Securitas Güvenlik Enerji Segmenti Lideri Kütaruk: Depolamalı enerji santrallerinde güvenlik kritik
Yoğun yatırım yapılan ve hızla devreye alınan depolamalı enerji üretim tesislerinde, ilave önemli risk unsurlarına yönelik çözümler geliştirilmesi gerektiği kaydedildi. Securitas Güvenlik Enerji Segment Lideri Ünsal Kütaruk, yangın ve kimyasalların risk unsuru olarak bu alanda öne çıktığını belirtti.
Haber Merkezi |Türkiye’de son dönemde verilen lisanslarla sayısı hızla artan depolamalı enerji üretim tesislerinde, güvenliğin kritik önemde olduğu, güvenlik açısından kendine özgü şartların bulunduğu vurgulandı. Securitas Güvenlik Enerji Segment Lideri Ünsal Kütaruk, enerji segmentinde güvenlik çözümleriyle riskleri en aza indirme hedefiyle faaliyet gösterdiklerini belirterek, bu yıl Securitas Güvenlik'in insan ve teknolojiyi entegre ettiği güvenlik çözümleri bu yıl enerji segmenti özelinde 2 milyon dolara yaklaştığını vurguladı.
Ünsal Kütaruk depolamalı enerji santrallerinde, diğer santrallerden farklı olarak, ana odağın yangın ve kimyasal risklerin olması gerektiğine dikkat çekerek, özellikle bu santrallerde kullanılan lityum-iyon bataryaların termal kaçak riski nedeniyle yangınların hızla yayılma riski nedeniyle önem taşıdığının altını çizdi. Otomatik yangın bastırma sistemlerinin hayati öneme geldiğini vurgulayan Kütaruk, sel, fırtına gibi doğal afetler enerji depolama sistemlerine ağır zararlar verebileceğinin altını çizdi. Güvenlik çözümleri ve yaklaşımlarında hızlı müdahale planları, acil durum planları ve afete hazırlığın önemine dikkat çeken Kütaruk, yüksek elektrik bulunduğu için özellikle yıldırımdan korunma yöntemleri gerektiğini kaydetti.
Depolamalı enerji santralleri için öne çıkan ilave riskler: Yangın ve kimyasallar
Depolamalı enerji santralleri özelindeki güvenlik çözümlerinin risklerini değerlendiren Ünsal Kütaruk, “Depolamalı santrallerdeki risk faktörleri diğer santrallerden oldukça farklıdır. Mevcut santrallerde odak izinsiz giriş ve hırsızlıkken, bu kez odağa yangın ve kimyasal riskleri eklememiz gerekiyor. Çünkü batarya teknolojilerinde en önemli güvenlik riski yangındır. Lityum-iyon tipi bataryalar için bu risk oldukça düşük olsa da oluşabilecek teknik problemler ciddi sonuçlara yol açabilir. Kimyasal riskler de benzer ölçüde önemlidir. Bataryanın yapısında yer alan kimyasallar olası sızıntılarda hem iş sağlığı ve güvenliği (İSG) hem de çevresel tehditler oluşturabilir. Tabii bu teknik risklerin yanında fiziksel riskler de mevcuttur. Dışarıdan gelebilecek izinsiz girişlerin ve sabotaj risklerinin erken tespiti ve bertaraf edilmesi oldukça önemli,” dedi.
Riskleri sıfırlamak mümkün olmasa da en düşük seviyelere çekebilmenin, alınacak önlemler, çözümler ve acil durum eylem planları ile mümkün olduğuna dikkat çeken Kütaruk, şunları kaydetti:
“Sonuçları önemli ve ciddi sorunlara yol açabilecek bu yeni sistemler için çözümleri de doğru belirlemek gerekiyor. Olası ısı yükselmelerinde veya farklı teknik problemlerde sistemin otomatik durması, anlık alarm mekanizmalarının olduğu ileri teknolojili sistemlerin kullanılması önem taşıyor. Fiziksel olarak çevre kontrolü ile dışarıdan gelebilecek müdahaleleri tespit eden akıllı teknolojilerle bu müdahaleleri bertaraf etmek ve olayları yönetmek için uzaktan izleme çözümleri kullanılmalıdır. Olası bir risk veya olay anında santralde ne yapılacağını bilmek, kötü sonuçların engellenmesinde önemli rol oynayacaktır”
Teknoloji desteği önemli
Securitas Güvenlik Enerji Segment Lideri Ünsal Kütaruk, fiziksel önlemlerin yanında teknoloji kullanılarak sağlanacak geniş kapsamlı güvenliğin yangın risklerini azaltmada etkili olduğunu, uzaktan izleme çözümlerinin de sahadaki güvenlik birimleriyle entegre çalışmasıyla anlık fark yaratan çözümler olarak sunulduğunu anlattı.