"Varilli ve dökme zeytinyağı ihracatına gelen yasak, üreticiyi mağdur edecektir"

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın talebiyle Ticaret Bakanlığı tarafından getirilen yasakla Türkiye’den 31 Ekim 2021 tarihine kadar dökme ve varilli zeytinyağı ihraç edilemeyecek.

Türkiye’de zeytincilikle uğraşan ve ülke ekonomisine katkı sağlayan yaklaşık 400 bin üretici aile bulunduğunu ve yaklaşık 2 milyon kişinin de bu sektörden geçimini sağladığına dikkat çeken Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Hilmi Sürek, sektörün görüşü alınmadan sezon ortasında aniden alınan bu kararın, büyük bir kitleyi sıkıntıya sokacağını anlattı.  2020-2021 üretim sezonunda hem iç tüketimi hem de ihracatı karşılayacak miktarda ürün bulunduğuna işaret eden Sürek, söz konusu sezonu Türkiye rekoltesinin 173 bin ton olduğunu bildiridi.

Suriye’den gelen yaklaşık 20 bin ton ihraç kayıtlı zeytinyağı, 43 bin ton da bir önceki yıldan devreden stok ve tamamı rafinajlık olacak salamura zeytinlerden elde edilecek olan yaklaşık 10 bin ton zeytinyağı dikkate alındığında bu sezonun toplam yağ arzının 246 bin ton seviyelerinde olacağını belirten Sürek, bu yıl için toplam 140 bin ton iç tüketim ve 50 bin ton ihracat yapılacağı dikkate alındığında yağ açığının bulunmadığını söyledi.

"Yeterli ürün arzı vardır ve 2021-2022 sezonuna da en az 56 bin ton zeytinyağının devredeceğini öngörmek mümkün" diyen Sürek, şöyle konuştu: İhracat olarak değerlendirilemeyip iç piyasada kalan ürün, sezon boyunca üretici fiyatlarında baskı oluşturacak, üreticinin elinde kalan ürün değer kaybına uğrayacak ve ticari değeri de düşecektir. 2021-2022 sezonu başlangıcında yurtiçinde ihtiyaç fazlası stok bulunması ise piyasayı bozucu etki yaratacak ve üreticiye büyük zarar verecektir. Kararın çıktığı bugünlerde hasadını tamamlamamış ve ürününü teslim etmemiş çiftçiler bulunurken, sezon ortasında alınan bu kararın üreticiler aleyhine spekülatif sonuçları olacaktır. Üründe arz-talep ve fiyat dengesi bozulacaktır. Arz fazlasına dönüşecek stoklar nedeniyle dünya fiyatlarıyla iç piyasa arasında fiyat ilişkisi koparak, üretici fiyatlarında düşüşler yaşanacaktır. Tüm bunların sonunda yüksek girdi maliyetleri nedeniyle zor durumda olan üretici ciddi gelir kaybına uğrayacaktır.’’

İhracat yasağıyla elde kalan ürünün sadece çiftçiye zarar vermekle kalmayacağını zeytinyağı işletmelerinde atıl kapasiteler oluşacağını ifade eden Sürek, Türkiye’den zeytinyağı ithal eden ülkelerin de taleplerini rakip ülkelere yönlendireceğini bildirdi. İhracatçı firmaların yurtdışı alıcılarla uzun yıllarda ve yüksek maliyetlerle sağladıkları ilişkilerin de zarar göreceğini anlatan Sürek, tüm bunların sonunda sektör ve ülke ekonomisinin döviz kaybına da uğrayacağını aktardı. Sektörün son yıllarda gerçekleştirdiği yatırım ve üretim hamlelerinin önemli ivme kazandığını belirten Sürek, 2000’li yılların başında 90 milyon olan zeytin ağacı varlığının bugün 190 milyona yaklaştığını hatırlattı. Bu yatırımlarla Türk zeytin ve zeytinyağı sektörü için konulan dünya ikinciliği hedefinin bulunduğunu da hatırlatan Sürek, "Bu alanda ortaya konulan hedefler, yapılan milyarlarca yatırım heba edilmemelidir." dedi.

"Zeytinyağı fiyatının enflasyona etkisi çok düşük"

Türkiye’de kişi başına yıllık bitkisel yağ tüketiminin 18 kilogram olduğunun altını çizen Hilmi Sürek, bunun sadece yüzde 10’unun zeytinyağı, kalan miktarın ise diğer bitkisel yağlardan oluştuğunu açıkladı. Sürek, zeytinyağının enflasyona etkisinin de diğer yağlara göre son derece düşük kaldığını belirterek, ‘’Tüketici fiyat endeksi içinde zeytinyağının payı binde 4’tür." diye konuştu.

Tüketicinin uygun fiyatlarla zeytinyağına ulaşabilmesi için üretimin artırılmasının esas olduğuna işaret eden Sürek, KDV’nin bir an önce yüzde 8’den yüzde 1’e düşürülmesi önerisini yineledi. Sürek, "Yerli ve milli ürünümüz zeytinyağı için alınan yasak kararıyla sektörün üreticiden ihracatçıya kadar tüm kesimleri olumsuz etkilenecektir. Kararın kaldırılması için Ticaret Bakanlığı’na ve Tarım ve Orman Bakanlığı’na yazılı görüşlerimiz iletilmiştir." şeklinde konuştu.