Tarımda çözüm için inovasyon şart

2. Tarım, Gıda ve Gastronomi İnovasyon Zirvesi, 2-3 Kasım tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirildi.

Haber Merkezi |

Emircan YAMAN

Gıda, İçecek ve Tarım Politikaları Araştırmaları Merkezi (GİFT) tarafından düzenlenen 2. Tarım, Gıda ve Gastronomi İnovasyon Zirvesi, 2-3 Kasım tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirildi. Etkinlik kapsamında tarımda inovasyon, sürdürülebilir gıda üretimi, rekabet edebilirlik, iklim değişikliği, markalaşma, yenilikçilik, fiyat oluşum mekanizmaları ele alındı. Etkinlikte konuşan GİFT Yönetim Kurulu Başkanı Samet Serttaş, tarım sektöründe yaşanan sorunların geçici yöntemlerle çözülemeyeceğini ifade ederek, “Biz aslında değişim istiyoruz, reform istiyoruz, inovasyon istiyoruz, strateji istiyoruz, uzun vadeli politika istiyoruz” dedi. Tarım alanında tüm bu reform ve politika planlarının yalnızca devletten beklendiğini de ifade eden Serttaş, üretilen politikaların geçmişte çoğunlukla uygulanmadığına ve başarısız olduğuna da değindi.

“Sürdürülebilir hasılanın yolu verimlilikten geçiyor”

Türkiye İş Bankası Tarımdan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı ve Başekonomisti İzlem Erdem tarımın stratejik sektör olma özelliğine değinerek, pandemi ve Rusya-Ukrayna savaşının tedarik zincirinde kırılmaya yol açarak gıdada kendi kendine yetme kavramının yeniden tartışılmaya başlanmasına sebep olduğunu aktardı. Türkiye’de de son dönemde iklim değişikliği nedeniyle gerçekleşen doğa olaylarının geometrik hızda artmakta olduğunu ifade eden Erdem, “Bu da bizi iklim öngörüsü yapamaz hale getirerek, esasında tarımsal üretimin planlanması konusunda önemli bir kısıt oluşturmaya başladı” diye konuştu. Tarım sektöründe verimliliğin önemine işaret eden Erdem, tarım sektörünün tedarik zincirinde en düşük gelire üretim yapan çiftçilerin sahip olduğunu söyleyerek, “Dolayısıyla bizim sürdürülebilir tarım hasılasından bahsetmemiz gerekiyorsa, yapmamız gereken öncelikle çiftçimizin sürdürülebilir gelir seviyesine çıkmasına katkıda bulunmak. Bunun da tek yolu verimlilikten geçiyor. Katma değeri artırmaktan geçiyor” ifadelerini kullandı. Tarımda kayıt dışı istihdam sorununa da değinen Erdem, “Yüzde 80 kayıt dışı istihdam var. Kadın tarafında kayıt dışı istihdam yüzde 90 seviyesinde” dedi.

“İnovasyon teşvikleri artırılmalı”

GİFT Başekonomisti Yusuf Türk, konuşmasında tarımda inovasyonun önemine değinerek, “Tarım sektöründe toprağı büyütme şansımız yok, emeği de belirli bir noktadan sonra büyütme şansımız yok. Biz neyi büyütebiliriz? Teknolojiyi büyütebiliriz. İnovasyon burada ortaya çıkıyor“ ifadelerini kullandı. Türk, gıda sistemi gelişim endeksi ile inovasyon endeksi arasında pozitif korelasyon olduğuna da değinerek, “İyi bir gıda sistemi kurduğunuz zaman sizin inovasyon kapasiteniz de artıyor” dedi.Türk, kamunun Ar-Ge harcamalarını, inovasyon teşviklerini artırması ve inovatif ürünler ile süreçlerin önünü açması gerektiğini söyledi.

"Ürün fiyat mekanizmasının standardizasyona ihtiyacı var"

