Sürdürülebilir ticaret nasıl oluşur?

Bir tarafta acı, diğer yanda umut; depremzede her insan gibi esnaf ve küçük işletme sahibinin de 6 Şubat’tan bu yana yaşadığı iki duygu. Acı ile kapanan kepenkler, umutla yeniden açılma mücadelesi veriyor. Tıpkı, Hatay Hassa’da, Uzun Çarşı’da olduğu gibi…

Haber Merkezi |

Selçuk ALTUN

Depremin yarattığı ekonomik tahribattan en çok etkilenen iş kesiminin esnaf ve KOBİ’ler olduğunu söylersek sanırım yanlış olmaz. Sarsıntı, pek çoğunun işletmesini yerle bir etti. Yeniden inşa etmek için finansal güçleri yetersiz. Sigortalılık ise yok denecek kadar az. Ancak, bu işletmeler ekonominin kılcal damarları. Buraya kan yürümezse ne depremin vurduğu, yerle bir ettiği illeri ve bölgeyi ne de ülke ekonomisini ayağa kaldırabiliriz.             

Görev bölgem Adana, Hatay ve Osmaniye illerini ayrı ayrı ele alıp değerlendirmek lazım. Çünkü bu illerin depremden aldığı yaralar farklı. Depremin hem yarattığı yıkım hem de ekonomik etkisi açısından Adana, Osmaniye’den, Osmaniye de Hatay’dan daha şanslı. Adana’daki yıkım, sanayiyi etkilemedi. OSB’de küçük sanayi sitelerinde bir hasar yok, ilk günden bu yana çalışmalarını sürdürüyorlar. Ancak Adanalı esnafın ilk bir ay neredeyse hiç iş yapmadığını söyleyebiliriz. Çünkü şehir boşaldı. Özellikle 20 Şubat’ta gerçekleşen Hatay merkezli 6.4 büyüklüğündeki depremden sonra Adana merkezde kalan nüfus yüzde 30’lara düştü. Bu da doğal olarak esnafı olumsuz etkiledi. Fakat 13 Mart’ta okulların açılmasıyla birlikte şehri terk edenlerin büyük bir çoğunluğu geri döndü.

Osmaniye’de ise daha ciddi bir yıkım yaşandı. OSB’de kayda değer bir hasardan söz edemeyiz. Tabii işgücü dışında. Osmaniye’de canını, yakınlarını kaybedenlerin yanı sıra çok sayıda evini kaybeden ve şehri terk edenler var. Özellikle küçük esnafta çok sayıda işletmesini kaybeden oldu. Osmaniye Sanayi ve Ticaret Odası’ndan aldığım bilgilere göre; ilde hasar almış ve çalışmayacak durumda olan 2 bin 700 civarında esnaf ve KOBİ bulunuyor.          

Hatay’ı ise ayrı bir başlık olarak ele almak lazım. Yıkımın belki de en derinden hissedildiği bölge burası. Şehir merkezi artık yok desek yeridir. Ayakta olan binaların büyük kısmı da ağır hasarlı. Şehir merkezindeki, bin 700 işletmenin bulunduğu küçük sanayi sitesi neredeyse tamamen yok oldu. Sanayi sitesindeki bin 500 işyerinin, bin 400’ü tamamen yıkılırken, kalan da hasarlı. Organize sanayi bölgesi ayakta ama sanayi sitesinden tedarik alamıyor, şehir komple boşaldığı için çalışacak kimsesi de yok.             

“ÇALIŞIYORUZ DEMEK İÇİN ÇALIŞIYORUZ” 

