Mersin Uluslararası Müzik Festivali’nde dolunay altında akapella dinledim
Yılın 300 günü güneşli geçen Mersin'de gezilecek, görülecek yerler, tadılacak lezzetler çok… Hele günler, akşamları festival konserleri ile taçlanınca… Bu kez, Tarsus’ta St. Paul Müzesi’nde Damask Vocal Quartet konserindeyim…
Haber Merkezi |Bir grup Mersin sevdalısının binlerce yıldan bu yana farklı kültürlerin beşiği olan kentin varolan kültür ve sanat kimliğinin korunması ve geliştirilmesi amacıyla oluşturdukları Mersin Uluslararası Müzik Festivali 19 yaşında… Akdeniz’in bu liman şehrine ilkinden bu yana hemen her yıl katıldığım festival nedeniyle bir kez daha tâbir yerindeyse koşa koşa geldim… Kilikya bölgesinde yer alan Mersin'e, Uluslararası Müzik Festivali için yaptığım yolculuklar, her defasında şölene dönüşüyor… Hilton Otel’in bahçesinde Akdeniz'in sonsuzluğu izlerken, şehrin lezzetlerini tadarken ve hepsinden önemlisi, Mersinli dostlarla birlikte olup sohbet ederken bu şehre “ayrıcalık” tanımakta ne kadar haklı olduğumu yine yeniden görüyorum. Yılın 300 günü güneşli geçen Mersin'de gezilecek, görülecek yerler de çok… Hele günler, akşamları festival konserleri ile taçlanınca…
Bu kez, Tarsus’ta St. Paul Müzesi’nde Damask Vocal Quartet’i dinleyeceğim. Bu gidişimde konser gününü şehirde lezzet turuyla yaşadım. Bir başka yazıda anlatmaya çalışırım. Akşam, konserden epey önce Tarsus’a geldim. Buradaki lezzet mekânlarını ve tarihi evlerin bulunduğu sokakları da dolaştıktan sonra St. Paul Müzesi’ne geçtim.
Müze bahçesinde yapıldı
Pandemi tedbirleri nedeniyle sahne, müzenin bahçesine kurulmuştu. 19 yıldır ilk kez bir konser, müzenin bahçesinde yapılıyordu. Açık havada bir akapella (enstrüman olarak insan sesi kullanılan bir müzik türü) konserinin mikrofon zorunluluğu, seslerin kaybolup gitme ihtimali, ilginin dağılacağı gibi dezavantajları olmasına rağmen, bahçeyi dolduran onlarca Mersinli büyük bir ilgiyle dinledi. Benim bir avantajım daha oldu, bulunduğum yerde ağaçların arkasından dolunay yükseliverince doğrusu müziğin etkisini çok daha fazla hissettim…
Adını Suriye’ye (Şam) özgü kumaş tasarımından alan Hollanda merkezli, dört farklı ulus sanatçılarından oluşan topluluk, soprano Katharine Dain, mezzo-soprano Marine Fribourg, tenor Edward Leach ve bariton Drew Santini’den oluşuyordu.
Festivallerin şehrin bütün kurumları işbirliği yaptığında çok daha başarılı olacağını düşündüğümden izleyiciler arasında mülki ve yerel idarenin temsilcileri Tarsus Kaymakamı Kadir Sertel Otçu, Tarsus Belediye Başkanı Dr. Haluk Bozdoğan ve Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan’ın da bulunması beni mutlu etti.
“Kibritçi Kızın Tutkusu”
Konserde, Hans Christian Andersen’in aynı adlı masalından yola çıkan David Lang’ın “Pulitzer Ödüllü” eseri Kibritçi Kızın Tutkusu ile birlikte My Lord, What a Morning, Shall We Gather at the River, Were You There isimli eserler de seslendirildi. Konser sonunda alkışlarla bis için sahneye gelen sanatçılar güzel bir sürpriz yaparak Mersinli besteci Prof. Dr. Nevit Kodallı’nın koro için düzenlediği Zekiyem eserini istek üzerine iki kez seslendirdi. Ben, harika bir akşam daha yaşadım, festival yeni konserlerle devam ediyor, etkinlikleri sizlerin de değerlendirmesi mümkün. Önümüzde üç konser kaldı:
Son üç konser
İlkinde Grammy ödüllü opera sanatçısı Bülent Bezdüz, sanatçı çocukları Sesim Bezdüz (Keman), Doğaç Bezdüz (Piyano) ve İtalyan bandoneon ustası Davide Vendramin ile birlikte aynı sahnede yer alacak. Tangoların ve türkülerin seslendirileceği konser, 28 Eylül Salı saat 20.00'de Çamlıbel Aşıklar Parkı'nda.
İki gün sonra, Bulgaristanlı piyano virtüözü Ludmil Angelov, Mersinlilerin gönlünü Amerikalı besteci George Gershwin ve Maurice Ravel’in eserleriyle ile fethedecek. Şef Davide Damiani yönetiminde, Mersin Devlet Opera ve Balesi Orkestrası’nın eşlik edeceği konser, 30 Eylül Perşembe saat 20.00’de Yenişehir Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi’nde.
Festivalin son günü Goran Bregoviç sahne alacak. 2 Ekim Cumartesi saat 20.00’de Macit Özcan Spor Tesisleri’ndeki konserde Bosnalı Sırp-Hırvat besteci, gitarist ve şarkıcı ülkemizde de çok sevilen eserlerini seslendirecek.
Mersin’den en yakın zamanda bir daha gelebilmek dileğiyle belleğimde güzel hatıralar, kulaklarımda ezgilerle ayrıldım; bu yazıyı yazarken de müzik, kafamda sürüyor.