Zirve kapsamında “Tarım ve Gıda Sektörünün Finansmanı ve Ürün Fiyat Oluşum Mekanizması” başlıklı panel düzenlendi. Sermaye Piyasaları Araştırma Merkezi (SEPAM) Başkanı Ali Cem Suca moderatörlüğündeki panelde Tahsildaroğlu CEO’su Sevdil Yıldırım, TÜRİB Genel Müdürü Ali Kırali, Yaprak Süt ve Besi Çiftlikleri Yönetim Kurulu Başkanı Erol Göker konuşmacı olarak yer aldı. Tahsildaroğlu CEO’su Sevdil Yıldırım, gıda fiyat stabilizasyonunu önemine dikkat çekerek, fiyat stabilizasyonu için çalışan mekanizmalara ihtiyaç olduğunu, tarım borsalarının 80’li yılların sonunda enflasyonla mücadele için ortaya çıktığını, şimdi ise lisanslı depoculuk hizmetlerinin bunu üstlenebileceğini söyledi. Gıda enflasyonunda yaşanan artıştaki kontrolsüzlük hane halkını çok ciddi anlamda vurduğunu ifade eden Yıldırım, “Çiftçiye finansman imkanı sağlamak için, ürün fiyat mekanizmasının da standardizasyona ihtiyacı var.  Fon aktarım mekanizması oluşturmanız gerekiyor. 1980’lerde ciddi bir krizin içindeydi sarmala girmiş enflasyon söz konusuydu.  Dünya Bankası ile baktık gördük ki aslında bu kısır döngünün kök sebebi devletin transfer harcamaları, özellikle gıda sektörüne yönelik devletin teşvik mekanizması çerçevesinde tarım sektörüne destekleme alımları oluyordu. O dönemde başka hiçbir destek yoktu. Devlet buna mecbur, çiftçi devlete mecbur. Çiftçi standart ürün üretmediği için iklim koşulları etkiliyor. Çok dalgalanma var.  Teşvik olmayınca da tarım arazilerini başka şekilde değerlendiriyor. Çarkın yaşayabilmesi çiftçiye kesintisiz fon aktarım mekanizması lazım ama kamu borçlandırmasını da azalmak için tarım borsalarını önerdik. 1989 fütüristik bir yaklaşımdı. Uluslararası düzeyde anladığımız borsalar değildi. Standardizasyon lazımdı, merkezi fiyat stabilizasyonu yapmaya her ürün müsait değildi. Biz pamuk, arpa, buğday ve mısır gibi 4 ürün üzerine yoğunlaştık. Borsa kurmak için çok alıcı satıcı olması lazım pamuğu seçtik. İzmir Vadeli İşlemler Borsası böyle kuruldu. Şimdi çok daha kapsamlı hali var. Borsanın çok düzgün çalıştırılması için kontrata dönüştürülmesi lazım. Lisanslı depoculuk belli faaliyetleriyle ürünleri, spot piyasada işlem görebilir hale geliyor. Fiyat çok önemli fiyatın ne olacak bilmiyorsanız gelecek yıl ne olacağını bilmiyorsan süt enerjiden sonra fiyatı en çok artan ürün olmuş, yüzde 600 arttı. Bu ortamda şirketin karlılığını sürdürmek zor. Fiyat bütün sektörler için önemli ama gıda sektörü için çok daha önemli. Bu tür mekanizmaların çalışması da fiyat stabilizasyonu için çok önemli” diye konuştu.

"İklim krizi şartlarında fiyat manipülasyonu kolay hale geliyor"

Türkiye Ürün ve İhtisas Borsası (TÜRİB) Genel Müdürü Ali Kırali, tarımın en büyük sorunlarından birinin finansman sorunu olduğunu o anlamda da çalıştıklarını ve lisanslı depoculuk sayesinde ürünlerin fiyat manipülasyonunun önüne geçtiğini belirterek, lisanslı depoculuk hakkında bilgi verdi. Kırali, "Lisanslı depoculuk Türkiye’de Ticaret Bakanlığı denetimi altında kamu ve özel sektörün yapabildiği, tarımın barajları olarak tabir ettiğimiz yerler. Lisanslı depoculuk tarım ürünleri için elektronik sertifika yaratıyor. Böylece ürünler borsada el değiştirebiliyor. Üstelik depo değiştirmeden. Borsa sahiplikleri 12 ila 24 ay arasında el değiştiriyor. Türkiye’de lisanslı depoculuk kapasitesi 9,8 milyon ton hububatın dörtte birini sergileyecek halini aldı. 4,5 yılda 38 milyon ton, 170 milyar TL işlem hacmi oldu. Ürün altın değerine geldi. Son teknoloji kayıt gözetim altında anlık izliyoruz. Firenin minimum olması açısından gözetleme önemli. Şeffaf derin bir piyasada işlenmesi önemli ne kadar çok alıcı satıcı varsa o kadar çok adil fiyat olur.  Türkiye Ürün ve İhtisas Borsası 225 binin aşkın işlem görüyor olması adil fiyata ulaşması açısından önemli. İklim krizi şartlarında fiyat manipülasyonu kolay hale geliyor.  Çiftçilerin finansmanı açısından çiftçiler kredilendirilebilir varlıklara sahip değildi, şimdi bankalar elektronik ürün senetleri kredilendirmeye iştahlılar.”

Dünyanın en pahalı alışveriş caddeleri açıklandı: İstiklal Caddesi kaçıncı sırada? Finansal performansın anahtarı: Dupont analizi Sıfır araçlarda kampanya yarışı başladı! İşte yılsonu fırsatları... Sıfır faiz, takas desteği! AKOM açıkladı: İşte fırtına ve yağışın İstanbul'a bilançosu Öğretmenlerin 24 Kasım beklentisi: Birer maaş ikramiye Türkiye dünyanın en sinirli ikinci ülkesi oldu!