Türkiye'nin reasürans maliyeti yükselecek
TSB Genel Sekreteri Özgür Obalı depremin ardından oluşan sigortalı maddi hasarın yaklaşık %95’inin reasürans piyasalarından karşılanmasının beklendiğini, bedel artışı talepleri ve artan sigortalılık oranı nedeniyle reasürans kapasitesi ihtiyacının artmasını beklediklerini söyledi. KPMG Türkiye Sigorta Sektörü Lideri Tuğrul Uzun ise yeni dönemde reasürans maliyetlerinin artacağı görüşünde.
Haber Merkezi |ELİF KARACA
Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Genel Sekreteri Özgür Obalı 6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli deprem sonrasında oluşan sigortalı maddi hasarın yaklaşık %95’inin reasürans piyasalarından karşılanmasının beklendiğini, bu durumun dünyada benzer felaketler sonrasında yaşanılan piyasa dinamiklerinin ülkemiz için de etkili olması beklentisini oluşturduğunu söyledi. Deprem sonrasında sigortalıların bedel artışı talepleri ve artan sigortalılık oranı nedeniyle sigorta şirketlerinin reasürans kapasitesi ihtiyacının artmasını beklediklerini belirten Obalı, "Bununla birlikte artacak olan reasürans primlerinin Kahramanmaraş depreminden etkilenmemiş olan reasürans şirketlerinin Türkiye piyasasına ilgi duymasına neden olması da kuvvetli bir ihtimal. Ancak reasürans anlaşması yenilemelerine ilişkin görüşmeler başlamadan önce sağlıklı bir öngörüde bulunmak mümkün olamayacaktır" dedi.
■ Depremin ardından reasürans konusunda sıkıntılar yaşanıyor. Sigorta şirketlerinin reasürans kapasitesi bulmakta zorlanacağı, primlerin ve sigorta şirketlerinin yükünün önemli ölçüde artacağı belirtiliyor. Reasürans kapasitesini artırmak için ne yapılması gerekiyor?
Obalı: Kahramanmaraş merkezli deprem sonrasında oluşan sigortalı maddi hasarın yaklaşık %95’inin reasürans piyasalarından karşılanması bekleniyor. Bu durum dünyada benzer felaketler sonrasında oluşan piyasa dinamiklerinin ülkemiz için de etkili olması beklentisini oluşturuyor. Reasürans yenilemeleri Nisan, Temmuz ve Aralık aylarında gerçekleşmekte olup ülkemizdeki yerleşik sigorta şirketlerinin yenilemeleri Aralık ayında yoğunlaşmaktadır. Bu nedenle Ekim 2024 öncesinde yenileme koşullarına ilişkin net bir değerlendirmede bulunmak mümkün görünmüyor. Bu aşamada ulus olarak beklenen Marmara depremine hazır olmak zorundayız. Bununla birlikte artacak olan reasürans primlerinin Kahramanmaraş depreminden etkilenmemiş reasürans şirketlerinin Türkiye piyasasına ilgi duymasına neden olması da kuvvetli bir ihtimal. Ancak reasürans anlaşması yenilemelerine ilişkin görüşmeler başlamadan önce sağlıklı bir öngörüde bulunmak mümkün değil. Deprem sonrasında sigortalıların bedel artışı talepleri ve artan sigortalılık oranı nedeniyle sigorta şirketlerinin reasürans kapasitesi ihtiyacının artmasını bekliyoruz. Güven telkin edecek bütüncül politikaların geliştirilmesi ve deprem bölgesinde yoğunlaşan risklerin farklı bölgelere kaydırılması politikası izlenmesi halinde reasürans kapasitesi sorun olmaktan çıkacaktır.
TÜRKİYE ORTA RİSKLİ ÜLKELER SEGMENTİNDE
■ Türkiye'de yüksek enflasyonun da etkisiyle şirketlerin riskli bina ve fabrikaları sigortalamaktan kaçındığı görülüyor. Reasürans bulunamadığı gerekçesini ve bu yaklaşımı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Obalı: Sigorta şirketleri sorumlulukları gereği reasürans yenilemelerinde istenilen koşulları ve kapasiteyi temin edebilmek için risk kabulünde gereken özenin göstermek zorundadır. Sigorta beklenmeyen risklere karşı koruma sağlamakta, alınan önlemlerin yeterli olmadığı durumlarda riskin gerçekleşmesinin kaçınılmaz olduğu için sigorta güvencesi sunulması da mümkün olamamaktadır. Dolayısıyla sigorta şirketleri yapmış oldukları risk analizleri sonrasında teminat verip vermemeye karar vermekte, riski azaltıcı önerilerini paylaşmakta ve alınan önlemlerden sonra tekrar risk değerlendirmesi kararlarını gözden geçirmektedir.
