Ankara And Evi’ndeki bir ödül töreni nedeniyle hatıralarla yüklü bir akşam
Ankara’ya gidişlerim genellikle festivaller, ödül törenleri, konserler gibi etkinlikler nedeniyledir. Bu kez de benzer bir sebeple, Sevda-Cenap And Müzik Vakfı Onur Ödülü Altın Madalya töreni için Ankara’daydım…
Haber Merkezi |Ankara’ya gidişlerim genellikle festivaller, ödül törenleri, konserler gibi etkinlikler nedeniyledir. Bu kez de benzer bir sebeple, Sevda-Cenap And Müzik Vakfı Onur Ödülü Altın Madalya töreni için Ankara’daydım…
Her gidişimdeki gibi kuğuların beslenmesini seyretmek ve huzurlu bir ortamı soluyabilmek için sabahın erken saatlerinde Kuğulu Park’taki banklarda yerimi aldım… Kavaklıdere’deki park, benim için bir vaha. Adı gibi zamanında oraları kavaklıkmış, bir de dere akarmış. Semt ismini onlardan almış. Kuğulu Park’ı sevmemin bir nedeni de hemen yanında Kavaklıdere Şarapları'nın sahibi Cenap And'ın yaptırdığı And Evi’nin orada olması. Rüstik mimarisiyle bir İsviçre kır evini andıran And Evi’nin bahçesi, yemyeşil ağaçları, rengârenk çiçekleri ile beni kendine çağırır. Giderim de…
2016 yılında aramızdan ayrılana kadar tanımaktan daima onur duyduğum Sevda-Cenap And Müzik Vakfı Başkanı Mehmet Başman’ı eğer müsaitse ziyaret ederdim orada. Sonra, evin hemen birkaç adım ötesindeki Tunalı Hilmi Caddesi üzerinde bulunan Vakıf merkezine geçerdim. Halen Sevda-Cenap And Müzik Vakfı Genel Sekreteri olan sevgili Pınar Alpay’la görüşürdüm. Coşkuyla Vakıf olarak yaptıklarını, yapacaklarını anlatırdı.
Tören günü de öyle yaptım; akşamleyin ödül töreninin yapılacağı And Evi’nin etrafında şöyle bir dolaşıp anılarla yüklü bir biçimde Pınar’la buluştum.
Sevda-Cenap And, Cevza-Cenap And, Cenap Bey’in vefatından sonra Cevza Hanım, ardından Sevgi-Mehmet Başman’ın yaşadığı bina gerek mimari olarak gerekse şehrin müzikal yaşantısındaki tarihi değeriyle de çok önemli bir mekân.
Madalya, Rengim Gökmen’e takdim edildi
Evin üst bölüntülü sahne görünümlü salonu konser alanı olarak da kullanılıyordu... Tören de burada gerçekleşti. Sevda-Cenap And Müzik Vakfı Vakıf Onur Ödülü Altın Madalyası’nın bu seneki sahibi orkestra şefi ve eğitimci Rengim Gökmen de törende yaptığı konuşmada 12 yaşındayken annesi opera sanatçısı Muazzez Gökmen ve piyano öğretmeni Nimet Karatekin ile ünlü piyanist Richter'i And Evi’nde dinlediğini ve bu konserin müziğe bakış açısını, hayatını değiştirdiğini söyledi. Gökmen, zamanında devlet bursları ve Harika Çocuklar Yasası’yla kendisi, İdil Biret, Suna Kan ve Gülsin Onay gibi müzisyenlerin yıllarca süren uluslararası eğitimler alabildiğini vurguladı. Günümüzde yetenekli öğrencilerin bu tarz desteklenme olanaklarının az olması sebebiyle zaten bu alanda katkı veren vakfın Rengim Gökmen adına bir burs oluşturmasından mutluluk duyduğunu söyledi.
Gökmen’e Altın Madalyası’nı Sevda-Cenap And Müzik Vakfı Başkanı Ali Başman sundu. Başman, Şeref Belgesi ve Vakıf logosu renklerindeki kırmızı ve beyaz güllerden oluşan çiçek buketini de kendisine takdim etti. Gökmen gülleri, Ankara’nın ve ülkenin kültür sanat hayatına katkılarından ötürü özlem ve minnetle andığını belirttiği Sevgi-Mehmet Başman, Cevza Başman And ile Sevda-Cenap And’ın fotoğrafları önüne bıraktı. Tören, kokteylle sona erdi.
