COP27’yi zorlu bir gündem bekliyor
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı’na ev sahipliği yapacak olan Mısır’ın Dışişleri Bakanı Sameh Shoukry, “Konferans, dünyanın enerji ve gıda kriziyle karşı karşıya olduğu zor bir jeopolitik ortamda gerçekleşecek. Bu durum, hepimizin önceliğinin iklim değişikliği olduğu konusunda dikkat dağıtıcı bir etken oluşturabilir” yorumlarını yapıyor.
Haber Merkezi |Didem ERYAR ÜNLÜ
İklim değişikliği ile mücadelenin ilk adımı 1992 yılında Rio de Janeiro kentinde düzenlenen konferansta atıldı.
Birleşmiş Milletlerin “Dünya Zirvesi” adı altında düzenlemiş olduğu bu konferansta “Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC)” kabul edildi. Söz konusu sözleşmenin yürürlüğe girdiği 1994 yılından itibaren her yıl Tarafl ar Konferansı (COP) düzenleniyor.
İlk COP – COP1 – 1995 yılında Almanya’nın Berlin kentinde gerçekleşti. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin en üst düzey karar alma forumu olan COP’ta, imzacı hükümetler iklim değişikliği ve etkilerinin nasıl ortaklaşa ele alınacağını tartışmak ve üzerinde anlaşmak üzere bir araya geliyorlar. COP’nin ‘tarafl arı’, UNFCCC, Kyoto Protokolü veya Paris Anlaşması’nı imzalamış olan hükümetlerden oluşuyor. Bu zirveye; dünya liderleri, bakanlar, müzakereciler, sivil toplum, işletmeler, uluslararası kuruluşlar ve medya mensupları katılıyor.
COP27 bu yıl 7-18 Kasım tarihleri arasında Mısır’ın Şarm El-Şeyh kentinde gerçekleşiyor ve aslında her sene olduğu gibi, bu sene de, dünyanın iklim değişikliğinin artan aciliyetine yanıt verip vermeyeceğinin kritik bir testi olarak değerlendiriliyor.
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Tarafl ar Konferansı’na ev sahipliği yapacak olan Mısır’ın Dışişleri Bakanı Sameh Shoukry’ın, “Konferans, dünyanın enerji ve gıda kriziyle karşı karşıya olduğu zor bir jeopolitik ortamda gerçekleşecek. Bu durum, hepimizin önceliğinin iklim değişikliği olduğu konusunda dikkat dağıtıcı bir etken oluşturabilir” yorumları ise, konferansın ne derece zorlu geçeceğinin göstergesi niteliğinde.
“AFRİKA COP’U”
Bu yıl, UNFCCC’nin kabul edilmesinin 30’uncu, Paris Anlaşması üzerinde anlaşmaya varılmasının ise 7'nci yılı. COP27, “Uygulama için birlikte” başlığı ile bir “Afrika COP”u olarak değerlendiriliyor. Bunun nedeni ise Afrika ülkelerinin iklim değişikliğinin en şiddetli etkilerine maruz kalıyor olması. Mısır’ın Şarm El-Şeyh şehrinde gerçekleşecek toplantının önceliğinin de gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan ülkelere yeşil enerjiye geçişlerine yardımcı olmak için daha fazla ödeme yapmasını sağlamak olduğu belirtiliyor.
COP27 NEDEN ÖNEMLİ?
Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), küresel emisyonların 2020 ile 2025 yılları arasında düşmesi gerektiğini, gerçekte ise emisyonların yükselmeye devam ettiğini ortaya koyuyor. Küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlandırma şansına sahip olmak için, küresel emisyonların 2030 yılına kadar yarıya inmesi, 2050 yılına kadar ise net sıfıra ulaşması gerekiyor. Oysa bugün, bu hedefin hala çok uzağındayız.
IPCC’nin "İklim Değişikliği 2022: Etkiler, Uyum ve Kırılganlık Raporu", dünya nüfusunun yaklaşık yarısının iklim değişikliğinin etkilerine karşı "oldukça savunmasız" olduğunu gösteriyor. Rapor, iklim krizinin etkilerine karşı en riskli bölgelerde yaşayanların hayatlarını kaybetme riskinin ise, diğer bölgelere oranla 15 kat daha fazla olduğuna dikkat çekiyor. İklim değişikliğine karşı savunmasızlık, iklim değişikliğine en az katkıda bulunanların en çok etkilenenler olduğunu da ortaya koyuyor.