■ Uluslararası reasürans piyasasındaki kredibilitemiz nasıl tanımlanabilir? Riskli ülkeler arasında nerede yer alıyoruz?
Obalı: Reasürans piyasasında fiyat ve koşullar modelleme sonuçlarına bağlı olarak oluşuyor. Ülkemizde yerleşik sigorta şirketleri kullanılan modellere bağlı olarak kapasite temin edip, reasürans piyasasında güvenilir bulunan modelleme algoritmalarından faydalanmaktadır. Ancak söz konusu modelleme algoritmaları tek başına yeterli değil. Sadece deprem riski için yangın ve mühendislik branşlarına ilişkin kümül dikkate alınarak reasürans koruması alınması yetersiz olacaktır. Bu kapsamda Türkiye riskli ülkeler segmentinde değil orta riskli ülkeler segmentinde yer almaktadır.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN ETKİLERİ
■ İklim kriziyle dünya çapında sigorta risklerinin artmasının ne gibi etkileri oldu?
Obalı: Pek çok insan iklim değişikliğini yüksek sıcaklık olarak algılasa da sıcaklık artışı konunun sadece bir boyutu. Ülkemizde iklim değişikliğinin etkileri geçtiğimiz yıl en kuvvetli şekilde yaz aylarında hissedildi. Çoğunluğu okyanus kıyısında yer alan ve kasırgadan etkilenen bölgeler yüksek riskli kabul edilirken, ülkemiz orta risk kategorisinde konumlandırılıyor. Gelişmekte olan ülkelerde gerçekleşen hasarın %5’ten azının sigorta güvencesi altında olduğu görülürken bu oran gelişmiş ülkelerde %50’ler seviyesinde.
KPMG/Uzun: Türkiye’nin reasürans güvenilirliği için daha gidilecek çok uzun bir yolu var
KPMG Türkiye Sigorta Sektörü Lideri Tuğrul Uzun da, 2022 yılının genelde zararda kapandığı düşünüldüğünde, sigorta şirketleri için reasürans anlaşmaları ile sağlanacak katastrofik risklere ilişkin korumaların takip eden yıllarda öneminin yadsınamayacağını, DASK’ın yaptığı açıklamalara da bakıldığında hasar ödemelerinin artarak devam ettiği ve reasürans kapasitelerinin dolmaya hatta şirketler özelinde aşmaya başladığının söylenebileceğini belirtti. Yeni dönemde yapılacak reasürans sözleşmeleri yenilemelerinde primlerin artacağını, olay limitlerinin yeniden gözden geçirileceğini ve bununla beraber de reasürans maliyetlerinin artacağını ifade eden Uzun, gelişmekte olan bir piyasa oyuncusu olarak Türkiye’nin reasürans güvenilirliğinin, ülke kredi notu ile beraber hareket ettiğini ve daha gidilecek çok uzun bir yolu olduğunu söyledi. Sektördeki gelişmeleri EKONOMİ gezetesine değerlendiren Uzun, risk analizlerinin yeniden gerçeğe uygun şekilde gözden geçirilmesi, yeni dönemde de özellikle büyük şehirlerde beklenen katastrofik risk artışı beklentileri ile fiyatların artacağına göre bütçelerin güncellenmesi, sigorta ve reasürans primlerinin kapasite artışı ile yapılması gerektiğinin altını çizdi. Zaman içinde reasürans koruması arttıkça sigortalama oranlarının da artacağını belirten Uzun, Türkiye’nin uluslararası piyasaya hem reasürans koruması veren hem de reasürans koruması alan önemli bir reasürans oyuncusu olduğunu da ekledi. Türkiye’nin reasürans güvenilirliğinin, ülkenin kredi notu ile beraber hareket ettiğini ve daha gidilecek çok uzun bir yol olduğunu ifade eden Uzun, “Sigortacılar iklim krizi, sürdürülebilirlik çalışmaları ve yeşil finansman konusunda önemli atılımlar yapmaya başladılar. Ülkemizde bankacılık sektörü kadar ilerlememiş olsa da büyük oyuncuların küresel ortaklarının da yardımıyla sürdürebilirlik, iklim riskleri faaliyetlerine, bu faaliyetlerin koordinasyon ve denetimlerine ağırlık verdiklerini görüyoruz” dedi.