“Süt biterse 17 ay sonra et krizi çıkar”

Süt üreticilerinin sürekli artan maliyetler nedeniyle enflasyon altında ezildiğini kaydeden sektör temsilcileri, “Çözüm bulunmazsa hayvanlar kesime gider. Hayvan varlığı azalır ve et krizi çıkar” uyarısında bulundu.

Haber Merkezi |

Bir tarafta girdi maliyetlerinin artışı diğer tarafta da kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya kalan süt üreticileri, önlem alınmaması durumunda 17 ay sonra et krizi çıkabileceği uyarısında bulundu. Antalya Ticaret Borsası (ATB) ve Antalya Tarım Konseyi (ATAK) iş birliğinde, DÜNYA Gazetesi Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım moderatörlüğünde “Sürdürülebilir Süt Politikası, Sağlıklı Gelecek” konulu online toplantı düzenlendi.

ATB ve ATAK Başkanı Ali Çandır, hayvancılık politikalarında sürdürülebilirliğin sağlanmasında süt üretiminin önemini belirtti. ATB Yönetim Kurulu Üyesi ve Hayvancılık Kooperatifleri Başkanı Hüseyin Simav da, Antalya’da yıllık 400 bin ton süt üretildiğini, bunun sadece 150 bin tonunun kayıt altında sanayiciye ulaştırıldığını kaydetti.

Kuraklığın hayvancılığı da olumsuz etkileyeceğini anlatan Simav, “Daha önce kendi kaynaklarıyla yemini üreten küçük üretici kuraklık nedeniyle bu yıl sıkıntı yaşayacak. Ciddi tedbirler alınmazsa girdi maliyetlerine dayanamayan küçük aile işletmelerinin büyük çoğunluğu sonbaharda son nefesini verip, hayvancılığı bırakacak. Devlet süte acil teşvik vermeli. Yem süt paritesi 1,3 olacak şekilde teşvik verilmeli. Süt biterse 17 ay sonra et krizi çıkar. Hayvanlar kesime gideceği için hayvan varlığı azalır ve et fiyatları artar” dedi.

“Küçük üretici kan kaybediyor”

Eskişehir Mahmudiye Çifteler Han İlçeleri Süt Üreticileri Birliği Başkanı Güner Özer hayvancılıkta küçük üreticinin her geçen gün kan kaybettiğini belirterek, hayvancılığın sürdürülebilmesi için üreticinin para kazanması gerektiğini söyledi. Özer, “Son aylarda 478 üyemizden 73 işletme şartlara dayanamayarak işi bıraktı. Süt fiyatı belirlendiği günden bu yana yeme yüzde 69 zam geldi. Sadece son 15 günde yeme 3 defa zam geldi ama süt fiyatı aynı kaldı. Ulusal Süt Konseyi süt fiyatını belirliyor ama girdilere müdahale etmiyor. Süt fiyatına müdahale ediliyorsa maliyetlere de müdahale edilmeli. Süt ve yem 1.3 pariteye sabitlenmeli. Bu pariteyle sütün fiyatı 3,5 TL olmalı” diye konuştu.

“İnekler kesime gider”

Elmalı ve Çevresi Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ve Elmalı Ziraat Odası Başkanı Salih Kurubaş, “Gerek pandemiden kaynaklı turizmin daralması, gerekse alım gücünün azalması nedeniyle süt ve süt ürünleri tüketiminde düşüş var. Şu an ürünümüzü satamıyoruz. Elimizdeki ürünü satamazsak inekler mezbahaya gider. Yerel yönetimler süt alımı yaparak üreticiyi destekleyebilir” ifadesini kullandı.

Akdeniz Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Küçükçetin ise, Türkiye’de süt tüketiminin yetersizliğini vurgulayarak, “Kişi başı yıllık süt tüketimi İrlanda’da 125 kilogram, Almanya’da 53 kilogram iken Türkiye’de 40 kilogram. Bu miktar artırılmalı. Süte ulaşımı sağlamalıyız” şeklinde konuştu.

Moderatör Ali Ekber Yıldırım da sağlıklı gelecek için sağlıklı bir süt üretim sisteminin oluşturulması gerektiğine dikkat çekti. Yıldırım, yılbaşından bu yana hayvancılığın en önemli girdisi yem fiyatının 8 defa artmasına karşın süt fiyatının yerinde saydığını, enflasyon kaygısıyla süt fiyatında hep sıkıntı yaşandığını söyledi.

“Kooperatifler sanayici ile çiğ sütte rekabet edemez”

Tüm Süt, Et ve damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) Başkanı Sencer Solakoğlu, girdi fiyatlarının kontrol dışı yükseldiğini, süt fiyatının girdi fiyatlarıyla baş edemediğini ifade etti. Solakoğlu, şöyle konuştu: “Kooperatifler büyük sanayici ile çiğ süt üzerinden rekabet edemez. Sütü yöresel ürünlere çevirerek rekabet edebilir. Türkiye’de 200’e yakın yöresel peynir çeşidi var. Yöresel ve coğrafi işaretli ürünlerin katma değeri yüksek. Bu potansiyel değerlendirilmeli.’’

“Çiğ süt tarifesinde yağ ve protein oranları piyasaya uygun olmalı”

Mersin Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (MESİAD) Gıda ve Tarımdan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Ramazan Öz, Ulusal Süt Konseyi’nin (USK) piyasadaki çiğ inek sütü alımlarında ürün kalitesine göre A, B, C şeklinde sınıflandırılmış yeni fiyat uygulamasını değerlendirdi. 3 farklı kategorideki yeni fiyat uygulamasını süt sektörünün gelişimi açısından olumlu bulduklarını belirten Ramazan Öz, ayrıca yeni uygulamanın doğru kurulduğunda piyasadaki arz-talep durumunu daha da dengeleyeceğini ve sektördeki haksız rekabet soruna da çözüm getireceğini bildirdi. Ancak yeni uygulamada Ulusal Süt Konseyi ve Gıda Komitesinin belirlemiş olduğu sınıflara göre yağ ve protein oranlarına yönelik ilan edilen fiyat ve fiyat aralıklarının piyasadaki süt fiyatları ile çeliştiğini vurgulayan Ramazan Öz, doğru altyapı kurulmadan yapılacak yeni uygulamanın piyasadaki arz ve talep dengesini bozabileceği uyarısını yaptı. Öz, “Sorunlar çözülmeden mevcut fiyat tarifeleriyle uygulama başlarsa özellikle paketli sütlerde yüksek kalite kayıpları ile karşılaşabiliriz” görüşünü dile getirdi.

Rekabet Kurumu'ndan 14 tohum şirketine soruşturma Finansal performansın anahtarı: Dupont analizi BOTAŞ açıkladı: Aralık ayında doğal gaza zam gelecek mi? TÜRK-İŞ: Asgari ücrette ortada dolaşan rakamları kabul etmek mümkün değil Taksilere acil durum butonu ve kamera zorunluluğu getirildi Tekel bayilerine yazı gönderildi: 1 Ocak'a kadar süre verildi! Karara uymayanlar para cezası