Antakya Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Tahsin Kabaali, durumun vahametini şu sözlerle anlatıyor: “Şu anda çalışanlarımıza yaşam alanı tahsis edemiyoruz. Konteyner kentler kuruluyor ama bu süreçlerin çok hızlandırılması gerekiyor. İster konteyner ister prefabrik yaşam alanlarının bir an önce kurulup teslim edilmesi gerekiyor. Bu olmadan şehrin ve işletmelerin ayağa kalkması mümkün değil. İkinci olarak, okullar açılmadan aileleri getiremeyiz. Bu konteynerlere işçileri getirdiğimizi varsayalım. Ama okullar olmazsa aileleri gelmez. Bu işin 5 temel ayağı var; barınma, eğitim, sağlık, güvenlik, istihdam. Bunları eksik yaptığımız sürece bir yere varamayız. Koordineli bir şekilde bu temel ihtiyaçların hızla hayata geçirilmesi ve sağlanması gerekiyor. Yoksa biz sadece kalanlarla iş yaparız. Şu anda teknik kapasitemizin ancak yüzde 30-40’ı ile iş yapabiliyoruz. Bu da verimsizlik, karsızlık demek. Sadece motivasyon anlamında, çalışıyoruz demek için çalışıyoruz. Herhangi bir beklentimiz yok. Umutları yeşertmek için, motivasyonu yükseltmek için çalışıyoruz. Temel, asgari insani şartları oluşturmadan insanları geri getiremeyiz, burada olanları da uzun süreli tutamayız. Bu okullar, hastaneler açılmazsa, barınma sorunları çözülmezse istihdamı başlatamayız.”               

“ESNAF BİNASINA GÜVENMİYOR, GİRİP DÜKKANINI AÇMIYOR” 

Antakya dışında Hatay’ın bir diğer üretim merkezi olan İskenderun’u da farklı bir şekilde değerlendirmek lazım. Çelik üretim merkezi olan bölgedeki büyük şirketler ve fabrikalar yaralarını sarmaya, fabrikalardaki hasarları büyük oranda giderdi. Ancak, şehir merkezinin eskiye canlılığına dönmesi zaman alacak. Esnaf ve küçük işletmeler çarkı çevirmekte zorlanıyor. İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Levent Hakkı Yılmaz, öncelikle şehirdeki enkazın tam anlamıyla kaldırılması gerektiğine işaret ediyor. Kentte hayatın yeniden canlanması için Yılmaz’ın önerileri şu şekilde: “İlk iş yerlerinin ne durumda olduğunun sağlıklı olarak tespit edilmesi gerekiyor. İnsanlar şu anda binasının ne durumda olduğunu sağlıklı bir şekilde bilmiyor, bunu öğrenmek istiyor. Bu belirsizlik her yerde ve herkesi tedirgin ediyor. Bir de, bina sağlam olsa bile yanında ağır hasarlı bina bulunuyor. Bu bina çökerse bizimkisinin üzerine gelir diye bir başka korku var. Şehir içerisinde neredeyse bütün binalar bitişik nizam, yan yana iç içe. Yani sağlıklı bir şekilde vatandaşın gelip alışveriş yapacağı bir ortam yok. Bu her şeyi geciktiriyor. Bu sorunlar çözülmeden şehrin tekrar hareketlenmesi, hem esnaf hem de küçük işletmeler için sürdürülebilir bir yapı kazanması mümkün değil. Ticaretin, alışverişin yapılabilmesi için insanların sağlıklı binalar olduğuna kanaat getirmesi, dönüşümün yapılmış olması lazım. İskenderun’da binaların büyük kısmı boş. Her an kafanıza yıkılacak binalar var. Bunların çoğu tespitli, yıkılıyor. Ama bu temizliğin bir an önce yapılması lazım. İnsanlar güvenle mağazalar, iş yerlerine girip çalışabilmeliler.”

Hatay, özel olarak ele alınmalı

Esnaf ve KOBİ’lerin yaşadığı sorunları ve taleplerini dile getirmesi için görüştüğüm bir diğer isim de Antakya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hikmet Çinçin oldu. Hatay’ın özel olarak ele alınması gerektiğinin altını çizen Başkan Çinçin, talepleri şöyle sıraladı: 

■ Depremden sonra illerin/ilçelerin/fi rmaların etkilenme oranlarına göre kategorize edilmesi ve bu sınıfl ara göre süper teşviklerin/desteklerin planlanması (teşvik/destek/ hibe kaynak tahsisinin mikro-küçük-orta-büyük işletmeler şeklinde önceliklendirilmesi)

■ Ticari kredilerde minimum 1 yıl faizsiz erteleme sağlanması 

■ Tüm kurumlar, KDV ve gelir vergi beyannamelerinin verilmesi süresinin en 1 yıl ertelenmesi, tüm kurumlar ve gelir vergilerinde 2023 istisnası (2022’den tahakkuk edenler de dahil) sağlanması

