Yeşil ekonomiye geçişte bankalar çok önemli bir itici güç
Finans sektörü, sürdürülebilir kalkınmayı önceliklendiren büyüme stratejilerinin yaygınlaşmasında ve yeşil ekonomiye geçiş sürecinde çok önemli bir dönüştürücü rol üstleniyor. Tüm dünyada yeşil finansal araçlar ve yeşil finans piyasaları hızlı bir gelişim gösteriyor.
Haber Merkezi |Yapı Kredi ve Dünya Gazetesi iş birliğinde gerçekleşen Sürdürülebilirlik Webinarı’nda Yıldız Teknik Üniversitesi Finans, Kurumsal Yönetim ve Sürdürülebilirlik Merkezi Kurucu Direktörü Prof. Dr. Güler Aras ve Yapı Kredi Kurumsal Bankacılık Satış Yönetim Başkanı Kaan Şakul ile finans sektöründe yaşanan dönüşümü konuştuk.
YTÜ Finans, Kurumsal Yönetim ve Sürdürülebilirlik Merkezi Kurucu Direktörü Prof. Dr. Güler Aras:
BANKALARIN ROLÜNÜN YENİDEN TANIMLANMASI GEREKİYOR
“Sürdürülebilirlik alanındaki gelişimin arkasında dört önemli motivasyon olduğundan bahsedebiliriz. Bunlar; küresel risk ortamı, paydaş beklentileri, yatırımcıların ve fon sağlayıcıların talepleri ve regülasyonlar. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2020 Küresel Risk Raporu'na göre, önümüzdeki on yılda dünyayı tehdit eden ilk beş riskin tamamının iklim değişikliğinin getirdiği çevresel riskler oluşturuyor. İklim değişikliği, kurumların dikkate alması gereken bir konu olmanın ötesinde, iş stratejilerine entegre edilmesi kaçınılmaz bir başlık haline geldi.
Paydaşların beklentileri değişti. Odak noktası statü ve paradan, insanlarla ve toplumla anlamlı iletişime ve daha dengeli bir yaşama kaydı. Öte yandan, artan sayıda kurum, iklimle ilgili konuları ifşa etmeye, bunları kurumsal raporlarına dahil etmeye başladı. Kuşkusuz, yasal regülasyonlar ve artan yatırımcı talepleri bu konudaki en önemli motivasyonların başında geliyor. Özellikle AB, Yeşil Mutabakat ile konunun dünyadaki gelişimine öncülük ediyor. AB Yeşil Mutabakat çerçevesinde, 2021’de Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (CSRD) olarak revize edilen AB Finansal Olmayan Raporlama (NFR) Direktifi, AB Sürdürülebilir Finans Beyan Direktifi (SFDR) ve yeni Yeşil Finans Çerçevesi olarak da adlandırılan AB Taksonomisi, AB’nin attığı en somut adımlar.
SPK’dan Türkiye’deki halka açık şirketler için önemli bir yol haritası
“Türkiye’de küresel gelişmelere uyumlu bir yol haritası oluşturmak için Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Ekim 2020’de somut bir adım attı. SPK tarafından yayınlanan ‘Sürdürülebilirlik İlkelerine Uyum Çerçevesi’ halka açık şirketleri sürdürülebilirlik konularını kısa, orta ve uzun vadede karar süreçlerine entegre etmelerini ve açıklamalarını teşvik ediyor. Bugün tüm dünyada, sürdürülebilirlik alanında önemli gelişmelere yön veren unsurların birisi de yatırımcılar ve fon sağlayıcıların beklentileri. PRI (Principles for Responsible Investment), sorumlu yatırımı savunan yatırımcıların, varlık sahiplerinin ve portföy yöneticilerinin bir araya geldiği, dünyanın önde gelen uluslararası ağlarından birisi. Yaklaşık 120 trilyon doları temsil eden 84 ülkeden yaklaşık 4 bin PRI imzacısı, ESG risklerini başarıyla yönetebilen şirketlere yatırım yapmayı bekliyor.”
