Metropolis’teki sarnıçlar, aynı zamanda bilgi deposu
2 bin 300 yıllık antik kentte Prof. Dr. Serdar Aybek başkanlığında sürdürülen kazı çalışmaları, 30. yılında tarihin sırlarını gün yüzüne çıkarmaya devam ediyor.
Haber Merkezi |Aralıksız süren kazıları neredeyse 20 yıldır büyük bir dikkatle takip ediyorum. 15 defadan fazla ziyaret ettim, “Bir Arkeoloji Detektifinin Maceraları” kitabımda anlattım. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izin ve katkılarıyla kazıların sürdüğü, Sabancı Vakfı tarafından desteklenen Metropolis antik kentinden söz ediyorum. Çalışmalar, 30. yılında tarihin sırlarını gün yüzüne çıkarmaya devam ediyor. Ben ilk gittiğimde Recep Meriç Hoca’ydı kazı başkanı; halen Manisa Celal Bayar Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serdar Aybek başkanlığında sürdürülüyor.
Kente adını Meter Gallesia adlı ana tanrıça vermiş. Bu nedenle de “Ana Tanrıça Kenti” olarak biliniyor. İzmir İli Torbalı ilçesindeki Yeniköy ve Özbey köyleri arasında yer alıyor. Küçük Menderes (Kaystros) Ovası’na hâkim bir tepenin üzerinde. Helenistik çağdan Bizans dönemine kadar yerleşim yeri olan kentin tarihinin Hititlere dayandığı düşünülüyor.
Kentteki kazı çalışmalarına yıl yıl tanık olduğumdan örneğin, Anadolu’da yapılmış tiyatroların en erken örneklerinden olan (MÖ 2. yüzyıl) Metropolis tiyatrosunun önce bir soylu koltuğundan başlayan kazı çalışmalarını keyifle izlemiş; restorasyon çalışmaları sonrasında bir konser bile dinlemiştim…
Bu seneki kazı çalışmalarında birbiriyle bağlantılı dört anıtsal yapı ortaya çıkarılmış. Bunlar, daha önce antik kentte hiçbir izi olmayan dört sarnıç… Yedi metrelik toprak dolgusunun altında bulunmuşlar. Geç Roma Dönemi’nde kentin su ihtiyacını karşılamak için kullanıldığı düşünülen sarnıçların neredeyse tamamen korunmuş durumda bulunması döneme dair önemli bilgi, bulgu ve tarihi eserlerin ortaya çıkarılması açısından büyük önem taşıyor.
Sarnıçlar şehrin tepelerinde
Metropolis halkının aşağı kentteki su kaynaklarına alternatif olarak kentin en yüksek merkezi olan akropolise bu sarnıçları inşa etmesinin temel nedenlerinden biri, özellikle Bizans Çağı’ndaki savunma gereksiniminden kaynaklanıyor. Kente gerçekleştirilecek olası bir saldırı ya da kuşatma esnasında güçlü surlarla çevrili akropolisteki sarnıçlar halkın su ihtiyacını uzun süre karşılayacağı için kuşatmaya direnmek adına hayati bir önem taşıyordu. Metropolis akropolisinde bulunan dört sarnıcın 600 ton su kapasitesine sahip olduğu tahmin ediliyor. Halkın günlük su tüketimi, tarımsal faaliyetler ve kamu yapılarının su ihtiyacı hesaba katıldığında yan yana dört sarnıcın inşa edilme gereksinimi daha iyi anlaşılıyor.
Nevgül Bilsel Safkan
Metropolis antik kenti kazılarına 17 yıldır destek vermekten büyük mutluluk duyduklarını belirten Sabancı Vakfı Genel Müdürü Nevgül Bilsel Safkan, “Sabancı Vakfı olarak kültür-sanat alanında yürüttüğümüz çalışmalar kapsamında Metropolis antik kenti kazılarını 2003 yılından bu yana destekliyor ve kazılar sırasında elde ettiğimiz her yeni bulgu ile tarihe ışık tutmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Ana Tanrıça Kenti Metropolis’te bu yılki kazılarda ortaya çıkan yan yana inşa edilmiş dört sarnıç, kentin su ihtiyacı, beslenme şekli, günlük yaşamda kullandıkları nesneler ve savunma stratejileri alanında önemli bilgileri günümüze taşıyor. Sabancı Vakfı olarak desteklediğimiz bu kazı çalışmalarıyla her yıl antik kent insanının yaşamına ve bilgeliğine ayna tutmanın heyecanını yaşıyoruz” diyor.
Prof. Dr. Serdar Aybek
Kazı Başkanı Prof. Dr. Serdar Aybek ise “Metropolis antik kentinin 2020 yılı kazı çalışmalarıyla bundan bin 500 yıl önce bu bölgede yaşayan insanların hayatına dair yeni bir kapı açmış olmanın heyecanı içindeyiz. Akropoliste yeni keşfedilen dört sarnıç yapısı Metropolis’te antik dönemde yaşayan ustaların su mühendisliği alanında ne derece bilgili olduklarını kanıtlıyor. Aynı zamanda, sarnıçların akropolisin aşağı yamaçlarındaki tüm yerleşime ve özellikle de yukarı hamam yapısına su sağladığını tahmin ediyoruz. Yaklaşık üç katlı bir bina yüksekliğine sahip olan yapılar Metropolis’teki en iyi korunmuş anıtlar olması anlamında da büyük önem taşıyor” diyor.
Dönemin alışkanlıklarına ışık tutuyor
MS 12. ve 13. yüzyıllarda Metropolis kent halkının, sarnıçları çöplük olarak kullanmaya başladığı ela geçirilen çok sayıda yemek artığı, hayvan kemiği ve seramik parçalarından anlaşılıyor. Bu alandaki en yoğun buluntular bitkisel ve hayvansal bezemelere sahip sırlı seramikler olarak öne çıkıyor. Sarnıçta tespit edilen hayvan kemikleri üzerinde yapılan incelemeler ise büyükbaş, küçükbaş ve kümes hayvanlarının yoğun olarak tüketildiğini gösteriyor. Sarnıç zeminine atılmış halde bulunan ve sarnıçların inşasından önce Helenistik döneme ait olduğu belirlenen mermer mimari parçalar da gün yüzüne çıkarıldı. Bu parçalar arasında dikdörtgen bir sunak ve onurlandırma yazıtı parçası olduğu tespit edildi.