Ömer Özgeç, Can Yücel şiirleri besteledi

Ömer Özgeç’in Can Yücel'in şiirlerinden bestelediği sekiz şarkıdan oluşan “İkebana” albümü sosyal medya kanallarında yayınlandı.

Ömer Özgeç’in Can Yücel'in şiirlerinden bestelediği sekiz şarkıdan oluşan “İkebana” albümü sosyal medya kanallarında yayınlandı. Adını Yücel’in “Bir adam “n’a’a’pabilirdi? / Ya ölür papatyaya karışır

Ya da siyasete... / İkisi de ölüm olduğuna göre / Güllere karışması daha doğru değil mi? / Hemo da rengini iyi seçersen, / Bir bakıma bir siyasettir hoş” dizelerinden oluşan İkebana şiirinden alan albümü için Özgeç şöyle diyor:

Can Yücel’in çeviri şiirlerinden “Bir İrlanda Türküsü”nü 1983 yılında, “Lord Randal”ı 1984 yılında bestelemiştim. Bir süre sonra çalıp söyleyerek yaptığım bir kaydı bizi tanıştıran Emel Uygur aracılığıyla Can Yücel’e ulaştırmıştım. Can Yücel kaseti eline alır almaz “Bir İrlanda Türküsü” için “Bu şarkının bestesi var yahu!” diye tepki göstermiş. Emel bana bu durumu telefonda bildirdiğinde, bir anda “Bir İrlanda Türküsü”nün “Blowing In The Wind” olduğunu anladım. 1960’lı yılların başında, Peter Paul and Mary grubunun 45’lik plağının bir yüzünde bu şarkı vardı ve plağın üzerinde “Words and music by Bob Dylan” yazılıydı. Peki ama, o zaman neden bu şiir Can Yücel’in “Her Boydan” adlı “dünya şiirinden seçmeler” kitabının “Türküler ve şairi belirsiz Şiirler” bölümünde yer alıyordu?

Bob Dylan anonim bir halk türküsünü çalıp söyleyerek bütün dünyada tanınmasını sağlamış, bu yüzden mi altına besteci ve söz yazarı olarak kendi adını yazabiliyor? Bunun nasıl bir uygulama olduğunu ben anlamadım. “Bir İrlanda Türküsü” ile”Blowing In The Wind”in “aynı şiir” olduklarını iki yıla yakın bir zaman anlamamış olmamı bu çelişkiye bağlıyorum. Anlasaydım ne değişirdi? Belki yeniden bestelemeye girişmezdim; Can Yücel öyle bir çeviri yapmış ki Türkçe sözlerle “Blowing In The Wind”in ezgisini kaynaştırmak için biraz alıştırma yapmak yeter. Ama biraz alıştırma yapmak benim ezgimle İngilizce sözleri kaynaştırmaya da yetebilir. Can Yücel’in çeviri anlayışı ve benim besteleme anlayışım buna olanak veriyor. Böyle olunca, iyi ki bestelemeden önce anlamamışım diyorum bu ikisinin “aynı şiir” olduğunu.

Öyle sanıyorum ki Can Yücel de dinledikten sonra ilk tepkisinde direnemedi. 1990 ya da 1991 yılıydı, Ortaköy Kültür Merkezi’nde bir etkinlikteydik. Can Yücel de vardı. Ben bir saat kadar sürekli sahnedeydim. Konuşmalar yapılıyor, şiirler okunuyor, aralarda ben de bir şarkı çalıp söylüyordum. Ben sahnedeyken Can Yücel de sahneye çıkıp şiirlerini okudu. Sahneden ayrılırken de gelip arkamdan omuzlarımdan tuttu ve kulağıma “Bana gel!” dedi. Sol omzuma da bir öpücük kondurdu.

Onun şiirlerine yeterince eğilememiş olduğumdan ve enerjisine gereği gibi uyamayacağım kaygısıyla ona gitmeyi hep geciktirdim. Sonra da uçtu gitti Can Yücel!

O’nu yitirdikten 15 yıl sonra bir arkadaşımın yüreklendirmesiyle Can Yücel’in sözlerinden altı şarkı daha yaparak bu albümü, “İkebana”yı oluşturdum.

Beni yüreklendiren arkadaşıma ve bu albümün oluşturulmasına katkısı olan herkese teşekkür ederim.

Albüme Spotify ve Youtube adreslerinden ulaşmak mümkün…

Rusya Merkez Bankası döviz alımlarını durdurdu Finansal performansın anahtarı: Dupont analizi Dünya tarihine geçmişti! Bayraktar TB3 savaş gemisine böyle indi Asgari ücrette en yüksek beklenti ne? Masada hangi rakamlar var? Fed tutanaklarında kademeli gevşeme sinyali Merkel anılarını yazdı: Erdoğan anlaştığımızda ‘sevgili dostum’ derdi