Sürdürülebilirliğin finansmanı daha geniş kesimlere ulaşmalı
“İklim Değişikliğine Yönelik Kurumsal Yatırımcı Grubu (IIGCC) ise 2020’de 16 trilyon dolardan fazla varlığı temsil eden 70’in üzerinde küresel yatırımcı tarafından kuruldu, varlık sahipleri ile varlık yöneticilerinin 2050 yılına kadar ‘net sıfır yatırımcı’ olmalarını amaçlıyor. Yaklaşık 57 trilyon doları temsil eden 69 ülkeden 223 bankanın imzalamış olduğu Sorumlu Bankacılık Prensipleri girişimi Sürdürülebilir Kalkınma hedefleri ve Paris İklim Anlaşması’nda ifade edildiği gibi, bankacılık sektörünü toplumun hedeflerine ulaşmada öncü bir rol oynamasına imkan verecek şekilde dönüştürmeyi amaçlıyor. Sorumlu Bankacılık Prensipleri’ni Türkiye’den de 6 banka imzaladı. 2017 yılı sonu itibarıyla ise Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi Platformu Sürdürülebilir Finansman Bildirgesi’ni imzalayan yedi banka (Akbank, Garanti BBVA, ING Bank, İş Bankası, Yapı Kredi ve TSKB), 50 milyon dolar ve üstündeki projelerin finansmanında, projenin çevresel ve sosyal etkilerini de değerlendirme süreçlerine alacaklarını bildirerek, ilgili politikalarına bu kriterleri entegre edecekleri taahhüdünde bulundular. 2020 yılında ise yapılan yeni ve son güncelleme ile birlikte bankaların çevresel ve sosyal etkisini değerlendirecekleri yatırım tutarı 20 milyon dolardan 10 milyon dolara indirildi. Sürdürülebilirliğin finansmanı noktasında potansiyeli daha da geliştirmek ve daha geniş kesimlere ulaşabilmek için imzacı bankaların sayısının artması büyük önem taşıyor.”
Sürdürülebilirlik bağlantılı tahvillerde rekor seviyelere ulaşıldı
2020’de yaşanan tüm zorluklara rağmen, çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) temalı tahvil piyasası dayanıklılığını kanıtladı. ESG temalı tahvil piyasasında en büyük hacme sahip olan küresel yeşil tahvil piyasasında, 2020’de 40 milyarı gelişmekte olan ülke piyasalarında olmak üzere 280 milyar doları ihraç gerçekleşerek 2007’den bu yana kümülatif ihraç, 1 trilyon dolar tutarında önemli bir seviyeye ulaştı. Genel olarak, diğer ESG temalı tahviller için de ivme hızlanarak sosyal, sürdürülebilirlik ve sürdürülebilirlik bağlantılı tahvillerde de rekor seviyelerde ihraçlara ulaşıldı. Yeşil tahvil ihracında gelişmekte olan ülkeler arasında ilk sırada yer alan Çin, 2020 yılında 18 milyar dolar yeşil tahvil ihracı gerçekleştirirken, Türkiye 115 milyon dolar ile gerilerde kaldı. Gelişmekte olan ülkelerde yeşil tahvil ihracının önceki üç yıla kıyasla önümüzdeki üç yıl içinde iki katına çıkması ve piyasanın 2023 yılına kadar 100 milyar dolarlık yıllık ihraç sınırını aşması bekleniyor.
Sorumlu ve yenilikçi finansman modellerine odaklanmak gerekiyor
“Sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunan finansal kurumların sağlamlığı ve sağlıklı işleyişi bütün ekonomiyi doğrudan etkiliyor. Finansal kurumların ürünlerinin kullanımının doğrudan veya dolaylı olarak çevresel, ekonomik ve sosyal etkileri bulunuyor. Bu nedenle, artık giderek artan sayıda finansal kurum, hizmetlerini yönlendirecekleri sektörleri ve firmaları değerlendirme kriterlerine sürdürülebilirliği de dahil ediyor. Özellikle SKA’lar çerçevesinde, finansal hizmetler sektörünün; finansal kapsayıcılığın artırılması, yenilebilir enerji ve diğer altyapı projelerine yatırım; risk yönetimi ile sorumlu ve yenilikçi finansman modellerine odaklanması gerekiyor. Bankalar bu süreçte hem şirketlerin hem de ekonominin dönüşümüne katkı sağlayan çok önemli bir itici güce sahipler. Bu gücü bilinçli ve sistematik olarak kullanmaları çok önemli. Bu süreçte, bankaların finansal sistem içinde ve ekonomideki rollerinin yeniden tanımlanması; başarı ve performans göstergelerinin sadece finansallardan ibaret olmaması ve sürdürülebilirlik performanslarına göre değerlendirilmesi gerekiyor.”