Okuduğum haberlerden anımsıyorum, birçok tören And Evi’nde gerçekleştiriliyordu. Bu törenlere İnönüler gibi Ankara’nın köklü aileleri, sanatçılar, tarih, edebiyat ve siyaset dünyasının önde gelen isimleri katılıyordu. Pınar, Gürer Aykal’ın da evde düzenlenen özel konserlerden ve Vakfın kuruluşundan itibaren vefatına kadar Danışma Kurulu Başkanı olan Adnan Saygun ve Cenap Bey’le yaptıkları konuşmalardan söz ettiğini, kendisi gibi gençlerin merdivenlere oturarak konserleri dinlediklerini söylediğini anlattı.
Sevda-Cenap And Müzik Vakfı
Sevda-Cenap And Müzik Vakfı'nın kuruluş öyküsü, 1940'lara dayanan ve üç aşamalı gelişme sürecini izleyen bir oluşum. Vakfın günümüzdeki amaçlarına benzer hedeflerle 1940 yılında kurulan Ses ve Tel Birliği'nin dağılmasının ardından, 1965 yılında kurulan Sevda-Cenap And Müzik Tesisi, 1973 yılında Sevda-Cenap And Müzik Vakfı'na dönüşmüş. Yönetim Kurulu Başkanı, Yönetim Kurulu ve Danışma Kurulu olarak üç organdan oluşan Vakfın ilk Başkanı Mehmet Cenap And olmuş ve ilk Yönetim Kurulu’nda Ayşe Cevza And, Prof. Dr. Enver Kurdoğlu, Osman Anıl, Mehmet Başman, Uğur Sevindik ve Ali İmer yer alıyormuş. Ablası Cevza And’ın vefatı üzerine başkanlık görevini Mehmet Başman devralmış. Hayata veda ettiği 2016 Ağustosu’na kadar 28 yıl aralıksız bu görevi başarıyla sürdürmüş. Bu sürecin 20 yılının tanığıyım.
Mehmet Başman
Ankara’ya gidişlerimin birçoğunda Pınar beni Mehmet Bey’le buluşturdu ve And Evi’nin Başman’ın ofisi olan o özel salonunda onunla Ankara tarihi, kültürü ve yarattıkları Uluslararası Ankara Müzik Festivali hakkında onunla sohbet etmek fırsatı buldum. Pınar, Sevgi ve Mehmet Başman’ın her pazar aile yemeği, her yılbaşında da her iki ailenin (bazı yıllarda dostlarının da katılımıyla) büyük aile sofrası buluşması düzenlediklerinden söz etti. Bu buluşmalarda çekilen fotoğraflardan çoğu, törende salondaki piyanonun üzerindeydi. Ayrıca evde yapılan SCA Müzik Vakfı Yönetim Kurulu toplantıları öncesinde Sevgi Başman’ın oluşturduğu özel menü ve sofra dizaynı ile öğle yemekleri geleneği varmış.
Tören sonrası And Evi’nin hemen yukarısındaki taksi durağından bir araç beni kapıdan alıp otele götürdü. Taksi şoförünün ilk sözü “evin bütün ışıklarının tekrar yanmasından mutlu olduk. Biz duraktakiler aileyi çok sever, saygı duyardık. Eksikliklerini hissediyoruz” oldu.
Anıtkabir’in de mimarı Emin Onat tarafından 1952 yılında tasarlanan, 1955 yılında tamamlanan iki katlı ve yerel malzemelerle yapılmış̧, geleneksel Türk Evleri’nin özellikleriyle geleneksel Alman Evleri’nin özelliklerini birleştiren And Evi tescilli ve sit alanı olarak korunan bir yapı.
Kavga etmeyi hiçbir zaman sevmeyen Mehmet Başman, “Zamana bırakıyorum, anlayışa bırakıyorum” derdi hep. Zaman geçiyor Mehmet Bey, aramızdan ayrıldığınızdan bu yana altı yıl geçti bile… Nasıldı Behçet Necatigil’in dizeleri:
“Adı, soyadı / Açılır parantez / Doğduğu yıl, çizgi, öldüğü yıl, bitti / Kapanır, parantez.”
Mehmet Bey’in parantezinin onu sevenlerce kapatılmayacağına inanıyorum. Çünkü o, bir aydın olarak ülkesine, yaşadığı kente bir şeyler katabilmek için çok didindi, bunu vicdani bir görev olarak gördü.
Törende de sizi bir kez daha saygı ve sevgi ile andım Mehmet Bey, yaptıklarınızı unutmak mümkün değil.