Arkeoloji ile ilgili bilgi üssü kuruluyor
Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü’nde yayınıyla, dijital arşiviyle, yasasıyla, teşkilat altyapısıyla, arkeolojik tur rotalarıyla, kütüphanesiyle geleceğin arkeolojisini kurmak hedefleniyor.
Haber Merkezi |Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ortaklığında, Avrupa Komisyonu desteğiyle Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği’nin birlikte finanse ettiği Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü için çalışmalar devam ediyor. Bu kapsamda, Enstitü merkezi, etkinlik alanları ve Arkeometri Laboratuvarı için Gaziantep’teki Kendirli Kilisesi ile Latin Okulu’nun restorasyon çalışmaları tamamlandı. Enstitü, kapılarını geçtiğimiz ay içinde gerçekleştirilen “Geçmişe Sahip Çıkmak” eğitim programıyla açtı.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Gaziantep Büyükşehir Belediye ve aynı zamanda Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı Fatma Şahin, Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, Merkezi Finans ve İhale Birimi Başkanı Barbaros Murat Köse bu projenin mimarları arasında; bilim tarafında da Prof. Dr. Nevzat Çevik, Kutalmış Görkay ve Doç. Dr. Rana Özbal ve 430 kültür, sanat ve bilim insanı bulunuyor. Projeyi sürdüren diğer iki isim, Kültür ve Turizm Bakanlığı Bakan Müşaviri Hakan Tanrıöver ve Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Dairesi Proje Koordinatörü Hale Ural. Kendileri ile ilk günden bugüne Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü projesini konuştuk.
Hakan Tanrıöver: 20 yıldır Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda çalışıyorum. Bu nedenle Avrupa Birliği ile yaşanan süreçlere hem onların hem bizim tarafımızdan tanık olma imkânı oldu. Bunun kattığı avantaj şu; ihtiyaçları da görebiliyorsunuz. Enstitü fikri şöyle gelişti: Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından 1979 yılından bu yana kesintisiz olarak gerçekleştirilen Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu’nun 36′ncısı 2014 yılında Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi Kültür Merkezi Salonları’nda yapıldı. Orada Işın Hoca, “Türkiye’de yabancı misyona ait sekiz arkeoloji enstitüsü var, neden bir Türk arkeolojisi enstitüsü yok” diye sordu.
Fatma Şahin, Büyükşehir Belediye Başkanı yeni olmuştu. Kendisine nezaket ziyaretinde bulunduğumuzda Bakan Hanım “eğer Sayın Bakan varım diyorsa, ben de bu işi sahiplenirim” dedi. Ankara’ya dönünce konuyu Hale Ural Hanım’a açtım, bunu bir Avrupa Birliği Projesi haline getirelim, diye düşündük. Aynı zamanda uzmanlık alanımız da bu. Uzun yıllar Türkiye’nin Avrupa Birliği ile kültür müzakerelerini de yürüttük. Dolayısıyla batı başkentlerindeki kültür sanat muhitleriyle de irtibatımız var. Konuyu bir AB Projesi haline getirdik. Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü projesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve Avrupa Birliği tarafından gerçekleştirilen bir projeye dönüştü… Sayın Mevlut Çavuşoğlu ve Sayın Volkan Bozkır bakanlarımız devreye girdiler. Elbirliği ile organize olup Avrupa Birliği’ne sunduk.
Gaziantep’te 1898 yapımı Gregoryan bir Ermeni kilisesi var. Belediye orayı tahsis etti, bir bilim kompleksi olarak restorasyonunun yapılması, tefrişatı, altyapısı için 10 milyon Euro’luk bir proje hazırlandı. Bu özetlemeye çalıştığım çalışmaların hazırlık süresi yedi yıl sürdü. 36 aylık da bir uygulama süreci var, onun 31. ayındayız.
Hale Ural: Hakan Bey bahsetti, çok uzun süredir - yaklaşık 13 yıl - Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Avrupa Birliği ve diğer uluslararası fonlar konusundaki süreçlerini yönetiyoruz. Her ne kadar diğer enstitülere göre çok geç kalınmış gibi görünse de aslında önemli bir avantajımız var, onlar geleneksel yapıları sebebiyle gelişen çağa, dijitalleşme ve teknoloji çağına çok kolay adapte olamıyorlar. Bu süreçte dünyadaki iyi örnekleri inceledik önümüzdeki dönemde gençlere, yeni yetişenlere nasıl hitap edebiliriz diye düşündük ve çok donanımlı bir laboratuvar, dijital kütüphane ve önemli bir arşiv oluşturduk. Alanında uzman, nitelikli hem Türkiye’de hem dünyada kendini ispat etmiş isimlerin de yer aldığı yaklaşık 430 kişilik geniş bir ekiple çalışıyoruz. Bir Türk ekolünün oluşması için de elimizden gelen çabayı akademisyenlerimizle birlikte göstereceğiz. Dışarıdan destek olan, oradaki tecrübeleri buraya aktarmak için işbirliği yaptığımız yabancı uzmanlarımız da var.
