ALİ ŞAHİN/BURSA
Tarımsa birçok mahsulün hasat dönemi tamamlanırken çiftçilerin maliyetin altında kalan fiyatlar nedeniyle ağır hasar aldığı Türkiye’de gelecek yıla ilişkin tarımsal üretim deseni de bilinmezliğe büründü. Bu yıl bakla, bezelye, domates, karpuz, kapya biber gibi birçok üründe maliyetini karşılayamadıklarını ve üreticinin zarar ederek ciddi bir darboğaza girdiğini belirten Karacabey Ziraat Odası Başkan Yardımcısı Hakan Pullu, “Hasat döneminde hiçbir üründen kazanç sağlayamadığımızı söyleyebilirim. Bazı üreticiler hasat yapılınca zarar edeceği için ürünü tarlada bıraktı. Kimse enflasyonist bir ortam istemez ama girdi maliyetlerindeki artışı da fiyatlara yansıtmamız gerekiyor. Gıda enflasyonu ile mücadele için ürünlerin fiyatları aşağıda tutulmaya çalışıldı ancak bizim girdi maliyetlerimiz unutuldu. Son kalemiz olan mısırda da hasat sezonunun ortasında ithalat vergisinin indirilmesi mısır fiyatının aşağı gelmesine neden oldu” dedi.
Bugün bir çiftçinin ortalama olarak 200-250 dönüm arasında işlediğini ve bu arazide ürün yetiştirmenin maliyetinin de 15 milyon TL dolayına çıktığını belirten Pullu, “Çiftçi kendi kendini finanse etmeye çalışıyordu ama artık bu gücü kalmadı. Ürünlerin fiyatının düşük kalması kadar satılan ürünlerin bedellerinin ödenmesi konusunda da yaşanan sorunlar bulunuyor. Kasım ve aralık ayında yapılacak ödemeler bulunuyor ama ödeyebilecek güç ne yazık ki üreticide bulunmuyor. İşçilik maliyetleri her geçen gün artarken, makineleşme yatırımı da artan fiyatlar nedeniyle çiftçi için ulaşılamaz bir hedef olmaya başladı. Çiftçilerimiz ciddi bir karmaşa içinde üretim yapmaya çalışıyor. 2024 ciddi bir sıkıntı ile geçti. Ancak 2025 için çok daha büyük bir sorun var. Finansman tarafının da daralmasıyla birlikte çiftçiler ekim dönemini finanse edemez hale geldi” diye konuştu.
Para kazanamayan çiftçinin mevcut kredisini kapatamadığı gibi yeni krediye de erişemediğini söyleyen Pullu, tarımsal ürün tedariki sağlayan bayilerin de bu dönemde aldıkları riskin sınırlı kaldığını anlattı. Üreticinin kredilerinin yüzdürülmesi gerektiğini de söyleyen Pullu, “geleceğe yönelik istikrarlı bir tarım politikası göremeyen üretici tarımdan kaçıyor” dedi.
“Çiftçiden üretime dayalı vergiler alınmamalı”
Karacebey’de domates başta olmak üzere birçok ürünün tarlada kaldığını hatırlatan Karacabey Belediye Başkanı Fatih Karabatı, “Tarımsal üretici mağdur oldu. Serbest piyasada fiyatlar çok aşağı geldi. Domatesin fiyatı mesela 2 TL’nin altına indi. Bugün halen ilçedeki birçok üreticimizin işçi parasını ödeyemediğini, alacaklarını tahsil edemediğini görüyoruz. Bununla birlikte finansmana erişebilmek adına arazilerin, ekipmanların satışa çıktığını, tarla icar fiyatlarında da önemli bir gerileme olduğunu gözlemliyoruz. Çiftçinin üretime devam edebilmesi adına öncelikle finansal olarak kendisini bir sonraki yıla taşıyabilmesi gerekli. Bu sebeple öncelikle mevcut kredileri kamu bankalarında yeniden yapılandırılmalı. Zenginden alınamayan verginin de çiftçiden alınmasına karşıyız. Ülkemizde aktif olarak kullanılan Çiftçi kayıt sistemi ile paralel biçimde üretime dayalı vergilerin çiftçimizden alınmaması da bu dönemde onlara nefes aldıracaktır. Bununla birlikte merkezi olarak yapılacak çalışma ile tarımsal desenin de artırılması gerekiyor” ifadelerini kullandı. Çiftçi üretmekte zorlanırken, tarımsal ihracatçının da farklı sorunlar olduğunu söyleyen Karabatı, “Bugün bölgemizin önemli ürünlerinden olan salçadaki ihracat yasakları nedeniyle birçok pazarımızı kaybettik. Bizim oluşturduğumuz boşluğu Çin’in doldurması da ayrıca konuşulması gereken bir konu” diye konuştu.
“Planlı tarımsal üretimi hayata geçirmeliyiz”
Karacabey ekonomisinin tarıma dayalı olarak geliştiğini vurgulayan Karacabey Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Muammer Üstündağ, “Genel ekonomideki yavaşlama bütün piyasalara olumsuz yansıdı. Bununla birlikte tarımsal üretimin ağırlıklı olduğu Karacabey’de birçok mahsulün tarlada kalması ilçemizdeki iş hacmini de etkiledi. Çiftçi kazanamayınca harcayamadı ve bu da genel durağanlığın Karacabey’de çok daha fazla hissedilmesine neden oldu. Devre faizi dönemlerinde şirketlerin zorlandığı konusunda sahadan gelen bilgiler var. Bu konuda oda üyelerimizin nefes alabilmesi adına temaslarımıza devam ediyoruz. Öte yandan gıda konusunun önemi her geçen gün artarken ülkemizde planlı tarımsal üretim konusunu ciddi biçimde konuşmalı ve hayata geçirmeliyiz. Bu alanda atılacak adımlar ile hem gıda arzını hem de gıda üzerindeki enflasyonu kontrol altına alabildiğimiz gibi sadece Karacabey’de değil ülkemizin birçok noktasında tarıma dayalı olarak işleyen ekonomiyi canlandırabiliriz” ifadelerini kullandı.
“Buğday ekim alanımızı artıracağız”
Tarımsal üretimde yaşanan sorunların tarıma dayalı sanayi kuruluşlarını da direkt etkilediğini belirten Dramalı Un Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Tüydeş, “Her üründe fiyatların azalması tüm üretim dinamiklerini etkiledi. Yılda 2-3 ürün ekilen topraklarda yer almamıza karşın topraktaki her mahsulden üretici zarar etti diyebiliriz. Bu durum arazi ve icar fiyatlarına da yansıdı. Üretici motivasyonu kalmadığı için o kısımda da fiyatlar aşağı yönlü geldi. Gelecek yıl için bir üretim bilinmezliği yaşanırken biz de kendi kapasitemizi koruyabilmek adına buğday ekimi yaptığımız alanları artırmayı planladık. Bu sayede hammadde ihtiyacımızın en azından bir kısmını piyasadaki bilinmezliğe bırakmadan kendi imkanlarımız ile tamamlamayı öngörüyoruz” dedi.