COP27, iklim krizine karşı alınacak önlemlerde her küçük gecikmenin, iklime ve insan hayatına yönelik telafisi mümkün olmayan zararlara yol açacağına dikkat çekmeyi hedefliyor. Bu nedenle, COP27 öncesinde, ülkelerin ulusal eylem planlarını gözden geçirmeleri ve bu yönde kararlı adımlar atmaları çok büyük önem taşıyor.
COP27’NİN HEDEFİ NE?
COP27’nin birçok alanda hedefl eri bulunuyor. Bunlara temel başlıklar olarak bakarsak;
1. AZALTMA
COP26, Paris Anlaşması’nın iklim değişikliğini hafifl etme, diğer bir deyişle sera gazı emisyonlarını önleme ve azaltma konusundaki hareketi artırma işlevinin ilk testiydi. Ama beklenen başarı sağlanamadı. 120’den fazla ülke, COP26’dan önce yeni veya güncellenmiş ulusal katkı planlarını (NDC) sunmasına rağmen, bu hedefl er, yüzyılın sonuna kadar tahmini 2,4 derecelik bir ısınma anlamına geliyordu. Yani, küresel ısınmanın 2 derecenin altında tutulması ve mümkün olduğunca 1,5 derece ile sınırlandırılmasını sağlamıyordu.
COP26’nın resmi sonucu olan Glasgow İklim Paktı, tarafl ardan 2022’nin sonuna kadar Paris hedefine uyum sağlamak için NDC’lerindeki 2030 hedefl erini güçlendirmelerini talep etti. Dolayısıyla COP27, önceki COP’lerden daha fazla öneme sahip.
COP26’nın kapanışında, Başkan Alok Sharma, 1,5 derece hedefinin “canlı” kalmasına rağmen “nabzı zayıf” olduğu sonucuna vardı. COP27’ye günler kala, gözden geçirilmiş NDC'lerin büyük çoğunluğu, iklim değişikliğine daha az katkıda bulunan ve bu nedenle azaltılacak emisyonları daha az olan gelişmekte olan ülkelerden geliyor. Tek istisna ise Avustralya ve İsviçre.
2. UYUM
COP27, iklim açısından son derece hassas bir kıtada ve hassas bir ülkede gerçekleşiyor. Adaptasyon (mevcut ve gelecekteki iklim değişikliği etkilerine uyum sağlamak) uzun süredir “azaltmaya” oranla, daha az finansman alıyor. COP26'da, bu durumu değiştirmek için gelişmiş ülkelere en az iki kat uyum finansmanı sağlamaları ve ayrıca küresel uyum hedefi (GGA) konusunda iki yıllık bir çalışma programını başlatmaları çağrısında bulunmuştu.
GGA, ülkelerin sürdürülebilir kalkınma yoluyla iklim değişikliğine karşı direnci artırmalarına ve kırılganlıklarını azaltmalarına yardımcı olmayı amaçlıyor. Korunmasız ülkeler uzun süredir iklim etkilerine uyum sağlamak için destek çağrısında bulunuyor. COP27 de, aslında bu çağrıyı daha net bir şekilde ortaya koymayı hedefliyor.
3. FİNANSMAN
COP26’nın başarısız olduğu temel konu, gelişmekte olan ülkelerin hem uyum hem de azaltma çabalarında kendilerine yardımcı olacak düzenli finansman vaatlerini yerine getirememesiydi.
Barbados Başbakanı Mia Amor Mottley, COP27’de, gelişmiş ülkelerin 2020’den 2025’e kadar her yıl sunması beklenen, ancak şimdiye kadar yerine getirilmeyen 100 milyar dolarlık yıllık iklim finansmanı gibi vaatlerin yerine getirilmesi için bir baskı yaratılması gerektiğini söylüyor.
4. KAYIP VE HASAR
Kayıp ve hasar, iklim değişikliğinin azaltma veya uyum yoluyla önlenemeyen yıkıcı etkilerini ifade ediyor. İklim değişikliğine en az katkıda bulunan gelişmekte olan ülkeler, mevcut ve tarihi faaliyetleri iklim krizine büyük ölçüde katkıda bulunan gelişmiş ülkelerden kayıp ve hasarın maliyetine yönelik finansal destek arıyor.
Gelişmekte olan ülkeler kayıp ve hasarın COP27 gündemine resmi olarak eklenmesi çağrısında bulundular ve finansman düzenlemeleri konusunda somut kararlar görmeyi talep ediyorlar. Mısır Dışişleri Bakanı Sameh Shoukry, “Finansman konusunda bir atılım gerçekleştirmek, gelişmekte olan ve özellikle de Afrika ülkeleri için büyük önem taşıyor” diyor.