Arkeoloji dünyası “Taş Tepeler” için buluştu: 12 bin yıl öncesini aydınlatacaklar
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türkiye Turizm Geliştirme ve Tanıtım Ajansı (TGA) “Taş Tepeler” programı ile Şanlıurfa ve çevresinde yer alan Neolitik Çağ (Cilalı Taş Devri) yerleşimlerini ve yürütülen kazı araştırmalarını tanıttı.
Haber Merkezi |1980’lerin sonlarında sıcak bir yaz günü Priene antik kentinde taşlardan yüzüme vuran cehennem alevlerine rağmen başlayan arkeoloji merakım, arkasında yüzlerce yazı ve “Bir Arkeoloji Detektifinin Maceraları” (Oğlak Yayınları) isimli kitabı bırakarak bugünlere kadar geldi... 40 yılı aşkın bir süredir her fırsatta ören yerlerine, kazılara gitmeye, oralardaki gelişmeleri yazmaya çalışıyorum.
Bunların arasında beni en çok heyecanlandıran, geçtiğimiz günlerde Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy imzasıyla gelen bir davet oldu. Şöyle deniliyordu:
“UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Göbeklitepe’deki yapıların, dikili taşların benzerlerinin keşfedildiği alanların tanıtımının yapılacağı ‘Taş Tepeler’ Tanıtım Toplantımızda sizleri de aramızda görmekten onur duyarım.”
Çok önemli bir proje
Çok heyecanlandım, çünkü 2010’ların başlarında yazdığım bir yazıda şöyle demiştim:
“Göbeklitepe’deki T biçiminde dev taşların üzerindeki kabartmalarda gerçekten görmeye değer hayvan desenleri bulunuyor. Ama, yakınlarda üç Göbeklitepe daha var: Karahantepe, Sefertepe ve Hamzantepe. Ancak buralarda henüz kazı çalışmaları yapılmıyor.”
Ben üç biliyordum, bölgede çalışmalar başlayınca 100 kilometrelik bir alanda çok sayıda tepe olduğu ortaya çıkmış. Şu an için bunlardan 12’sinde kazı çalışmaları için karar alınmış, yedisinde çalışmalar başlamış. Halen Göbeklitepe, Karahantepe, Gürcütepe, Sayburç, Çakmaktepe, Sefertepe ve Yeni Mahalle Höyüğü olmak üzere yedi alanda arkeolojik kazı çalışmaları sürdürülüyormuş. Yakın bir tarihte Ayanlar, Yoğunburç, Harbetsuvan, Kurt Tepesi ve Taşlıtepe yerleşimlerinde de kazılara başlanacakmış. “Taş Tepeler” programının lansmanı için gideceğimiz Şanlıurfa’da geçici olarak ziyarete açılacak Karahantepe’yi de ziyaret edecek; Karahantepe’deki kazılardan çıkan buluntuları, Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi’nde görebilecekmişiz ki sergide, Karahantepe'den iki yıl içinde çıkarılan Neolitik dönemden (Yeni Taş Çağı/Cilalı Taş Devri) 37 eser ilk defa görücüye çıkacakmış.
12 bin yıl öncesine, Neolitik döneme tarihlenen Karahantepe’nin bir özelliği de Göbeklitepe kazılarında büyük olasılıkla henüz bulunmayan dünya üzerindeki ilk yerleşik yaşam ve sosyal topluluk örneklerine ev sahipliği yapmasıymış.
Tarihin Sıfır Noktası
Bölge, Mehmet Nuri Ersoy’un söylediği gibi Tarihin Sıfır Noktası. “Şimdi o noktayı daha derine ve muhtemeldir ki çok daha geriye çekeceğiz. Çünkü Göbeklitepe tek ve yalnız değildir. Projemiz kapsamında gerçekleştirilecek 12 kazı çalışması ile Şanlıurfa’nın sözcülüğünde, Anadolu’nun insanlık tarihine yaptığı katkının bilinmeyen hikâyelerine tercüman olacağız” diyordu Bakan. Kendisi söz etmedi, ama bu çok önemli çalışmanın, “Taş Tepeler”in onun projesi olduğunu öğrendim.
Tanıtım programı etkinliği için çok iyi donatılan Arkeoloji Müzesi’nde müzikler eşliğinde yerli ve yabancı çok sayıda basın mensubunun önünde Bakan Ersoy, projeye verdikleri önemi şu sözcüklerle vurguladı: “Şanlıurfa Neolitik Çağ Araştırmaları Projesi’nin bugüne kadar ülkemizde yapılmış en büyük ve kapsamlı arkeoloji projesi olduğunu söyleyebiliriz. Üstelik bu süreç sadece araştırma ve kazı çalışmalarından ibaret olmayacak. Başta Uluslararası Dünya Neolitik Kongresi olmak üzere çok sayıda uluslararası bilimsel toplantı ve etkinliklerin yanında, ziyaretçi karşılama ve tanıtım merkezleri, sergi ve çevre düzenleme projeleri, ulaşım ve altyapı düzenlemeleri gibi bir dizi uygulamayı da hayata geçireceğiz. Bütün bunlar için cari ve personel giderleri hariç 127 milyon lira tutarında bir kamu yatırımı öngörülmektedir. Bu rakam da projenin değeri ve önemi noktasında ciddi bir fikir vermektedir diye düşünüyorum.”
