Türkiye, savunma sanayiinde yerli ve milli hamleyle, dünyada ağırlığını hissettiriyor

Prof. Dr. İsmail DEMİR / Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı

Bugün şanlı tarihimizin köşe taşlarından biri olan Büyük Zafer’in 100. yıl dönümü. Başta Büyük Taarruzun komutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, bu vatan için canından vazgeçen aziz şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum.

Büyük Zafer’e ilham veren ruh, inanç ve irade, 100 yıl önce olduğu gibi bugün de milletimize istikamet çizmektedir. Savunma sanayiimizde elde ettiğimiz başarılar, bunun en önemli nişanelerindendir. Türkiye’nin her alanda kalkınma hamlesini yaşadığı son yaklaşık 20 yılda, savunma sanayiimizin geldiği noktaya baktığımızda rakamlar bu gerçeği çok daha iyi anlatıyor.

Bundan 20 yıl önce sadece 62 savunma sanayii projesi yürütülmekte iken, günümüzde bu sayı 750’yi aşmıştır. Bunların yarısını son 6 yıl içerisinde başlattık. Proje hacmimizi ise 5.5 milyar dolardan 75 milyar dolara çıkarmış bulunuyoruz. Neredeyse yok düzeyinde olan Ar-Ge harcaması 1.5 milyar doları geçti.

Savunma ve havacılık ihracatı, 2021 yılı itibariyle 3 milyar 224 milyon dolarla tarihin en yüksek rakamına ulaştı. İnşallah bu rakamın bu sene sonu itibariyle 4 milyar doların üzerine çıkacağına inanıyorum.

Teknolojik gelişmelere bağlı olarak Batılı ülkeler yeni savaş taktikleri geliştirerek konvansiyonel, hibrit ve asimetrik öğeleri birleştirdiler. Caydırıcılığın sürekli olması, sadece günün şartlarına adapte olmayı değil, savaşın gelecekte nasıl olacağını öngörmeyi ve buna göre stratejiler belirleyerek proaktif davranmayı gerektirmektedir. Bu nedenle, ülkeler, geleceğin harekât ortamına ilişkin teknoloji ve trendleri yakından takip etmektedir.

Türk Savunma Sanayii özellikle son yıllarda hızlı bir büyüme sürecine girmiş ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaçlarını gün geçtikçe artan oranlarda karşılamaya ve dünya genelindeki yüksek rekabet gerektiren uluslararası pazarlarda ağırlığını hissettirmeye başlamıştır. Türk Savunma Sanayii, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın “ Küresel Güç Türkiye” vizyonu ile yeniden şekillenirken, savunma sanayiinin sürdürülebilirliğin sağlanması, geniş bir ekosistem olarak harbe hazır, yurtdışına ihraç eden bir yapıda varlığını devam ettirmesi için en değerli ve stratejik gücümüzün insan kaynağı olduğu bilinciyle savunma sanayii mimarisini şekillendirmekte, kurumsal yapısını güçlendirerek yeni projelere imza atmaktadır.

Muharebe alanlarının değiştiği, bugünün şartlarına uyum sağlamanın yanı sıra geleceğin ihtiyaçlarını da öngörmenin önem kazandığı günümüzde çalışma alanlarımızı titizlikle belirliyor ve sektöre yön veren teknolojiler geliştirmek üzere çalışmaktayız.

Öncelikle ülkemizin ihtiyaçlarını yerli ve milli imkanlarla karşılamayı hedefl erken, dünyadaki eğilim ve değişimleri sürekli takip ediyor, çalıştığımız her alanda yenilikçi, adapte edilebilir çözümler üretiyoruz.

Günümüzde, özellikle askeri alanda insanlı sistemler yerine otonom hareket eden, daha küçük, daha etkin ve üretim maliyeti daha düşük sistemler öne çıkmaktadır. Yapay zeka ve büyük veri alanlarında yapılan çalışmalar ise derin öğrenme yöntemleriyle yeni yetenekler kazandırılacak ileri teknoloji ürünlerin, geleceğin harekat ortamını ciddi bir şekilde değiştireceğini gösteriyor.

Türkiye, savunma sanayiinde önde gelen ülkelerden olacak

Geleceğin muharebe ortamında savunma sanayiine şekil verecek olan, İnsansız Hava Araçları, Sürü İHA’lar, Büyük Veri, Siber Güvenlik ve Uzay, Uydu Teknolojileri, İnsan-Bilgisayar Etkileşimi ve Sanal Gerçeklik, Yapay Zekâ, İnsansız Sistemler ve Robotik, Denizaltılar, Akıllı Nesneler ve Nesnelerin Muharebesi, Anti- Drone Sistemler, Görünmezlik Teknolojisi, Kuantum Radar, Kuantum Bilgisayarlar, Dijital İkiz Teknolojisi, İnsansız Kara Araçları ve Lazer Silahlar gibi birçok alanda teknoloji üretebilen ve bu teknolojiye sahip ülkelerden biri olma hedefl erimize ulaşmak için bugünden çalışmaya başladık. İnanıyoruz ki ülkemiz savunma sanayii alanında dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olacaktır.