Hakan Tanrıöver: Bu süreçte İtalya, Fransa, Almanya, Japonya ve Amerika enstitüleri nasıl çalışıyor, onların hepsini araştırdık. Gördük ki örneğin İngiliz ve Alman arkeoloji enstitüleri arşivlerini ve kütüphanelerini dijital hale getirmek istiyorlar. 100 yıllık açığımızı kapatılmak için önemli bir fırsat var önümüzde. Bu nedenle Enstitü bünyesinde Arkeoloji İhtisas Kütüphanesi kuruldu. Nadide eserlerin yanında akademik ve güncel yayınlar da burada yer alacak. Hemen 50 bin kitaplık dijital kütüphaneyi hayata geçirdik. Cumhuriyet’in ilk yıllarından bugüne Bakanlığımızın destek olduğu birçok kazı var, onlarla ilgili bir milyon 400 bin evrak tarandı. Arşivlerdeki belgeleri de sisteme girdik. Bunları OCR ile taradığımızdan içlerindeki metinler, kullanılabilir durumda. Dünyadaki diğer enstitülerle aynı dili konuşabilecek programlar kullanıyoruz. Dolayısıyla dünyayla dijital olarak konuşabilen bir enstitüden bahsediyoruz. Arkeoloji ile ilgili bir bilgi üssü kuruluyor.
Biz, Türk Arkeoloji Enstitüsü derken etnik ya da milliyetçi bir tanımlama yapmıyor, bir coğrafyayı tanımlıyoruz. Balkanlar, Kafkaslar, Batı Avrupa, Trans Kafkasya, Ortadoğu ve Anadolu bölgesi çalışmalarımız kapsamında yer alıyor.
Yayınlar da yapılacak değil mi?
Hakan Tanrıöver: Çeviri ve telif eserleri kapsayan kitap yayınları Doğan Hızlan, Fahri Aral, Asım Erverdi gibi önemli isimlerin bulunduğu bağımsız bir Yayın Kurulu tarafından belirleniyor. Şu an için programımızda 24 yayın var, bunların 10’u daha önce basılmış bu bölgeyi ilgilendiren ama Türkçeye çevrilmemiş eserler. 14’ü ise bu alanda altyapı oluşturabilecek yapıtlar. Daha önce basılan bir kitap, bizim yayınlarımız arasında yer almayacak. Enstitü, Prof. Dr. Rana Özbal’ın Yayın Yönetmenliği’nde bir Hakemli Dergi de yayınlayacak.
Ensitütü Merkezi olarak Gaziantep’teki 123 yıllık Kendirli Kilisesi ve Latin Okulu’nu kapsayan alan tahsis edildi. Özelliklerini öğrenebilir miyiz?
Hakan Tanrıöver: Enstitü çalışmaları sırasında, merkezin restorasyon çalışmaları da tamamlandı. Uzman bir ekibin titizlikle yürüttüğü restorasyon iki yıl sürdü. İki beton tabla ve sekiz kat harç sökülerek 2 bin 300 metrekareyi bulan orijinal freskler açığa çıkarıldı. O binadaki bütün yaşanmışlıklara saygı duyularak yapılan restorasyon sonunda harikulade bir bina ortaya çıktı. Gazi Mustafa Kemal Gazianteplilerle bu binada buluşmuştu.
Arkeometri Laboratuvarı, merkezin bahçesine tarihi dokuyu bozmayacak şekilde ve tek katlı olarak inşa edildi. Enstitü’müz, ülkemizde ‘saha yönetimi’ laboratuvarına sahip ilk enstitü statüsünde. Bilim Kurulu’nun önerileri doğrultusunda tamamlanarak kullanıma hazır hâle gelen ve cihaz alımları tamamlanan laboratuvar, arkeometrik araştırmalarda analitik tekniklerin öğretilmesini destekleyecek bir merkez. Laboratuvarın, nitelikli bilimsel araştırmaları yürütme misyonunun yanı sıra ‘restorasyon’ ve ‘konservasyon’ birimleriyle çalışarak mevcut altyapıya katkıda bulunması da amaçlanıyor.
Burası yayınıyla, dijital arşiviyle, yasasıyla, teşkilat altyapısıyla, arkeolojik tur rotalarıyla, kütüphanesiyle geleceğin arkeolojisini kurmaya hazır.
Son olarak, I. Millî Arkeoloji Şûrası için hazırlıklar yapıldığını biliyorum, ne aşamada olduğunu öğrenebilir miyim?
Hale Ural: Millî Arkeoloji Şûrası düzenlemek Enstitü’nün birincil hedefleri arasında. 11 komisyonda yaklaşık 80 kişi ile çalışmayı öngörüyoruz. Çok alışık olduğumuz başlıkların dışında arkeolojinin diğer sektörlerle de bağlantısını kurmayı arzu ediyoruz. Bilim ve arkeoloji, sanat ve arkeoloji, mimari ve arkeoloji gibi 11 başlıkla şûrayı 2022 yılının ilk yarısında gerçekleştirmeyi planlıyoruz.
Teşekkür ederim, çalışmalarınızı heyecanla takip edeceğim.