Şanlıurfa’da Neolitik dönemde yaşanılan tepelerin dünya medeniyetinin doğumuna dair birçok bilgiler barındırdığını onlardan biri olan Göbeklitepe’deki bulgular nedeniyle uzun zamandır biliyorduk. 1994 yılında ne yazık ki çok erken kaybettiğimiz Alman arkeolog Klaus Schmidt tarafından keşfedilen bölgedeki kazı çalışmaları, o tarihten bu yana sürdürülüyordu.
Mezopotamya’daki ilk şehirlerden beş bin beş yüz yıl, İngiltere’deki ünlü Stonehenge anıtından da yedi bin yıl daha yaşlı yerleşim yerlerinden söz ediyorum.
İlk kez 20 yıl önce gitmiştim
Neredeyse 20 yıl önceki ilk Göbeklitepe gezimi, kazı ekibinden kimse olmadığından oradaki bekçi ve güzeller güzeli bir köpek eşliğinde gerçekleştirdiğimi anımsıyorum. Hiç unutmuyorum bir bahar günüydü, çevredeki gelincik tarlalarının kırmızıları gözlerimi alıyordu. Tabii ki 12 bin yıl öncesinin stellerindeki boğa, tilki, yaban domuzu, yılan, turna, yaban ördeği, ceylan, yaban eşeği kabartmaları da…
Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Türkiye Turizm Geliştirme ve Tanıtım Ajansı (TGA), Taş Tepeler programı ile Şanlıurfa ve çevresindeki Neolitik Çağ’a ait önemli yerleşimlerin ve yürütülen kazı araştırmalarının tanıtımı, Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi’nde yapıldı. Aynı gün, program kapsamındaki Neolitiğin Dünyadaki Yansımaları Sempozyumu nedeniyle Türkiye’den ve yurt dışından akademisyenler ve biliminsanları bir araya geldi. 2023 yılında Şanlıurfa’da Dünya Neolotik Dönem Kongresi’nin gerçekleştirileceği müjdesi verildi. Kongrede çok sayıda bilimsel toplantı yapılması ve Şanlıurfa’nın Neolitik Çağ’a ait emsalsiz kültürel hazinelerinin paylaşılması planlandığı anlatıldı.
Lansman gecesi
Lansman gecesi ilk konuşmayı Göbeklitepe ve Karahantepe kazı başkanı Prof. Dr. Necmi Karul yaptı. Karul’un ardından mikrofona Prof. Dr. Mehmet Celal Özdoğan geldi. Büyükşehir Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül ve Şanlıurfa Valisi Abdullah Erin’in konuşmalarından sonra sunucu Pelin Çift, sahneye Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’u davet etti. Ersoy’un vurguladığı noktalardan birisi, yapılan çalışmanın dünyadan ve bizden çok sayıda paydaşla ülkemizde yapılmış en büyük ve kapsamlı arkeoloji projesi olduğuydu. Şöyle diyordu Ersoy:
“Bakanlık olarak bunun sorumluluğunu paydaşlarımızla birlikte omuzluyoruz. Yurt içinde sekiz ayrı üniversitenin dâhil olduğu 12 kurum ve kuruluş ile işbirliği planlandı. Bu doğrultuda İstanbul Üniversitesi, Harran Üniversitesi ve Ankara Bilim Üniversitesi arasında doğrudan iş birliği protokolleri imzalandı. Ayrıca beş ayrı ülkeden sekiz ayrı üniversite ile 4 dört akademi, enstitü ve müzeyi de Şanlıurfa Neolitik Çağ Araştırmaları Projesi’ne dahil ettik. Japonya, Rusya, Almanya, İngiltere ve Fransa ile geniş bir uluslararası yelpaze oluşturduk.
Bu geniş çaplı işbirliğine bakarak, Şanlıurfa Neolitik Çağ Araştırmaları Projesi’nin bugüne kadar ülkemizde yapılmış en büyük ve kapsamlı arkeoloji projesi olduğunu söyleyebiliriz.”
Bakan’ın belirttiğine göre Taş Tepeler Projesi kapsamında gerçekleştirilecek kazı ve araştırmalara dair bilgilerin toplanacağı, biliminsanlarının çalışmalarını yapabilecekleri Neolitik Araştırma Merkezi kurma çalışmalarına devam ediliyor. Ayrıca proje sürecinin ve çıktılarının güncel olarak paylaşılacağı bir web sitesi tasarlanıyor.
Karahantepe kazı alanındaydık
Bir arkeoloji sevdalısı olarak ülkemizde yapılmış en büyük ve kapsamlı arkeoloji projesini heyecanla dinledim. Ertesi günkü Karahantepe kazı alanı ziyaretimizde ve elbette müzede gördüklerimiz, ülkemizin turizm potansiyelini de zıplatacak vasıftaydı. Çok bilindiği için onu örnek veriyorum Luksor’a gidenlerin hayal bile edemeyecekleri sırları barındıran “Taş Tepeler”i lütfen görün... Göbeklitepe halen gezilebiliyor, müzede de kazılardan çıkan eserler sergileniyor. Diğer tepeler, peyderpey ziyarete açılacak. Lütfen, ilk fırsatta ziyaret edin; hayal dünyanızın nasıl genişlediğinin heyecanını yaşayın, böyle bir ülkede yaşıyor olma ayrıcalığının keyfini çıkarın.