Yapı Kredi Kurumsal Bankacılık Satış Yönetim Başkanı Kaan Şakul:
TÜRKİYE’NİN DÜŞÜK KARBON EKONOMİSİNE GEÇİŞİNİ DESTEKLİYORUZ
“Dünyamızdaki sınırlı kaynaklar, maalesef her geçen gün biraz daha azalıyor. Bizden sonra gelecek nesiller ve tüm canlılar için daha yaşanılır bir dünya bırakmak, hepimizin ortak sorumluluğu. Biz de daha sürdürülebilir bir dünya için sorumluluklarından geri durmayan bir bankayız. Sürdürülebilirlik kavramının bankacılık sektörünün geleceği üzerinde büyük etkisi var. Finans sektörünün ve özellikle bankacılığın, iş dünyasına sağladığı finansmanlardan ötürü yeşil dönüşüme dolaylı etkisi oldukça geniş ve kuvvetli. Dolayısıyla finans sektörünün, sahip olduğu bu büyük dönüştürücü güçle, sürdürülebilirlik konularında büyük bir misyon üstlenmesi gerekiyor. Yapı Kredi olarak 2011 yılında ilk Sürdürülebilirlik Raporu’muzu yayınladıktan sonra, küresel sürdürülebilirlik gündemi doğrultusunda çalışmalarımızı her geçen yıl önemli ölçüde hızlandırdık. Sadece ekonomik gelişim adına değil; topluma, insana ve doğaya dost sürdürülebilir bir gelecek için var gücümüzle sınırları kaldırıyoruz. Ortak değer yaratmaya dayanan bir sürdürülebilirlik stratejimiz var. 2019 yılında Birleşmiş Milletler Sorumlu Bankacılık Prensipleri’ne kurucu imzacı olarak katıldık. Mottomuzu da ‘Sürdürülebilir bir gelecek için sınırları kaldırıyoruz.’ olarak belirledik.”
Yenilenebilir enerjiye 2.4 milyar dolar finansman sağladık
“İklim değişikliğinin dünyamız, işimiz, müşterilerimiz ve faaliyet gösterdiğimiz topluluklar için büyük bir risk oluşturduğunun farkındayız. Bu farkındalıkla yüksek karbonlu enerji kaynağından düşük karbonlu enerji kaynaklarına geçişi hızlandırmak için büyük bir sorumlulukla hareket ediyoruz. Geliştirdiğimiz ürün ve hizmetlerle enerji verimliliği, yenilenebilir enerji ve diğer düşük karbonlu enerji kaynaklarına verdiğimiz desteği her geçen gün daha da artırıyoruz. Geçen yıl yenilenebilir enerji finansman hacmimiz 2.4 milyar dolara ulaşırken, halihazırda, ülkemizin düşük karbon ekonomisine geçişini desteklemeye devam ediyoruz.”
Kömürü finanse etmiyoruz
“Yeşil tahviller, sürdürülebilirlik bağlantılı krediler, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği kredilerinin yanı sıra bireysel tüketiciye de ulaştığımız Doğa Dostu Mortgage ve Doğa Dostu Taşıt kredileri gibi pek çok ürün ve hizmetimizle sürdürülebilir kalkınma sorunlarına finansal çözümler sunuyoruz. Düşük karbonlu ekonomiye geçiş ve iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında, yeni kömür yakıtlı termik santralleri ve kömür madenciliği yapan yeni projeleri finanse etmeyeceğimizi beyan ettik. İklimle Bağlantılı Finansal Beyanlar Görev Gücü’ne (TCFD) destek veren şirketler arasında yer alıyoruz. Mayıs ayında 20 ülkeden 42 bankanın katılımıyla 962 milyon dolarlık sürdürülebilirlik kriterlerine bağlı ilk sendikasyon kredisi işlemine imzamızı attık. Sürdürülebilirlik modelimizin temel dayanaklarını ‘iklim krizi ve çevre koruma’, ‘risk yönetimi ve yönetişim’, ‘sürdürülebilir finans’ ve ‘insan ve toplum’ konu başlıkları oluşturuyor.”
KOBİ’lere enerji verimliliği kredileri
“Müşterilerimizin sürdürülebilirlik yolculuklarında yanlarında olabilmek, sürdürülebilir finans ekseninde stratejimizin en önemli alanlarından biri. Yeşil tahvil, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği kredileri gibi pek çok ürün ve hizmetimizle sürdürülebilir kalkınma sorunlarına finansal çözümler sunuyoruz. İş anlayışımızı ve iş yapış şeklimizi dönüştürürken, değer zincirimizi de dönüştürerek müşterilerimizin sürdürülebilir iş uygulamalarına geçişine destek oluyoruz. 2018 yılından beri Türkiye Konutlarda Enerji Verimliliği Finansman Programı’na (TuREEFF) katılıyoruz. TuREEFF programı çerçevesinde enerji verimliliğine yatırım yapan KOBİ’lere ve konutlarda enerji verimliliği yatırımlarına kredi sağladık. 2020 yılının başında ilk yeşil tahvil ihracımızı ICMA Yeşil Tahvil Prensipleri ile uyumlu bir şekilde gerçekleştirerek yeşil proje ve yatırımlara sağladığımız kaynaklarımızı çeşitlendirdik.”