■ Her türlü üretim aracını (makine, teçhizat, binalar, yapılar vb.) barındıran yatırım teşviklerinin planlanması 

■ Minimum iki yıl ödemesiz olacak şekilde uzun vadeli ve düşük faizli kredi olanaklarının sunulması ve bölgedeki fi rmalara etkilenme derecelerine göre bankalar nezdinde istisnai kredi limitlerinin tanınması 

■ Kredi teminatlarında/ipoteklerinde istisnalar ve muafi yetlerin tanınması; kefalet karşılığı teminatların yüksek oranlı olarak gözetilmesi 

■ İhracat ve yatırım taahhütlerinin ertelenmesi ve ihracatçıların KDV iadeleri süreçlerinin hızlandırılması 

■ İhracat taahhütleri kapsamında reeskont kredilerinde taahhüt ertelemelerinin yapılması ve ek kredi imkanlarının oluşturulması 

■ Evrak kayıplarından dolayı; vergi ve KDV incelemelerinde kolaylıklar sağlanması 

■ Deprem bölgesindeki firmaların çek/senet ödemelerinin depremden etkilenme oranlarına göre ertelenmesi 

■ Üretimin başlayabilmesi için gereken ve depremden dolayı hasar gören kritik makinelerin ve teçhizatların hızla temini için gümrüklerde kolaylıklar sağlanması 

■ SGK işçi ve işveren primlerinde en az beş yıl için indirim yapılması ve 2022 tahakkukları dahil 2023 prim ödemelerinin ertelenmesi 

■ Bölgedeki fi rmalar için etkilenme derecelerine bağlı olarak kredi risk puanlarına yansıyan olumsuzluklar için düzeltmeler sağlanması 

■ Sigorta ödemelerinden vergi istisnası (Sigortadan gelecek olan paradan kurumlar vergisi kesilmemesi) sağlanması 

■ Depremden zarar gören bölgedeki fi rmalara kamu ihalelerinde öncelik sağlanması 

■ Depremden etkilenen şirketlerin 2022 genel kurul tarihlerinin yıl sonuna kadar yapılmasında esneklik sağlanması 

■ Depremden dolayı sahibi vefat eden fi rmaların el değiştirmeleri ve satış işlemlerinin özel bir komisyon denetiminde kontrollü yapılması 

■ Bankaların ek kredi tahsisini müteselsil kefaletle çözüm sağlanması (gayrimenkul ipotek karşılığı değil) 

■ Depremden etkilenen bölgelerde sadece mikro ve küçük ölçekli işletmeler ve zanaatkarlar için OSB kurulması.

UZUN ÇARŞI’DA 400 ESNAF FAALİYETE GEÇTİ

Yapılış tarihi kesin olarak bilinmeyen ve içerisinde han, hamam ve camilerin bulunduğu Hatay Uzun Çarşı, farklı meslekleri içerisinde barındıran ticari yaşamı kadar tarihi dokusuyla da Türkiye’nin nadir turistik bölgelerindendi. Uzunluğu 3,5 kilometreyi bulan Çarşı içinde bakırcıdan kuyumcuya, künefeciye kadar değişik alanlarda hizmet üreten 2 binin üzerinde esnaf ve zanaatkar bulunuyordu. Her gün binlerce vatandaşın ve turistin girip çıktığı Hatay Uzun Çarşı, depremin en çok zarar verdiği bölgelerden oldu. Yoğun yıkımın yaşandığı Hatay’ın bu en canlı bölgesine yakın zamanda elektrik ve su imkanı sağlandı. Bu durum, biraz ticaret ve biraz da moral olması açısından çok sayıda işletmenin tekrar açılmasına olanak yarattı. Aldığımız bilgilere göre Uzun Çarşı’da 400’ü üzerinde işletmenin açıldığı ve bu sayının zaman içerisinde artacağı dile getiriliyor.

NASA keşfetti: Dünya'daki herkesi milyarder edecek asteroit! Finansal performansın anahtarı: Dupont analizi Bakanlıktan kasesi 1000 TL'lik çorbaya inceleme SPK'dan 17 şirketin sermaye artırımına onay ABD'den Rus bankası Gazprombank'a yaptırım Anayasa Mahkemesinden Pasaport Kanunu'na kısmi iptal