Köklerden gelen dostluk İstanbul sofrasında buluştu

Olivoyage Zeytinyağları markasının kurucusu Oya Zingal ve İstanbul Rum mutfağı temsilcilerinden Maria’s Restoran’ın sahibi Maria Ekmekçioğlu, ölmez ağacın lezzetini İstanbul Sofrasında İlk Hasat Lezzetleri etkinliğinde İstanbul yemeklerine taşıdı.

Haber Merkezi |

Geyikli Bölgesi’nin zeytinyağı üreticilerinden Olivoyage Zeytinyağları markasının kurucusu Oya Zingal ve İstanbul Rum mutfağının temsilcilerinden Maria’s Restoran’ın sahibi Maria Ekmekçioğlu, ölmez ağacın lezzetini İstanbul yemeklerine taşıdı. Oya Zingal ve Maria Ekmekçioğlu ev sahipliğinde Maria’s Restoran Etiler’de gerçekleştirilen “İstanbul Sofrasında İlk Hasat Lezzetleri” etkinliğinde lezzetlerin detaylarda gizlendiği, paylaşımın, birbirine değer katmanın güzelliğinin tatlara yansıdığı bir İstanbul sofrası kuruldu.

Maria Ekmekçioğlu ve Şef Pascal Afthonidis’in dokunuşları ve Olivoyage İlk Hasat Filtresiz Natürel Sızma Zeytinyağı ile hazırlanan İstanbul Rum mutfağından örneklerinin servis edildiği gecede; Tokat Asma Yaprağı, Ayvalık Kabak Çiçeği, Hatay Balkabağı, Kilyos Yeşil Domatesi ile hazırlanan Dolma Sepeti, Ispanaklı – Peynirli Börek, Karamelize Soğanlı Fava, Çıtır Ekmek Üzeri Kokoreç ile sunulan Sıcak Meze Sepeti, Horiatiki Salatası, Ege otları yatağında Çupra Fileto ve Galaktobureko sunuldu.

Oya Zingal

Yemek öncesinde yaptığı konuşmada “geçtiğimiz aylarda resmi coğrafi işaret onayı alan Çanakkale Geyikli bölgesine özgü Geyikli Zeytinyağı markamız Olivoyage ile Türkiye’yi dünyada temsil edecek bir zeytinyağı markası olma hedefindeyiz. Her yıl yeniden filizlenen zeytin ağacının dalları gibi daima umutla ve aşkla gastronomi yolculuğunda yolumuza devam edeceğiz. Böyle özel bir gecenin bir parçası olduğumuz için çok mutluyuz” dedi.

Maria Ekmekçioğlu

Sofralarla olan hikâyesi sevgili babasının etkisiyle başlayan Maria Ekmekçioğlu, menüdeki lezzetlere dair şunları söyledi:

“İstanbul Rumları, asma yaprağından yapılan yalancı dolmalarla ilgili içerisine çam fıstığı koyulur mu koyulmaz mı konusunda büyük bir kavga içindeydi. Rum mutfağının yazılı olmayan kurallarına göre daha yaşlı kadınlar asma yaprağının içine fıstık konmayacağını, çam fıstığının sadece biber dolmasına koyulabileceğini söylerlerdi. Ege bölgesinde ise İzmirliler Bergama’nın meşhur fıstıklarından ötürü dolmalara katıyorlarmış. Kabak çiçeği dolması ise Rum mutfağında yoktu. Ege mutfağındaki bu alışkanlık son yıllarda İstanbul mutfağında da yerini aldı. Hatta bizim vazgeçilmez lezzetlerimizden biri oldu. Kokoreç, İstanbul mutfağının sokak lezzetlerindeki en önde gelenlerindendir. Bu yüzden de menümüzde yer verdik. El açması börekler, her zaman sofralarımızın baş tacı oldu. Eskiden balık pazarından alınan taze otlarla hünerli eller tarafından yapılırdı. Her tarafı denizlerle çevrili İstanbul mutfağında balıksız sofra da düşünülemezdi. Biz balığı biraz Ege esintisiyle harmanlayıp otlarla doldurduk. Galaktobureko, süt kremalı şerbetli bir tatlı. Pazar günü sofralarının baklavaya karşı cevabıydı bizim ailede. Ailenin yarısı baklava düşkünü, bir diğer yarısı galaktabureko idi. Her pazar yemeğinde böyle bir tatlı yarışma olurdu ve babam buna ‘eltiler savaşı’ derdi." 

Gıdada fiyatlar 54 aydır sürekli artıyor Finansal performansın anahtarı: Dupont analizi AFAD'dan yurt geneli için kritik açıklama Eğitime kar engeli: Birçok ilde okullar tatil edildi! TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu istifa mı etti? Resmi açıklama geldi Bitcoin 100 bin dolar rekorunu ne zaman kırar?