine yardımcı oldu.
Müfettişler Çin hükümetine de ulaştı ancak bu girişim hayal kırıklığı yarattı: Yetkililer, Pekin'in sektörünü savunmak için "çok aktif" argümanlar gönderdiğini ancak soruşturmanın sorularına tam yanıt vermekte "çok tereddütlü" olduğunu söyledi.
5 Temmuz itibariyle yüzde 48,1'lik ithalat vergisi
Gerçekler masaya yatırıldıktan sonra, Komisyon yetkilileri tarifeleri belirlemeye koyuldu.
BYD müfettişlerle işbirliği yaptığı için en düşük vergiyi (yüzde 17,4) alırken, SAIC işbirliği yapmadığı için yüzde 38,1'lik bir oranla cezalandırıldı. Buna ek olarak, BYD'nin aldığı sübvansiyonlar BYD'ninkilerden daha düşüktü. Önerilen gümrük vergileri mevcut yüzde 10'luk oranın üzerine ekleneceğinden, SAIC 5 Temmuz itibariyle yüzde 48,1'lik bir ithalat vergisiyle karşı karşıya kalacak.
Bilgi kıtlığıyla karşı karşıya kalan Komisyon yetkilileri, "mevcut en iyi gerçeklere", yani eksik halkaları doldurabilecek "benzer kaynaklardan" elde edilen veri ve içgörülere başvurmak zorunda kaldı. Bu yönteme - ve bir bütün olarak soruşturmaya - Komisyon'un sübvansiyonların varlığını "yapay olarak kurguladığını ve abarttığını" iddia eden Çin Ticaret Bakanlığı tarafından şiddetle itiraz edildi.
Başkan Yardımcısı Dombrovskis ise gerekli özenin gösterildiği konusunda ısrarlı.
Dombrovskis yaptığı açıklamada, "Sübvansiyon durumunun mümkün olan en doğru resmini çizebilmemiz için Çinli şirketlere ve Çin Hükümetine kendi verilerini sağlamaları için her türlü fırsatı verdik" dedi.
"Ayrıca Çinli taraflara bu bilgileri sağlamaları için mümkün olduğunca fazla zaman verdik - aslında katı yasal sürelerin ötesine geçtik. Ancak hem Çin Hükümeti hem de bazı şirketler tam anlamıyla işbirliği yapmamayı tercih etti."
'Zarar' hem bugün hem de gelecekte
Soruşturmanın temel amacı, Çin'in sübvansiyon kullanımının AB sanayisine "zarar" verip vermeyeceğini belirlemektir. Diğer bir deyişle, Avrupalı firmalar düşük maliyetli ithalatla rekabet edemedikleri için sürdürülemez ekonomik kayıplara uğrama riskiyle karşı karşıya.
Soruşturma Eylül ayında AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen tarafından duyurulduğunda, "zarar" önleyici tedbirlerle önlenmesi gereken gelecekteki bir tehdit olarak tasvir edilmişti. Ancak Çarşamba günü Komisyon bazı zararların çoktan verildiğini belirtti.
Çinli elektrikli araç üreticilerinin pazar payı 2020'de yüzde 1,9'dan 2023'ün üçüncü çeyreğinde yüzde 8,8'e sıçrayarak çok kısa bir süre içinde şaşırtıcı bir artış gösterdi.
Dombrovskis, "Çinli üreticiler de AB'ye ihracatlarını arttırmayı planladıkları için bu pazar payının 2025 yılına kadar yüzde 17'ye çıkması muhtemeldir" dedi.
Yetkililer, cazip fiyat etiketleriyle Çin yapımı elektrikli araçların ani akınının AB üreticilerini hemen dezavantaja soktuğunu çünkü aksi takdirde gerçekleşmesi gereken fiyat artışını engellediğini ve kar marjlarını düşürdüğünü açıkladı.
Bu mali sıkışıklık daha da kötüleşirse, AB otomobil üreticileri AB mevzuatında öngörüldüğü gibi fosil yakıtlı motorlardan elektrikli bataryalara geçişte başarılı olamayacaklar. Otomotiv sektörü 2.5 milyon doğrudan ve 10.3 milyon dolaylı istihdamdan sorumlu olduğundan, bloğun elektrikli araç yarışına ayak uyduramaması AB için acı sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle Komisyon, fiyatlandırma farkını kapatmaya yönelik tedbirlerin uygulanmasını haklı çıkaracak "açıkça öngörülebilir ve yakın bir zarar tehdidi" tespit etti.