Merve YEDEKÇİ / İSTANBUL
Türkiye’de arıcılık ve bal üretiminde yaşanan verim sıkıntısı ve üretim yavaşlığı nedeniyle balların içine glikoz veya şurup gibi kimyasal madde eklenebiliyor.
Bu da bal kalitesini ve insan sağlığını olumsuz yönde etkiliyor. Buradan yola çıkarak, İstanbul Bilgi Üniversitesi Endüstriyel Tasarım Bölümü öğrencisi Süeda Bayazit mezuniyet projesini, arıların iyi-oluş durumunun üretim kabiliyetlerini ve verimliliğini artıracak ürün hazırladı.
Proje, arıcıların ve arıların ihtiyaçlarını dikkate alarak, dış etkenlere dayanıklı, gıda için uygun, ısı yalıtımı ve hava sirkülasyonuna sahip yenilikçi bir kovan olarak tasarlandı.
BUZZ isimli arı kovanı İstanbul Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Özlem Er, Refik Burak Atatür, Suat Batuhan Esirger ve Yetkin Yazıcı’nın danışmanlığında geliştirildi. Prototipi mevcut olan projenin önümüzdeki günlerde gerçek malzeme ile üretim yapılarak saha testlerine başlanması planlanıyor.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Endüstriyel Tasarım Bölümü öğrencisi Süeda Bayazit mezuniyet projesini söyle anlatıyor: “Türkiye’de verim sıkıntısı ve üretim yavaşlığından dolayı balların içine bazı ek kimyasallar eklenebiliyor. Üretimin bu kadar bol olduğu bir ülkede doğru koşullar sağlanmadığından dolayı çok fazla insan gereksiz yere etkileniyor. Arılar doğadaki sürdürülebilirlik ve düzen için çok kritik rol oynayan canlılar ve onların sağlığının bu denli etkilenmesi bizim hayatımızı da etkiliyor. Arıların nasıl çalıştığını kovan içerisinde ve dışarısında nasıl davrandıklarını öğrenmek ve araştırmak beni her zaman etkiledi. Arıların üretim kabiliyetlerini ve verimliliğini artırmak amacı ile bu projeyi tasarladım. Bunu da arının evi diyebileceğimiz kovanda birtakım değişiklikler yaparak gerçekleştirdim. Arıcılar için önemli olan unsurlar verim ve üretim. Arının da arıcının da konudaki etkisi çok kritik. Proje her iki paydaşa da katkı sağlıyor. Araştırmalarımda; arıcıların kullandığı kovanlarda aslında arıların kendi kendilerine doğada ördükleri kovanlara kıyasla çok daha fazla problem yaşadıklarını fark ettim. Arılar kendi oluşturdukları kovanlarda ısı yalıtımı, dış hava etkenlerine karşı dayanıklılık, hava sirkülasyonu ve çiçeklerden topladıkları polenlerin içerisine yerleşen akarlar gibi ihtiyaçlarını karşılayabilecek şekilde yapıyorlar. Arının kendi doğada ördüğü kovana eşdeğer elementler ne kadar sağlanır ise arı sağlığı o kadar az etkilenir. Bu sayede üretkenlik ve verim artar. Mevcut satış halindeki arı kovanlarının ahşap olanları gıda için uygun değil, plastikler ise çok sıcak havalarda kimyasal gazlar yaymaya başlıyor. Kış aylarında içeride yalıtım olmadığı takdirde arılar kanatlarını çırparak içerideki soğuk havayı dışarı çıkarmaya çalışıyorlar, yaz aylarında ise kovan çok sıcak olduğundan dışarı çıkıp kanatlarını çırparak kovanı soğutmaya çalışıyorlar bu arıların enerjilerini düşürdüğünden dolayı verimi ve üretkenliği azaltıyor. Ve verim ve üretimin belirsizliğinden arıcının sezondan sezona aldığı ballar değişiyor. BUZZ ise dış etkenlere dayanıklı, gıda için uygun, ısı yalıtımına sahip ve hava sirkülasyonunun devamlılığı ile içeride sürekli temiz hava bulunduruyor. Aynı zamanda kovanda ısı yalıtımı ile hava durumu değişse de kovan içindeki ısı sabit kaldığında arılar enerjilerini boş yere harcamıyorlar. Arının sağlığını tam olarak bu noktalarda koruyup, verimliliği artırmış oluyoruz. Ayrıca mevcut ahşap kovanların dört yılda bir bakımlarının yapılması gerekli. BUZZ’da ise kovana hiçbir su ve nem girişi olmadığından değiştirilmesi gerekmiyor. Çıktığım bu yolculukta ‘sağlıklı arıcılık’ kavramını benimseyerek arıcıların daha rahat ve standart bir gelir elde etmesini hedefliyorum.”
İstanbul Bilgi Üniversitesi Endüstriyel Tasarım Bölümü Başkanı Prof. Dr. Özlem Er ise: “İstanbul Bilgi Üniversitesi Endüstriyel Tasarım Bölümü olarak gerek yakın çevremizde gerekse de küresel karşılaşılan ya da karşılaşılması muhtemel problemlere çözüm olacak ürün ve servis önerileri geliştirmeye odaklanıyoruz. Eğitim sektörünün öncelikleri ne yazık ki daha çok finansal beklentilerle şekilleniyor. Eğitimin kamu hizmeti boyutu ve yalnızca hangi sektörlerde işgücü ihtiyacı var gibi sorular yerine iklim krizi gibi küresel sorunlar karşısında uzun vadede yapılması gerekenlere odaklanacak iradeyi ortaya koymak önemli. Dijitalleşme olarak adlandırılan hızlı teknolojik gelişmelerin hayat kalitesi ve gezegenin sağlığı için nasıl etkileri olacak tam olarak bilmiyoruz. Teknolojiye iyi bir yaşam için yön vermek gerekiyor. İnsanlık için en büyük tehlike iklim krizi konusunda geri dönülemeyecek noktaya gelmiş olmak, silahlanma ve nükleer savaş tehlikesi olarak sayılabilir. Gezegenimizi kurtarmak için hala şansımızın olduğunu düşünmekten başka şansımız yok! Tasarım becerilerimizi ve bilgimizi bunun için kullanmalıyız. Tüm derslerimizde ve endüstriyel tasarım stüdyolarında öğrencilerimizin sürdürülebilirlik ve yenilenme (regeneration) yaklaşım ve yöntemlerini içselleştirmiş olarak çalışma yapmalarını hedefliyoruz. Proje konularımızı ve ödevlerimizi bu hedef doğrultusunda belirlemeye devam edeceğiz” ifadesinde bulundu.